| Konu: | Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.10.2014 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, çok uzun süredir bekleyen bir kanunu görüşüyoruz. Hatta üç dört yıldır bekliyor ama geçmişine bakarsanız 90'lı yıllardan itibaren kararlaştırılan ama bir türlü, birtakım pansuman tedbirler dışında, köklü bir şekilde düzenlenemeyen bir alan. Bildiğiniz gibi ta 1997 yılında Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu karar almış ama koordinatörler, onlar bunlar derken üç dört yıldır da Mecliste gündemde bekleyen bir tasarıydı.
Türkiye'nin en önemli sorunu olan cari açığın, yani buna bağlı olarak dış ticaret açığının kapatılması açısından önemli bir düzenleme yapıyoruz. Yani elektronik ticaret bugünün çağında çok geç kalmış bir uygulama ve bunun da alt yapısının, yasal alt yapısının, ikincil mevzuatlarının ivedilikle güncelleştirilmesi, gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bununla tabii ki olay bitmiyor, sadece e-ticaretin mevzuatını çıkarmakla bitmiyor. Bir taraftan bunu destekleyecek kanun çıkarıyoruz ama öbür taraftan teşebbüs hürriyetini yok edecek, yabancı yatırımcıyı ürkütecek bazı düzenlemeler yapıyoruz Sayın Bakanım. Siz şimdi yeni Bakansınız, hayırlı olsun ama ekonomideki en önemli şey mülkiyetle ilgili haklardır, teşebbüs hürriyetidir. Eğer onu koruyamazsanız... E, biz bir taraftan ne getiriyoruz? Hukuki düzenlemelerle, makul şüpheyle vatandaşın malına mülküne el koymayı getiriyoruz. Öbür taraftaki somut deliller ne oldu? Bunlar gitti. Açıkçası, şimdi bu şartlarda bizim yaptığımız düzenleme amacına nasıl hizmet edecek? Gelip buraya yatırım yapacağız. "Dış ticaret açığını azaltmak için yabancı yatırımcı çekelim." diyoruz ama bir taraftan da geliyoruz bu yasal düzenlemeleri tersine çevirecek, üç ayda, altı ayda yeniden bazı düzenlemeler yapıyoruz. Maalesef, bu işte o yatırımcının ürkmesine neden oluyor, siyasi belirsizliğin yanında ekonomik belirsizliğe neden oluyor. Sonra da hep beraber çıkıp "Neden bu 'rating' şirketleri siyasi belirsizliği dikkate alıyor, neden bu hukuki düzenlemeleri dikkate alıyor?" diye kızıyoruz.
Bakın, buradaki temel şey hukuk güvencesidir. Bunu sağlayamadığımız zaman bu elektronik ticaretin düzenlenmesinden sağlayacağımız 1-2 milyar dolarlık artışla bu sorunu çözme şansımız yok. O nedenle, önce hukuk güvencesini hukuk devletinin vermiş olduğu imkânlarla o yurt içinden gelenlere de yurt dışından gelenlere de yabancı uyruklu olanlara da yerli olana da bu yatırım güvencesini sağlamak lazım. Vatandaş şimdi yapacak, herhangi bir gerekçeyle "Biz makul şüphe gördük, buna el koyalım." O zaman bir anlamı kalmıyor. Dolayısıyla, bunun topyekûn bir şekilde ele alınması gerekiyor. Hakikaten, düzenlemelerde gerekli olan kısım var ama bu yeterli bir şey değil. Arkadaşlarımız alt komisyonda düzeltmişler, çıkardık, tamam, sorun çözüldü mü, dış ticaret açığımız kapanacak mı? Bir taraftan başka politikaları uygularken öbür taraftan bunları getirmeyi hakikaten ben garip gördüm yani çok garip bir hukuk uygulaması. Somut delillerin olduğu birtakım şeylerde bir anda 50 küsur kişi birden tahliye ediliyor. E, peki, öbür tarafta ne geliyor? Hiç alakasız bir kitap yazmış birisi, bir makale yazmış birisi burada makul şüphe var diye içeri alınıyorsa... Eğer o kanunlar tasarlandığı şekliyle çıkarsa yani vatandaşın mal varlığına el koyma, müsadere etme, birtakım şeyleri sorgulama, tam tersine vatandaş burada çalışırken bir anda içeriye düşerse herhangi bir somut delil olmadan... Maalesef bunları sürdürme şansımız yok.
Ben anlamıyorum, yani hakikaten hukuka olan güvenimiz yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Nasıl oluyor, burada soruşturma komisyonu devam ederken bir anda... Yani, somut ve soyut kavramlarını karıştırır oldum arkadaşlar, hukukçular bana yardımcı olsun. Somut şüphe ne demek, makul şüphe ne demek veya nasıl oldu da mart ayının başında çıkan bir kanun değişti? Yani, gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Bu paketin içerisinde, yukarıda, torbada iptal ettirmiş olduğumuz CMK 153 de var biliyorsunuz. O da yine bu konularla ilgili daha önce değiştirilen bir husus, yine mart ayında çıkmıştı. Bir anda ne oluyorsa işimize gelmediği zaman altı ay geçmeden tersine dönüyor. Yani, nasıl oluyor da, altı ay içerisinde hangi uygulama oldu da bu değişiklikleri yapma ihtiyacı hissettik, anlamıyorum. Yani, bizim gözümüzle gördüğümüz ayakkabı kutuları, para makineleri, kasalar... Yani somut değil mi? Yani rüya mı gördük biz? Ya, tamam, bunlar yine kapatılabilir ama en azından şuradaki komisyonun sonucu bir çıksın. Normal şartlarda, yine yandaş yargı da olsa onlar usulen bir yargılasın, hâkim en azından karar versin. Yani savcının gelip böyle vermesi hakikaten bizim vicdanlarımızı kamuoyu olarak yaralıyor. Değerli arkadaşlar, yani mart ayında çıkan şeyin tekrar temmuzda getirilmesi... Şimdi de bekliyor. Özellikle bekletiyorlar ki diğer maddeyle beraber işletecekler. Soruşturmanın gizliliğiyle ilgili madde gelmemişti. Ben de şaşırdım önce: "Ya, bunu hemen çıkaracaklardı." Yukarıda biz bir gece sabaha kadar kavga ettik, sonra arkadaşlarımız çekti, tek madde gelir... Sonra jetonum düştü. Bu arada soruşturmanın gizliliği gelmeden Değerli Komisyon Başkanımız -artık şüphelilerin de diyemeyeceğiz çünkü tahliye kararı gibi artık takipsizlik verdiği için- avukatlarına götürüp bunları vermiş. Eğer kanunu erken çıkarmış olsaydık onların avukatlarına da soruşturmanın gizliliği geldiği için, sözde paralel operasyona paralel olarak, böylece o bakanların avukatlarına da çocuklarının avukatlarına da veremeyecekti. Sonra anladım ki onun için geciktirmişler o bir maddeyi de, şimdi paketle beraber gelecek. Dolayısıyla...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Senin jeton dikdörtgenmiş!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Tabii. Yani, hakikaten, hemen getireceğiz diye o gece çıkarmayı düşünüyorlardı. Tek madde olarak getirmelerini de ben söyledim. Bu bizim ihtisas alanımız değil Plan ve Bütçe Komisyonu olarak. Dedik ki: "Götürün oradan çıkarın."
Yani, ben anlamakta zorlanıyorum Sayın Bakanım. Siz de biliyorsunuz ki burada sizinle telefonda görüştüğümüz, komisyonda reddettiğimiz bir Kamu İhale Kanunu'na ilişkin düzenleme burada adrese teslim gidiyor. Şimdi nasıl güvenecek öbür adam. Yani, yapılmış bir ihalenin devamında birtakım düzenlemeleri sonradan yaptığımız zaman, özelleştirmelerde olduğu gibi, eğer o hukuk şeyini kaybedersek yabancı yatırımcı nasıl gelsin? Yani, geldiği zaman bir güvencesi yoksa, aldığı şartlarda farklı bir şey olmayacaksa, o zaman insanlar çekiniyor. Dolayısıyla, burada yapmış olduğumuz uygulamayı siz de gayet iyi hatırlıyorsunuz, ayrıntısını söylemiyorum. Yukarıda konuştuk "Tamam, gelmeyecek." alt komisyonda "Tamam." dedik, üst komisyonda yok, burada hemen maddenin içine ilave edildi. Yani, anlamakta zorlanıyorum nasıl oluyor. İki tane, üç tane firmaya doğrudan bir teslimat. Efendim burada bir mağduriyet varmış. Peki, yapıldığında yok muydu? İşte hukuk dediğimiz bu. Koyduğunuz kuralları sonradan değiştirirseniz... Hatırlarsanız "Ben böyle olduğunu bilseydim ben de girerdim." dedi büyük patronlardan bir tanesi. Bir ihale yapılmıştı, sonrasında şartlar değişti. Vatandaş gelmiş, komisyonda arkadaşlar da aracı olmuş "Efendim, biz şu kadar zarar ettik." Ne yapalım yani, bu işte kâr da var zarar da var. Eğer başlarken düşünmüyorsanız... Böyle bir şey olabilir mi? Gerekçe şu: Efendim, akaryakıtta ÖTV, KDV öngörülmeyen şekilde artmış, bunu fazla kullananlara verelim. Nedir? Yüzde 50'den fazla. Peki, yüzde 49 kullanan ne olacak, onun zararı ne olacak?
Bu kadar spesifik, kanunların genelliği ilkesine aykırı bir şey olabilir mi? Biz bunu yaptığımız zaman e-ticareti düzenlesek ne olur düzenlemesek ne olur? Çünkü, asıl bizim cari işlemler açığımızı, dış ticaret açığımızı kapatacak olan, imalat sanayinde yüksek teknolojili, yüksek katma değerli üretimlere doğru kaymamız lazım. Bunun için de yabancı sermayeyi fiziki yatırımlara çekmemiz lazım. Portföy yatırımlarıyla gelip sıcak para olarak girip çıkması bizim işimizi çözmüyor. O nedenle, mülkiyet hakkıyla ilgili, teşebbüs hakkıyla ilgili, hürriyetiyle ilgili hukuk güvencesini sağlamamız lazım. Aksi takdirde, bunlar gerekli olmakla birlikte bizim sorunlarımızı çözmez. Gelin yol yakınken bu somut şüphelerden vazgeçerek daha yeni getirdiğiniz şeyleri koyup makul şüpheler arayıp birilerini yaftalamaya çalışmayalım çünkü hukuk herkese lazım. Yarın, bu değiştirdiğiniz düzenlemeler sizi de vurabilir, başka şekilde sizin aleyhinize çalışabilir. Hukukun genelliği ilkesini bozmayalım. Ülkemizin temel ekonomik, sosyal sorunlarını hep birlikte burada uzlaşarak... Ki şimdi Komisyonda başka bir şeyi görüştük akademisyenlerle ilgili uzlaşarak -yetmedi ama- "evet" dedik. Bu gibi konularda gelin bunlarla vakit geçirelim. Lüzumsuz hukuksal düzenlemelerle Meclisin ve milletin vaktini çalmayalım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)