| Konu: | 24'ÜNCÜ DÖNEM BEŞİNCİ YASAMA YILININ ÜLKEMİZ, MİLLETİMİZ VE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İÇİN HAYIRLI, SAĞLIKLI VE BAŞARILI BİR YIL OLMASINI DİLEDİĞİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 1 |
| Tarih: | 01.10.2014 |
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 24'üncü Dönem Beşinci Yasama Yılının ülkemiz, milletimiz ve hepimiz için hayırlı, sağlıklı ve başarılı bir yıl olmasını diliyorum.
Sözlerimin başında yüce Meclisimizin ilk Başkanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Meclisimize başkanlık etmiş, üye olarak bulunmuş bütün devlet ve siyaset adamlarımızı, aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve Meclis çalışanlarımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Yakın zamanda Soma'da ve başkaca iş yerlerinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah'tan rahmet, ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi doksan dört yıldır milletimizi gururla temsil eden, cumhuriyetimizin kurucu iradesidir, kurulduğu günden beri millet iradesinin en yüksek derecede tecelli ettiği kutsal bir mekândır. Türkiye Büyük Millet Meclisi demokratik meşruiyetin merkezidir;
Türk milletinin bağımsızlık, cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve demokrasi başta olmak üzere, en önemli kazanımlarında en büyük pay sahibidir. Ülke ve millet olarak bugün nelere sahip isek bunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin her türlü takdirin üzerinde çabası, üstün gayreti ve çalışması vardır. Aziz Atatürk'ün bize hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamızdaki yoğun çabaların, yasal düzenlemelerin ve köklü reformların onurunu yaşayan da bu Meclistir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi demokrasimizin kalbidir, millî mücadelemizi yürüten ve yöneten en temel, en vazgeçilmez kurumdur çünkü dünyada örneği olmayan gazi Meclistir.
Bütün bunlardan ve daha başkaca sebeplerden dolayı bu kutsal çatı altında görev yapmak, üye olarak bulunmak hepimiz için en büyük bahtiyarlıktır, çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli mirastır. Onurumuz büyüktür ancak buna karşılık sorumluluğumuz da büyüktür ve ağırdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bugüne kadar bu onurla, bu gururla sorumluluk duygusunu derinden hissederek üzerine düşenleri yapma gayreti içerisindedir. Eksiğimiz olmuştur, yanlışlarımız olmuştur; üzüldüğümüz, keşke olmasaydı, keşke yapmasaydık dediğimiz anlar da olmuştur ama yine de milletimize olan borcumuzu bir nebze de olsa ödemek için gece gündüz demeden çalıştık. Beşinci Yasama Yılı da bu dönemin son yılıdır, yine aynı gayretle çalışacağız.
24'üncü Yasama Döneminde 973 kanun tasarısı, 2.372 kanun teklifi sunulmuştur; bunlardan 443'ü kanunlaşmış, ayrıca 77 adet de Meclis kararı alınmıştır. Dördüncü Yasama Yılında 1.474 sözlü soru önergesi verilmiş, bu önergelerden 65'i cevaplanabilmiştir; yazılı soru önergesi ise 22.063'tür, bunlardan 9.470'ine cevap verilmiştir. Meclis araştırması önergesi sayısı 810'dur, 24 önerge kabul edilmiştir. 10 genel görüşme, 9 gensoru bu dönemde Başkanlıkça işleme konulmuştur. 8 Meclis soruşturması önergesi verilmiş olup 4'ü reddedilmiş, 1'i kabul edilmiş, 1 önerge yeterli sayı olmadığı için düşmüş ve geri alınmıştır.
Genel Kurul son yılda 138 birleşim yapmış ve 795 saat çalışmıştır. Bu son yasama yılında da bir yandan gündemindeki konuları görüşerek karara bağlayacak, diğer yandan en etkili şekilde parlamenter diplomasinin imkânlarını da kullanarak içeride ve dışarıda katıldığı tüm faaliyetlerde milletimizin hukukunu, hak ve menfaatlerini korumaya devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, şunu hepimiz biliyor ve inanıyoruz ki tüm sorunlarımızın tartışılmasında, çözüm arayışlarında ve çözüme kavuşturulmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi en meşru platformdur ve en önemli teminattır. Değerini korumak, onun itibarını en üstte tutmak da bizim görev ve sorumluluğumuzdur. Yakın coğrafyamıza baktığımızda ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.
Yanı başımızda insanlık suçu işleniyor, insanlığa karşı suç işleniyor; vahşetin, hunharlığın, cinnetin ve cinayetlerin her türlüsü var. Terör örgütleri, işittiğimiz işitmediğimiz terör örgütleri, insanlık tarihinin en kanlı eylemlerini fütursuzca gerçekleştiriyor; Telafer'de, Kerkük'te, Aynel Arap'ta, Kobani'de, Halep'te, daha birçok yerde kan dökmeye devam ediyor; kadın, çocuk, yaşlı demeden oluk oluk kan döküyor, kin kusuyor. Milyonlarca insan yerinden yurdundan edilmiş, bir insanlık dramı yaşıyor. Hepsini hiçbir ayrım yapmadan lanetliyor, nefretle kınıyoruz. Uluslararası toplum ve kuruluşların; en başta Birleşmiş Milletlerin çok acil bir karar vermesi lazım. Bu kuruluşlar bunun için vardır, bugünler için vardır. Bu kan daha fazla akmamalı, bu insanlar daha fazla acı çekmemeli; kim ne yapacaksa yeni yüzbinler hayatını kaybetmeden bir an evvel yapmalıdır. Fitne, fesat ateşi bir an evvel söndürülmeli. Bu şenâiyi işleyenler ne insandır ne de Müslümandır.
Sayın milletvekilleri, çok zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Çok şükür ülkemiz, Kafkaslarda, Ukrayna'da, Orta Doğu'da, dört bir yanımızdaki bu kan ve ateş çemberi içinde huzurlu bir sığınaktır. Bu huzuru devam ettirmek bizim elimizdedir. Tüm bireyler olarak birbirimizin kıymetini daha iyi bilelim, birimizin varlığını diğerimizin yokluğunda aramayalım. Fikrî vesair farklılıklarımız elbette vardır ve bu tabiidir ama bu farklılıklar birbirimize saygıya, barışa ve kardeşliğe engel değildir. Bugüne kadar önümüze çıkarılan bunca zorluğa ve fitneye rağmen birer birer bin olduk, yüz bin olduk, milyonlar olduk ve büyük bir millet olduk, hep birlikte tertemiz bir kültür ve medeniyet inşa ettik. Bir taşla duvar olmayacağını en iyi biz biliriz.
Milletimizin derin irfanından süzülerek hikmete ve hayat pratiğine dönüşen şu sözler hepimize çok şey ifade etmektedir: Omuzlarımızda bir yudum suyun, yedi adım yolun hakkı vardır. Bizim kötümüz elin iyisinden yeğdir. Bulut geçerken hava nemlenirmiş, bölgemizde hava yeteri kadar nemlenmiştir. Yağmur damlaları yerine kan damlalarının döküldüğü, felaket ve cehalet bulutlarının gökyüzünün tümünü kapladığı, kaostan da öte âdeta kıyametin koptuğu yeryüzünün tam da ortasındayız. O nedenledir ki birbirimize her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Birbirimizi daha iyi anlamaya, konuşmaya, diyaloğa, dayanışmaya, kucaklaşmaya ve kardeşliğe ihtiyacımız var ve yine halk irfanında ifade edildiği şekliyle, dirlik neredeyse varlık oradadır, dirliğin olmadığı yerde devlet de yoktur
Burası hepimizin ebedî vatanıdır, Türkiye Cumhuriyeti devleti de kıyamete dek yaşayacak devletimizdir. Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin, dirliğimiz azıp birliğimiz bozulmasın.
Bu düşünce ve temennilerle yeni yasama yılının huzurlu ve başarılı bir çalışma yılı olmasını diliyor, şimdiden sizlerin ve aziz milletimizin bayramını tebrik ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)