| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 20.07.2014 |
HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın üyeler; 35'inci madde üzerinde konuşacağım.
İktidar partisinin iş şartları ve işçi haklarıyla ilgili tutumunu bu madde vasıtasıyla dile getirmek istiyorum. Belki kırk defa söylersek hakikaten yerine geçebilir.
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmet döneminde işçiler ve onlarla ilgili haklar ve şartlar, âdeta 19'uncu yüzyıl dönemine geri dönüşü bize göstermektedir. Sizin dönemizde, işçilerin sendikalaşma oranı düşmüştür ve sendikalı işçi sayısı düşmüştür. İşçilerin haklarını koruyabilmeleri için katılabildikleri yegâne kurum olan sendikalara işçilerin katılımı düşmektedir. Sendikalara üyelik dahi işçiler açısından korkulur bir durum olmuştur.
Bunu bırakın, işçilerin bir iş yerine hizmet yaparken başka bir işverene bağlı olması demek olan "taşeronluk" sizin döneminizde âdeta azıtmıştır. Bu kelimeyi kullanıyorum çünkü taşeronluk müessesesi, bu alanın kontrol edilmeyip sınırların çizilmemesi nedeniyle önemli oranda bozulmalara gitmiştir. Bu, her firmada böyledir demiyorum ama taşeronluk konusunda bir azıtma ortamı vardır. Eğer bir fabrikada çalışan işçilerin karşısına 80-90 adet taşeron çıkarsa işçinin ne kıdemi ne tatili ne de ücreti normal iş güvenliği şartları altında olur. İşçi, bu taşeronlar arasında oyuncak olduysa bu kurum sizler tarafından canavarlaştırılmış demektir. Bu kontrolden çıkmış müessese sizin döneminizde canavarlaştırılmıştır. Canavarlaştırılan taşeronluk müessesesi, insan emeği ve canıyla beslenir hâle gelmiştir ve getirilmiştir demek lazım, ahlakiyle çalışanlar istisnadır. Hiç kusura bakmayın, ücreti artmayan, kıdemi artmayan, insanca hakları ve en önemlisi iş güvencesi olmayan milyonlarca işçi varsa böyle demek lazım. Eğer bir işçinin sözleşmesi senede birkaç defa artar, birkaç defa yapılabilir hâle geldiyse, ortam ve o işçinin geleceği belirsizse, işçi korku içerisinde çalışıyorsa işte böyle demek lazım.
Arkadaşlar, bir madene gittim, taşeron işçiler vardı. Her işçi "İşime ne zaman son verilecek? Bu ziyaretçilere 'Merhaba, hoş geldin.' dersem acaba işimden olur muyum?" korkusu altındaydı. Sizin döneminizde işte bu şartlar gelişmiştir, iş ve iş şartları gerilemiştir. İşçiyi iş güvenliğinden yoksun ve geleceği belirsiz şartlarda çalışmaya mahkûm ettiğiniz için, bu zalimliğin tarafısınız ve ortağısınız.
Bakın, bu yasa Komisyonda görüşülürken bir önerge verdik, ben de bunu kanun teklifi olarak daha önce vermiştim. Kömür madeni işçilerimiz eksik standartlar olduğu için ölüyorlar. Öyle eksik standartlar var ki dünyanın en geri kalmış, en arkada olan ülkelerindeki şartlar bizim madenlerimizde uygulanıyor, artık Güney Amerika bile bunu terk etmiştir dedik ama olmadı.
Komisyonda dedik ki: Bakın, 300'ün üzerinde madencinin cesetleri orada yatıyor. Gelin, yaşam kaçış odalarını yasalaştıralım. Dedik ki: Maden ocaklarında gaz var, yangın var. Sadece diyorsunuz ki: "Maskeler verdik." Maskeler vermek yetmez, modern istasyonlar ve hızlı geçiş sistemleri var mı? Eğer bunlar yoksa oraya yaşam kaçış odalarını koyacaksınız ve bunu yasalaştıracaksınız ki işçimize hayatta kalabilmesi için bir imkân verebilelim. Yokuşa koştunuz, bu ülkede, ölümün madenlerde kol gezdiği ülkede kömür karası bir sorumluluğu alnınıza sürdünüz.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)