GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU TARAFINDAN KURULAN BAKANLAR KURULU PROGRAMI'NIN GÖRÜŞÜLMESİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:135
Tarih:04.09.2014

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum, çalışmalarımızın hayırlı olmasını diliyorum.

62'nci Hükûmetimizin Programı, bildiğiniz gibi, 1 Eylül tarihinde Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu tarafından Meclisimize takdim edilmişti, iki gün sonra, bugün, müzakereleri yapıyoruz. Şu ana kadar Halkların Demokratik Partisi adına 2 değerli arkadaşımız Sayın Buldan ve Kürkcü görüşlerini ifade ettiler, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Halaçoğlu görüşlerini ifade ettiler, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Hurşit Güneş, AK PARTİ adına da Sayın Naci Bostancı ve Sayın Mustafa Elitaş düşüncelerini ifade ettiler. Öncelikle bu arkadaşlarımıza, değerli fikirlerine, konuştukları, ortaya koydukları hem eleştirileri hem de yol gösterileri için teşekkür ediyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben de konuştum Bülent Bey. Ben konuşmadım mı!

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Onu muhatap almayın!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - "Onu muhatap alma, ona göre konuşma." diyorlar.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben de seni muhatap almıyorum hadi bakalım. Niye öyle gülüyorsun, ortada gülünecek bir şey var mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Karadenizli gibi olduk, borcunu istemiş de "Ben seni tanımıyorum." demiş, o da "Ben de seni tanımayrum." demiş, biraz ona benzedi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben zaten seni tanımıyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hayır, seni boş geçmeyeceğim, sözlerimin sonunda bir beş dakikayı sana ayırdım, hiç merak etme ama başta seni üzmek istemiyorum, sonuna kadar oturasın...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yok, yok, o gücün varsa üz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Genç, bildiğiniz gibi, "Kırk yıllık Kâni olur mu Yani?" demişler -her zamanki üslubuyla, her zamanki çirkinliğiyle, her zamanki hakaretli üslubuyla- burada bir konuşma yaptığını ifade ediyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Benim söylediklerim yalan mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ben bütün notlarımı aldım, konuşmalarımın sonunda kendisine layık olduğu cevabı vereceğim, şimdiden otuz beş dakikamızı boşa geçirmeyelim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Cevabını alırsın sen de, layık olduğun cevabı da alırsın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben gruplar adına konuşan değerli arkadaşlarımın düşüncelerine, görüşlerine saygı duyuyorum, eleştirilerine hak veriyorum ve onlardan yararlanmak istiyorum. Eğer önümüzü açacak, bize yol gösterecek faydalı konuşmalar varsa -ki var, onlarda notlarımı aldım- bu açıdan arkadaşlarımızın görüşlerinden de istifade etmeye çalışacağım.

Bu görüşmeler sırasında Sayın Ertuğrul Kürkcü kanaatini baştan beyan etti, bize güvenmediğini, bizden, bu Hükûmet Programı'ndan ümitli olmadığını, ifade etti. Sayın Hurşit Güneş de "Asla ümitli değiliz." dedi. Sayın Halaçoğlu takdir ediyor, "Beklentimiz yeni Hükûmetin faydalı ve iyi işler yapmasıdır, faydalı işler yaparsa yanında oluruz, kötü işlerde de her zaman karşısında olacağız." dedi. Buna da teşekkür ediyorum çünkü sayın genel başkanların yeni kurulan Hükûmet ve Hükûmet Programı üzerindeki düşüncelerine baktığım zaman da bu doğrultuda bir ışık görüyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Sayın Güneş'ten farklı düşünüyor, Star Televizyonunda yaptığı açıklamaları size okuyorum: "Benim yeni kurulan bir Bakanlar Kurulana önyargıyla bakma gibi bir alışkanlığım yok. İcraatına bakacağız, belki bizim düşündüğümüzden çok daha güzel bir icraatı olacak bu Kabinenin, o zaman da alkışlayacağız. Ama yaptıkları yanlışsa da çıkıp onun yanlış olduğunu söyleyeceğiz." Teşekkür ediyorum.

Sayın Bahçeli'nin bir açıklaması var, "Ahmet Davutoğlu'nun eline tutuşturulan Bakanlar Kurulu listesi, bizatihi hazırlayan ve bakanları isim isim belirleyen Erdoğan tarafından bugün onaylanmıştır. Sipariş üzerine kurulan Hükûmet böylelikle göreve başlamıştır." Bu bir eleştiridir, burada bir hakaret kastı yok. Ama ilave ediyor: "Her şeye rağmen, bu yeni gelişmenin aziz milletimize, Türk siyaset ve demokrasisine hayırlı olmasını diliyorum." Bizce olması gereken de budur. Yani, Hükûmet Programı'na yeni bir ümitle bakmak, yeni Başbakana en azından bir avans vermek, Hükûmet Programı'nda ileriye sürdüğü iddiaların veya programına aldığı hususların ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine bir not vermek, bir karar vermek ihtiyacı içindeyiz. Ama olabilir ki 185 sayfalık bir Hükûmet Programı'nın daha içinde bulunan bazı hükümler birilerini rahatsız etmiş olabilir, o zaman da şüphesiz eleştirilerini baştan itibaren yapacaklardır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - 187... Onu dahi bilmiyorsun. 185 değil.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Şimdi, bu sözleri söyledikten sonra, Sayın Grup Başkan Vekilimiz Sayın Bostancı'nın o her zamanki bilge tavrıyla ve güzel üslubuyla yaptığı bazı eleştirilerde bir sınırın aşılmış olduğunu düşünüyorum. Muhalefetin eleştirilerine sefil bir açıklama bence tevil götürmez bir yanlıştır. Muhalefetin açıklamalarını da, eleştirilerini de saygıyla karşılayacağız, eksik bulabiliriz, yanlış bulabiliriz. Biz de bu üslubumuzu her zaman muhafaza edeceğiz. Ama bence hepimizi gülümseten bir polemik de oldu, eminim ki Sayın Bostancı bu ifadesiyle hakareti değil, belki bir değerlendirmeyi göz önüne koymak istemiş de olabilir.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, Sayın Başbakanımız 1 Eylül günü burada bir buçuk saat boyunca şu bardaktan su bile içmeden Hükûmet Programı'nı özetleyerek sizlere takdim etti. Bugünkü görüşmelere de İstanbul'da bir programı olmasına rağmen onu iptal ederek "Benim Meclise karşı saygım var, herkesi dinlemek istiyorum. Elimdeki acil ve ivedi işleri bitirip Parlamentoya geleceğim." demişti. Sayın arkadaşımız kendilerini beklemeden belki de onun burada olmayışını bir eleştiri konusu yaptı, o sırada da Sayın Başbakanımız kapıdan içeri girdi ve yerine oturdu.

Şunu hepimiz biliyoruz: Sayın Kılıçdaroğlu'nun bugün niçin burada bulunmadığını, 1 Eylülde de niçin gelmediğini soranlara "Kurultay var, onun telaşı var. Bir Genel Başkan herhâlde onunla meşguldür." diyerek bir bahane bulabilirsiniz. Bu bahane haklı da olabilir. Bir Başbakanın da hemen ilk günlerde bu kadar acil ve ivedi işler içerisinde buraya biraz daha geç gelmiş olmasını niçin tenkit edecek bir nokta olarak buluyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hükûmet Programı'ndan daha önemli ne olabilir?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hâlbuki hepiniz gördünüz ki, bu konuşmayı yapacak olan arkadaşınız benim ve oturduğum yerden bütün konuşmacıların notlarını aldım ki onların eleştirilerine cevap vereyim diye. Hükûmetimizden de en az 20 bakan buradaydı. Dolayısıyla bunu bir eleştiri konusu yapmamak gerektiğini düşünüyorum. Sayın Hamzaçebi'nin de maksadı şüphesiz Sayın Başbakanın Mecliste hazır bulunması ve programına sahip çıkmasıydı, bunun gerçekleştiğini düşünüyorum. Biz Meclisimize her zaman saygı duyacağız, programımızı, bütçemizi, yeri geldiğinde en önemli konuları sizle birlikte değerlendirmiş olacağız.

Değerli arkadaşlarım, AK PARTİ iktidarları devam ediyor. AK PARTİ'nin ilk hükûmetini kurmuyoruz. Bu, AK PARTİ'nin 1, 2, 3, 4... 5'inci Hükûmeti yani 2002 seçimlerinden sonra ilk Hükûmetimiz 58'inci Sayın Abdullah Gül Hükûmetidir. 28/11/2002'de güven oylamasıyla göreve başlamıştır, dört ay kadar sürmüştür, daha sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt ilinden milletvekili seçilmesini müteakip Genel Başkan da olunca görev ona tevdi edilmiştir. Sayın Erdoğan'ın 23 Mart 2003'te güvenoyu almasına müteakiben geçtiğimiz günlere kadar, 29 Ağustos 2014'e kadar on bir yıl beş ay sürekli Başbakanlığı söz konusudur. Bu arada 59'uncu Erdoğan Hükûmeti, 60 ve 61'inci Erdoğan hükûmetleri, 3 kez yine Sayın Erdoğan tarafından kurulmuş ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden bu yana Demokrat Parti dönemi de dâhil en uzun süreyle, fasılasız, istikrarlı bir Hükûmetin Başbakanı olarak on bir yıl beş aylık bir Hükûmeti temsil etmiştir.

Şimdi, Hükûmet Programı üzerindeki müzakereleri yaparken şüphesiz 62'nci Hükûmetimizin Başbakanı değişmiştir. Süreci sizler de anlatıyorsunuz, ben de kısaca anlatacağım müsaade ederseniz ama 62'nci Hükûmet, az önce saydığım 58'in, 59'un, 60'ın ve özellikle 61'in devamı mahiyetindedir. Yeni bir Başbakan vardır, bazı bakanlar yeni Hükûmete girmişlerdir. Dolayısıyla, Anayasa'mız gereğince yeniden bir güvenoyuna ihtiyaç duyulmuş, yeni bir Hükûmet programıyla da karşınıza başımız dik olarak çıkmış bulunuyoruz.

Şimdi, 62'nci Hükûmetimizin istikrar ve süreklilik içinde yenilenme ve daha ileri hedeflere yürüme anlayışıyla hareket ettiğini ve 62'nci Hükûmetin geçmiş başarıları gelecek vizyonuyla arada bir köprü olacak şekilde ülkemizi 2015 ve daha sonrasına hazırladığını söyleyebilirim. Şunu söylemek istiyorum aslında: Bazı konuşmacı arkadaşlarımız kurulan Hükûmetin çok kısa ömürlü olacağını, takriben 2015 seçimlerine kadar görev yapacağını düşünüyor olabilirler. 185 sayfalık Hükûmet Programı'mızdan ve Sayın Başbakanımızın AK PARTİ Genel Kurulunda yaptığı konuşmadan şunu rahatlıkla biliyorsunuz, bu sekiz aylık bir Hükûmet değildir. Bu, 2015 seçimlerini de kazanacak ve tekrar tek başına iktidar olacak bir Hükûmettir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Elbette, 2015 seçimlerinden sonra dört yıllık bir istikrar dönemi var. 2019'a kadar seçim yok, 2019'da da Cumhurbaşkanlığı seçimi, mahallî seçimler ve milletvekilliği genel seçimleri de birlikte yapılacak. Dolayısıyla, 2015'te kısmet olursa ve Rabb'imizin izniyle, şüphesiz milletimizin takdiriyle yeniden iktidar olduğumuzda 2019'a kadar 2023 hedeflerinden arta kalanların tamamını da gerçekleştireceğimizi hep birlikte göreceğiz.

Sayın Davutoğlu güçlü bir Başbakandır, emanetçi değildir, vesayet altında hiç değildir, 1.348 delegenin oy birliğiyle Genel Başkanlığa seçilmiş ve inşallah, yine 300'den fazla güvenoyu almak suretiyle Parlamentomuzun da desteğini arkasında taşıyacak, teşkilatlarımızın da, Hükûmetimizin de, Türkiye'nin de ümidi olmuş bir Başbakanımızdır, kendisine başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, şüphesiz bazı notlar aldım, bu notlara zaman zaman temas edeceğim ancak öncelikle 62'nci Hükûmetin vizyonu ve yapmak istediklerimiz konusunda sizleri tekrar bilgilendirmek istiyorum. Polemiklere yol açacak, bugünkü bu nezih görüşmeyi rahatsız edecek bir tavır içerisinde de olmayacağım.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Yani, paralel yapılanma veya paralel devlet yapılanması, hangi ismi koyarsanız koyunuz, bugün Türkiye için reeldir, gerçektir, elle tutulabiliyor. Bu konuda Sayın Güneş, benim geçmişte yaptığım ve tamamen doğru olan bir televizyon konuşmasından veya gazetelere akseden bir haberden bahsetti, bu da doğrudur. Ben yirmi senedir bu Parlamentodayım, her defasında diyorum ki: Tutanaklarda ne varsa benim ağzımdan çıkan hepsi doğrudur, bunun neticesine katlanırım; ya izah ederim, ya kendimi bağışlanmaz bir suç işlemiş gibi görürüm ama insanın namusu konuştuğu sözleridir, onlara da sahip çıkmak çoğu zaman gerekebilir. Benim bu konuşmayı yapmam çok doğrudur ama ilk defa o konuşmayı yapmadım, son da yapmadım. Ben Meclis Başkanlığımdan, onun öncesinden, 1970'li yıllardan, 1980'li yıllardan, 1990'lı yıllardan bu yana, hepinizin sustuğu, hatta görmezden geldiği, hatta korktuğu, eleştirdiği, tehlikeli bulduğu, gizli bir örgüt diye yaftaladığı, okullarına gitmekten adım adım kaçtığı zamanlarda da bu sözleri söyledim.

Değerli arkadaşlarım, ortadaki gerçek şudur, evet, bu görüşmeleri yaptığımızda, bu konuşmaları yaptığımızda, tamamen safiyetime inanmanızı rica ediyorum, bizim gördüğümüz şuydu: İster adına cemaat diyelim, isterse cemaat denmesin de camia densin, onu söyleyelim, isterseniz Hizmet Hareketi diyelim, isterseniz eğitim gönüllüleri hareketi diyelim, biz buna inanmıştık. Her gittiğim yerde, her yaptığım konuşmada yurt dışındaki okulların ne kadar faydalı olduğunu, İstiklal Marşı'mızı orada dinlemenin bize ne kadar gurur verdiğini, oradaki öğretmenlerin ne kadar büyük bir fedakârlık içerisinde olduklarını, Türkiye ile o ülke arasında ne büyük bir dostluk köprüsüne vasıta olduklarını her yerde söyledim. Bu sözlerimi de bulup çıkarabilirsiniz. Çok gariptir -bunun için Sayın Güneş'in konuşmasına gerek yok- onlar da şimdi aynı şeyi yapıyorlar, benim yıllardan beri yaptığım konuşmaları "Ne oldu?" diye videolardan, İnternet sitelerinden bir yerlere servis yapıyorlar. Evet, bir şeyler oldu.

Biz onları siyasi bir hareket olarak görmedik. Burada şunu söylemem lazım: Ben geçmişten bu yana, kırk senedir siyasetin içindeyim. Bu hareket, zaman geldi, Demokratik Sol Partiye destek verdi. Onlara kızmadık, siyasi tercihlerinden dolayı ben şahsen onları eleştirmedim. Benim yanımda olanlar eleştirdiler "Bunlar nasıl olur da DSP'ye oy verir?" diye, "Tercihleridir." dedim. Zaman geldi, çoğu defalar Anavatan Partisini desteklediler. Hiçbir şey değil, onların siyasi tercihidir dedim. Zaman geldi, bizi desteklediler, bize oy verdiler. Sadece 12 Eylül 2010 referandumunda değil, mahallî seçimlerde de, genel seçimlerde de oylarını bu şekilde kullandılar ama son, bu işler ortaya çıktıktan sonra sizler için çalıştıklarını biliyoruz, kapı kapı dolaştıklarını biliyoruz. Ondan dolayı da...

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Siz ne verdiniz Sayın Bakan, siz? Siz ne verdiniz, siz, Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, lütfen...

CHP'ye verdiler, MHP'ye verdiler, BDP'ye verdiler.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Size verdiler. Yahu, inkârcı olma be kardeşim!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bakınız, ben şunu söylemeye çalışıyorum: Bu siyasi tavırlarından dolayı da biz onları eleştirmiş, onları yok saymış değiliz. Bizim şu anda gözümüzü açan olay, 17 Aralıktaki yolsuzluk iddiaları değil.

Hiç bilmediğiniz bir şey söyleyeyim size: Otuz senedir bu camianın içinde bir insanım. 17 Aralık günü gelinceye kadar ben bunların ağzından bir tek "yolsuzluk" kelimesi duymadım. "Adalet ve Kalkınma Partisinden bir bakan, bir milletvekili, bir bürokrat şu işi yapıyor." diye bana bir şikâyet gelmedi. Vahiy mi geldi 17 Aralık günü yolsuzluk iddiaları ortaya saçıldı? (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Telefon dinlemeleri çıktı ortaya.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, bizim gözümüzü açan olay budur. Siz bunlarla şimdi iş birliği yapabilirsiniz.

Şimdi, üzerlerine tişört giyen birileri emniyetin önünde gösteri yapıyorlar. O gösterileri yapanlar başka yerlerde de başka gösteriler yapıyorlardı. Bir emniyet mensubu ne zaman operasyon yapılacağını İnternet'ten haber veriyor, ona göre tişörtler hazırlanıyor, ona göre PR çalışması yapılıyor, ona göre birileri çağrılıyor, kahramanlık gösterisi hâline dönüştürülüyor ve sizden de pek çok milletvekili -MHP'yi tenzih ediyorum ama Cumhuriyet Halk Partisinden- sıfırları, "zero"ları üst üste giymek suretiyle şov yapıyor. Kiminle berabersiniz? Kimlerle beraber...

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Sizin içinizde milletvekilleriydi bunlar, sizin içinizde milletvekilleri!

HASAN ÖREN (Manisa) - Bülent Bey, on yıl, on yıl!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, 17 Aralığa kadar "yolsuzluk" kelimesini ağzına almamış bir camia ne oldu ki 17 Aralıkta "Şu bakanlar, şunlar, şunlar şunu yapıyor."

Arkadaşlar, diyelim ki o güne kadar sustular da o gün bunun zamanı geldi ama lütfen arkadaşlar, bunun bir siyasi operasyon olduğunu niçin görmüyorsunuz?

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Bakanlar nerede?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bu Hükûmeti devirmek adına en ciddi manivela bence bu iddiaların ortaya atılmasıdır.

HASAN ÖREN (Manisa) - Bülent Bey, on yıldır MİT niye haber vermedi size?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, karşı karşıya görüşmeyelim.

HASAN ÖREN (Manisa) - On yıldan bu yana MİT'ten niye hiçbir haber almadınız bununla ilgili?

BAŞKAN - Sayın Ören...

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, bakın, ben sizin gibi, bu işe yabancı bir insan gibi konuşmuyorum. İster inanırsınız, ister inanmazsınız.

HASAN ÖREN (Manisa) - Ben de soru soruyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Yani sizin köşe bucak kaçtığınız insanların içerisindeydim ben. Ben şunu söylemek istiyorum: Yolsuzluk iddiasını ortaya atmak, yolsuzluğu kovalamak, yolsuzlukların peşinden takipçi olmak namuslu insanların işidir, hepimiz işidir. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Aynen öyle, aynen öyle!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hiç kimse yolsuzluklar karşısında suskun kalamaz, hiç kimse yolsuzluklar karşısında "O zaman benim menfaatlerim kesilir mi acaba?" diye düşünemez. Milletin hukukunu müdafaa etmek isteyen herkes nerede bir yolsuzluk kokusu alıyorsa bunu gider ihbar eder, delillendirir ve gerekli olan mercilere şikâyette bulunur.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hâkimleri niye görevden aldınız? Savcıları niye görevden almıyorsunuz?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - On iki seneden beri iktidarda bulunan bir Hükûmet, katrilyonluk bütçeleri yönetmiş bir Hükûmet kamu kaynaklarını eğer yolsuzluklara bulaştırmışsa ve sen de bunu biliyorsan "Niçin 17 Aralık gününü bekledin be güzel kardeşim?" demeye hakkımız yok mu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Bakanlar nerede?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, bakınız...

HASAN ÖREN (Manisa) - On yıl MİT niye size bilgi taşımadı, neden MİT bilgi vermedi size?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bakınız arkadaşlar, bakanlarla ilgili iddialarda Hükûmetimiz gereğini yapmıştır, grubumuz da gereğini yapmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ne yaptı? Yapmadı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ne yapmıştır? Şu Anayasa ve İç Tüzük'e bakarsanız bir bakanın, bir milletvekilinin nasıl suçlanabileceğini herkes görebilir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hani nerede fezlekeler? Hani soruşturma önergesi?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bakanlar görevleri süresince herhangi bir suç isnadı altında kaldığında karşılığı soruşturmadır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hani? Engelliyorsunuz, engelliyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - 55 milletvekili imza verir, onun da soruşturma önergesi açılır. Burada da 400'ten fazla -zannediyorum- oyla bu kabul edildi. Bu ilk defa olmuyor ki. Koray Aydın'da oldu, eski Sağlık Bakanı hakkında oldu, Mesut Yılmaz hakkında oldu, eski Enerji Bakanı hakkında oldu. Biz şu sıralarda oturuyorduk o zaman Fazilet Partisi olarak. Bu dosyaları tek tek bilen bir arkadaşınızım ben. Çoğu da Anayasa Mahkemesine gitti. Anayasa Mahkemesinde de bir oy farkıyla beraat edenler oldu; hepsini biliyoruz.

Şunu söyleyeceğim: Meclis soruşturması talep etmeden, kategorik olarak "Bunlar yolsuzluk yapmıştır." diyerek peşinen suçlamak çok doğru değil, soruşturma sonucuna bakmak gerekir.

Soruşturma komisyonuna gruplar üye vereceklerdi. Haddim yok, görevim de değil ama Bakanlar Kurulundan sonra yaptığım toplantıda "AK PARTİ Grubu bilerek geciktiriyorsa hesabını sorun." demiştim. Bunu kim söyleyebilir Türkiye'de?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Söylediniz de ne yaptınız?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Mahsus söyledin, mahsus.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - AK PARTİ Grubu da haklı olarak dedi ki: "Soruşturma komisyonuna üye verilirken bu konu hakkında ihsası reyde bulunmamış insanları seçmek zorundayız." Siz, bunlar peşinen suçludur, bunlar hırsızdır demişseniz, ondan sonra komisyona üye olamazsınız. MHP bu saygınlığı gösterdi ama sizden gelen bütün hisler İnternet'ten döküldü, arama motoruna konuldu, söylemediğiniz bir şey kalmamış. Onlar da kendilerine göre bir araştırma yaptı, siz de yaptınız, sonunda bir komisyon kuruldu, tatil geldi.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar ) - Nerede?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ne tatili ya, belgeleri iade...

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ha, bundan sonra, 1 Ekimden sonra yapacaktır görevini. Yapmazsa gene eleştirin, siyasi olarak gerekenleri söyleyin ama bir kimseye peşinen suçlu gözüyle bakamazsınız.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Örtbas ettiniz, örtbas.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Milletvekili ise dokunulmazlık konusu gündeme gelir, bir başka şeyse bir başka şey. Bu, Anayasa fırlatmak suretiyle geçerli olmuyor. Anayasa'nın içerisinde ne varsa onu uygulamak zorundayız. Geçmişte bakanlar için ne uygulandıysa, başbakanlar için ne uygulandıysa Anayasa bunu esasen göstermiş.

Değerli kardeşlerim, şimdi bakın, şunu söyleyeceğim: Bu yapı yani "paralel devlet yapısı" dediğimiz şey, başka isimler de koyabilirsiniz, bence en güzelini Sayın Başbakanımız kongredeki konuşmasında söyledi. On iki senedir "Başbakanımız" dendiğinde Sayın Erdoğan hatıra gelebilir, dolayısıyla, belki bir ayrım yapmak için söylüyorum, Sayın Davutoğlu'nun Genel Kuruldaki konuşmasında bir cümlesini sadece sizlere tekrar arz etmek istiyorum: "Paralel devlet yapısı, fetret isteyen bir yapıdır." Osmanlıda bir fetret dönemi var, hepiniz çok iyi biliyorsunuz, Sayın Halaçoğlu zaten bunun ustasıdır. Çelebi Sultan Mehmet de hâlen Bursa'da metfundur. Geçtiğimiz günlerde çok güzel bir cadde açtık, hiç ismi de bir yere verilmemiş, Çelebi Sultan Mehmet'in ismini de oraya verdik. Bakınız, paralel devlet yapısı fetret isteyen bir yapıdır. Kim olursa olsun, bir daha devlet otoritesinin parçalanmasına izin vermeyeceğiz, milletin seçtiği siyasi otoriteyi birisi kullanmak istiyorsa bürokrasi ve emniyet kılıfından çıkacak, bizim gibi siyaset yapacak. Bundan böyle devleti ele geçirmek isteyen kim olursa olsun, ister paralel ister cunta ister başka bir şey, millet iradesinin önüne geçemeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yaptığımız iş şu: Devlet içerisinde hukuksuz bir yapılanma varsa... Devlet içerisinde paralel yapı, dışarıda da paralel yapı olabilir, bir ara KCK yapılanması için de bu tabir kullanılmıştı, şehir yapılanması için de bu tabir kullanılmıştı; o yüzden haklarında dava açılanlar oldu, yargılananlar oldu, iddialar oldu, savunmalar oldu. Yani, bir devlet vardır, ikinci bir devlete, ikinci bir yargıya, ikinci bir bürokrasiye, ikinci bir otoriter sisteme bu ülkede müsaade etmeyeceğiz. Biz, bir hukuk devleti isek aynı zamanda demokratik, aynı zamanda laik, aynı zamanda sosyal ama sonuçları itibarıyla bir hukuk devleti isek bu ülkenin bürokrasisi bellidir, otoritesi bellidir, yargısı bellidir; bunun ikincisine, üçüncüsüne müsaade edersek ortada ne AK PARTİ kalır ne CHP kalır ne MHP kalır ne HDP kalır. Demokrasiyi korumamız için ikinci, üçüncü yapılanlara izin vermemek lazım. Peki, böyle bir iddia var mı? Arkadaşlar, bu operasyonlar, bu idari tasarruflar boşuna yapılmıyor. Emniyetin içerisinde bir küçük yapılanmanın mevcudiyeti eskiden de söylenirdi, yaptıkları çok fazla bilinmezdi. Bakın, 300 bin polisimiz var, rütbeli, rütbesiz. 300 binin içerisinde belki 300 tane, 500 tane...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Nasıl bilinmezdi, nasıl bilinmezdi? "Bilinmezdi" derseniz doğru değil.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sayın Valim, siz de mutlaka bilmişsinizdir ama daha çok Önder Sav'la görüşmelerinizden tanınıyorsunuz, aklınıza gelmemiş olabilir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Siz de çok iyi biliyordunuz, bu kurumun yarısı biliyordu!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bakın arkadaşlar, emniyetin içerisinde... Bütün polis arkadaşlarımı tenzih ediyorum. Emniyet, bizim sivil bir kurumumuzdur, güvenliğimizden sorumlu ve hepsi vatansever, hepsi görevini iyi şekilde yapan şehitlerimizin, gazilerimizin olduğu bir topluluk ama bunların içerisinde küçük bir topluluk da kendisine amirleri tarafından verilen görevleri değil, kendilerine imamları tarafından verilen görevleri ifa etmek için çalışıyor ve başka kurumlardakilerle de bir siyasi operasyonla iş birliği yapıyorsa, iddia olarak söylemiyorum, bir kısmının çok büyük bir gerçek olduğunu söylüyorum, buna müsaade edemeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Oraya sorun, bakın, Emniyet Genel Müdürü orada Sayın Bakan, Emniyet Genel Müdürü orada.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Emniyetteki bu yapılanma, yargının içerisinde yine ağabeylerinin yönlendirmesiyle dosyanın kapağını bile açmadan "Oradan geliyorsa ona göre bir karar hazırdır." düşüncesiyle hareket ediyorsa biz buna karşıyız. Devletin hiçbirisi buna müsaade etmez. Bilgi işlemde, Bilgi Teknolojileri Kurumunda, TİB'de veya bir başka yerde, TÜBİTAK'ta veya bir başka yerde, bu saygın kurumları... Yapılan bazı işlemler sebebiyle isimlerini ifade ettim ama bilelim ki her mesleğin içerisinde görevini kötüye kullananlar, suistimal edenler olabilir. Yaptığımız şey bir gestapoculuk değildir. Hukuk içinde mücadele edeceğiz, bütün mücadelemiz hukuki çerçevede olacak. Gözaltına almalar, hepsinin bir sebebi var; ya resmî evrakta sahteciliktir ya özel evrak tanzimidir ya izinsiz dinlemelerdir ya izinsiz iddianameler hazırlamaktır vesaire. Bütün bunları içerisine alacak bir yapılanma hukukun dışına çıkmışsa, devletin dışına çıkmışsa, devletin dışarıda ve içerideki itibarını yıkmak ve sadece tek faturası bu Hükûmeti devirmekse bu Hükûmeti devirmek iddiası yarın sizin de başınıza gelebilir. O yüzden, hepimiz el ele vererek hukuksuz işlemlere hiçbir zaman izin vermemek suretiyle, nerede bir hukuksuzluk yapılıyorsa bunu yüksek sesle eleştirmek, duyurmak suretiyle hepimiz görevimizi yapmalıyız. Ben bu kitlenin içerisinde en az 2 milyon insanın sempatizan olarak, hayır hizmetlerine fiilen katkıda bulunanlar olarak masum olduğuna yürekten inanıyorum. Bugüne kadar 50 defa konuştum, 50'sinde de bu cümleyi söyledim, bazı arkadaşlarım beni beğenmemiş olabilir, gerçek budur. Okullara hizmet adıyla, öğretmenlere hizmet adıyla, kız çocukları sokakta kalmasın da şu evde barınsın düşüncesiyle, onlara burs temin etmek suretiyle 3 tane çocuğunu kucağına alıp bu amaçların arkasından koşan insanlara selam olsun. Onlarla hiçbir davamız yok, hiçbir kavgamız yok, onlarla herhangi bir kötü düşüncenin içinde değiliz.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Günah çıkarmaya benzemez bu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ama bunları kullanan, bunların içerisinden bir şekilde mensubiyet iddia eden ama içeride ve dışarıda irtibatları farklı olan bir çete varsa o çeteyi yok edeceğiz, bunu da herkesin bilmesi lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Yasalar ne olacak, yasalar?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, 62'nci Hükûmet Programı hem sürekliliği hem de değişim ruhunu aynı anda temsil ediyor. Birkaç cümleyle ifade edeyim: Sürekliliği biraz önce arz etmiştim. 2002'den bu yana gelen tüm hükûmetlerimiz icraatlarıyla, AK PARTİ vizyonuyla güçlü bir şekilde devam etti. Çok şükür biz iftihar ediyoruz yani sizler de inanıyorsunuz, demokrasi böyle bir şey. 3 defa milletvekili genel seçimine girdik, yüzde 35, yüzde 47, yüzde 50. On bir sene, on bir buçuk, on iki senedir iktidardayız. Halkımız bu oyları verdi, halkımız bu oyları verdi.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yüzde 10 barajını niye kaldırmıyorsun?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - 3 tane mahallî seçime girdik, 3 tane mahallî seçimden de başarıyla çıktık. Son seçimlerde bütün belediyelerin yüzde 61'ini kazandık. 2 referandumdan başarıyla çıktık ve ilk defa halkın doğrudan oylarıyla Cumhurbaşkanlığı seçimi yaptık ve Cumhurbaşkanı da yüzde 52 oyla seçildi. 3 tane değerli aday vardı, birisi 38'de kaldı, biri oylarını 9'a çıkardı, 9,5'a çıkardı, biz de hiç tartışmasız -hiçbiriniz bu konuyu tartışmak ihtiyacını bile duymadınız- yüzde 52'yle Cumhurbaşkanımızı seçmiş olduk. Düşünün, bu parti içerisinden 2 tane cumhurbaşkanı çıktı, 12'nci Cumhurbaşkanımız da Türk siyasi tarihinde ilk defa halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanıdır. Onu tebrik ediyoruz ve takdir ediyoruz. (AK PARTİ

sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, on bir sene beş ay Başbakanlık görevinde kalıp da seçimlerde partisini bu kadar başarıya ulaştırmış bir insanın Cumhurbaşkanlığına çıkması ve partisinin arkada kaldığında ne olacağını herkes merak etti çünkü geçmişte rahmetli Özal örneğine baktığımızda Anavatan Partisini gösterdiler. Sayın Demirel'in Cumhurbaşkanlığına çıktığına baktığımızda Doğru Yol Partisinin akıbetini gösterdiler. Mutlaka içeride bir kavga olacak, 18 kişi, 20 kişi kavga edecek, sonra onlardan bir tanesi kavga dövüş gelecek, parti inişe geçecek, parçalanmalar olacak, bölünmeler olacak. Geçmişe baktığınız zaman haksız da değil, yanlış da değil ama bizde öyle olmadı. Biz erdemliler hareketiyiz, ahlakı biliriz, fazileti biliriz, fedakârlığı biliriz, feragati biliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz bu ülke için yola çıktık, Allah'a hamdolsun ki tek davamız Türkiye davasıdır, milletimizin davasıdır, ona hizmet etmektir. Siyaseti, bir hizmete endeksli siyaset olarak belirledik, on iki senelik icraatımız da bunun karşılığıdır. Kendi dinamiklerimiz içerisinde gereken her şeyi yaptık. Konuşuldu, görüşüldü, istişare edildi, sonunda çok değerli bir bakan arkadaşımız yani ilk gün de ismi söylense hepimizin de ittifakla kabul edeceği bir arkadaşımız uzun istişareler sonucunda ilan edildi, hepimiz bunu alkışlarla karşıladık. Düşünebiliyor musunuz, ismi geçenlerden veya ismi geçirilenlerden birisi olarak ben bunları söylüyorum. İsmi geçen ve geçirilen başka arkadaşlarımız da vardı, hangisinden bir şikâyet duydunuz? Hangisinden fitne koparacak bir hareket gördünüz? Hangisinden? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, bence bu güzel bir geçiş süreci çünkü bu geçiş süreçleri, demokrasimize baktığımız zaman her zaman sancılı olmuştur. O partiler için de çok da kolay olmamıştır, sıkıntılı olmuştur ama AK PARTİ böyle olmadı. Cumhurbaşkanı adayımız temmuzun başında ilan edildi, arkadan süreç geçti, 10 Ağustosta seçimlere girdik, birinci turda seçildik, sonra Genel Başkan adayımızı belirledik. Aynı kişinin Başbakan olacağına inandık ve hepimiz kongreye gittik. Divan Başkanlığı 1.348 imzayla, ittifakla; arkadan, Genel Başkan adaylığı ittifakla; arkadan, sandıktan çıkan...

HASAN ÖREN (Manisa) - Demokrasi bu mu!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Evet, demokrasi bu işte. Demokrasi, imzasına sahip çıkmak; demokrasi, beğendiğine destek vermek; demokrasi, partisini yüceltmek; demokrasi, Türkiye'yi kavgasız, entrikasız, kansız, hilesiz yeni ufuklara açmak, bunu da biz yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

Değerli arkadaşlar, kullanılan oyların 6 tane geçersizi var, gerisini aldı, buna kim itiraz edebilir. Sıkıntı şurada: Sıkıntı, Cumhurbaşkanı seçildi bu kişi 10 Ağustosta, 15'inde de Yüksek Seçim Kurulu bunun seçimi kazandığını kesin sonuçlarıyla ilan etti. Peki, ne işi var 28'ine kadar bunun? Biraz önce demiştim, hukuk devletiyiz, hukuka bakmamız lazım. Biz baktık, siz bakmadınız ki müracaat ettiğiniz her yerden ret cevabı geldi, gitmediğiniz yer kalmadı, çalmadığınız kapı kalmadı.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tarafsız yargı yok ki!

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) -Hukuk mu koydunuz ortada?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Siz Anayasa Mahkemesini de hâlâ eskisi zannediyorsunuz. Hâlâ YSK'yı, şunu bunu yani bir arka bahçe gibi görmek artık bitti "Yeni Türkiye" dediğimiz şey bu galiba. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Onu siz yaptınız siz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, her yere gittiler, her yerden ret cevabı aldılar, bıkmadılar ama bu arada da 28'i geldi.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - HSYK'yı arka bahçe yapan sizsiniz ama olmadı!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ahmet Bey, gözünü seveyim, bitti bu işler, boşuna bağırıyorsun, hiç kıymeti yok.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Olmadı, olmadı, yeniden yasa getiriyorsunuz. Çabalayın.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Boş laflar bunlar boş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Atilla Kart arkadaşıma da söyledim, ona da söyledim, boş işlerle uğraşmayın, hukuku iyi okuyun, aklınızı iyi kullanın.

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Hukuku bitirdiniz!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Netice alacağınız yerlerden bahsedin.

Değerli arkadaşlar, şimdi şuna bakabilir misiniz, biz bunu düşündük, bakınız nasıl düşündük ve hamdolsun yani rahatlıkla söyleyebilirim, MKYK'da olan arkadaşlarımız burada, diğer arkadaşlarımız burada, biz bunları boşuna konuşmuyoruz. Anayasa'nın 101'inci maddesinin son fıkrası ne demek istiyor, 103'üncü maddenin birinci fıkrası ne demek istiyor? 10 Ağustosta seçilen bir Cumhurbaşkanı ne zaman seçilmiş olur, ne zaman göreve başlamış olur? Bu, inanın, anayasa hukukçularımızla, bugüne kadar gelen uygulamalarda ilk olduğu için emsallerine bakmak suretiyle...

KAMER GENÇ (Tunceli) - YSK Başkanını nasıl getirdiğinizi biliyoruz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - ...hatta Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlarına bakmak suretiyle şunu düşündük: Değerli arkadaşlarım, biz Cumhurbaşkanlığı seçimini ilk defa yapıyoruz. 2007'den sonra yedi yıl bekledik ama iki sene evvel de Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'nu çıkardık. Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu özel bir kanundur, özel bir kanun da uygulandı. Özel kanunda mazbata ne zaman verilecek, seçim sonuçları ne anlama gelecek, göreve ne zaman başlayacak çok açık bir şekilde yazılmış. Bizim kararımız şöyle ve doğru olduğuna inandık, hamdolsun ki bütün yetkili kurumlar da bunun doğru olduğunu düşündü: Bir Cumhurbaşkanının seçilmiş olduğunu ilan etmek farklı bir şey, üzerindeki Başbakanlık görevini taşıyarak en son, bir önceki Cumhurbaşkanının görev süresinin bittiği tarihte devir teslim yaparak göreve fiilen başlamak, -"... ant içerek başlar." hükmüne göre, 103'ün 1'inci fıkrasında- ancak böyle mümkün olabilecek. Bizim de aklımız şaştı. Ya, bir insan hem Genel Başkan hem bir Başbakan hem de seçilmiş Cumhurbaşkanı. Şu işe bak, olacak şey mi kardeşim, olacak şey mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Allah Allah!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Allah verdikçe veriyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Yani "Kurban olduğum..." diyeceğim de arkasını bugün getirmeyeyim. Şu işe bakın; hem Genel Başkan hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı. Ee, ne yapalım Anayasa böyle diyor, bunu biz istemedik ki. Biz yapmadık mı? Şunu düşünebilirsiniz: Ya, 10 Ağustostan 28'ine kadar bu adam on sekiz gün fazladan yaptı. İyi de 2007'yi niye hatırlamıyorsunuz? 2007'de Sayın Ahmet Necdet Sezer'in görevi Mayısta biti, ben de Meclis Başkanıyım. Görevi bittikten sonra benim vekâlet etmem gerekirken Beyefendi, Sayın Cumhurbaşkanımız dört buçuk ay daha Cumhurbaşkanlığına nasıl vekâlet etmişti, hangi hakla vekâlet etmişti, hangi görevini ifa ederek bunu yapmıştı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Mahkemeye gittiler mi o zaman?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bir de şunu düşünmemiz lazım: Sayın Cumhurbaşkanımız 10 Ağustosta değil, 24 Ağustos yani ikinci turda bu sefer yüzde 56'yla seçildi veyahut da seçildi. Peki, o zaman ne olacaktı? Yani kanun ikinci turu düşünerek hüküm koymuş. Yani 24'ünde seçildikten sonra, "Sen 15'inden beri Başbakan değilsin." mi diyecektiniz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Tabii.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Böyle bir hüküm mü olacaktı? Akıl var, mantık var...

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Nerede, nerede?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Sayın Genç, her yerde var da sende ne kadar var bilmiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli kardeşlerim -Oo, son üç dakikaya girdik, eyvah!- 2023 hedefleri, diğer konulara girmeyeyim.

AHMET YENİ (Samsun) - Gerek yok!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, çözüm süreci önemli bir konu. Çözüm süreci çok önemli...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bu 49 kişi ne oluyor Bülent Bey? Bu Musul Konsolosluğunda...

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - O da çok önemli. Bravo, söylüyorsunuz. Çözüm süreci konusunda...

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Son iki dakika kaldı ama Sayın Bakanım, çözüm sürecini son iki dakikaya bıraktınız, aşk olsun!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Vallahi ne yapayım? Yani kendimi fark edemedim, buraya geldiğimizi. Kusura bakmayın, ama bir başka toplantıda inşallah onu söyleyeceğim.

Şimdi, Sayın Güneş "Bu çözüm sürecinden kimsenin haberi yok." diyerek bazı örnekler verdi.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Onun haberi yok!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Orası beni ilgilendirmiyor ama "Meclisimizin de haberi yok." dedi. Yani Sayın Hocam, Bostancı Hocam da "Burada bir komisyon da kurmuştuk." falan dedi. O önemli değil, önemli olan ne biliyor musunuz? 10 Temmuz 2014 tarihinde, bu Mecliste Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun çıkardık. Yani bir ay öncesinden bahsediyorum.

Peki, bu kanun nasıl çıkmış? Açık oylama sonuçlarını aldım. Şimdi, "evet" oyu veren CHP'lileri ismen okumayayım, adamların işini zora sokmayalım yarın kurultay var da, başka bir şey söylemek istiyorum.

HASAN ÖREN (Manisa) - Bir şey olmaz, hiç merak etme, oku!

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Bak, 274 kişi katılmış; 235 kabul eden, 36 reddeden. Kabullerin çoğu bizden, şüphesiz HDP'li arkadaşlarımdan. CHP'liler ne yapmış biliyor musunuz? Katılmamışlar, katılanların da hepsi "evet" oyu kullanmış. Sayın Güneş, günaydın! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Nedir bu?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, çözüm süreci, bizim varlık ve yokluk meselesi olarak gördüğümüz önemli bir konudur. Buna devam edeceğiz, içeriği de çok güzel, çok iyi şeyler yapacağız, Parlamentomuza da getireceğiz, bilgi de vereceğiz ve bunu hep beraber yapacağız.

En çok itiraz ettiğiniz kanunda bile 36 tane ret var. MHP duruşundan vazgeçmiyor, o açıdan MHP'yi tebrik etmek lazım. Neden? Yanlış bile olsa duruşundan vazgeçmiyor. O, 36 tane, 30 tane oy kullanmış. Ama siz "Çok iyi ya, şu maddeyi de şöyle yapsanız, biz de oy versek." diye dolaştınız buraları sadece 6 kişi katılıp "evet" oyu kullandı gerisi katılmadı. Şundan haberiniz olsun: Artık bu kanun bir çerçeve kanundur, yol haritası, yapılacakların hepsi bunun içerisindeki hükümlere göre yapılacaktır ve bunlar kısmen kamuoyuna zaman zaman, rutin bir şekilde aktarmak suretiyle, kısmen de eğer yasal düzenlemeler gerekiyorsa, Parlamentomuza şüphesiz gelecektir ve bazı konuların belki özelliği, hususiyeti sebebiyle her gün dışarıda bunları lak lak konuşmak durumunda değiliz ama bu işin ilgilileri mutlaka bu konularda bilgi sahibi olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Genelkurmay Başkanının da haberi olacak mı?

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Arkadaşlar, dün de Musul'daki kardeşlerimizin, yurttaşlarımızın kurtarılmaları konusunda yeminle söylüyorum, gereken her şey fazlasıyla yapılıyor. Yakınlarıyla konuşuyoruz, psikolojilerine destek oluyoruz, oradakilerle irtibat hâlindeyiz.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - İki ay geçti Sayın Bakan. Ölü mü diri mi bunlardan kimsenin haberi yok.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Niye yemin etmek ihtiyacı duyuyorsun Sayın Bakan ya.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Ama bunu, bu can konusunu, hayat konusunu ağızlarda sakız hâline getirmek ve buradan Hükûmeti yıpratmaya kalkmak insani değil.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Büyük devlet olduğunuzu gösterin, bir büyük devlet olduğunuzu.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Acizliğinizi ortaya koyuyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Onların hayatları söz konusu. Hayatlarının söz konusu olduğu bir yerde bunu sabırla ve Hükûmetin bir görevi olarak beklemek gerekecek.

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Bakan, yemin etmeden konuştuğu zaman inanılmaz şeyler söylüyor herhâlde, inanmak için yemin ediyor.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ (Devamla) - Hükûmet Programı'mız üzerinde maalesef sürem bitti.

Ben tekrar hepinize çok teşekkür ediyorum. Kamer Genç'e zaman kalmadı, iyi de oldu.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)