GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TRANS ANADOLU DOĞAL GAZ BORU HATTI SİSTEMİNE İLİŞKİN MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:139
Tarih:10.09.2014

CHP GRUBU ADINA ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konu üzerinde görüşlerimi ifade edeceğim ama diğer bazı konulara da izninizle değinmeye çalışacağım. Biz, Türkiye ile Azerbaycan arasında yapılacak her türlü iş birliğini destekliyoruz. Bu nedenle ve bu kapsamda yapılan bu anlaşmaya da olumlu oy vereceğimizi beyan ediyoruz.

Şimdi, sayın milletvekilleri, elbette bu tür anlaşmaların istenen neticeyi verebilmesi için bölgenin de güvenli olması lazım. Güvenlik yoksa siz hiçbir şeyi istediğiniz şekilde icra edemezsiniz. Ancak, herkes de biliyor ki AKP'nin izlediği dış politika sonucunda, AKP'nin izlediği dış politikanın da etkisiyle ve onun da katkısıyla, bölgemiz güvenlik açısından çok sorunlu ve riskli bir bölge hâline gelmiştir ve bu güvensizlikten en çok da Türkiye etkilenmiştir. Bu güvensizliğin bir neticesi olarak, izlediğiniz yanlış politikanın bir sonucu olarak şu anda, Irak'ta 49 yurttaşımız, devlet görevlileri, onların aileleri rehin. Şimdi, sizi biraz geriye götüreyim. O tarihlerde Türk Hava Yolları kendi bürosunu kapatıyor ve personelini tahliye ediyor. Cemaate ait okullar personelini tahliye ediyor ama her nasılsa Başkonsolosluk tahliye edilmiyor ve rivayet edilir ki giden bir telefon üzerine tahliye işlemi gerçekleştirilmiyor. Değerli arkadaşlar, bunun mutlaka Hükûmet tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine gerekçeli olarak sunulması lazım, Meclis yok sayılıyor.

Bunun başka örneğini vereyim: Daha yeni basında yer aldı, NATO zirvesine katılan İngiltere Başbakanı Avam Kamarasında, zirvede konuşulanlarla ilgili Avam Kamarası üyelerine bilgi veriyor ve Avam Kamarası üyelerinin o konuyla ilgili şüphelerini, sorularını, sorduğu hususları yanıtlıyor ama biz, zirveye katılan Sayın Cumhurbaşkanının ne konuştuğunu, kimlerle konuştuğunu, kimlerle ne konuştuğunu ancak basından öğrenebiliyoruz, gazetelere yaptığı açıklamalardan öğrenebiliyoruz ve tabii, sadece gazetelere yapılan açıklamalardan öğrendiğimiz için de soru soramıyoruz, tereddütlerimizi gideremiyoruz ve ben eminim ki biz nasıl bilmiyorsak sizler de bilmiyorsunuz, hatta bir kısım Hükûmet üyeleri de bilmiyor çünkü onlar da orada ne olup bittiğini ve neler konuşulduğunu bilmiyorlar.

Şimdi, gene buna başka bir örnek: Obama, IŞİD'e yapılacak müdahaleyle ilgili muhalefet liderlerini toplantıya çağırıyor ve onlara bilgi veriyor ve planın ayrıntıları konusunda onları bilgilendiriyor, daha sonra da kamuoyunu bu konuda aydınlatacağını, bilgilendireceğini ifade ediyor. Oysa, siz bununla ilgili hususlara basın yasağı getiriyorsunuz, biz bu nedenle herhangi bir konuda bilgi alamıyoruz. Bu, işte, demokrasinin, maalesef, Hükûmetiniz tarafından içselleştirilmediğinin bir örneğidir.

Şimdi, bu IŞİD meselesine isterseniz devam edelim. Bakın, yeni Sayın Başbakan IŞİD konusunda ne diyor: "IŞİD radikal, terörize bir yapı gibi görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu." Yani ne diyor biliyor musunuz, tekrar ediyorum cümleyi: "IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama..." Yani "terörist" demiyor, "terör örgütü" demiyor.Şimdi, siz şunu diyebilirsiniz: "Bizim orada 49 rehinemiz var, o nedenle bizim elimiz kolumuz bağlı." Öyle değil aslında, rehineler yokken de diyemiyordunuz. Değerli milletvekilleri, sadece orada 49 yurttaşımız rehin değil, Türkiye rehin, Türkiye'yi rehin bıraktınız orada. O nedenle, sizin bir an önce bundan vazgeçmeniz ve dış politikanızı gözden geçirmeniz lazım; bunu defalarca söyledik, soru önergeleri de verdik, dedik ki: "Bak, bu basında yer aldı. Gaziantep'te IŞİD'in hücre evleri olduğu söyleniyor, bu konu üzerinde durun. IŞİD'e eleman temin eden vakıf ve dernekler olduğu söyleniyor, bu konu üzerinde durun." Ama, siz bunu kale almadınız, şimdi yavaş yavaş ortaya çıkıyor, basında yer aldı bu. Dedik ki: "IŞİD'in orada merkezi var, orayı lojistik üs olarak kullanıyorlar, orayı bir merkez olarak kullanıyorlar." Ama, siz gene dinlemediniz ve bu şekilde, Irak'la değil IŞİD'le bizi komşu hâline getirdiniz.

Bir başka konu: Okullar açıldı, açılıyor, zannediyorum 1'inci sınıflar okula gitmeye başladı değerli arkadaşlar. Okullar açıldı ama birtakım sıkıntılarla beraber açılıyor ve insanları perperişan ettiniz. Bu temel eğitimden ortaöğretime geçiş sınavı sonucunda öyle bir durum yaratıldı ki öğrenciler 100 kilometre mesafedeki okullara kayıt yaptırmak durumunda bırakıldı ve değerli arkadaşlarım, bir kısım öğrenciler de okula yalın ayak gitmeye başladı. Bakın, bu, basında yer aldı, yalın ayak gidiyor, televizyonlar da gösterdi bunu. Yalın ayak bu çocuklar, okula gidiyor, siz övünüyorsunuz. Bu çocuklar okula yalın ayak gidiyor ama Sayın Başbakan 600-700 trilyon harcamayla -şimdi Sayın Cumhurbaşkanı oldu tabii- kendisine saray yaptırıyor, saray, saray yaptırıyor kendisine 700 trilyona. 450 trilyon harcayarak mevcut uçaklara ilave yeni bir uçak alınıyor. Evet, çocuklar okula yalın ayak gidiyor ama siz Başbakanın ikameti için, şimdiki Cumhurbaşkanının ikameti için 700 trilyon harcıyorsunuz bir saray yaptırıyorsunuz, 450 trilyon harcıyorsunuz bir uçak alıyorsunuz. Bu sizin vicdanınızı kanatmıyor mu değerli arkadaşlar? Bu sizin vicdanınızı kanatmıyorsa benim hiç diyeceğim bir şey olmaz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ülkenin makamı orası.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Başka ne yapıyorsunuz? Ülkeye korku salıyorsunuz, korku. En sonunda, bir spor kulübü taraftarlarını Hükûmeti devirmekle itham ederek müebbet hapis istemiyle karşı karşıya bıraktı sizin devriiktidarınızda.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Onların topu varmış!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu nasıl bir Hükûmetmiş ki 35 kişilik Çarşı Grubu bu Hükûmeti deviriyor; 1 başkomiser, 2 komiser yardımcısı bu Hükûmeti deviriyor! Bu ne biçim Hükûmet? Yani, hani güçlü bir Hükûmettiniz siz. Böyle bir şey olabilir mi? Belli ki değerli arkadaşlar, bu cemaat sizi fena korkutmuş.

Ama bakın, zamanım az kaldı, bir iki kelime daha söyleyeyim. Bakın, bu Sayın Başbakana Adalet Bakanı diyor ki: "Bu HSYK seçimleri sonucunda HSYK'da Gülen Cemaati çok etkili hâle geldi, biz bununla ilgili tedbir almalıyız." O zamanki Başbakan ne diyor, biliyor musunuz? "Ya, bizim kıblemiz aynı. Onlardan bize zarar gelmez." diyor.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de tüm olumsuzluklardan Hükûmet sorumludur. Bakın, o cemaate bir operasyon yapılacaksa öncelikle zamanın başbakanına, zamanın hükûmetine ve o kumpasa ortak olanlara bir operasyon yapılmalıdır. Onlara yapılmayan hiçbir operasyon gerçek anlamda bir operasyon olarak neticelendirilemez. O zaman, biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Sizin niyetiniz yasa dışı oluşumları engellemek değil, tam tersine, size dokunanları, sizi yargıya götürenleri operasyona tabi tutmaktır.

Bakın, Davutoğlu diyor ki: "Bundan sonra hiçbir başbakan mahkemelerde hiçbir şekilde hesap veremeyecektir." Hukuk devletinde öyle bir şey olamaz. Hukuk devletinde başbakanlar da başkaları da mutlaka adalet önünde gerektiğinde hesap vermek durumunda olmalıdırlar diyor, hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)