GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TRANS ANADOLU DOĞAL GAZ BORU HATTI SİSTEMİNE İLİŞKİN MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:139
Tarih:10.09.2014

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; heyetinizi tekrar saygıyla, sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Öncelikle, yanlış bilgilendirmemek açısından bir belge göstermek istedim. Hükûmetler arası anlaşmaları, tekraren söylüyorum, bakanlar imzalarlar ve burada da Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın İlham Aliyev'in imzasıyla beraber, onun şahitliğiyle beraber, onların şahitliğiyle beraber, hem benim hem de Sayın Natık Aliyev'in, değerli meslektaşımın imzasıyla beraber hükûmetler arası anlaşma imzalanmıştır. Ev sahipliği anlaşması şirket ve Hükûmetimiz arasında imzalanmıştır bizler ev sahibi olduğumuz için ve şu anda konuştuğumuz anlaşma da, mutabakat metni de, yine, her birinizin önündeki metinlerden göreceği gibi, yine bakanlar arasında imzalanmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu konuda her birimiz tabii ki ittifakla benzer şeyleri söylüyoruz: "Bu proje faydalıdır; Türkiye'nin coğrafyasını, stratejisini, her bir şeyini daha da güçlendirecektir." Tabii ki şu yoruma da katılıyorum: "Yalnızca bir rant işi, yalnızca bir kâr işi, yalnızca bir ekonomik fizibilite değildir." Son derece doğru. Bunun temel gerekçeleri arasında; bu projenin stratejik öneminin ve yapısının özellikle iki ülkenin duygusal bağlarını tahkim eden, güçlendiren, bütün ekonomisiyle beraber kardeşlik hukukunu derinleştiren bir yapıdır. O açıdan, inşallah, 2018 yılının sonuna bu projeyi nihayetlendirmiş olarak, bitirmiş olarak Türkiye'nin doğal gazdaki arz güvenliğiyle alakalı çalışmalarımızı yapmış, bitirmiş, tamamlamış olacağız.

Değerli arkadaşlar, tabii, milletvekillerimizin sözlerinden enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi lazım geldiğini bir kez daha anlıyoruz. Tabii, dünyada gelişmiş ülkelerin uyguladığı sistem son derece açık, hemen hemen bütün enerji kaynaklarını değerlendiren bir yapı söz konusu; bunun içerisinde güneş var, rüzgâr var, jeotermal var -ülkesine göre- kömür var, yerli kömür var, ithal kömür var, nükleer var, her birisi var. Şimdi, bunların birbirine olan faydası nedir? Ülkemizin çevreye olan katkıları, eksikleri, tehditleri, fırsatları nedir, bunları birazcık, isterseniz, açalım.

Geçen yıl, 2013 yılında, yağış rejimleriyle, yağmur rejimleriyle beraber, Türkiye'nin ürettiği her elektriğin dörtte 1'i sudan elde edildi, HES'lerden. Zaman zaman, biliyorsunuz, HES'lere karşı çıkanlarımız oluyor, belli gerekçelerle karşı çıkanlarımız oluyor. Bu yıl ise yağış rejimlerinin en son, her birimizin de izlediği meteorolojik veriler çerçevesinde, neredeyse yüzde 19'lar, yüzde 20'lere düştüğünü görüyoruz. Yani, her tüketilen 5 birim elektriğin 1 tanesi sudan elde edilmiş olacak yani daha da düşecek. Aradaki fark, çok ciddi bir şekilde diğer kaynaklara bölüştürülecek. Diğer kaynaklar ne? Saydığımız kaynaklar; bunların içerisinde doğal gazdan da elde edilen var, rüzgârdan da elde edilen var, diğerleri de var. Kısaca, 4 ana birimde, Konya-Karapınar'daki güneş ile Akkuyu'daki nükleer santrali karşılaştıralım. Birini tercih etmek diğerinden vazgeçmek anlamına gelmiyor arkadaşlar. Her ikisini de beraber tercih etmemiz lazım geldiğini söylüyorum. Niye? Güneş her zaman istediğimiz oranda olmayabiliyor. Türkiye'deki güneş yılda 8.640 saatin 2 bin saati... 1.800 ila 2 bin saat güneş ışınımı var Türkiye'de, ortalaması bu.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Bakan, süre...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Biraz daha süreyi daraltayım.

Bakın, bir tanesi, kapladığı alanla alakalı. Bir nükleer santrali 8 bin saat civarında çalıştırıyorsunuz. Kömür santralini 8 bin saat civarında çalıştırıyorsunuz.

Somut projeden bahsedelim: Konya Karapınar'da 60 bin dönüm yerde inşallah 3 bin megavatlık güneş santralini kuracağız. Bu, doğru bir proje ve desteklerinizden dolayı da teşekkür ediyoruz. 60 bin dönüm yerde tarım arazisi olmamasına dikkat edeceğiz, mera vasfını kaybetmiş olacak, mera arazisi olmayacak, tabiat varlıkları, kültür varlıkları olmayacak. Buradan, bu dediğimiz saat çerçevesinde yaklaşık 6 milyar kilovatsaat elde edeceğiz. Yani, hesapta ufak, sehven yapılmış bir hata var, onu hatırlatmak isterim ve 13,3 sentten alacağız biz bunu. Burada harcanacak para da yaklaşık 6 milyar dolar civarında olacak.

Şimdi gelelim nükleere: Nükleerde bunun tam 6 katı elektrik elde edeceğiz, tam 6 katı, 40-42 milyar kilovatsaat civarında elektrik elde edeceğiz, kapladığı alan dörtte 1'i kadar. Yani, birinde 60 bin dönüm, birinde 15 bin dönüm ve 12,35 sentten alacağız ve harcadığımız para açısından baktığımızda da diyelim ki 3 katını harcayacağız. Bütün bunları karşılaştırdığımızda, 7 kat kadar -yalnızca teknik, "spec"ler açısından söylüyorum- nükleer lehine bir gelişme var ama biz buna rağmen, güneşin yapılmasının doğru olacağına inandığımız için başlıyoruz. Suyu da yapmak lazım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - İnsan sağlığı özellikle...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Tabii ki riskleri, insan faktörünü dikkate alacağız. İnsan da bizim, sağlık da bizim, her birisi bizim.

Arkadaşlar, dünyadaki 442 santralin yarısı, 220 civarındaki santral 3 ülkede kurulu vaziyette; Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Japonya. Herhâlde özgürlükler açısından, insan sağlığı açısından bizden daha az önem veren ülkeler değil bunlar. Ben kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinden yanayım. Doğru bilgilendirdiğimiz kadar bunların tercih edileceğine de inanıyorum ama şunu da söylemem lazım: Bir tanesi, nükleer güç santrallerinin ithal yakıt oranı diğerlerden daha fazla değildir. Şu açıdan söylüyorum: Tabii ki güneş ve yağmurdan, Allah'ın bize, bu ülkeye verdiği bu kaynaklardan jeotermal de aynı şekilde elde ediliyor. Ama, nükleer santralleri kurmuş olmamız hâlinde, her bir nükleer santralin devreye girmiş olması hâlinde -hem Sinop'ta hem Mersin'de- 7,2 milyar dolarlık, bugünün parasıyla ve reeskont edilmemiş hâliyle, yaklaşık 15 milyar TL'lik daha az doğal gazı ithal edeceğiz arkadaşlar. Çünkü, biz, kuracağımız nükleer santrali Atatürk Barajı'nın yerine kullanmayacağız.

ENGİN ALTAY (Sinop) - HES yapalım HES, HES. Bak, Boyabat'ta var HES, ne güzel.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Boyabat'taki HES'in yerine kullanmayacağız.

ENGİN ALTAY (Sinop) - 10 tane daha yapalım ondan ya.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - 10 tane daha Boyabat tesisi yapalım, bir yandan da Türkiye büyüyor ve genişliyor, nükleer santral de yapalım.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Yeni teknoloji, yeni...

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yapmayalım Sayın Bakanım. Yapmayın, ah alırsınız.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bunlarla alakalı sayın milletvekilim, gelişmiş ve son teknolojiyi kullanacak bir yapıyı kurgulamamız lazım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Japonya hepsini kapattı Sayın Bakan, bilginiz var mı? Almanya da kapatıyor.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Her bir kazanın kendimize oluşturduğu bir risk var, bir tehdit var. Bu tehditleri fırsata dönüştürecek yapıyı hep beraber kurgulayalım.

Japonya 6,2 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılasıyla beraber, yalnızca 2013 yılında 40 milyar dolar fark verdi arkadaşlar.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Versin ya, insan sağlığından önemli mi? Çocukların kanser olmasından önemli değil.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Enerjiye giden rakam demiyorum, 40 milyar dolar, yalnızca farka giden para verdi. Bizim tabii ki bunlara verecek bir farkımız yok ve şunu da bu kürsüden özellikle belirtmek isterim ve altını çizerek özellikle söylemek isterim: Japonya nükleer güç santrallerini birer birer devreye almak durumunda kaldı, 52 tanesini sıfıra indirmişti, şu anda 13 tanesini tekrar devreye aldı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Hepsini kapatıyor şimdi. Onları da kapatıyor Sayın Bakan, 5'e düştü, kapatıyor.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Devamla) - Bundan sonra, bu sayı artarak devam edecektir. Ne zaman? Güvenlik sistemlerini daha da devreye alarak.

Bizim, gelişen Türkiye'nin yapısını şu şekliyle kurgulamamız lazım: Nükleerden bir parça, doğal gazdan bir parça, yenilenebilir enerji kaynaklarından çok parça, yerli kaynaklarımızdan, kömürden çok parça, ithal kömürden az parça yaparak Türkiye'nin enerji portföyünü kurgulamamız lazım ve Türkiye, bakın, on iki yıl öncesine göre tam 2 kat enerji kullanıyor, bundan on yıl sonrasında yine 2 kat enerji kullanacak; her birimizin refah seviyesi arttıkça bunlardan daha fazla kullanacak.

Ben, bütün enerji kaynaklarının gelişmesinde vermiş olduğunuz destekten dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)