GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN OLAĞANÜSTÜ TOPLANTI ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:137
Tarih:08.09.2014

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çok hüzünlü ve acılı bir günü geride bıraktık. İstanbul'da, Mecidiyeköy'de Galatasaray spor tesislerinin olduğu alanda yükselen dev "towers" veyahut da diğer adıyla plaza, diğer adıyla rezidansta hayatını kaybeden kardeşlerimizle ilgili birkaç şey söyleyeceğim ancak ondan önce yine, klasik anlamda, Meclisin çalışma saatleriyle ilgili AKP Grubunun getirmiş olduğu öneri var.

3 Haziranda Türkiye Büyük Millet Meclisinin Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilen bu torba kanun 61 madde olarak gelmişti, daha sonra Plan ve Bütçe Komisyonunda bu, alt komisyonda 106 maddeye, ana Komisyonda da toplam 148 maddeye çıktı.

Biz söyledik zamanında. Biraz önce Sayın Bilgiç söylüyor; işte, bu torba kanundan faydalanacak olan vatandaşlarımızın beklentileri nedeniyle bir an önce yasalaşmasını talep ediyor. Doğrudur, haklıdır ama biz bunu 3 Hazirandan beri söyledik. Arkadaşlar, burada Soma kanununu ilgilendiren, Soma emekçilerini ilgilendiren toplam 20-25 madde var; bunu hemen görüşelim, yasalaştıralım ve Soma'da bekleyen kardeşlerimizin mağduriyetini bir an önce giderelim dedik ama dinletemedik bunu. Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili maddeleri ayrı bir paket hâlinde düzenleyelim, geçsin dedik, bunu da anlatamadık. Şimdi, Meclis açıldı kapandı, Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu, tekrar, yeni Hükûmet Programı, Hükûmet güven oylaması, bugüne geldik ve şimdi, bunun bitirilmesi için de çaba sarf ediliyor.

Evet, biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Soma'da hayatını kaybeden 301 kardeşimizin ve kamu alacakları nedeniyle bekleyen esnafımızın, iş adamımızın, sanayicilerimizin bütün faydalarıyla ilgili buradan çıkmasını talep ediyorduk, istiyorduk. Atanamayan öğretmenler ve diğer düzenlemelerin bir an önce çıkması Cumhuriyet Halk Partisinin olmazsa olmazı ama AKP'nin, çoğunluğuna dayanarak getirmiş olduğu bu dayatmaları bizim kabul etmemiz asla mümkün değildir. Biz, bugün, burada yine bu yasanın en hızlı çıkması için elimizden gelen bütün çabayı ve gayreti göstereceğiz ama çoğunluk dayatmalarına asla ve asla bizim "evet" dememiz mümkün değil.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mecidiyeköy'de 10 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. 25 yaşındaki Tahir Kara, 20 yaşındaki Hıdır Ali Genç, 46 yaşındaki İsmail Sarıtaş, 23 yaşındaki Bilal Bal, 38 yaşındaki Cengiz Tatoğlu, 28 yaşındaki Murat Usta, 30 yaşındaki Menderes Meşe, yine 30 yaşındaki Vahdet Biçer, 19 yaşındaki Ferdi Kara,30 yaşındaki Cengiz Bilgi ve 9 Nisanda yine orada bir halat kopması sonucunda hayatını kaybeden 19 yaşındaki Erdoğan Polat kardeşimizi burada rahmetle anıyoruz. Soma'daki 301 kardeşimiz dâhil olmak üzere bugüne kadar iş cinayetlerinde yaşamlarını yitiren bütün kardeşlerimizi sevgiyle saygıyla ve rahmetle anıyoruz ama her seferinde "Rahmetle anıyoruz." diyoruz fakat bununla ilgili yasal düzenlemeler ve önlemler ne yazık ki alınmıyor.

Bakın, arkadaşlar, 15 Mayısta İstanbul Tabip Odası yayınlamış olduğu bir "tweet"te diyor ki: "Bugünden sesleniyoruz." İstanbul Tabip Odası söylüyor "tweet" atmış, "Bugünden ilan ediyoruz ve sesleniyoruz. Maalesef yarın bu inşaatlarda 8-10 işçi hayatını kaybedecek." demiş arkadaşlar. 15 Mayısta attığı "tweet"te Mecidiyeköy'deki bu "towers'da böyle bir cinayetin olacağını gün ışığına çıkarmış ve bunu da açık ve net bir şekilde dile getirmiş arkadaşlar ama buna karşılık, Bakanlar Kurulu, Resmî Gazete'de yayımlanan bir iç tüzük ve tüzüğün ertelenmesiyle ilgili şöyle bir karar alıyor arkadaşlar 16/6/2014 tarihinde: "Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve Güvenliği Tüzüğünün Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tüzük'ün yürürlüğe konulması Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 9/12/2013 tarihli ve 18201 sayılı yazısı üzerine Bakanlar Kurulunca 16/6/2014 tarihinde kararlaştırılmıştır." diyor ve yönetmelik askıya alınıyor arkadaşlar. Bu da Sayın Abdullah Gül'ün ve yeni Cumhurbaşkanının ve yeni Başbakanın altına imza attığı bir erteleme kararı arkadaşlar.

Türkiye'de işçinin hiçbir kıymeti yok, emekçinin hiçbir kıymeti yok. Önemli olan para, önemli olan kâr ve önemli olan hırstır arkadaşlar.

Bakın, arkadaşlar, Türkiye'de, yaklaşık olarak, on iki yıllık AKP iktidarı döneminde 15 bine yakın işçi kardeşimiz iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ortalama olarak her yıl 1.200, 1.300, 1.400 işçi kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamlarını kaybediyor Değerli Hocam, siz de bunları takip ediyorsunuz. Ortalama, yaklaşık her yıl 1.500 işçi kardeşimiz hayatını kaybediyor.

Peki, bununla ilgili gerekli önlemlerin ve tedbirlerin alınması gerekmiyor mu? Gerekiyor ama, maalesef, sadece Sayın Başbakanın, bugünkü Başbakanın "Onlar da şehitler listesine eklendi." gibi cümleleriyle geçiştiriliyor ve maalesef, yeteri kadar önlem alınmıyor.

Arkadaşlar, şunu söylemek gerekir: Bakınız, Değerli Hocam, Sayın Başkanım; 2014'ün ilk sekiz ayında 1.300 işçi, bunun... 200'ü sadece inşaat sektöründe hayatını kaybedenler. İnşaat sektöründe, yol, bina, "tower", plaza ve gökdelenlerin yapıldığı inşaatlarda 200 işçi hayatını kaybetmiş arkadaşlar.

Sayın yeni Grup Başkan Vekilimiz, Sayın Bostancı Hocam, sadece ağustos ayında 40 inşaat işçisi hayatını kaybetti Hocam, 40 inşaat işçisi. Ortalama her yıl 1.500 kişi ama -resmî istatistiklere yansıyanlar- yaklaşık olarak, bunun 200'ü inşaat sektöründe, inşaatta çalışan kardeşlerimiz.

Değerli arkadaşlar, bunun mutlaka önleminin ve tedbirinin alınması gerekiyor. Ama ne yazık ki on iki yıllık AKP iktidarı döneminde bunların önlemleri alınamadı, tedbirleri alınamadı ve işçi kardeşlerimiz yine iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmeye devam ediyor.

"Cama geleceğine cana gelsin." anlayışının ortadan kaldırılması gerekir. Cam değil can önemli burada, insan hayatı önemli. İnsan hayatına önem vermediğimiz sürece maalesef her gün yeni işçi kardeşlerimiz hayatlarını kaybetmeye devam edecek.

TOKİ, TOMA, AKP iktidarı "Cama geleceğine cana gelsin." diye yola devam ediyor arkadaşlar. "On altı Dokuz" kulelerinden hangi bakanların, hangi milletvekillerinin, bakan çocuklarının, milletvekili çocuklarının gerek kendi adlarına gerekse yakınlarının adlarına hangi daireleri aldığını gazetelerden çarşaf çarşaf okuyoruz ve okumaya devam ediyoruz. İşte, Mecidiyeköy'de, temelinde kan olan bu "towers"ın yükselen inşaatında da hangi bakanların, hangi milletvekillerinin, hangi bakan çocuklarının, hangi milletvekili çocuklarının üzerine tapulu daireleri olduğunu önümüzdeki günlerde gazetelerde yine çarşaf çarşaf okumaya devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar...

RECEP ÖZEL (Isparta) - Mustafa Sarıgül'ün varmış...

MUSA ÇAM (Devamla) - Kimin varsa... Kimin varsa... Hangi milletvekilinin, hangi bakanın yakınının, hangi belediye başkanının varsa bunları çıkarmak ve o kan izleri üzerinde yükselen o gökdelenlerin, o "tower"ların, o plazaların hesabının verilmesi gerekiyor.

Sayın Başbakanın, yeni Cumhurbaşkanının "Falanca plazayı kesin dedim, kesmediler, küstüm." dimesiyle bu sorunlar çözülemez. Ona ruhsatı veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, 5.000'lik, 1.000'lik planlarını yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesidir. Nasıl onlara ruhsat veriyor? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ankara'dan nasıl o gökdelenlere ruhsat veriyor? O yavrum, güzelim çocuklar, o 20'nci, 30'uncu katlara çıkıyorlar, oradan aşağıya düşüyorlar ve hayatlarını kaybediyorlar ve Sayın Torun, Sayın Cumhurbaşkanının imam-hatipteki sınıf arkadaşı kalkıyor, diyor ki: "Ne gerekirse yaparız; bütün ekonomik yardımları, katkıları veririz, onların aileleri mağdur olmaz."

İşte, sermaye budur; işte, kapitalizm budur. AKP de son on iki yılın acımasız kapitalizmin en büyük temsilcisidir ve bu kanların üzerine, bu acıların üzerine de "Yola devam." diyorsunuz.

Bir kez daha, "towers"ta, Soma'da ve Türkiye'nin dört bir yanında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizi, emekçi kardeşlerimizi rahmetle anıyorum; onların anıları önünde, mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyorum; ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)