GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:130
Tarih:06.08.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli arkadaşlar, benim çok hoşuma gitmiyor bu saatte konuşmak ama bizi zorluyorsunuz. 350 bin öğretmenin atama beklediği bir madde geldiği zaman bu kürsüde Halkların Demokratik Partisine "Konuşma, sus, gerekçeyi okut, at." demek hakikaten vicdana sığmıyor.

Şimdi, burada -çok açık konuşuyoruz- 35 bin öğretmen ataması var, 10 bin, 40 bin... Binlerce öğretmen bekliyor. Her gün arıyorlar bizleri, sizleri de arıyorlardır mutlaka iktidar partisi milletvekili olarak. Şimdi, özlük haklarının geriletilmesi, öğretmenleri mecbur edip kendi sendikalarınıza üye etmeniz kamu sendikalarında... Pıtrak gibi, bakıyoruz, HAK-İŞ'in yanında Hükûmete yakın sendikaya öğretmenleri mecbur edip, oraya örgütleyip, o öğretmenlere "EĞİTİM-SEN üyesi olursanız sizi sürerim." Bu tehdit, kendi anlayışında insanları alma tehdidi demokratik bir yaklaşım değil, hukuki değil, adaletli değil, insaflı, vicdani bir yaklaşım değil.

Öğretmenlere hakikaten bu kadar acımasız davranabilen bir başka iktidar olduğunu bilmiyorum. "Bana bir harf öğretenin kölesi olurum." özdeyişi "Bana bir harf öğreteni süründürürüm."e dönüştürülüyor. Arkasından özlük haklarının geriletilmesinin, gasbedilmesinin yanında hemen zorunlu rotasyon oluyor. Ne yapmak istiyorsunuz arkadaşlar? İdeolojik olarak kadrolaşamadınız mı on iki, on üç senedir? Bütün devlet, bütün kadrolar... Ya, bir torba kanun çıkardınız, "Kanun yürürlüğe girdiği zaman bütün millî eğitim müdürleri ve yardımcılarının görevi sona erer." diye kanun maddesi çıkardınız, istediğiniz gibi kadrolaştınız, istediğinizi aldınız. Her gün her gün bunu dayatmanın bir anlamı yoktur, bırakın farklı farklı görüşlerde öğretmenler de yöneticilik yapsın, müdür olsun, müdür yardımcısı olsun kendi sosyal alanlarında, kendi şehirlerinde, kendi yaşadıkları alanlarda. Yani biz böyle okuduk, biz öğretmenlerimizi hâlâ gördüğümüz zaman düğmemizi ilikler, gider elini öperiz. Yani bu, öğretmen düşmanlığını ideolojik bir eksene indirgemek ve sınavlarda, özellikle ÖSYM'yi devre dışı bıraktıktan sonra sizin sözlü sınavlarınızı biliyoruz arkadaşlar. Yani hakikaten siz mülakatlarda, sözlü sınavlarda vicdanen eğer doğru yapmak istiyorsanız, dedik size, ya, şunları bir kameraya kaydedin, nasıl insanlarla dalga geçilip soru sorulduğunu bir görsün millet. Yani hak arama yetisi olsun yani "Ben haksızlığa uğradım, böyle bir sınavdan geçtim, benimle dalga geçtiler." diye bir yargıya gidebilsin. Bu hakkı da ellerinden alıyorsunuz, onu da kapatıyorsunuz.

Şimdi, burada ideolojik olarak siyasi kadrolaşma politikalarınız doğrultusunda şeyi anladık, paralel ile aranızda bir kapmaca oynuyorsunuz, ciddi bir kapmaca oynuyorsunuz. TÜRGEV'i, eğitim vakfını, daha sonra arazilerin bağışlanmasını üst üste koyduğumuz zaman, özel vakıf üniversitelerini, onlardaki mezuniyetleri, yeni epey bir kadro... Şimdi, eğitimi ticarileştirirken, tamamen ticari, sağlık gibi ticarileştirirken bir de öğretmenlerle oynamak vicdani bir olay mıdır arkadaşlar? Yani hakikaten insan düşündüğü zaman bir öğretmeni sürmek, İstanbul gibi bir metropolde siz Allah aşkına, Silivri'de yaşayan bir öğretmeni götürüp ta "Hadi git Kartal'da, Pendik'te görev yap." derseniz ne demektir bunun adı? Orada çocuklar okul okuyacak, orada bir sosyal yaşamı var, orada belki taksitle aldığı bir ev var, taksitlerini ödediği bir evi var. Şimdi, siz o öğretmeni "Marmaray'la hadi otuz beş dakikada Kartal'a, Pendik'e gidersiniz." deyip gönderecek misiniz? Yani bırakın, Millî Eğitim Bakanlığı hakikaten bu sorunları, milyonlarca öğretmenin olduğu bu sorunları danışırken, çözerken farklı sendikaları, örgütlenmeleri dinlesin ve bununla ilgili bir çözüm getirsin. Torba kanunluk olaylar değil bunlar arkadaşlar, çok ciddi bir olaydır. Çok büyük bir camiadır, çocuklarımızın öğretmenlerinin sorunlarını konuşuyoruz burada.

Kadrolaşmanın yolunu açıyorsunuz, partizanlaşmanın yolunu açıyorsunuz, öğrencileri siyasi statülerine göre baskı altına alacaksınız, istediğinizi bırakacaksınız, istediğinizi süründüreceksiniz, bir halay çekenin okuldan, üniversiten ilişkisini keseceksiniz, ondan sonra eğitimde özgürlükçülük, şu, bu... Yok arkadaşlar, böyle bir yaklaşım tarzı olmaz. Yani bu kanunları niye kendi komisyonlarında görüşmeden buraya getirip görüşüyoruz? Plan ve Bütçe Komisyonundan hepsini geçiriyorsunuz. Doğru bir olay değil, bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Maddenin çıkarılması gerektiğini söylüyoruz.

Saygılarımla.