GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:123
Tarih:22.07.2014

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 52'nci maddedeki önergemiz üzerinde söz almış bulundum.

Dün, bir diğer maddede ifade ettiğim gibi, aslında Plan ve Bütçe Komisyonuna maddelerin geliş hâli, alt komisyon ve Komisyondan çıkışı arasında ciddi farklar var. Bu açıdan maddenin gelmiş olduğu nokta, ilk baştaki niyete göre muhalefetin çok ciddi eleştirileri ve katkılarıyla bir yere kadar gelmiş durumda ama yine de hâlâ daha kamu yönetimi açısından, Adalet ve Kalkınma Partisinin Hükûmet olma anlayışı açısından çok ciddi ipuçlarını da içinde barındırıyor. Oysa, bu topraklarda kamu yönetimi -geçen gün de bahsetmiştim- Hazreti Ömer'in o Fırat'ın kenarında "Bir oğlağı kurt kapsa benden hesabını sorsunlar." ifadesinden kök alan veya Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e vasiyetinde olduğu gibi bir devlet yönetimi geleneğimiz var bizim. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi "Biz söylersek olur, biz ne dersek kural odur. Kimselere danışmayız, zorlarız; özellikle sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini hiçe sayarız. 'Paydaşlık' diye bir şey yok 'iktidar' diye bir şey var. Oyu kim aldıysa onun düdüğü çalar, onun dediği olur." anlayışıyla yönetmeye devam ediyor.

Bu, Sağlık Bakanlığıyla Sosyal Güvenlik Kurumu arasındaki yetki çekişmesinin, iki kurum arasındaki sağlığın patronajının kimde olduğuyla ilişkili çelişkilerin de su yüzüne çıktığı önemli bir madde. Sosyal Güvenlik Kurumu diyor ki: "İnsanların, sigortalıların kullanacağı ilaçlar benim listelerime girmek zorunda." Bu bile bir tartışma konusu çünkü bir ülkede hastaların hangi ilaçlarla tedavi olacağına o ülkenin sağlık otoritesi karar verir. Başvurular, ruhsat başvuruları Sağlık Bakanlığına yapılır. Bu başvurular neticesinde, elbette Sağlık Bakanlıkları başvuru harçları falan da alırlar ve bir karar verirler. Geri ödeme kurumunun ise geri ödeme kriterleri üzerinde kafa yorması lazım "En etkin tedaviyi, en uygun maliyetle nasıl karşılarız?" diye ama bizim Sosyal Güvenlik Kurumunun kendine ait listeleri var ve o listeler, aslında Sağlık Bakanlığına "Senin verdiğin ruhsatın bir önemi yok, benim listeme girerse öderim." deme noktasındaydı bugüne kadar. SGK şimdi âdeta vites yükseltiyor, SGK şunu söylüyor: "Bu listelere girmek için aynı, Sağlık Bakanlığına başvuruda harç ödediğiniz gibi, bana da para ödeyeceksiniz." Hatta, dedim ya, Şeyh Edebali'nin veya Hazreti Ömer'in bize vasiyet bıraktığı kamu yönetimindeki makullükler falan bir yana, âdeta -nereden bakmak gerekirse- mesele birazcık Deli Dumrul'a dönmüş durumda. Biliyorsunuz, Deli Dumrul köprünün başında, ortasında, sonunda para isteyen adam. SGK da diyor ki: "Geri ödeme listelerine girecekse bir firma, girerken para ödeyecek, kalmak için para ödeyecek, çıkmak isterse para ödeyecek." Âdeta, Deli Dumrul'un köprüsü gibi. Ama burada, sağ olsun, alt komisyon başkanımız üst Komisyonda gayret gösterdiler, muhalefetten katkı aldılar, bunu "İlk başta 10 asgari ücreti geçmez, kalmak için 3 asgari ücreti geçmez." gibi, hani, makul sayılabilecek sınırlara indirdi diyeceğim ama firmanın gücüyle orantılı olarak bakmak lazım.

Bir de bir yandan ülkeler ister ki herkes ilacını getirsin, geri ödeme kapsamına soksun, benim vatandaşım, benim hastam bu işten şifa bulsun. Sağlık Bakanlığı dışında ikinci bir bariyer koymak, üstüne de burada olduğu gibi paralar yazmak hakikaten akıl kârı değil. İlk hâline baktığınızda, sözleşmeli eczaneler sözleşme yaparken orada kalmak için SGK'ya gelip hava parası ödeyeceklerdi, hatta eczaneyi kapatacaksınız, ayrılmak için para alacaktı SGK. O yanlışlardan başka bir kanunla çeliştiği için dönüldü ama hâlihazırda karşı karşıya kaldığımız durumda, ilaçların Sosyal Güvenlik Kurumu hazretlerinin listesinde bulunması için para ödenmesi ve devam etmesi için para ödenecek olması gerçekten akıl alır gibi değil. Dünyada bu işler böyle yapılmıyor, paydaşlarla yapılıyor. Türk Eczacıları Birliğinin, tabiplerin, Barolar Birliğinin, hasta hakları derneklerinin olmadığı geri ödeme sistemleri, onların gelip orada kendi dertlerini anlatamadıkları geri ödeme sistemleri sonuç vermiyor.

İşin ilginci, ilaç sanayisi açısından bakarsanız da 1.900 liralık bir kur uygulanmakta ve bu yüzden birçok ilaç Türkiye'de piyasada bulunmuyor veya göstermelik olarak geliyor, aylarca bulunmuyor, biraz daha sürülüyor piyasa, bulunmuyor. Bunlara çare bulmak lazım. Bunun için de sağlığın patronajının ait olduğu Sağlık Bakanlığının elinde olması, Deli Dumrulluğa soyunmuş olan SGK kurumunu da olması gereken noktaya doğru birilerinin çekmesi lazım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)