GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:137
Tarih:08.09.2014

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 133'üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerine konuşacağım.

Biz verdiğimiz önergeyle bu maddenin metinden çıkartılmasını istiyoruz. Çünkü, bu madde neyi içeriyor, ona bir değinmek istiyorum. Türk Ticaret Kanunu'nda 371'inci maddeye bir fıkra ekleniyor. Türk Ticaret Kanunu'ndaki bu madde, anonim şirketin yönetim kurulunun temsil yetkisinin kapsam ve sınırlarını düzenliyor. Eklenen (7)'nci fıkrayla ise yönetim kurulu, temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini ya da hizmet akdiyle bağlı olan kişileri ticari sınırlı yetkili vekil olarak atayabiliyor ya da tacir yardımcısı olarak atayabiliyor. Bu atanacak kişilerin görev ve yetkilerini ise iç yönergeyle belirliyor.

Bu madde bir görev paylaşımı, bir görev tevdisi gibi görülebilse de uygulamada şu şekilde olacağından kuşku duyuyoruz: Hizmet akdiyle çalışanlara iş güvenliği ve iş sağlığı konularında yönergeyle bir sorumluluk yüklenebilir ve cezai sorumluluk tamamen bu hizmet akdiyle çalışan mühendislerde yani o işverene doğrudan doğruya bağlı olan, her türlü emir ve talimatı yerine getirmek zorunda kalan ama asla itiraz edemeyecek -iş güvenliği konularında- bu kişilere sorumluluk verileceğinden korkuyoruz. Bunun sonucunda da cezai sorumluluk onlarda olacağı için, hiçbir şekilde şirket yönetim kuruluna gidilememesi söz konusu olduğu için, bu kadar hoyratça iş kazalarının, iş cinayetlerinin yaşandığı bir ülkede bu maddenin kötüye kullanılabileceğini düşündüğümüz için bu maddenin metinden çıkartılmasını istiyoruz.

Bunlar ülkemizde aslında görülmeyen şeyler değil, daha yeni yaşadığımız olaylar. Soma'da 301 işçinin iş cinayetine kurban gitmesi, Siirt'te baraj kapaklarının açılması sonucu 6 kişinin ölmesi, Erzurum'da kayak pistinin çökmesi, en son İstanbul'da asansörün yere çakılması sonucunda 10 işçinin ölümü gibi çok ağır iş cinayetleri yaşanıyor bu ülkede. Bu cinayetlerin meydana geldiği tüm iş yerleri ise ne hikmetse AKP'ye çok yakın, AKP döneminde zenginleşmiş işverenler oluyor. Bu o kadar acı bir şeyi gösteriyor; demek ki yandaş iş adamlarının, bu türden, iş sağlığıyla ilgili, iş güvenliğiyle ilgili hiçbir güvenlik önleminin ciddi anlamda denetlenmediğini gösteriyor. Güya iş güvenliği müfettişleri gidiyor, hiçbir şey çıkmıyor ama ondan bir ay sonra bu ağır iş kazalarını biz ne yazık ki yaşıyoruz.

İstanbul'daki olayın olduğu yerde ise TEKEL fabrikaları yıkıldı, TEKEL'in fabrika binaları yıkıldı, ardından Ali Sami Yen binası yıkıldı, bunlar TOKİ'ye verildi; TOKİ tarafından ise AKP'ye yakın olan Aşçıoğlu ve Torunlar İnşaata kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle verildi ve ardından da -Soma'daki- bu inşaatın güvenlik işlerini yürüten NCA şirketinin -burada da aynı şekilde- bu güvenlik işlerinden sorumlu şirketin baktığı bu yerde 10 işçimiz ne yazık ki hayatını kaybetti. Artık "Yeter!" diyoruz; lütfen yeter! Kendi yandaşlarınız, yandaş işverenler, yandaş iş adamları buralarda iş sahibi olabilirler, para da kazanabilirler ama para kazanmanın da rantın da bir sınırı olmalıdır artık, insan hayatı bu kadar değersizleştirilmemelidir. AKP'de bulunan, biraz yüreği ve birazcık vicdanı olan insanların bu konuda, gerekli önemlerin alınması konusunda biraz daha çaba sarf etmeleri gerektiğini düşünüyoruz çünkü hiçbir para, hiçbir şekilde, insan hayatıyla karşılaştırılabilecek bir şey değildir.

Bir de buradan, kendi memleketimizde de yaşadığımız ama bütün Türkiye'de de yaşanan, en son Millî Eğitim Yasası'nda yapılan değişiklikle binlerce müdürün, müdür yardımcısının kıyımından bahsetmek istiyorum. Türkiye'de 16 bin müdür var iken bunun 7 bini dört yıllık süresi dolduğu hâlde alındı. Yine, aynı şekilde, müdür yardımcıları da alınmak üzere bekleniyor. Bu yasa değişikliği yapılırken kapı arkasından dendi ki: "Fethullah cemaatinin adamları temizlenecek." Ama, biz ne gördük biliyor musunuz? Ben kendi ilimde tek tek insanları biliyorum. Alınan müdürlerin yerine -alınanlar kimdi; EĞİTİM-İŞ'li, EĞİTİM-SEN'li, TÜRK EĞİTİM-SEN'li müdürlerdi- onların yerine kim atandı biliyor musunuz? Menzil tarikatından ve Nakşibendi tarikatından ve sadece MEMUR-SEN'li müdürler atandı. Şimdi müdür yardımcılarına sıra geliyor. Müdür yardımcılarında hiçbir değerlendirme de yok, müdürler istedikleri gibi atacaklar, satacaklar. Şimdi, adalet anlayışınız bu mudur sevgili arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Devamla) - O yasayı çıkarırken gerekçe olarak paralel yapıyı gösterdiniz ama yine solcuları, yine muhalifleri siz ortadan kaldırmaya çalışıyorsunuz. Liyakat yok, artık o insanların meslekteki deneyimleri yok, sadece kendi tarikatlarınıza yer var. Bunları da şiddetle protesto ettiğimi Uşak adına ve Türkiye adına sizlere bildirmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)