| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 20.07.2014 |
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygı, sevgi, hürmetle selamlıyorum. Biraz sonra, muhtemelen, sayenizde Mecliste idrak edeceğimiz sahurumuzu Allah kabul etsin.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak doğruya doğru, eğriye eğri manasında bu maddeyi destekliyoruz, bu maddenin arkasındayız. Dolayısıyla, bu maddeden ziyade, şimdi burada bazı meseleleri, vatandaşlarımızın bazı meselelerini de gündeme getirmek istiyoruz. Biraz evvel Hatay'dan çiftçi kardeşlerimiz, benim gibi mesleği çiftçi olan arkadaşlarımız arıyor: "Ne yapıyorsunuz orada?" "Yasa çıkarıyoruz." "Peki, bize bir şey var mı?" "Ne istiyorsunuz?" "Tarımsal sulama kredi borçlarında yeniden yapılandırma istiyoruz." diyorlar. Hatay çiftçisi oradan soruyor, Türkiye'nin birçok yerinden çiftçimiz soruyor. Çiftçinin içinde bulunduğu ağır yükle, tarımsal sulamayla ilgili kredi borçlarının yapılandırılmasının elzem olduğu noktasında bir talepleri oluyor. Tabii, biz buradan "Hayır." diyoruz. "Çünkü bunu defalarca önerdik, iktidar milletvekilleri, daha doğrusu iktidar partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi bunu reddetti." diyoruz.
Yani, sayın milletvekilleri, şu anda Türkiye'de, özellikle, hatta seçim malzemesi olarak kullandığınız, bize göre sözde ve sonu çok kötü bitmesi muhtemel bir barış süreci varken, yani bir başka şekilde, PKK'yla barışırken ısrarla ifade ediyoruz: Çiftçiyle niye barışılmıyor? Yani, getirilen bu torba yasayla birçok iş adamına vergi affı çıkarılırken çiftçiyle niye barışılmıyor, çiftçinin günahı ne? Yani, öteki adam eline silahı almış, hatta millete doğrultmuş, bize doğrultmuş, askere doğrultmuş; şehirleri teslim alıyor, yolları kesiyor, "Açtım." diyor, kendi açıyor, karakollarımıza bayrak asıyor, oranın komutanı arıyor, rica ediyor HDP'lilere "Gelin indirin." diye, "İndirtir misiniz?" diye. Şu düştüğümüz duruma bakın. Bununla oturuyoruz, anlaşıyoruz ama çiftçimizle oturup bir barış yapma imkânını aramıyoruz. Bu, çiftçiye zulümdür.
Şimdi, ben bu vesileyle, oradan bizi arayıp soran çiftçilere de buradan şunu diyorum: Günü geldiğinde siz de gereğini inşallah yaparsınız.
Değerli milletvekilleri, bir de hazır fırsat bulmuşken Suriyelilerin durumuyla ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Ülkemizde mülteci olarak bulunan Suriyeliler... Bakın, Sayın Başbakan her fırsatta ensar olmamız gerektiğini, ensar olmak durumunda olduğumuzu ve bunların bizim misafirimiz olduğunu ifade ediyor. Evet, doğru, Suriyelilerin tamamı bizim misafirimiz; mağdur olmuş, muhtaç olmuş insanlar, Allah yardımcıları olsun, durumları kolay değil ama Hükûmetimizin yaptığı şu: Belli bir sayıda Suriyeliye kamplarda bakıyor, kamplarda misafir ediyorsunuz. Biraz evvel bir Değerli Sayın Milletvekilimiz Erkan Akçay Bey'in bana ifadesiyle, misafir deyince, kapıyı açınca misafirliği bitiriyorsunuz. Bunlar ne yer, ne içer, nerede barınır? Bunlardan Hükûmetin hiç haberi yok mu? Bir sayın bakanımız burada. Kadınları fuhşa gidiyor, zorlanıyor, çocukları dileniyor. Bunlar buraya gelince bitiyor mu?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Lütfen, ayıp oluyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ne ayıp oluyor efendim?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Misafire öyle demek, ayıp; olmadı.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Mecbur ediliyorlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - O kürsüden öyle konuşulmaz.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ne denir efendim?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Misafire öyle der misiniz?
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ne denir efendim?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Öyle denmez.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Misafire söylemiyoruz. Misafiri bu duruma getiren sizsiniz. Ayıp değil. Asıl, misafiri bu duruma getirmek ayıp.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Utanmanız lazım be!
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Neresi ayıp bunun? Türkiye'de olanı konuşuyoruz biz. Biz misafiri suçlamıyoruz, bizim burada suçladığımız Hükûmet. Ayıp, ayıp, sizinki ayıp! 1 milyon Suriyeliyi fuhşa mecbur etmek ayıp, bunu konuşmak ayıp değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Tuh sana! Tuh sana!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Aç açıkta bırakıyorsunuz, sefil bırakıyorsunuz. Hem utanmaz hem...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ayıp ya!
BAŞKAN - Sayın Kacır, lütfen...
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Yalan mı?
OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Yalan tabii.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Ya gelin şu kürsüde yalan söylediğimizi ifade edin. Yalan mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ayıp ya, ayıp ayıp!
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ayıp, sizin ayıbınız. Utanmıyor musunuz?
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Yani gücünüze mi gidiyor? Gerçekleri söylüyoruz. Gazeteler yazıyor, herkes yazıyor ama kulağınızı tıkıyorsunuz. Bunları fuhşa mecbur edecek derecede sefalete mahkûm etmek ayıp değil, bunların hakkını hukukunu korumak ayıp oluyor. Yazıklar olsun size! (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)