| Konu: | Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.10.2014 |
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu akşam elektronik ticaretle ilgili bir yasal düzenlemeyi hep birlikte değerlendiriyoruz. Muhakkak ki dünyanın geldiği nokta itibarıyla elektronik ticaret vazgeçilmez bir olay, giderek de pazar içerisindeki payını yükselten bir olay. Biz de bu gelişen ticari olayla ilgili olarak bir yasal düzenleme yapıyoruz. Yaptığımız yasal düzenlemeyi bir boyutuyla partilerle komisyonlarda tartışarak ortak bir noktaya getirdik ama ben bugün şahsım adına söz alarak başka bir boyutunu burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye'de e-ticaretle birlikte ticaret ortamını beraberce konuşalım.
Türkiye'de ticaret giderek büyük oranda sınırlı sayıdaki şirketin ve gücün elinde toplanma noktasındadır. Bu olay, aynı zamanda dünyada da bu şekilde gelişmektedir maalesef.
Bakınız, bundan kısa bir süre önce Nobel ödülleri açıklandı. Nobel İktisat Ödülü'nü alan Fransız Jean Tirole ne üzerine Nobel Ödülü'nü aldı biliyor musunuz? "Regülasyon" dediğimiz, ekonomik regülasyon üzerine ödülünü aldı. Bu neyi getiriyordu? Piyasada oligopol, tekel noktasına gelen özellikle de halkın temel ticari alanlarında, elektrik dağıtımı, doğal gaz ve benzeri ticari alanlarda, oligopol yatırımcı sayısı da çok az olunca satın almalarla birlikte ciddi sayıda sınırlı firma piyasaya hâkim oluyor, istediği gibi fiyatı ayarlayabilme noktasına geliyor ve bugün Nobel İktisat Ödülü'nün buna verilmesinin nedeni Amerika'da 2008 krizi sırasında böyle bir regüle eden düzenleyici kurumların olmaması, Amerika'daki ekonominin "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler." anlayışıyla egemen bir şekilde oluşmasından dolayı, 2008 krizinde düzenleyici piyasalar olmamasından dolayı, Amerikan ekonomisi büyük bir sıkıntı gördü. Bu iktisatçı da dünyada bu krizlerden de ders çıkartarak yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu söyledi.
Biz bu kanunu çıkartıyoruz ama rekabet açısından Türkiye'nin de e-ticarette bir düzenleme yapmadan bu yasal düzenlemelerin piyasada ciddi fiyat ve pazar denetimi açısından kendi kaderine terk edildiğinin altını çizmek istiyorum.
Bakınız, bu piyasada öyle firmalar var ki ürünü her aşamasında fabrikada üretiyor sanayicisi, malını pazarlıyor ve elektronik ortamda her şekilde lojistik şirketiyle satıyor.
Sayın Bakanım, siz Gümrük ve Ticaret Bakanısınız, piyasada küçük işletmelerin, ticaret yapan insanların, zaten büyük sermaye, AVM'ler ve hipermarketler aracılığıyla pazar payları gittikçe daralıyor. E-ticarette de bu firmalar ciddi bir şekilde alabildiğine güçler oluşturuyor çünkü bunlar çok büyük güç hâline geldi. Bakınız, Çinli bir firma Alibaba, New York Borsası'nda 25 milyara borsaya kote oldu. İlk açılış fiyatı 34-36 dolar, seansın kapanışı 99 dolar ve böyle bir güç hâline geldi bir Çin firması. Niye bu fiyatları buldu? Çünkü pazara hâkim oldular. Şimdi, Türkiye'de de aynı noktada ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıyayız, ticaret zaten daralmış. Bakınız, artık vergide ilk 10'a giren sıralamaya baktığımızda parayı kazananın ilk 8'i banka, ondan sonra gelen 2 kuruluş TELEKOM'la Turkcell. İlk 10 kuruluş ticaret ve sanayi kuruluşu değil. Demek ki giderek daralan bir piyasa var, tüccar para kazanamıyor, sanayici para kazanamıyor ama giderek pazara egemen olan sınırlı sayıda tekel pazarı istediği gibi regüle ediyor. Bunun sonucu nedir? Bunun sonucu, üretimi de belirleyen bir satış organizasyonudur. Şu an eğer bu rekabet ortamını sağlayamaz ve üretimi bunların istedikleri ürünü pazara getirdiği bir noktada bırakırsanız Türk sanayisi de çöker, Türk tüccarı da çöker, Türk esnafı da çöker. Bu çöküntünün altında hep beraber kalırız. Bunun tedbirini almak zorundayız. Ben e-ticareti yasaklayalım demiyorum ama rekabeti regüle eden kuruluşları koymalıyız.
Sizin iktidarınız döneminde daha önceden piyasayı düzenleyen birçok kuruluş bağımsız kuruluş hâlindeyken, örneğin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, örneğin EPDK ve benzeri kuruluşlar bağımsız, hükûmetten ayrı, özerk kurumlar hâlindeyken sizin döneminizde bu kurumlar siyasi kurum hâline getirildi, bütün atamaları hükûmetler tarafından yapılır hâle geldi. Yani, Türkiye'de piyasanın düzenlenmesinde bağımsız kuruluşların etkisi sizin döneminizde giderek azaltıldı, Hükûmetin denetimine bırakıldı.
Bu anlamıyla şunun altını çizmek istiyorum bugün burada: Türkiye'de ticaret giderek sınırlı sayıda güçlü firmaların eline geçiyor. Buna diyebilirsiniz ki: "Ticaret bu noktaya geldi." Ama, ticaretin bu noktaya gelmesi üretimi de etkiliyor. Bakınız, perakende sektöründe giderek artan kendi markasını üreten satış noktaları var. Öyle satış noktaları oluştu ki bu satış noktaları, fabrikaları fason üretim merkezi hâline getirdiler. Fabrika kendi ürününü üretmiyor, bu firmalara ürün üretir hâle geliyor; bir gün fabrikaya diyor ki piyasada ürünü olmadığı için: "Benim ürünümü şu fiyattan üreteceksiniz." üretmediği zaman fabrikasının kapısına kilit vuran noktaya geliyor. Veya anlaşamadı fiyatta fabrikayla bir kişiye diyor ki: "Bir üretim bandı kur, benim markamda üretim yapmaya başla." Yıllarca sanayi olmuş, üretim yapmış, marka olmuş bir sanayicinin karşısına o satış noktasına fason üretim yapan hemen alternatif, yeni bir üretim mecrası doğuyor. Bunlar artık Türk sanayisini, Türk üretimini, Türk ürününü pazara, rafa sokmaya karar veren birkaç tane büyük firma oluyor. Bu, Türkiye'de de çok tehlikelidir, dünyada da çok tehlikelidir.
Bugün, aynı şekilde diğer alanlarda da, elektrik piyasasını özelleştirdiniz, aynı şey oralarda yaşanıyor. TÜRK TELEKOM'da aynı şeyler yaşanıyor. Doğal gaz piyasası ona eklemlenecek. Bütün bunlara baktığınızda, vatandaşın alım gücünü tayin eden, alacağı ürünün fiyatını tayin eden büyük oligopoller oluyor. Ve dünya bunu görmüş, Nobel İktisat Ödülü'nü bunun regüle edilmesi noktasında düzenleyici, denetleyici kurumlar oluşturulması konusunda fikir üreten bilim adamlarına vermiş. Biz bu elektronik yasayı çıkartırken bu rekabet ortamını sağlayacak düzenlemelerden uzak, ciddi bir şekilde piyasayı kendi kaderine hatta uluslararası kuruluşlara yaptık. Avrupa Birliğiyle imzaladığımız Gümrük Birliği Anlaşması da bizim bu anlamıyla ikinci bir dezavantajımız olarak bu alanda uluslararası firmaların Türk pazarını istediği gibi kullanmasına imkân sağlayacak bir noktaya gelecektir. Onun için bu kanunla ilgili bugün konuşma yaparken bu yasayla birlikte küçük tüccar, çarşılarımız, Kemeraltı'mız, Bursa Kapalı Çarşı'mız, İstanbul Kapalı Çarşı'mız, Antalya Kaleiçi'miz ve benzeri bütün çarşılarımız ciddi bir tehlikededir. Bunların elektronik ticaret yapabilmesi kendi başlarına, vereceğiniz yazılım destekleriyle mümkün değildir. Eğer lojistiği yoksa bu yapılamaz. Bu lojistik ne olabilir? Mesela PTT olabilir. PTT'yi küçük işletmelerin lojistik alt yapısında, devlet bağımsız bir kuruluş olarak onların emrine sunmalıdır ki ancak piyasa denetlenebilsin. Bu sakıncalara ve bu tehlikelere dikkatinizi çektim.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)