| Konu: | MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ VE İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL TARAFINDAN, 17 ARALIK 2013 GÜNÜ YAPILAN KONUŞMALARIN MONTAJ OLUP OLMADIĞINA İLİŞKİN TÜBİTAK RAPORUNUN HAZIRLANMA SÜRECİ, TÜBİTAK'TA YAPILAN GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİNİN MAHİYETİ VE BAHSE KONU KAYITLARIN ULUSLARARASI VE BAĞIMSIZ UZMAN KURULUŞLARA İNCELETTİRİLEREK GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 5/8/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 AĞUSTOS 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 131 |
| Tarih: | 12.08.2014 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Cumhurbaşkanı olarak aday olan Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan pazar günü yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Ülkemize, ulusumuza ve tüm dünyaya hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Öncelikle, balkon konuşmasında yapmış olduğu "Geçmişe ilişkin tüm olumsuzluklardan arınarak yeni bir sayfa açalım." ve "Tüm Türkiye'yi kucaklayıp 77 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım." noktasındaki söylemini bir taahhüt, bir anlaşma, bir senet olarak kabul ediyor, Cumhurbaşkanlığı dönemini bu taahhüde uygun olarak yapması gerektiğine inanıyorum. İnşallah, Yüksek Seçim Kurulu bugün kesin sonuçları açıkladıktan sonra da Başbakanlıktan istifa ederek Anayasa'ya uygun bir şekilde bir Cumhurbaşkanı seçilmiş olmanın gereğini yerine getireceğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge, TÜBİTAK'ın yapmış olduğu çalışma sonucunda "tape"lerle ilgili verdiği raporun tartışıldığı ve bu noktada bir araştırma yapılarak Cumhurbaşkanı seçilmiş Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın o makamda otururken hiçbir şaibeyle, geçmişinde hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak bilimsel bir aklanmayla ve hiçbir tartışma olmadan, herkesin Cumhurbaşkanı olarak orada oturmasına imkân sağlayacak bir önergedir. Bunu bu şekilde algılamak ve bilimsel bir çalışma sonucunda, varsa yanlışlıklar, eksiklikler, bunları ortaya çıkarma noktasında iyi niyetle verilmiş bir önerge olarak değerlendiriyorum.
Peki, neden TÜBİTAK üzerinde tartışmalar yapılıyor? Bir sözle başlamak istiyorum TÜBİTAK'la ilgili olaya. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ne demiştir? "Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, dogma bırakmıyorum. Ben sizlere, sadece bilim ve aklı rehber olarak bırakıyorum. Değişen dünya koşullarında böyle dogmalar hızla değişir. İnsanların alışkanlıkları ve yaşam tarzları dogmalarla idare edilemez. Benim size bıraktığım miras, akıl ve bilimdir." demiştir.
Bugün onun bıraktığı, bilim ve akılla kurulmuş olan cumhuriyet 90'ıncı yıllarında, bütün Müslüman dünyasında saygın bir ülke olarak gelmiş, demokrasiyi içselleştirmiş bir şekilde yaşıyorsa, bu, Mustafa Kemal Atatürk'ün bilime ve akla vermiş olduğu önemden kaynaklanmaktadır.
TÜBİTAK bu yıl 51'inci yılını kutluyor. 51'inci yılına gelmiş TÜBİTAK, bilim ve akla önem veren bir kuruluş olarak kurulmuş ancak gelinen nokta itibarıyla ciddi tartışmaların içinde olan özerk bir kurum olmaktan uzaklaşmış, Başbakanın atadığı ve kendi içerisinde özerk konumuna bağlı olarak bilim adamlarından oluşan bir kurul olmadığı çok ciddi şekilde ortaya çıkmıştır. Daha önce Başbakanlığa bağlı olan kurum Sanayi Bakanlığına bağlanmış ve bu rapordan önce Sanayi Bakanı da maalesef -bilim ve aklın kendisine bağlı olduğu bir kuruluş olarak TÜBİTAK'la ilgili değerlendirmeyi yapacak olan bir bakan- "Ben hislerimle bu 'tape'lerin ciddi şekilde montaj olduğuna inanıyorum." demiştir. Sanayi ve Bilim Bakanı, hisleriyle hareket etmek yerine, aklın ve bilimin gerektirdiği konuşmaları ve değerlendirmeleri yapmak durumundadır. İşte bu nedenle TÜBİTAK'ın vermiş olduğu rapor ciddi tartışmaları içinde barındırmaktadır.
Bu konuda kriptolu telefonların kriptolarının kırıldığı ve dinlendiği ciddi bir şekilde sizler tarafından da Başbakan tarafından da söylenmektedir. Bir ülkede devletin en üst görevlerini yapan insanların ulusal güvenlik başta olmak üzere yaptığı bütün konuşmalar, telefon konuşmaları kriptoları kırılabiliyor ve dinlenebiliyorsa burada oturup düşünmeniz lazım, bu ülkede neden TÜBİTAK'ın yaptığı kriptolu telefonlar dinlenebiliyor noktasında bir sorgulamaya kendinizi tabi tutmanız lazım. Burada ortaya çıkan olay şudur: Türkiye bilim ve teknoloji alanında maalesef dünya teknolojilerinden geride kalmış. Geride kalması nedeniyle o ülkelerin eriştiği teknolojileri kendine kullanır noktada olmuş ve o kullanma sonucunda bugün ülkenin ulusal güvenliği dâhil her konuşmanız dünya tarafından dinlenir bir noktaya gelmiştir. Bunların içerisinde ulusal güvenlik olduğu gibi, yolsuzluk ve bu noktada yapılan bir sürü operasyonla ilgili konuşmalar da İnternet ortamına düşmüş ve ciddi şekilde devlet adamları, Başbakan tartışılır ve üzerinde ciddi şaibeler oluşur noktaya gelmiştir. TÜBİTAK'ın raporu konusunda sorduğumuz sorulara yanıt alınamamış, rapor parti gruplarına verilmemiş ve bilimsel akredite, uluslararası bir kuruluşa bu "tape"ler incelettirilip bunların montaj olup olmadığı, tüm Türkiye'deki bilim insanlarının ve Türkiye kamuoyunun tatmin olacağı bir rapor hâline getirilememiştir. Böyle bir noktada, bu verilen önergeye karşı çıkmak yerine, sizlerin de bu önergeye destek verip bu noktada hiçbir istifhamın kalmamasına özel önem ve destek vermeniz gerekiyor.
Türkiye gerçekten yeni bir döneme geldi. Bu yeni dönem, dünyada ekonomik olarak da Türkiye'nin orta gelir tuzağına takıldığını ve giderek 10 bin dolar millî geliri aşamayacak bir noktada takılıp kalacağını gösteriyor. Bunu aşmanın yolu nereden geçiyor? Bilimden geçiyor, teknolojiden geçiyor, AR-GE'den geçiyor ve bilim ve aklın eğitim sisteminden, bağımsız üniversitelerden, özgür üniversitelerden, bilimin özgür bırakıldığı Türkiye'den geçiyor ama TÜBİTAK, bilimsel bir değerlendirmeye dahi, dünyanın katıldığı Darwin'in teorilerine bile "zamanı geçmiş teoriler" diyebilecek kadar bilimsellikten uzak, dünyanın saygın bir bilim kuruluşu olmaktan uzaklaşmış, tartışılır, siyasetin emrine girmiş bir kuruluş hâlinde görülüyor. Atamalar Başbakan tarafından yapılıyor ve bu yapılan atamalar sonucunda hiçbir bilimsel niteliği olmayan insanlar TÜBİTAK'ta başkan yardımcılığına geliyor ve bu "tape"lerle ilgili raporlara imza atar noktaya geliyor. Onun için bu verilen önergelere, kimilerini rahatsız etmek yerine, tam tersine, Türkiye'de bilime, akla ve dedikoduları ortadan kaldırıp gerçeklerin ortaya çıkmasına fırsat sağlayacak bir araştırma önergesi olarak görülüp sahip çıkılması gerekmektedir. Eğer yeni bir beyaz sayfayı, temiz bir Türkiye'yi, şeffaf, dürüst bir yönetim anlayışını egemen kılacaksak, bu araştırmalarla yeni bir Türkiye'yi, dürüst, şeffaf siyasetin olduğu bir Türkiye'yi kurmalıyız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)