GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, OSMANİYE MİLLETVEKİLİ HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, GENÇLERİMİZİN SINIR KOMŞULARIMIZDA YAŞANAN SAVAŞLARA VE TERÖR ÖRGÜTLERİNE KATILIM SEBEPLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE GEREKLİ ÖNLEMLERİN ALINMASI, BU SORUNLARIN GİDERİLMESİ VE ÇÖZÜM YOLLARININ BELİRLENMESİ AMACIYLA 16/7/2014 TARİHİNDE, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 4 AĞUSTOS 2014 PAZARTESİ GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:128
Tarih:04.08.2014

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, yüce Meclisimizin değerli milletvekillerinin ve Türk halkının geçmiş bayramını kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, Osmaniye Milletvekilimiz Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun gençlerimizin sınır komşularımızda yaşanan savaşlara ve terör örgütlerine katılım sebeplerinin araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla vermiş olduğu Meclis araştırma önergemiz üzerine konuşuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamıza geçmeden önce -siz de televizyonlardan izlediniz- bir hususun burada altını çizmem lazım.

Değerli arkadaşlar, hafta sonu, bayram sonrasında Türk televizyonlarında bir utanç vesilesini hep beraber izledik. Iğdır'ın Karaçomak köyünden bir vatandaşımız -çocuğu havale geçiriyor- 4 yaşındaki çocuğu Iğdır Devlet Hastanemize getiriyor. Orada, çocuğun havale geçirdiği ve daha büyük bir hastaneye sevk edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Bir an önce ambulans uçakla en yakın hastaneye ve dolayısıyla da Konya'ya sevkine karar veriliyor ancak on beş saat çocuk hastanede hava ambulansını beklemek zorunda kalıyor. Bununla da bitmiyor, çocuğu -kalbi duruyor birkaç defa- araçla götürmeye karar veriyorlar ve Sivas'a geldiğinde çocuk artık vefat ediyor. Çocuğun yaşı küçük olduğu için Sivas'ta tabut verilmiyor ve baba ambulans alamıyor ve o acılı baba o çocuğunu bin lira ücret karşılığı bir taksiye koyup dokuz saatlik yolculuktan sonra Iğdır'a getirmek zorunda kalıyor.

Şimdi, vicdan sahibi insanlara soruyorum buradan: Bu mudur sizin sağlık sisteminiz? Bu acılı babanın yerine kendinizi bir dakika koyun. Bu ülkede çocuklar maalesef ki tabut bulamıyor. Sebep: Çocuk olduğu için. Ölüyor çocuklar havale geçirmekten. Hangi çağdayız? Hani sağlık sistemimiz çağ atlamıştı! Hani sağlıkta bilmem ne yapmıştınız? O zaman Iğdırlı -Karaçomak köyümüzden- 4 yaşındaki bir çocuk niye ölüyor? Bu çocuğu öldüren sizsiniz, sizin yanlış sisteminizdir; hava ambulansı vermeyen sisteminizdir, çocuğa tabut vermeyen sisteminizdir. Bu utanç bütün Meclise yeter, özellikle de iktidarınıza bu utanç yeter. Kınıyorum sizi, Iğdırlı 4 yaşında bir çocuğa sahip çıkamadığınız için kınıyorum sizi; Iğdır adına, insanlık adına sizi kınıyorum.

Değerli arkadaşlar, maalesef, çocuklar her yerde ölüyor. Çocuklar sadece Türkiye'de havale geçirerek ölmüyor, susuzluktan ölüyor yanı başımızda, Türkmen coğrafyasında çocuklarımız ölüyor. Kim öldürüyor bu çocukları? Yine, içinde Türkiye'den giden insanlarımızın da bulunduğu katiller. Peki, nasıl geçiyor bunlar sınırlardan? Gelin bunu araştıralım. Osmaniye Milletvekilimiz Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun verdiği araştırma önergesi var, gelin hep beraber araştıralım, bu işi iktidar muhalefet meselesi yapmayalım. Türkiye'den giden ve orada Müslüman'ı öldüren, Türk'ü öldüren kimdir, gelin araştıralım. Yarın, o gidenler, orada daimî mi kalacaklar? Her türlü terör faaliyetini öğrenen, her türlü terör faaliyetinde uzmanlaşan bu insanlar yarın nereye gelecekler? Ankara'ya gelecekler, İstanbul'a, Adana'ya, Hatay'a, Mersin'e gelecekler. Peki, Türkiye için bu tehdit değil mi, Avrupa için bu tehdit değil mi?

Sincar'da dün bir insanlık zulmü, dramı daha yaşandı ve Musul'da Asuriler zulüm görüyor, Sincar'da Türkmenlerle beraber Yezidiler zulüm görüyor. Değerli arkadaşlar, bunların hepsi insan, Osmanlının bakiyesi, hepsi bizim insanımız. İlla Türk olması şart değil. Orada bir insanlık dramı yaşanıyor ama Gazzeli değiller, Filistinli değiller. Meydanlardan dün sayın cumhurbaşkanı adayı Gazze'ye sürekli selam gönderdi, doğru da yaptı. Peki, o meydanlar niye bir Telafer'e selam çakamıyor? Türk oldukları için mi?

Doğu Türkistan'da iki köy yerle bir edildi, yeryüzünden silindi. Sebepleri ne biliyor musunuz? Oruç tuttukları için -biraz önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz Yusuf Halaçoğlu burada anlattı- Müslüman oldukları için, Türk oldukları için. Peki, Avrupa'nın en büyük meydanından bir selam gönderseniz orada zulüm altında inleyen Türk'e, olmaz mı? Telafer'de, millî kıblegâh olarak gördükleri Türkiye'den hiç olmazsa bir selam bekliyorlar. Selam bekleyen sadece Gazzeliler mi? Peki, Gazze kimliği mi olması lazım bu insanların sizin gündeminize girebilmesi için?

Değerli arkadaşlar, orada zulüm gören insan Müslüman ama maalesef ki zulmeden de Müslüman. Bunun için siz ne yapıyorsunuz? O zulüm dursun diye ne yapıyorsunuz? Dışişleri Bakanı piyasada niye yok? Meclise gelmeye yüzü yok mu bu adamın? Gelsin, Sayın Davutoğlu Meclise bir gelsin. Dış politikamız kan ağlıyor. Karabağ'da da şimdi bir savaş çıkmak üzere. Dış politika diye bir şey kalmadı. Dünyanın her yerinde Türk zulüm görüyor, dünyanın her yerinde Türk katlediliyor, Müslüman her yerde ağlıyor. Peki, Meclisi bu işlerle ilgili bilgilendirmesi gereken kişi Tarım Bakanı mıdır? O zaman Tarım Bakanını davet edelim buraya, Tarım Bakanı gelsin bilgi versin madem Dışişleri Bakanı bu konularla ilgilenmiyor.

Değerli arkadaşlar, daha önce de burada defaatle dile getirdik. Türkmen kardeşimiz Musul'dan, Telafer'den sürüldü, canını kurtaran Sincar'a geldi. Dün IŞİD teröristleri Sincar'ı da işgal etti. Nereye gidecek bu insanlar? Türkiye'ye gelmek istiyor. Öyle ya, mazlumun, dünyadaki öksüz Türk'ün arkasında kim duracak, katil İsrail mi duracak? Türkiye duracak elbet. Amerika mı duracak; Rusya, Çin mi duracak? Elbette Türkiye duracak. Sınırın yanı başında kim var? Türkiye var. "Ben de Türküm, Müslümanım." diyor, "Açın sınırı geleyim." diyor. Niye açmıyorsunuz sınırı, Türkmen'e sınırı niye kapatıyorsunuz? Ne hakkınız var buna? Bunların suçu Türkmen olmak mı? Bunlar Arap olsaydı sınırı hemen açardınız. Türkmen telefonda ağlıyor, "Benim günahım nedir? Sınır kapısında benden niye pasaport istiyorsunuz? Kaç tane Arap'tan pasaport sordunuz?" diyor. Size soruyorum: Kaç Arap'tan, kaç Suriyeliden geçerken pasaport sordunuz? Peki, Türkmen'e niye pasaport soruyorsunuz, niye Türkmen'i içeri almıyorsunuz? Bize yük olmaz, Türk milleti bakar. 1,5 milyon Suriyeliye bakan, oradan gelecek 20 bin Türkmen'e de bakar; AKP'liler bakmasın, Türk milleti bakar. Açın sınırı, açın sınırı Türkmen gelsin veyahut da gidin, orada Türkmen'in hakkını savunun. Siz Türk milletinin hükûmetiyseniz, dünyanın neresinde bir Türk'ün burnu kanasa sorumluluğunun bir kısmı sizin üzerinizdedir. Kaldı ki bu IŞİD terörünü siz besleyip büyüttünüz, sizin bunda sorumluluğunuz var, sizin gönderdiğiniz silahlarla Türkmen katlediliyor. O yüzden, gelin, bu sorumluluğunuzun hiç olmazsa bir kısmını yerine getirin, kanayan vicdanınızın hiç olmazsa bir kısmını durdurun. Türkmen orada katledilirken sınırı niye açmıyorsunuz? Niye açmıyorsunuz? Gelin burada konuşun, "Biz Türkmen'e sınırı bunun için açmıyoruz." veya "Sinan Oğan, yalan konuşuyorsun, açtık sınırı, şu kadar Türkmen'i aldık."deyin. Gelin söyleyin, gelin deyin ki: "Ben 5 Türkmen'i aldım buraya."

Daha önce de söyledim burada, Yezidi kardeşlerimiz de orada zulüm altında, onları da alalım; Kürt kardeşlerimiz de, onları da alalım.

Arkadaşlar, Türkiye büyük bir ülke. 1,5 milyona açtık kapımızı, 50 bin insan için açmıyoruz. Bu ırkçı zihniyetinizi kınıyorum, bu faşist zihniyetinizi kınıyorum, bu çifte standardınızı kınıyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Aynaya bak, aynaya.

SİNAN OĞAN (Devamla) - Türkmen'e siz eğer orada ayrımcılık yapıyorsanız, kusura bakmayın, ırkçısınız; Türkmen'i siz sınırdan içeri almıyorsanız, kusura bakmayın, faşistsiniz siz.

Açın kapıyı, Arap kardeşimizi aldığımız gibi, Gazzeli kardeşimizi alacağımız gibi, Türkmen kardeşimize de açın. Onu yapamıyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Oğan.

SİNAN OĞAN (Devamla) - Buradan o adaya çağrıda bulunuyorum: Ey aday, yüreğin yetiyorsa çıktığın bir meydanda "Telafer, Telafer, buradan sana selam gönderiyorum." de, eğer yüreğin yetiyorsa bunu da de. (MHP sıralarından alkışlar)