GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:116
Tarih:06.06.2012

HÜLYA GÜVEN (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Adalet Bakanlığınca 26/5/2008 tarihinde hazırlanan ve Başkanlığımıza Bakanlar Kurulunca gönderilen 233 sıra sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı'nın 24'üncü maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerimi belirtmek üzere huzurunuzda bulunuyor, saygılarımı sunuyorum.

Bu kanun tasarısıyla Avrupa Birliğine uyum çalışmaları çerçevesinde uyuşmazlıkları dava yolu yerine tarafların kendi iradeleriyle uyuşmazlığa son verilmesi hedeflenmektedir. Ancak biliyoruz ki, Hükûmetin kendi çıkardığı kanunlara uymaması ya da saptırarak uygulamasıyla Avrupa Birliğinden aslında uzaklaşmaktayız.

Özellikle anlaşmazlıkların çözümünün gizlilik içinde yürütülmesi, açık olmaması kararlarının nasıl verildiği konusunda soru işaretleri doğurmaktadır. Bağımsız değerlendirme söz konusu olmayacaktır. Bu madde, medeni usul hukukundaki mevcut aleniyet ilkesi ile Anayasa'mızın 141'inci maddesine de aykırıdır.

Yine yasa tasarısıyla, ticari bir iş alanı yaratılmak istenmektedir. Yani hukuk fakültesi mezunları ara bulucu eğitim kuruluşu tarafından düzenlenen kurslardan eğitim alarak sınava gireceklerdir. Bir dershane türü daha doğacak yani. Bu dershanelerin de Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından organize edileceği belirtilmektedir. Bu organizasyon adaletin özelleştirilmesinin bir adımı olabilir mi?

Örneğin, yaşadığımız bir özelleştirme şekli daha var sağlıkta. Çoğunluğu pratisyen olan hekimlerimiz bir hafta, on günlük eğitimden geçtikten sonra "Aile hekimi" adıyla alanlara gönderilmiş ve ücretsiz olması gereken sağlık sistemi pratisyen iken, sağlık ocaklarında ücretsiz verilirken, adı aile hekimi olunca sağlık sistemi altüst edilerek özelleştirmeye doğru gitmiştir. Şimdi, artık aile hekimlerince muayenede bedel alınmaktadır. Biz, gelecekte sağlık sistemi gibi adalet sisteminin de altüst edilmeye çalışıldığını yaşayacağız.

Adaylar kurs bedeli ödeyecekler, sınav parası ödeyeceklerdir. Üstelik üniversite sınavlarında, memur sınavlarında bile soruların çalınmasını önleyemeyen bir Hükûmet yapısıyla, tutuklulukları yıllar süren ve mahkemeye çıkarılmayan milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenler, askerler, öğrenci ve vatandaşların olduğu bir Hükûmet döneminde bu sınavların adil olması mümkün müdür? Sadece bugün 90 tıp öğrencisinin gözaltına alındığını biliyor muyuz? Neden, özel kuruluş tarafından verilmesi önerilen bu dersler hukuk fakültesi dersleri içinde verilmez? Bu durum, dershaneciliği teşvik değil midir? Ayrıca, en çok merak ettiğim de ikna teknikleri dersinin içeriğidir. Öğrenilen ikna teknikleri nasıl ve nerede uygulanacak? Öncelikle kadınlara mı uygulanacaktır, onlar mı ikna edilmeye çalışılacaktır? İkna, açık değil, o da mı gizli olacaktır? Yine, tasarıda, sürekli eğitimin olmaması da bir eksikliktir.

24'üncü maddeyle de eğitim kuruluşlarının denetiminin üç yıl gibi uzun bir süreye bağlandığı görülmektedir. Kamu kurumlarının Sayıştay tarafından her yıl denetlendiği bir işleyişte özel kuruluşların üç yılda bir denetlenmesi sakınca yaratacaktır. Özel eğitim kuruluşları tembelleşecek, kendilerini yenileme çabası içinde olmayacaklardır. Bu nedenle denetimin hiç değilse iki yılda bir yapılması uygun olacağından, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu maddeyi kabul etmiyoruz.

Gördüğümüz gibi, kanun tasarısının dershaneciliği teşvik etmesi, gizlilik kararı ile de adalet sistemine güvenirliği kaldırması nedeniyle sakıncalı bir yasa olduğunu belirtir, yüce heyete saygılar sunarım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Güven.