GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE VE 5 VE 12 AĞUSTOS 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULAR İLE DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 6 VE 13 AĞUSTOS 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:123
Tarih:22.07.2014

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AKP'nin sunmuş olduğu önerge üzerine söz aldım. Yani, zannediyorum ki ikide bir, sürekli süreyi uzatmakla ne yapmak istediklerini de bilmediklerini gösteriyorlar aslında bununla. Tabii, ne yapmak istediklerini bilmedikleri gibi, bir de çıkıp muhalefete iftira atıyorlar. Dün Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, muhalefetin yasayı engellediğini, Tüzük'e aykırı olarak engellediğini söylüyor. Hâlbuki, her şeyden önce, Tüzük'e uymayarak bu yasayı bu şekilde getirenler, öncelikle iktidar partisidir.

Değerli milletvekilleri, evet, biz bu yasanın bazı maddelerine kesinlikle ve şiddetle karşıyız. Hangi sebeple karşı olduğumuzu da çok net bir şekilde ortaya koyacağım ve sizler de bunu kabul edeceksiniz. 76'ncı maddede, aynen "Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2013 tarihi itibarıyla düzenledikleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan ortaklıklarından alacaklı bulundukları tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasında net alacak tutarlarını bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle öderler." diyor.

Değerli milletvekilleri, aslında, bunu söylerken ne yapmak istiyorlar? Bununla birlikte, şirketlerin bilançolarında gösterdikleri, kasalarında mevcut olmayan paralar... Nereye verdiler bu paraları, kime verdiler?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Havuza.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Havuza aktardılar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Haram medyaya, haram medyaya.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Şimdi, siz buna yüzde 3, vergi karşılığı tekrar beyanname vermek suretiyle bu paraları, kara parayı aklamış olacaksınız ve gündeme, tekrar piyasaya sunmuş olacaksınız. Allah aşkına, yapmayın, bunu hangi izanla kabul edeceksiniz? Bir tanesi bu. Daha geniş olarak anlatırım ama herkes kendisi de okusun, baksın.

Diğer bir madde 91'inci madde. 91'inci maddede de aynen şöyle diyorsunuz: "Devlet Su İşleri, HES'lerle ilgili birtakım hizmetler alıyor." Bu hizmetlerle ilgili olarak ne diyor? Diyor ki: "...taşkın ve nehir yatağı düzenlemesi gibi su yapılarında denetim masrafları ilgililerine ait olmak üzere denetim hizmeti DSİ tarafından yapılır veya DSİ tarafından yetkilendirilen Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş şirketlerden DSİ'ce müşavirlik hizmeti satın alınarak yaptırılır." Kime yaptıracaksınız? Hangi müşavirlik şirketini, kim kuruyor? Niye siz yapmıyorsunuz? Yani, her şeyi kontrol ederken bunları niye etmiyorsunuz?

Nitekim, arkasından ne yapıyorsunuz biliyor musunuz, bunları hangi konuma getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Mevzuata ve projeye aykırılığın giderilmemesi hâlinde..." Ki mevzuata ve projeye aykırı bir hareket olursa siz denetlemiyorsunuz, bu müşavirlik şirketine denetletiyorsunuz. Allah aşkına, kargalar güler buna, yapmayın. Kime kontrol ettiriyorsunuz, hangi müşavirlik şirketine devletin görevini veriyorsunuz? Bu mümkün mü? Bunu yapmanız mümkün değil.

Diğer bir maddeye geçiyorum, 100'üncü madde. Ne diyorsunuz: "Ancak, 23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanuna Ekli (1) ve (2) sayılı Cetvellerde gösterilen unvanları taşıyan görevler ile farklı atama usullerine tabi olsalar dahi daire başkanı ve üstü görevlere, sivil memurlar hariç kolluk teşkilatlarının kadrolarına; açıktan, naklen veya vekâleten yapılan atama ve bu görevlerden alınma, bu görevlerle ilgili yer değiştirme..." Yani siz adamı görevden alıyorsunuz, mahkemeye başvuruyor, mahkeme yeniden atıyor adamı, idare mahkemeleri durdurma kararı alıyor. Siz iki yıl sonra başka bir göreve atamak gibi bir kararla hukuku hiçe sayıyorsunuz. Nasıl hukuk devletisiniz, bu olabilir mi? Hak ve hukuk diye bir şey var, sözde, isminiz Adalet ve Kalkınma Partisi. Adalet nerede burada? Yani mahkeme kararına niye uymuyorsunuz? Ha, bunu kabul etmemiz mümkün mü? Kabul etmemiz mümkün değil. Sizin kendi aranızda meydana gelmiş birtakım sıkıntılarınız varsa bu bizi ilgilendirmez, yok paralel yapılanma, yok şu, yok bu; bunlar bizi ilgilendirmez. Siz hukuka saygı göstermek zorundasınız. Tabii ki bunu kabul etmeyeceğiz.

Ardından 112'nci maddeye geçiyorum,112'nci maddeye bir geçici madde eklemişsiniz: "Bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasının üzerinden beş yıl geçmiş olan özelleştirmeler hakkında verilmiş olan yargı kararları ile ilgili olarak sözleşmelerinde belirtilen haller dışında bu kuruluşların geri alınması yönünde herhangi bir işlem tesis edilmez." Peki, beş yıl da geçmiş olsa, mahkeme, kararını vermişse niye özelleştirmelerden geri vazgeçmiyorsunuz, kime peşkeş çekmiş oluyorsunuz, niye yargı kararına uymuyorsunuz? Hani hukuk devleti, hani yasama organı, hani demokrasi?

RECEP ÖZEL (Isparta) - Yargı kararlarını uygulamak imkansız hâle geldiyse...

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - İmkânsız hâle gelmesinden bahsetmiyor bakın. Yargı kararını uygulama hâli her zaman mevcuttur. Yani, siz yargı kararını uygulamayacaksınız ve ondan sonra "Hukuk devletiyiz." diyeceksiniz.

Bir başka madde, 115'inci maddede ne diyor? 25/02/1998 tarih ve 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 14'üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bentle: "İlgili belediye sınırları içerisinde alternatif alan bulunmaması şartıyla Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı olarak ilan edilen" denilen yerler nereye bırakılıyor? Belediyeye bırakılıyor. Ne kadar gülünç bir şey. Yani siz, birtakım rant alanlarını sürekli olarak birilerine peşkeş çekeceksiniz, kooperatifleştireceksiniz. Niye mera alanları... Büyükşehir oldunuz, büyükşehirde her yer mera alanıdır. Hayvancılık yapılan yerlerin mera alanlarına da el koyacaksınız anlamına gelir bu. Kimlere vereceksiniz, ne yapacaksınız? O zaman bunu bu şekliyle yapamazsınız, sınırlandırmak zorundasınız.

İşte Kayseri'de, Kayseri'de Hunat Camisi Vakfı. Ta Danişmentlilerden gelen 17,5 dönüm arazinin bugün yerinde ne var? Kayseri Forum binası var. Önce stadyum diye alındı, sonra oraya bırakıldı. Hani vakıf arazisi, nereye gitti? 17,5 dönüm arazi nereye gitti? Aynı şekilde kullanılacak.

Bir 115'inci maddeniz var ki, bu, merayla büyük rantlar sağlanacak bir hususu ortaya çıkarıyor.

Bir başka madde, 124'üncü madde, diyorsunuz ki: "5393 sayılı Kanun'un 15'inci maddesinin (5)'inci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan 'arsa' ibaresi 'taşınmaz' olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir."

Bir dakika, "arsa"yı niye "taşınmaz" hâline getiriyorsunuz? Çünkü arkasına koyduğunuz şu maddelerden dolayı. Bundan dolayı Fatih Belediye Başkanı yargılanıyor. Çünkü, orada bir vakfa, Başbakanın oğlunun vakfına arazi aktarmış. Arazi de değil sadece, Silivri'de de bir yurdu aktarmış. Bunu meşru hâle getirmeye çalışıyorsunuz. Yapmayın, yani Allah aşkına! Siz, halkın malını, belediyenin malını hangi hakla bir vakfa verebilirsiniz? Kim veriyor size bu yetkiyi?

FARUK BAL (Konya) - Vakıf kimin Sayın Başkanım, vakıf kimin?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Bu vakıf kimin vakfı? Dediğim gibi, Başbakanın oğlunun vakfı.

FARUK BAL (Konya) - Mesele orada.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Nasıl veriyorsunuz?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Soygun yapacaklar, soygun! Yağma, talan... Başka nasıl yapacaklar ki?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Verme hakkına sahip misiniz halkın malını? Veremez... Vakıf olmaz. Bakın, vakıf belli gruplara hizmet eder. Şimdi, Silivri'de yapılan yurdun şeyi nedir? Yurtta kalanlardan para toplanıyor, bu parayla... Bakın, olur mu? Fatih Belediyesinin, Fatih halkının ne lakası var Silivri'yle? Yapmayın Allah aşkına! Fatih halkının malı olan bir şeyi veremezsiniz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Fatih'te "Silivrikapı" var.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Hayır arkadaş! Yani bugün ramazan ayındayız bakın. Kul hakkı denilen bir şey vardır. Allah korkusunun en önemli göstergelerinden birisidir, kul hakkına uymak zorundasınız.

Ya, vakıf... Kaç türlü vakıf var, biliyor musunuz? Sizin kaç türlü vakıf olduğunu bilmeniz lazım önce. Demin söyledim: Hunat Camisi Vakfı'nı niye Kayseri Forum yaptınız belediyeye vererek? Nasıl izah edeceksiniz? Caminin vakfı, ta Danişmentlilerden kalan, Selçuklulardan önce. Ondan sonra caminin kapısında cami için para toplayacaksınız.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Allah, Allah!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Tabii ki git, Kayseri'yi gör.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Silivrikapı Hoca, Silivri değil.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Bakın, ben bir şey söylüyorum size. Ben size Hunat'tan demin bahsettim. Silivrikapı, Silivri, ne fark eder? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Yani, Silivri'ye yarın gideceksiniz bunların yüzünden, unutmayın. Bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu yapma karşılığında tabii ki biz direneceğiz ama siz bunu onayladığınız takdirde bunun vebalini de siz yüklenmiş olacaksınız, sonra "Muhalefet engelledi." demeyin. Eğer Soma'yla ilgili... Biz söyledik: "Bu maddeleri çıkarın, üç günde bitirelim." Ama siz illaki bunları koymak istiyorsunuz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)