| Konu: | Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.10.2014 |
CHP GRUBU ADINA ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
E-ticaretin düzenlenmesi...
BAŞKAN - Sayın Aksünger, bir saniye, kapatıyorum, yeniden açacağım.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda, özellikle bakanlar sıralarında uğultu var. Rica ediyorum, bir sükûneti sağlarsak.
Sayın Aksünger, buyurunuz, yeniden açtım.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Sayın Başkanım, sizi dinlemiyorlar, o yüzden bence tekrar bakarsanız dinlemediklerini göreceksiniz.
BAŞKAN - Şimdi, ben uyardım, yani yerimden kalkıp, elime de sopayı alıp inemeyeceğime göre. Yani herkes akil baliğ olmuş insanlardan oluşuyor. Dolayısıyla bu kadar.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Memleket sopayla terbiye edilmeye çalışıldığı için bizim de aklımıza başka bir şey gelmiyor artık yani ondan kaynaklanıyor.
BAŞKAN - Sınıf başkanı gibi hissediyorum kendimi.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Aynen öyle.
BAŞKAN - Buyurun.
ERDAL AKSÜNGER (Devamla) - Şimdi, tabii, ülke gündeminde, durmadan gündem başka konularla meşgul olduğu için bu tür, ticaretin gelişimiyle ilgili çok önemli bence de bu maddenin buraya gelmesi, çok da geç kalmış aslında.
Ama tabii, baktığımız zaman, elektronik ticaretin ne ifade ettiğini, dünyada ne ifade ettiğini bir irdelememiz lazım. Dünya aslında yeni bir ekonomiyi tartışıyor, bilgi ekonomisini tartışıyor. Neden tartışıyor bunu? Artık dünyada o kadar büyük ticari kurumlar bilgi üreterek çok büyük hacimlere geçtiler ki bazı ülkelerin gayrisafi millî hasılaları kadar hacim üretebiliyorlar.
Bakın, Amerika'da bilgi üreten ve kendince dijital kütüphane gibi çalışan bazı kurumların değerleri konusunda küçük bir iki tane örnek vereyim: Mesela, Google'ın değeri, bugün Türkiye ekonomisinin toplam değerinin 2 katı kadar. Yani aslında, Türkiye'de sanayiyle uğraşan tüm dinamikleri topladığınızda 130 milyar dolarlık bir hacim oluşuyor -değer olarak söylüyorum- oysa Google'ın tek başına 275 milyar dolarlık bir hacmi var, bilgi satarak bu işi yapıyor. Türkiye'de bilgi olması için neye ihtiyaç var? E-ticarete buradan geleceğim çünkü. Bir kere, ülkelerdeki eğitim sistemleri ve o halkın hangi noktada, bilimsel olarak nasıl eğitildiği en önemli konulardan bir tanesidir. Çok bariz bir örnek vereceğim bununla ilgili, bakın; "Türkiye'de bilime dair eğitim ne kadar geriye gitmiş veya ne kadar geride kalmış?"ın çok bariz bir örneğini vereceğim size: Burada, baz alınan, dünyadaki çocukların eğitimindeki matematiktir. Sosyal zekânın gelişimi o ülkedeki ortak yaşam kültürüyle birlikte olur.
Bakın, matematik konusunda bu ülkedeki çocukların durumu nedir diye bir bakalım. Şimdi, matematik ve fen okumanın hepsinde çok iyi olanlar Şangay'da yüzde 19 -tüm eğitimin hepsinde- Singapur'da yüzde 16,5 -çok iyi denilebilecek düzeyde olanları söylüyorum- Polonya'da 6,1; Türkiye'de 1, çok iyi olanlar 1 Türkiye'de. Bu neyi getiriyor? Altyapıyı sağlamayı getiriyor. Şimdi "On iki senede şunu yaptık, bunu yaptık, Türkiye'yi teknolojiyle donattık. Şu oldu, bu oldu." diyorsunuz da...
Bir tane çok basit örnek vereceğim: Yüksek teknoloji ihracatı baz konudur, baz planlama bunun üzerinden yapılır ne kadar yüksek teknoloji ihraç ediyorsunuz diye. 2002 yılında -baz olarak, birim olarak söylüyorum bunları- Çin'in durumu 41,7 -birim olarak söylüyorum bunu- ve 2012 yılında 505 birime çıkmış; Kore 54,3 ve 2012'de 121 birime çıkmış; Malezya 47, daha sonra 61'e çıkmış; Hindistan 2, 12'ye çıkmış; Polonya 0,8'den 9,5'a çıkmış; Türkiye 1 ve 2012'de, geçen on iki senede 1,9'a çıkmış. Yani bizim teknoloji ve teknoloji içeren herhangi bir şeyi üretip ihraç etmekte en diplerde yer aldığımız buradan gözüküyor. Tabii, dünya bu yeni ekonomiyle ilgili bazı tekelleşmeler yaşıyor. Sadece Türkiye için söylemiyorum, dünyanın her yerinde tekelleşmeler var. Yani bunu sadece Türkiye'nin kendi iç kıvrım kıvrım...
Bunu, özellikle, bu son neoliberal politikalar üzerinden getirilen ekonomiye ayak uydurduğundan da söylemiyorum. Ama dünyada bu sorunun temeli şuradan da kaynaklanıyor: Gelişmekte olan ülkeler şu anda aslında atakta, doğru. Türkiye, 2001-2002'de dünyada sıcak paranın o "Nereye gideyim de kimden ne kadar faiz alayım?" dediği hikâyeyi 2008-2009'a kadar taşıdı, ondan sonra taşıyamaz duruma geldi, şu anda üretimde ciddi bir problemimiz var.
Şimdi, bunlar olurken aslında neler elektronik ticaretin altyapısına destek oluyor? Bunlardan en önemlisi: Böyle bir altyapınız var mı? İnternet'i nasıl kullanıyorsunuz? Lojistik altyapılarınız gelişmiş mi? Örgün eğitimlerde bunlarla ilgili yapıları kuruyor musunuz, çocukları böyle eğitiyor musunuz? Bunların hepsi aslında bir vesileyle en önemli dinamikler.
Bakın, Türkiye'deki on iki yıllık iktidarınız döneminde şunu çok da rahat söyleyeyim, bunu hepimiz ezberledik: Özelleştirmeyle ilgili konuda ciddi yol aldığınızı iddia ediyorsunuz. Özelleştirmeye karşı olup olmamak meselesiyle ilgili konuşmuyorum, basit bir şey söyleyeceğim: Neden özelleştirilir bir yer? Efendim, verimli değildir, bundan dolayı özelleştirilir. Devletin ekonominin içinden elini çekmesi konusunda birileri der ki: "Ben böyle bir politika güdeceğim kardeşim, ekonominin içinde elim olmayacak, çekeceğim elimi bundan, özelleştiriyorum, buralar verimsiz." Ama ne yazık ki görüyoruz ki özelleştirdiklerinizin çoğu aslında altın yumurtlayan tavuklar.
Mesela bir tane örnek vereyim: TÜRK TELEKOM'u özelleştirdiniz. Ya, TÜRK TELEKOM Türkiye'nin altyapısı. Ben bir tane daha örnek istiyorum, mesela gelişmekte olan ülkelerde kendi tüm altyapısını yabancılara teslim eden bir tane ülke gösterin bana, bir tane ülke gösterin bana. Kaldı ki bununla birlikte, onun yanında TRT diye bir kurum var kardeşim. Bu TRT'de herhâlde 10 bine yakın insan çalışıyor. Ya, ne iş yapar kardeşim bu TRT mesela? Ya, 200-300 kişiyle götürülen bir televizyon kanalının rakibi olarak görünüyor, reytinglere bakıyoruz, böyle bir reytingi yok, bütçelere bakıyoruz, inanılmaz bütçeler var ortada. Tamam, o zaman burada şunu diyebilirsiniz: "İstihdamla ilgili olarak bunu özelleştirmiyoruz." Fayda-değer ilişkisinde bir çelişki içindesiniz, burada bir yanlış var ama nerede akçeli, çorbalı işler varsa özelleştirmenin altında, onlar herkes tarafından konuşuldu ama hiçbir yerde nedense faili de ortaya çıkmadı.
Şimdi, aynı şekilde PTT konusuna geleyim çünkü önümüzdeki süreçte e-ticaretin temelinde olacak en büyük, en sıkıntılı yerlerden biri ve gelişmekte olan yerlerden biri lojistik, lojistik gelişirse e-ticaret gelişecek. Şimdi, bakıyoruz -yine buna benzer bir şey- TÜRK TELEKOM özelleştirildi, bunun yanı sıra, TÜRK TELEKOM'un yanı sıra "PTT" diye bir kurum var. Bu, altyapılarda çok önemli olacak bir kurum, lojistik tarafta. Şimdi PTT yeniden dizayn ediliyor. Hani, devletin elinde kalsın, tamam kalsın ama ne yapılıyor? PTT'ye tekel hakkı getiriliyor. Peki nerede rekabet olacak? Özel sektör ile devlet rekabet edecek. "E ekonomiden çekilelim." diyordunuz bu konuda. Rekabet edeceksiniz, PTT allı pullu bir yere gelirse zorla milletin cebindeki parayı alacak, rekabete tamamen kapatılacak o sektör belli yerlerinde, PTT büyüyecek, sonra bunu özelleştireceksiniz. Kime satacağınız da belki planlıdır, onu bilmiyorum, belki planlıdır yani. E ne oldu şimdi, hangisi mantıklı bunlardan? Bir kere bunun kendi öz eleştirisini birilerinin buradan yapması lazım.
Şimdi, İnternet diyoruz bu konuyla ilgili olarak. Ya benim gördüğüm, son bir yıl içerisinde bu iktidarın İnternet'e karşı ne kadar antipatik bir durumda olduğunu hepimiz gördük, hatta "İnternet'i kapatalım." deniliyor. Tamam İnternet'i düzenleyelim de elektronik ticareti düzenleyeceğiz, bunun olmazsa olmazı İnternet. Burada "İnternet'i kapatalım." diyen mantığında adamlar var. Özgürlük kavramlarını bir kenara bırakıyorum, ticaret tarafından bakıyorum, orada da bir problem olacak demektir. E nasıl ilerleyeceksiniz? Problem buradan kaynaklanacak önümüzdeki durumda. Türkiye, elektronik ticaret konusunda şu anda çok sıkıntılı yerlerde değil. Değil ama bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi, dünyanın gelişkin ve gelişmekte oldukları rakamlarla bizim kıyaslamamız.
Şimdi, 2011, 2012'lerde ve 2013'lerde 40 milyar TL'ler civarında Türkiye'de bir hacim gözüküyor ama bu 40 milyar TL'lik hacmin içerisinde bankaların da destekli olan rakamları var. 2016'da Türkiye için beklentiler 50 milyar TL. İnternet üzerinden ya da e-ticaret üzerinden bir vesileyle o paranın ticarete dönüşeceği düşünülüyor. Ama gelin bir rakamlara bakalım, "Dünya nasıl gelişiyormuş, dünyanın rakamları nelerdir?" diye onlara bir bakalım. Avrupa'daki elektronik ticaret 2012 yılında 156 milyar dolar, 2016 beklentisi 280 milyar dolar. Avrupa'daki bütün ülkeleri topladığınızda 300 milyon nüfusu var, Türkiye'de de 75-80 milyon nüfus konuşuluyor. Orana baktığımızda -aslında bir felaket var önümüzde- görülüyor, çok sıkıntı var orada. Ciddi bir şekilde altyapıların halledilmesi gerektiği görülüyor.
Aynı şekilde, Amerika'daki pazara baktığımız zaman, Amerika 2012 yılında 231 milyar dolar bir hacim üretmiş e-ticarette ama bakıyorsunuz ki 2016 yılında 390 milyar dolar diyor. Bunlar fiktiftir, neden fiktif olduğunu söyleyeyim. Dünya üzerinde kurdukları şirketlerle, mesela Google gibi, Apple gibi buna benzer şirketlerle Avrupa'da bazı ülkelerde o şirketlere parayı aktardıkları için, oralarda paraları tuttukları için o rakamları Amerika'ya yazmıyor, orada değil yani o rakamlar.
O nüfus oranları, aslında ticaretin gelişkinliği ve o ülkedeki bilgi teknolojilerine verilen önemle görülüyor. Biz, Türkiye olarak, e-devlet anlayışımızda şu anda -Birleşmiş Milletlerin raporuna dayalı söylüyorum bunların hepsini, insani gelişmişlik raporlarına dair söylüyorum- 89'uncu sıradayız yani bu algı öyle. Çünkü, biraz önce çocuklarla ilgili matematikteki gelişmişliği anlattım, o aslında bilimsel altyapının kurulmasıyla ilgili insan kaynağı desteği. Üniversitelerde zaten böyle eğitimler de vermiyoruz yani. Buradaki -görülüyor ki- Çin gibi, Rusya gibi, Hindistan gibi ülkeler inanılmaz, en az 50 katı, 100 katı ileriye gitmişler; biz 1 olanı 1,9'a getirmişiz. Matematikteki sınıfta kalışımız... Dünyadaki matematik lotunda sınıftayız.
Bizim TÜBA'da bile aradığınız kriterlerin en azından -bakın TÜBA'ya, Türkiye Bilimler Akademisine kimleri üye yaptıklarını- yüzde 70'ine neredeyse imam-hatip mezunu olan adam alıyorsunuz. Ya, burası Bilimler Akademisi kardeşim, Türkiye Bilimler Akademisi, gidin, yeni üyelerine bakın, asosiye üyelerine. Dünya ne diyormuş bununla ilgili, TÜBA'yla ilgili? Ne diyormuş dünya bu konuyla ilgili? Onun da sadece ve sadece adı kaldı, kendisinin bir şey ürettiği yok. TÜBİTAK diyorsun, işte orada montaj mı değil mi, onlara bakan bir kurum hâline döndürdüğünüz için bilime bakışınız böyle bu tarafından baktığınızda.
Dünyada 7 milyar nüfusun yüzde 39'u İnternet kullanıyor. Bu, ciddi şekilde 2,8 milyar insana tekabül eder. Türkiye'de de ciddi bir oran olduğu söyleniyor. Bu rakam 37,5 milyon insana tekabül ediyor. Ben bu İnternet kullanım oranında şöyle bir problem olduğunu düşünüyorum: Bunların hepsinin, 37,5 milyonun bir vesileyle İnternet'in üzerinde dijital okuryazarlık problemleri var. Eğer biz dijital okuryazarlık problemini halledemezsek, yasakla, sopayla, onunla, bununla insanları İnternet mecrası üzerinde herhangi bir şekilde eğitemeyiz, böyle bir şey yok. Elinizde bir sopa İnternet'te kimin ne yaptığına bakar bir hâlde bu ülkeyi götürmeye çalışırsanız, oradan ne elektronik ticaretin gelişmesini bekleyebilirsiniz ne de insani gelişmişlik bekleyebilirsiniz. Bu memleketin hâli bu noktada harap, bilimsel eğitim noktasında harap; ben söylemiyorum, Birleşmiş Milletlerin raporları söylüyor, ben söylemiyorum bunu.
Mesela, e-ticaret konusunda yeni düzenlemelerle birlikte neler getirilmesi lazım? Ya, bu Türkiye'de bilim, teknoloji noktasında hangi bakanlık neye bakar ben bilmiyorum. Ya, vatandaş nereden bilsin, ticareti yapan adam nereye güvenecek? Bir kere burada en önemli konu güven problemi zaten. Şimdi, bir sürü kurum bir sürü şeye bakıyor. Acilen, tüm sorunları tek elden çözecek olan bir kurumu bir güven tahsisine oturtmak lazım, oturtamazsanız bu işi çözemezsiniz.
Bakın, size çok basit bir şey anlatacağım. Ya, her gün neredeyse bankalar, sigorta şirketleri, bir sürü adam telefonla taciz ediyor "Şöyle bir ürünümüz var, şu var, bu var.", sabahın köründe arıyorlar bir vesileyle veya herhangi bir kurum arıyor, hiç tanımadığınız bir adam arıyor sizi "Ben bilmem kimim, şöyle bir ürün getirdik, şunun için arıyorum." falan diye. Mail atıyorlar mı, atıyorlar; mesaj atıyorlar mı, atıyorlar; telefonla taciz ediyorlar mı, ediyorlar; sosyal medyadan taciz ediyorlar mı, ediyorlar. Ya arkadaş, bu adamlar bu verileri nereden buluyor? Ben size söyleyeyim nereden bulduğunu, TÜRK TELEKOM'dan alıyor, Turkcell'den alıyor, oradan alıyor, buradan alıyor, daha vahimini söyleyeyim, bu devletin kurumlarından alıyor. Ya, daha yeni Sosyal Güvenlik Kurumunun 65 milyon liraya dataları sattığına, gelir elde ettiğine dair olaylar ortaya çıktı, 65 milyon TL bundan gelir elde ettiğini söyledi. Şimdi, demek ki ne yapmış? Kişilerin verilerini satmış birilerine, o adam da seni arıyor küt diye telefonla. Ya kardeşim, burada biz daha bundan birkaç ay önce Kişisel Verilerin Güvenliği Kanunu'nu çıkarmadık mı? Peki, hiç kimse bu konuyla ilgili olarak bu adamı şikâyet etmiyor mu? Etmiyorsa bile bu memlekette yürütme yok mu kardeşim? Yargı yok mu? E buradan bunlara şikâyet etmiyor mu kimse? Ediyordur mutlaka ama bir kurum yok ki burada o kurum bu işleri halletsin.
Daha buraya gelmeden önce bir banka beni arıyor. "Kardeşim, benim verimi nereden aldınız siz ya, nereden aldınız bu verileri?" dedim. Bu kişisel veriler şu demektir: Adamın evini, telefonunu, profilini bilmem neyini alıyor. Demek ki adamın o üründen satın aldığını biliyor veya o ürüne ihtiyacı olduğunu bilen bir profesyonel yapı kurulmuş, o yapıda da adamı profillemişler "Bu adam şunu alır, bunu alır, şunu yapar." filan diye. Bu suç zaten suç, suç bu. Bu adam bunları nereden almışsa oraya mutlaka yargı yoluyla birinin elinin değmesi lazım. Bu bir tacizdir, aslında vahşi bir kapitalist hikâyenin sonuçta devamıdır bu. Böyle bir şey olur mu ya? Bunun düzenlemesini tabii ki yapacağız ama bunu düzenleyen bir kuruma ihtiyaç var, bunu düzenleyecek bir kuruma ihtiyaç var. Bu 3 tane, 5 tane bakanlık tarifiyle olmaz. Dedim ya bilgi teknoloji konusunda hangi bakan, neye bakıyor ben bilmiyorum. Orada bakmak lazım girip İnternet'ten, o ona mı bakıyor, bu buna mı bakıyor, şu şuna mı bakıyor; hangi kurumdur; nedir? Böyle bir şey olmaz zaten, böyle bir şey olur mu ya?
Tüketici hakem heyetlerinin hiçbiri çalışmıyor, kim ne derse desin yalandır bunların hepsi. Ticaret odalarındaki tüketici heyetleri, işte, rakamları orada tanıtıldı, "Belli rakamlara kadar tüketici heyetleri karar verecek." dendi. Kardeşim, çalışmıyor, çalışmıyor. Üstünde insanlar kendi haklarını savunamaz hâle gelmişler. Bunlar ciddi problemlerdir bu ülke için.
Ben ticaret hacmi konusunda, önümüzdeki süreçte, eğer bu altyapılarla ilgili, işte, TÜRK TELEKOM'daki bu rekabetin engellenmesi olayını kaldırmadığınız sürece, PTT'yle önümüzdeki süreçte tekele döndürüp rekabeti önlediğiniz sürece ve aynı şekilde bazı kurumlara müdahale etmediğiniz sürece büyük problem çıkacaktır. Çünkü neden? 2013-2014 yılında Türkiye'de e-ticaret üzerinden yapılan tüm rakamların, 40 milyar TL olan rakamın yüzde 97'sini, tüm rakamın yüzde 97'sini, 12 bin tane e-ticaret sitesinin yüzde 2,5-3'ü yapıyor. Ya, bu ne demektir? Kartelleşme olmuş orada çünkü altyapılar pahalı, İnternet'i kazıktan satıyorsun, KOBİ'lere bunu anlatmıyorsun, kavram karmaşası da diz boyu olmuş. Bankaları olanlar yapacak önümüzdeki süreçlerde veya holdingleri olanlar e-ticaretleri yapacaklar, öyle görünüyor yani.
E, teknoloji üretimi yaptığınız da yok ortada, böyle bir şey yok. Ya, buraya bir ağırlık verip yeniden, aşağıdan...
"Örgün eğitim" dedim. Örgün eğitim... Ne demek istiyorum: Üniversitelerde bu eğitimlerin bir an önce başlaması lazım, e-ticaret eğitimlerinin başlaması lazım üniversitelerde.
Neden? Şuradan geliyor aklıma: Bu 40 milyar TL'de nasıl bir mecrayı kullanarak İnternet üzerinden gelip buradan satın alma yapmış? Yüzde 39 civarındaki rakam akıllı telefonlar üzerinden gelmiş, yüzde 27'si tabletler üzerinden gelmiş, yüzde 34 civarındaki de hesaplar üzerinden gelmiş.
Şu demektir: Kardeşim, mobil uygulamalar çok önemli hâle geliyor dünyada, hepimiz bazı aplikasyonları kullanıyoruz... Çocuklarımıza mobil uygulamasını -ama altyapıyı doğru kurarak- yani kendi özgün yazılımlarımızı, özgür yazılımlarımızı öğreterek mobil uygulamaları yapıp önümüzdeki sürece hazırlıklı olmamız gerekiyor. Belli ki mobil uygulamalar üzerinden gidecek bunlar. İkisi toplandığında yüzde 70'lere yakın bir rakam yapıyor çünkü. Bu, çok değerli ve çok önemli.
Şimdi, ticaretteki bu güven duygusu en büyük problemdir İnternet'te. Ticaretteki güven problemini gidermediğiniz sürece, düzenlemeler getirmediğiniz sürece, bir kuruma "Bak, sen bunu takip hâlinde olacaksın." demediğiniz sürece o güven problemi her zaman sıkıntı yaşar. Çünkü neden? Bir site, büyük bir holdingin veya bankanın referansı olmadan çok ciddi bir şekilde e-ticaret yapılacak bir mecraya dönmüyor. Bizde hâlâ, mesela normal ticarette bugün bakın, çeklere güven kalmamıştır. zaten ortada. Zaten o eski "söze güven" denilen mesele çoktan yerle bir oldu, çoktan aslında kemikleri bile kurudu ama bu hikâye, bir türlü... Ticaretteki, genel ticaretteki güven duygusu sağlanmadan İnternet'te, başka bir mecrada bunu yaparken güven duygusunu sağlayamazsanız, o yüzde 97 hacmi yapan yüzde 3 önümüzdeki süreçte tekelleşecek komple, aşağıda ne KOBİ'ye ne de kendine "girişimci" diyen gariban bir vatandaşa e-ticaret yapabilme bir vesile hacmi sağlamayacak. Bu çok aşikârdır yani. Bunu yapmazsanız, aşağıda bunları düzenlemezseniz, tamamen güveni tahsis edemezsiniz, bu yapıda sıkıntı çıkacağı yüzde yüzdür yani. Tabii, e-devlet'in de bunu kullanması lazım. Dedim ya, e-devlet konusunda burada "On iki yılda bunları yaptık." diyorsunuz ama Birleşmiş Milletler gelişmişlik raporunda "Sen, 90'ıncı sıradasın." diyor ya, "90'ıncı sıradasın." diyor. E, teknoloji odaklı ihracatı zaten anlattık. Gerçi olumlu bir sürü şey daha öncesinden söyledik, komisyonlarda da söyledik ama dinleyen yok. Dinlemesinler, biz bu ülke için gerekli olan her türlü rapora imza attık, bundan sonra da atmaya devam edeceğiz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)