GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubunun, MHP Grup Başkan Vekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ile Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu tarafından 31/10/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından PYD terör örgütüne destek olmaları amacıyla Suriye'nin Ayn El Arap ilçesine gönderilen peşmergelerin 29/10/2014 tarihinde Türkiye üzerinden geçirilmeleriyle ilgili genel görüşme açılmasına ilişkin önergesinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:9
Tarih:04.11.2014

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun Irak Kürt Bölgesel Yönetimi tarafından Suriye'nin Ayn El Arap ilçesine gönderilen peşmergelerin 29 Ekim 2014 tarihinde Türkiye üzerinden geçirilmeleriyle ilgili olarak genel görüşme açılması teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 911 kilometrelik sınırı paylaştığımız Suriye'de yaşanan çatışmalı durumun ve insanlık dramının 4'üncü yılındayız. Sözlerimin hemen başında, Suriye'deki durumun ortaya koyduğu acı ve üzücü tablo ile ülke olarak bu insani krizde üstlendiğimiz sorumluluğu sizlere hatırlatmak istiyorum.

Suriye'deki şiddet sarmalında bugüne kadar 300 binden fazla insan ölmüştür. Yarısı çocuk 7 milyon kişi ülke içinde yerlerinden edilmiştir. 2 bini aşkın kişinin rejim eliyle kimyasal saldırılarda yaşamını yitirdiği Birleşmiş Milletlerce raporlanmıştır. 3 milyon kişi komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. 150 milyar dolara ulaşan ekonomik tahribat meydana gelmiştir.

Suriye'deki durum yaşadığımız dönemdeki en büyük insanlık krizi hâline gelirken etkisini ülke olarak çok yakından hissetmekteyiz. Ülkemizdeki barınma merkezlerinde misafir edilen ve şehirlerde kendi imkânlarıyla ikamet eden Suriyeli sayısı 1,5 milyonu aşmıştır. İnsani ve komşuluk vazifelerimizin gereği, ülkemize sığınmak durumunda kalan bölge halkı için elimizden gelen her şeyi yapmaktayız.

Türkiye, 2013 yılında acil ve insani yardımlarda tüm ülkeler arasında millî gelire oranla dünyada 1'inci, miktar olarak Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'den sonra dünya 3'üncüsü olmuştur. Türkiye de bu sığınmacı baskısıyla tek başına mücadele etmekte ve uluslararası toplumun desteğini yeterince görmemektedir.

Değerli milletvekilleri, Suriye'de yaşanan son gelişmeler ülkedeki insani trajediye yeni ve dehşet verici bir boyut kazandırmıştır. Suriye rejimi kaynaklı tehditlerin kapsamı terör tehlikesiyle birlikte genişlemiş, bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik ciddi bir tehdit hâline gelmiştir. Bölgemizde bugün bir IŞİD tehdidinden bahsediyoruz ki onda Suriye'deki rejimin rolü büyüktür. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki rejimin mezhepçilik ve etnik ayrımcılığa dayalı politikaları bölgesel istikrarsızlığı tetiklemiş, tehditlerin yeni bir boyut kazanmasına sebep olmuştur. Suriye yönetilemez hâle gelmiştir. Bugün, aşırılık yanlısı terör örgütleri kaos ortamından ve rejimin politikalarından beslenerek faaliyet alanlarını sürekli genişletmekte, onun bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditler de artmaktadır.

Biz, Türkiye olarak, Irak ve Suriye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu ve nereden gelirse gelsin terörün her türlüsüne karşı olduğumuzu her zaman söyledik. Uygulanan bütün politikalar bu söylem doğrultusundadır.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de Irak ve Suriye'nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü teyit ederken IŞİD gibi terör örgütlerinin Irak ve Suriye'deki faaliyetlerini kınamıştır. IŞİD'in terör faaliyetlerine karşı, Birleşmiş Milletler, üyesi tüm ülkelere 1373 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı çerçevesinde ve uluslararası hukuka bağlı kalarak, sorumluluklarının gereği olarak terörizm ve aşırılıklarla mücadele için gerekli tüm önlemleri alma çağrısında bulunmuştur.

5 Eylül tarihli NATO Galler Zirvesi'nde Irak ve IŞİD tehdidinin detaylı şekilde ele alındığı çok taraflı toplantılarla başlayan süreç, 11 Eylülde Cidde'de, 15 Eylülde Paris'te yapılan toplantılarla devam etmiştir. Ülkemizin de iştirak ettiği toplantılarda uluslararası toplumla birlikte hareket edileceği belirtilmiştir. IŞİD'e karşı mücadele verilmesi ve bu doğrultudaki uluslararası çabaların siyasi, güvenlik ve insani boyutlar ekseninde yürütülmesi hususunda mutabakata varılmıştır. Ülke olarak bu bölgesel meselede uluslararası camiayla birlikte hareket etmeye gayret etmekteyiz. Nitekim, geçtiğimiz ay yüce Meclisimizce kabul edilen ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiğinde sınır ötesi müdahale için yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı askerlerin Türkiye'de bulundurulmasına yetki veren tezkerede de "IŞİD" ismi özellikle vurgulanmıştır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye olarak Suriye ihtilafında siyasi çözüm başlıca önceliğimiz olmayı sürdürmektedir. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunarak anayasal ve parlamenter sistemle herkesi kucaklayan bir yönetimin acilen tesis edilmesi yine önceliğimiz olmaya devam edecektir. Bir kardeş diğer bir kardeşin yaşadığı trajediye nasıl bakıyorsa, Hükûmetimiz Suriye'de yaşananlara başından beri öyle bakmaktadır. Hemen yanı başımızda acı çeken, zulme uğrayan kardeşlerimizin bir an önce huzur ve sükûna kavuşması için Türkiye olarak vicdan sahibi bir ülke duyarlılığı sergilemekteyiz. İçinde bulunduğumuz bölgede yeni ve büyük krizler yaşanırken, bu krizler Arap, Kürt, Türkmen kardeşlerimizi, sınırlarımızın dâhilini ve akrabalarımızın olduğu diğer tarafını ilgilendirirken kayıtsız ve çekingen kalmamız, ikircikli olmamız düşünülemez. Yanı başımızdaki sorunlar için başkalarının karar vermesini bekleyen bir politika yürütmemizi kimse bizden bekleyemez. Burnumuzun dibinde vuku bulan olayların ülke menfaatlerimizi olumsuz etkilemesine izin veremeyiz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye olarak bu savaştaki odak noktamız insani acıları dindirebilmek olmuştur, bunun için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam ediyoruz. Kobani'den, IŞİD zulmünden kaçan 200 bin kişi ülkemizde misafir edilmektedir. Bu çerçevede Kobani'ye insani ve lojistik amaçlı olarak bazı unsurların geçişi söz konusu olmuştur. Burada peşmergelerin anayasal açıdan Irak ordusunun resmî bir parçası olduğunu vurgulamak gerek. Irak Anayasası'na göre "Bölgesel hükûmet, özellikle bölgenin polis güvenlik kuvvetleri ve bölge muhafızları gibi güvenlik kuvvetlerinin kuruluş ve yapılandırılması olmak üzere bölgenin tüm idari gereksinimlerinden sorumlu olmaktadır." hükmünü amirdir. Bu anayasa hükmüne göre, ülkenin federal birimi olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin kendi güvenlik güçlerini kurma ve idare etme yetkisi bulunmaktadır. Peşmerge, bu çerçevede Irak Anayasası'nın Kürt Bölgesel Yönetimi'ne verdiği yetkiye uygun şekilde oluşturulan bir güvenlik yapısıdır. Kısaca, peşmergelerin geçişi, gerek geçtiğimiz ay yüce Meclisimizce kabul edilen tezkerenin muhtevası gerek uluslararası koalisyon ile Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde ortaya çıkan bir durumla değerlendirilmelidir. Burada en önemli husus Türkiye'nin de üyesi bulunduğu uluslararası koalisyonun IŞİD'e karşı verdiği mücadeledir ve ülkemiz bu mücadelede üzerine düşen sorumluluğun bilinci içinde hareket etmektedir. Ayrıca şunları da ifade etmek gerekir ki Suriye'deki aşırılık yanlısı unsurların tamamen yok edilmesi için uluslararası toplumun Suriye muhalefetine desteğini artırması ve güçlendirmesi elzemdir. Suriye halkının desteklediği Suriye muhalefetine destek olunması aşırılık yanlısı grupların çekim merkezi olmasını da engelleyecektir, önleyecektir. Suriye ve Irak'ta devam eden krizleri en iyi analiz edebilen, çözümleri en iyi bilen ülke Türkiye'dir. Türkiye, Suriye politikasını şekillendirirken, üçüncü tarafların yönlendirmesiyle, değil ulusal çıkarları, bölgesel vizyonu ve benimsediği evrensel değerler temelinde hareket etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buradan son olarak, komşularımızda cereyan eden ve bizi ciddi biçimde etkileyen hadiseler karşısında Türkiye'yi güvenli, istikrarlı ve huzurlu şekilde güçlendirme çabamız sürerken her zaman bize güvenen büyük milletimize müteşekkir olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Onlarca tahrike, provokasyonlara rağmen milletimiz sağduyusuyla, ferasetiyle, birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozacak davranışlara prim vermemiştir. İşte bu tavır sayesinde ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hükûmetimiz, milletimizden aldığı bu destekle, egemenliğine yönelik saldırılara müsaade etmeksizin, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden asla taviz vermeden, her türlü haksızlığın üzerine kararlılıkla gitmeye devam edecektir.

MHP Grubunun vermiş olduğu genel görüşme talebini uygun görmediğimi belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)