| Konu: | Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.10.2014 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. E-ticaret yasasının ikinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Bu kanunu, birçok arkadaşımızın da belirttiği gibi, oy birliğiyle komisyonlarda çalışarak bu noktaya getirdik. Aslında, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda birçok kanunda ortak kararlar alabilme, piyasanın gerektirdiği ve ihtiyaçların dayattığı koşullarda yasal düzenlemeler yapma konusunda Komisyonumuzun uyumlu bir çalışması olduğunun da altını çizmek istiyorum. Her 4 parti grubundan arkadaşlarımız da uyumlu bir çalışma göstermeye çalışıyorlar. Bu kanun da bunlardan bir tanesidir. Ama, gönül neyi arzu ediyor? Bu Parlamentonun tümüyle ülkenin ihtiyaçları ve ülkenin geleceğine ilişkin konularda objektif bir tartışma ortamının yaratılarak bu Parlamentodan işlevine uygun kararlar çıkabilmesini sağlaması gerekiyor. Sekiz yıldır bu Parlamentodayım, maalesef, gördüğüm temel eksikliğin altını çizmek istiyorum. Eğer bu Parlamentonun kendi inisiyatifi, milletvekillerinin özgür iradesi ve ülke ihtiyaçlarından kaynaklanan talepler değerlendirilerek yasal düzenlemeler yapılmasına fırsat verilirse bu Parlamentodan bu ülkenin menfaatlerine çok yasal düzenlemeler çıkabilir. Ama bu Parlamentonun iradesinin üstüne çıkarak, dışarıdan dayatılan ve Parlamentoda tartışılmasına imkân sağlamak yerine grup kararlarının uygulanmasına baskı yapılarak imkân sağlanan yasal düzenlemeler gerçekten bu ülkede yarar getirmeyen yasal düzenlemeler oluyor.
Bunun sonuçlarıdır ki birçok olumsuzlukları yaşıyoruz. Şu an Türkiye ciddi sorunlarla karşı karşıya. Şurada bulunan 550 milletvekilinin yüzde yüzü belki bunlardan rahatsız. Yani ülkenin komşularıyla girdiği ilişkiler, sınırlarımızın kevgire dönmesi, ülke içerisinde yaşanan karmaşa, bu karmaşanın yarattığı huzursuzluklar, ülkede bayrağımızdan Atatürk heykellerine kadar yakılma noktasına gelen huzursuzluk tüm bu Parlamentoyu rahatsız ettiği gibi halkımızı, vatandaşlarımızı da rahatsız ediyor. Bu rahatsızlığın bu noktalara ulaşmasında birinci sorumlu iktidardır. İktidar, ülkeyi yönetirken öncelikli olarak "istişare" dediğimiz, "danışma" dediğimiz ve ülkenin yönetim şekli olan yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrımına dikkat ederek onların koordinasyonunu sağlayıp bu ülkeyi doğru şekilde yönetmekten geçer. Ama ülkemizde, sekiz yıldır yaşadığım bu Parlamentoda bir eksikliği söyleyeyim: İktidar muhalefeti görmezden geliyor, muhalefete hiçbir şekilde söz hakkı tanımamaya özen gösteriyor, "Ben halkın oyunu aldım, Parlamentoda çoğunluğu elde ettim, ben istediğimi yaparım." diyor. Bu çoğulcu yaklaşım, Parlamento aritmetiğine dayanan yönetim şekli doğru bir şey değildir. Bunun getirdiği çok ciddi sorunlar bu ülkede az önce saydığım karmaşaları getiriyor. Bundan dolayıdır ki, yasamanın özgür iradesini kullanamaması, yürütmenin yasamayı da kendi etkisi altına alması ve son dönemde de yargı üzerinde hâkimiyet kurma istekleri bu ülkedeki temel kargaşalardan birisidir.
Değerli arkadaşlar, "Adalet mülkün temelidir." diye büyük önder Mustafa Kemal Atatürk söylerken mülkten kastı mal mülk, kasa, şirket, tarla tapan değildi; mülkten kastı, devletti. Devletin temeli adalettir; adaletli olacaksınız, adaletli davranacaksınız. Bugün ülkede -bakın, samimiyetle söylüyorum- hangi parti olursa olsun adaletli bir iktidar olsun canımla başımla beraber olsun. Ama adaletli olacak; yasama, yargı, yürütmenin birbiriyle eş değer yaşamasına imkân sağlayacak. Siz, adalet duygularını zedeleyen bir noktada idare ediyorsunuz.
Ticarette de bu böyle. Ticarette iktidara yakın olmadığı hissi olan insan korkuyor. Bu korkuyla yaşayan, ticaret yapan bir ortamı yaratmamalısınız, bundan üretkenlik, bundan doğru bir ticaret çıkmaz. İş yerlerine filan gazeteyi koyarsam beni Maliye memurları, Sosyal Sigortalar müfettişleri denetlemez diyebilen bir anlayışı burada egemen kılarsanız bu ülkede ticaret doğru olmaz.
Değerli arkadaşlarım, geçmişte ve bugün gittiğimiz birçok sivil toplum örgütü, meslek örgütü, iktidara haklı olarak kendi meslek grubunun eleştirilerini getirmekten korkuyor. Bu korkuyla özgürce kendi meslek sorunlarını söyleyip çözümü için ortam yaratmada Hükûmetle ortak platform noktasına gelemiyor. Bütün bunlar bu ülkeye katkı sağlamıyor, bu ülkeyi daha içe kapanan, daha üretkenlikten uzak ve dünyayla rekabet konusunda içe kapalı bir ülke hâline getiriyor.
Bakınız, giderek Türkiye orta gelir tuzağı dediğimiz olayın tam göbeğine takıldı. Neden? Çünkü değişen çağdaki bilgi, teknoloji ve yenilikçilik dediğimiz, inovasyon dediğimiz olayda geri kaldık. Bu geri kalmayla bizim ihracatımızda da üretimimizde de gelebileceğimiz nokta orta geliri aşmaz noktada ama Türkiye, bunu aşabilmesi için bilgiyi, aklı, fenni kullanan ve eğitim sistemini buna göre dizayn eden bir ülke olmalı.
Elektronik ticareti konuşuyoruz. Elektronik ticarette çok önemli firmaları yaratmak bilgi teknolojilerini kullanan genç beyinlerin işi. Biz bilgi teknolojilerini kullanan genç beyinler yetiştirebiliyor muyuz? Siz eğitim sisteminde dinî eğitim ile matematik, fen bilimlerini birbiriyle kıyaslayan noktaya getirerek doğru yapamazsınız. Din hepimizin dini, hepimizin dinî eğitim almaya ihtiyacı var, hepimiz din için gerekli zamanı, zemini, eğitim ortamlarını hem çocuklarımıza hem kendimize yaratmak zorundayız ama bilim, fen, tabiat bilgileri, tıp, bunlar okulda ve tarafsız bir eğitimle alınabilen, kazanılabilen olaylardır. Bu konuları ihmal edip eğitimi bir ideolojik insan yetiştirme noktasına dönüştürürseniz Türkiye'nin geleceğinde genç, dinamik kuşaklar yetiştiremezsiniz. Maalesef bu noktada da ciddi eksiklikleri bu iktidar döneminde yaşıyoruz.
Sizlere tavsiyem, bir dostunuz, bir arkadaşınız, sekiz yıldır aynı havayı teneffüs etmiş arkadaşınız olarak şunu söylüyorum: "Yeni bir dönem başlıyor, yeni bir dönem." dediniz. Sayın Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu, Sayın Davutoğlu Başbakan oldu. Bu ülkede bu gerginlikleri durdurun, bu gerginlik ortamına son verin. İktidarı muhalefetiyle sınırlarımızdaki gerginlik, savaş ortamı, tezkereler... Bütün bu ortamı ortadan kaldırabilecek sağduyu oturup bunu konuşabilmekten geçer, önce diyalogdan, önce istişareden geçer. Bunun için de ben büyüğüm, ben her şeyi yaparım değil, biz birlikte, hep beraber bu ülkeyi daha iyi yönetebiliriz diyebilen bir anlayışa sahip olmanız lazım. Bu anlayışa sahip olduğunuz zaman bu ülkede adalet de o zaman iyi işler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) - Bu ülkede ticaret de o zaman iyi olur, bu ülkede sanayi daha rekabetçi olur. Onun için bu duygularımı sizlerle paylaşmak istedim.
Hepinize saygılar sunuyorum, Genel Kurulu selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)