GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:125
Tarih:24.07.2014

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın dördüncü bölümü üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tasarının dördüncü bölümünde yer alan 91'inci madde, Anayasa Mahkemesinin iptal etmiş olduğu su yapılarının denetimine ilişkin hususlara dair olup bu konudaki mevzuatı ayrıntılı bir şekilde düzenlemektedir.

Değerli milletvekilleri, bir enerji politikası olarak su kaynakları yoluyla HES inşa edip buradan enerji elde etme yaklaşımı çevresel ve sosyolojik açıdan oldukça büyük tahribat ortaya çıkarmış ve bu tahribatlar devam etmektedir.

Maddede her ne kadar bu yapıların denetimine ilişkin hususlar belirtilmiş olsa da HES politikası, ihtiva ettiği yıkıcılık itibarıyla reddedilmesi gereken bir enerji yaklaşımıdır. Bu madde, HES'lere dayalı enerji yaklaşımından bir geriye gidişi değil, mevzuat açısından HES'leri bir kez daha meşrulaştırmayı içermektedir.

Değerli milletvekilleri, HES'lerin doğa ve insan açısından da sürdürülebilir bir enerji politikası olmadığı yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. HES'ler, Türkiye'nin elektrik ihtiyacının karşılanmasında yüzde 10'luk bile pay sahibi olamayacak küçük küçük bir sürü projeden oluşmaktadır.

Enerji verimliliğine yönelik önlemlerin alınması durumunda elektrik tüketiminin yüzde 20'si düzeyinde bir tasarruf sağlanabileceği yani aynı üretim ve yaşam standardı için yüzde 20 daha az enerji tüketileceği meslek odaları ve uzmanlarca yapılan çalışmalarda da ortaya konmuştur.

Değerli milletvekilleri, tasarının 93'üncü maddesiyle, AK PARTİ Hükûmeti, yürütmüş olduğu ranta dayalı ve azami kâr uğruna doğa tahribatını mübah gören ekonomik yaklaşımını derinleştirerek devam ettirmek istemektedir.

Bu madde, orman veya orman rejimine tabi alanlara -mesire yeri, şehir ormanı, millî park gibi alanlara- orman koruma ve yangınla mücadele için yapılacak yapı ve tesisler ile idarenin ve ziyaretçilerin zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak olan yapıların, imar planı şartı aranmaksızın, uzun devreli gelişme planlarına veya gelişim ve yönetim planlarına göre yapılabilmesini öngörmektedir.

Değerli milletvekilleri, bugün imar ve yapılaşmaya yasaklı birçok alan, bizzat Hükûmetin hukuksuz ve gayrimeşru bir şekilde göz yumduğu yapılaşmalara ve rant alanlarına kurban edilmiştir. Bu yasayla Hükûmet, hukuksuz ve gayrimeşru faaliyetlerini aklamayı ve yeni rant alanlarını sermaye grupları ile şahıslara açmayı planlamaktadır.

"Ormanların korunması ve yangınlarla mücadele" adı altında, "belli yapılaşmalara izin verilmesi" kılıfı altında ormanlık alanlarda imarsız yapılaşmaların önü açılmak istenmektedir. Böyle bir düzenleme kabul edilemez.

Değerli milletvekilleri, tasarının 97'nci maddesi, Türkiye Barolar Birliğinin avukatlık stajına kabulde, staj döneminde ve avukatlık mesleğine kabulde sınavla ilgili yönetmelik çıkarma ya da bir başka düzenleyici işlem yapma yetkisini kaldırmaktadır. Barolar Birliği, kamu tüzel kişiliği olan bir meslek kuruluşu olup Anayasa'nın 124'üncü maddesi gereğince kendi görev alanı kapsamında yönetmelik çıkarabilme yetkisini haizdir. Ancak, bu düzenlemeyle Barolar Birliğinin bu yetkisi elinden alınmakta ve Barolar Birliğinin işlevsizleştirilmesine dönük bir uygulama hedeflenmektedir. Bu durum Anayasa'nın 124'üncü maddesinde geçen "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." hükmüne açık bir aykırılık teşkil etmektedir.

Değerli milletvekilleri, Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği gibi birçok meslek odası da kamu tüzel kişiliğini haiz olup mesleğe girişle ilgili sınav yapmaktadır. Burada asıl kritik nokta, sınavla mesleğe adım atılması hususundan ziyade, o mesleği ilgilendiren bir düzenleme hakkında kamu tüzel kişiliği olan ilgili meslek odasının görüşünün esas alınmaması, söz konusu odanın mesleğe dair alacağı kararların sınırlanması ve bu bağlamda o meslek odasının yasama eliyle işlevsizleştirilmek istenmesidir.

Değerli milletvekilleri, tasarının 98'inci maddesiyle Hükûmetin Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 43'üncü maddesinde yapmak istediği düzenleme, eğitim emekçileri açısından özlük haklarının geriletilmesi ve gasbedilmesi anlamı taşımaktadır. Bu düzenlemeyle ilk olarak Hükûmet öğretmenlere yönelik yıllardır yapmak istediği zorunlu rotasyon uygulamasının yasal zeminini hazırlamaktadır. Bu uygulama ekonomik ve sosyal olarak ciddi sorunlara yol açacak ve birçok yeni mağduriyet yaratacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öğretmenin öğrencisinden ve kendi yaşam alanından yasa zoruyla koparılarak kilometrelerce uzağa gönderilmesi pedagojik sorunlara neden olup eğitimin niteliğini ve öğretmenin motivasyonunu düşürecektir. Bu düzenlemeyle, mevcut öğretmen atamalarına ilişkin mevzuattaki aksaklıkların yarattığı öğretmenlerin eş durumu, sağlık ve öğrenim durumuna ilişkin mağduriyetler daha da derinleşecek, hâlihazırda aile bütünlüğü bozulmuş olan binlerce öğretmene yenileri eklenecektir. Kanunla çerçevesi belirlenmemiş rotasyon yetkisi, sonradan düzenlenecek belirsiz bir yönetmelikle yürütmenin inisiyatifine bırakılmak istenmektedir. Böylece iktidar, ideolojik ve siyasi kadrolaşma politikaları doğrultusunda rotasyon yetkisini yeni bir baskı aracı olarak kullanacak ve muhalif tüm eğitim emekçilerine sürekli olarak sürgünü dayatabilecektir.

Değerli milletvekilleri, yapılmak istenen bu düzenlemeyle ikinci olarak Hükûmet, ÖSYM'yi devre dışı bırakarak istediği zaman yalnızca Millî Eğitim Bakanlığının yapacağı sınavlarla doğrudan öğretmen ataması yapabilecek. Yüz binlerce ataması yapılmayan öğretmenin olduğu Türkiye'de AK PARTİ iktidarı bu sorunu çözeceği yerde daha da derinleştirmektedir. Bu düzenlemeyle Hükûmet, liyakat, tarafsızlık, nesnellik ilkelerini hukuksuz bir şekilde çiğneyerek öğretmenlik atamalarını kendi bürokratlarının inisiyatifine bırakma çabasındadır.

Değerli milletvekilleri, tasarının 100'üncü maddesi, Türkiye'nin Anayasası'nda yer alan hukuk devleti ilkesini yok saymak, evrensel hukuk normlarıyla ise alay etmek anlamına gelecek düzenlemeler içermektedir. Bu maddeyle, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının mahkeme kararıyla göreve iadesindeki yasal süre otuz günden iki yıla çıkarılıyor.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Anayasa'nın 36'ncı maddesinde "Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükmü yer almaktadır.

Anayasa'nın 125'inci maddesinde ise "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." denilerek idarenin işlemlerinin yargı dışı bırakılamayacağı esasa bağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maddenin bu hâliyle kabulü durumunda, itirazları mahkeme kararlarıyla en kısa sürede karara bağlanmayacak olan kamu görevlilerinin mahkemelere başvurması anlamsız hâle gelecek, bu durum idarecilerin keyfî uygulamalarını daha da artıracaktır. Maddenin gerekçesinde de bu durum açıkça zikredilmiş, belirtilen uygulamayı yapanları yargılamadan muaf tutmak üzere ceza soruşturması ve kovuşturma açılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Değerli milletvekilleri, demokrasinin zedelendiği, sosyal diyaloğun tahrip edildiği, memurluk güvencesinin yok edildiği, kamu hizmetinin iktidar hizmetine dönüştürüldüğü, devlet memurunun hükûmet memuru hâline getirilmek istendiği bir girişimle karşı karşıyayız. Hukuk, iktidarın, yaptıklarına meşruiyet kazandırmak için kullanacağı bir araç değildir, olmamalıdır. Bu nedenle, yargı bağımsızlığının son kırıntılarıyla hukuk devleti ve hukuk güvenliğini tamamen ortadan kaldırmaya yönelik olan bu madde bir an önce geri çekilmelidir.

Bu düşüncelerimi belirttikten sonra tekrar hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Hayırlı geceler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)