GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, ANKARA MİLLETVEKİLİ LEVENT GÖK VE 24 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, ANKARA'NIN AKARSU VE DERELERİNİN ISLAH EDİLMESİ AMACIYLA 5/11/2012 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 AĞUSTOS 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:131
Tarih:12.08.2014

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Ankara'nın yok olmaya yüz tutmuş akarsularını, derelerini, doğal kaynaklarını ortaya çıkarıp Ankaralıları sahip oldukları zengin su kaynaklarıyla yeniden buluşturmak için alınacak önlemlerin saptanmasına yönelik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ne diyor bu soru önergesi? "Çevreyi koruyalım." diyor. E, ne diyorsunuz siz, "Korumayalım." mı? Ne diyor bu soru önergesi? "Dereleri koruyalım." diyor. Siz ne diyorsunuz, "Korumayalım." mı? Ne diyor bu soru önergesi? "Bitkileri..." Ne diyor bu soru önergesi veya bu araştırma önergesi? "Canlıları koruyalım." diyor. Ne diyor bu araştırma önergesi? "Doğayı koruyalım." diyor. Ne diyor bu araştırma önergesi? "Ankara'yı koruyalım." diyor.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Demeye gerek yok, zaten koruyoruz.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Siz ne diyorsunuz ekselansları?

Daha önce uyuşturucunun yaygınlaşmasını önlemek için bir araştırma önergesi veriyoruz; siz "Efendim, gerek yok. Biz zaten gereğini yapıyoruz." diyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bunlar "Ankara'yı talan edelim." diyor.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Biz diyoruz ki aile sorunlarıyla ilgili bir araştırma açalım; boşanmalar arttı, cinayetler arttı, o arttı, bu arttı, bunu inceleyelim. Ne diyorsunuz? "Efendim, bizim zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız var, çok mükemmel bir şekilde bu işleri yürütüyor." diyorsunuz. Eğitim sorunlarını araştıralım diyoruz; "Efendim, ne gerek var? Millî Eğitim Bakanlığı var zaten gerekeni yapıyor." diyorsunuz ve buna karşı çıkıyorsunuz. Eminim, yüzde 100 buna da karşı çıkacaksınız, bundan hiç kuşkum yok. Siz, iktidar olmanın vermiş olduğu kibirle gerekeni yapabilirsiniz ama ortada ciddi bir sorun var, tarihe kayıt düşmek adına ifade ediyoruz; Ankara'da, Türkiye'de ve dünyada ekolojide, doğada, doğa-insan dengesinde önemli ölçüde bir bozulma, yozlaşma ve kirlenme var. Bunu sizin önünüze getirip sizin dikkatlerinize sunmak da bizim görevimiz ve onu sunuyoruz.

Aslında mesele, sanayi devrimiyle birlikte başlayan teknolojik gelişmelerin sonucunda üretim ve tüketimin hızlı bir şekilde artmasıdır. Daha çok üretim için doğanın bilinçsizce sömürülmesi insanın doğa üzerindeki baskısının giderek artmasını sağlamış, bu da doğal dengeyi büyük ölçüde bozmuş ve ekolojik sorunlara neden olmuştur. Bu sorunları gidererek bütün insanlığın bu sorunlardan etkilenmesini minimize edebilmek, ekolojik sorunlara çözüm arayışları ortaya koymak ve var olan değerler sistemini de artık ciddi bir biçimde sorgulamak gibi bizim bir görevimiz var.

Değerli milletvekilleri, çevre sorunları üzerinde kafa yoran düşünürler, sorunu genellikle insan düşüncesinin zihnî ve entelektüel olgunluğuyla açıklamaya çalışmışlardır ve bunların bazıları, sorunun sebebinin sanayileşme ve kentleşme süreci olduğunu söylemiş ve bu çerçeve içerisinde hareket etmişlerdir. Özelde Ankara'nın, geneldeyse çevre sorunlarının sebebi ne olursa olsun, boyutları herkesi ilgilendirecek ve etkileyecek bir konuma ve duruma gelmiştir. Bunun sonucunda, kökleri farklı düşünce, ideoloji ya da değer sistemlerine dayanan ekoloji hareketleri ortaya çıkmış, bu hareketler ve bu düşünceler de dikkatli bir biçimde irdelenmeye muhtaç hâle gelmiştir.

Ankara'daki çevre sorunlarının kaynağında sanayileşme, aşırı ve hızlı kentleşme, göç, nüfus artışı gibi faktörler vardır. Aslına bakarsanız Ankara, gerçekte su kaynakları yönünden zengin bir kenttir. Ancak, Ankara'nın üzerinden ve tam ortasından geçen dere, çay ve birtakım su kaynakları başıboş akarak, kirlenerek gitmektedir. Bu dereler, âdeta saklı bir biçimde, üstü kapalı bir duruma ve konuma getirilmiştir. Ankara'nın birçok ilçesinde bulunan dereler, korunma ve yer altında kurtarılma ve ıslaha muhtaç bir şekilde beklemektedir.

Bu arada, ülkemizde kırsal kesimlerden Ankara'ya göç ileri seviyede artmıştır. Aslında teknik değişme ve makine insan emeğinin, madenî enerji kaynakları biyolojik kaynakların, fabrika organizasyonu geleneksel aile yapısının yerini almış, bu durum sanayi ve sosyolojik gelişmelerle birleşerek ciddi sorunlar ortaya çıkarmıştır.

Diğer yandan, Ankara'da tüketim için üretim pazar için üretimle, küçük atölyeler fabrikalarla, ataerkil aile çekirdek aileyle bir yer değişimi meydana getirmiş, yapısal bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır hem sosyolojide hem sanayide hem kentleşmede.

Şimdi, yalnız Ankara'da değil, ülkemizdeki kentlerin büyük kısmının hem sayısının hem de nüfusunun giderek artması, kentlerin oluşan su ihtiyaçlarını sadece kaynak ve yer altı sularından karşılanamaz bir konuma getirmektedir. Bu nedenle, hızla büyüyen kentlerin su ihtiyaçlarının büyük bir kısmı kaynak ve yer altı sularının yanı sıra, akarsu, baraj ve göllerden arıtılarak temin edilmeye çalışılmaktadır. Ankara'da ise gerçekten kirlenmenin boyutları giderek artmaktadır.

Su, hava, toprak, gürültü kirliliği gibi çevresel kirlenme çeşitleri vardır. Ülkemizde, başta Ankara olmak üzere, hızlı nüfus artışıyla kişi başına düşen alanın azalması, sanayinin yaygınlaşması, tarımın makineleşmesi çevrenin, dolayısıyla suların kirlenmesinde önemli bir faktör olarak ortaya çıkmıştır. Bunların hepsinden de önemlisi, genelde insanların, çevre şartlarına yaşam için taşıdığı önemi yeterince vermemelerinden kaynaklanmaktadır.

Ankara'da Kimya Mühendisleri Odası, şebeke sularının kalitesini ve insan sağlığına olan olası etkilerini incelemek üzere sürekli çalışmalar yürütmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı olarak Ankara Halk Sağlığı Laboratuvarı yaklaşık bir ay süren bir kirlilik raporu yayınlamıştır. En fazla 200 mikrogram/litre olmasına izin verilen alüminyum miktarı 22/07/2013 tarihli raporlara göre şöyledir: Çankaya'daki alınan numunelerde 636,02 mikrogram/litredir. Bunun anlamı şudur: En fazla 200 mikrogram/litre olması gereken alüminyum miktarı 3 kat fazla yani 636 mikrogram/litre olmuştur. Yenimahalle'de bu 593,1 mikrogram/litre, Mamak'ta 745,98 mikrogram/litre, Etimesgut'ta ise 969 mikrogram/litre yani neredeyse 5 kat, 6 kat fazla bir alüminyum miktarı suyun içerisinden çıkmış ve kirlilik belli bir seviyeye ulaşmıştır. İçme, kullanma sularının kalitesi, aslında, 17/02/2005 tarihli 25730 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik hükümlerine düzenlenmektedir. Bu yönetmelikte alüminyum için belirlenen sınır değeri 200 mikrogram/litredir.

Değerli milletvekilleri, aslında, Ankara'ya yönelik olarak kırsal kesimden gerçekleşen göç de ciddi boyutlara varmıştır. Bu durum, hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşmeye de neden olmuştur. Ankara'da uygulanan plansız gelişme imar rantlarına kurban edilmektedir. Diğer yandan, yer seçiminde yapılan yanlışlık suyu besleyen alanları tıkamış ve kirletmiştir. Kent atıkları derelere boca edilince akan sular tümden imha edilmiş, son altmış yılda şehir yüzyıllardır kendisine hayat veren su kaynaklarını, toprağını, bağ ve bahçelerini, temiz havasını, sayısız flora ve fauna çeşitliliğini büyük ölçüde kaybetmiştir. Ancak, biz bu kaybı gizlemek için sağı solu çiçeklendirerek, toprağın altını ve toprağın kendisini değil, toprağın üstünü plastik bir biçimde biçimlendirerek bu kirliliği aslında saklamaya çalışıyoruz. Bugün üzerinde bulvarların, metroların bulunduğu Ankara dereleri gerçekte fonksiyonlarını sürdürmektedir. Tanrı'nın vermiş olduğu bu yapı aynen devam etmektedir. O yapıya müdahale ettiğiniz zaman, bir süre sonra dere verdiğini sizden geri isteyecektir. Ondan sonra, "Niçin su baskını oluyor? Niçin sel felaketleri yaşanıyor? Niçin tsunamiler meydana geliyor, hortumlar meydana geliyor?" diye oturup düşünmek durumunda ve noktasında insanlar kalıyor.

Daha söyleyeceğim onca şey vardı ama sürem bitmek üzere, bu zaman bana gelince çabuk tükeniyor galiba.

Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara'nın su kaynaklarını korumak ve alınacak önlemlerin saptanmasına yönelik olarak istemiş olduğu Meclis araştırmasının açılması yararlı olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Bu Meclis araştırmasının açılmasına karşı çıkan Ankara'nın temizlenmesine, güzelleşmesine ve Ankara'nın sağlıklı hâle gelmesine de karşı çıkıyor demektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)