| Konu: | CHP Grubunun, Konya Milletvekili Atilla Kart ve arkadaşları tarafından, Ermenek'teki kömür ocağı faciası esas alınarak artık "sistematik iş cinayetlerine" dönüşen bu ve benzeri olayların sebeplerinin, sorumlularının ve alınması gereken önlemlerin araştırılması amacıyla 4/11/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2014 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 04.11.2014 |
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, Ermenek'te meydana gelen maden kazasında mahsur kalan 18 madencimizin bir an önce yer altından çıkarılmalarını diliyorum. Soma'da hayatını kaybeden 301 madencimizi ve Soma kazasının öncesinde ve sonrasında Zonguldak'ta ve seçim bölgem Bartın'da ve ülkemizin değişik bölgelerinde meydana gelen kazalarda vefat eden madencilerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bu tür acıların, kazaların bir daha meydana gelmemesi için gerekli tedbirlerin alınması hususunda ortak iradenin başarıya ulaşmasını ve milletimizin bu tür kazalarla, yeni acılarla karşılaşmamasını yürekten diliyorum.
Madencilik sektörü, özellikle de yer altı madenciliği iş sağlığı ve güvenliği açısından oldukça riskli bir alandır. Öte yandan ülke ekonomisine sağladığı önemli katkılar nedeniyle de özellikle zengin yer altı kaynaklarına sahip olan birçok ülkede bu sektöre ayrı bir önem verilmekte, bir yandan da bu sektörde iş güvenliğini artırmak üzere birçok tedbir alınmaktadır. Gelişmiş ülkelerde maden mevzuatında yapılan iyileştirmelerin yanı sıra, güvenliğin iç ve dış denetimlerle de güvence altına alındığını, küçük işletmeler yerine havza bazında daha güçlü ve daha profesyonel bir çalışma gerçekleştiğini Komisyon çalışmalarımız vesilesiyle de gördük.
Ülkemizde maden kazaları istatistikleri gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında, sektörün maden güvenliği alanında gelişmeye ihtiyaç duyduğu açıktır. Madencilik sektörünün sorunları çeşitli çalışma ve araştırmalarda dönem dönem dile getirilmiş, 2010 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan Madenciliğin Sorunlarının Araştırılmasına İlişkin Meclis Araştırması Komisyonu önemli tespitlerde bulunmuştur. Hâlen Soma kazasının nedenlerinin ve alınması gerekli güvenlik tedbirlerinin araştırılmasına ilişkin kurulan Komisyon da çalışmalarını detaylı bir şekilde sürdürmüş, konunun tüm ilgililerini dinlemiş, üyeler zaman zaman kendi güvenliklerini de riske atacak şekilde hem kaza mahallinde hem de başka ocaklarda inceleme yapmış ve rapor yazma sürecine girmiştir.
2010 yılında kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun tespitlerine ve henüz raporunu hazırlamayan, rapor yazma aşamasında olan Soma Komisyonunun tutanaklarına baktığımızda ülkemizde madencilik sektörünün yeniden ele alınıp gelişmiş ülke örnekleri göz önünde bulundurularak bir sistem değişikliğine gidilmesi gerektiği ilk akla gelen husustur. Madencilerimizin ciddi altyapı sorunlarının bulunduğu, ülkemizin son yıllardaki ekonomik kalkınma ve gelişmesine paralel bir gelişme içerisinde olmadığı görülmektedir. Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan ve 301 madencimizin şehit olduğu maden faciasıyla birlikte gündeme gelen ve Ermenek kazasıyla tekrar eden iş sağlığı ve güvenliği sorunu bu alanda güvenlik kültürü eksikliğinin olduğunu göstermektedir.
Yer altında üretimi tamamlanarak terkedilmiş pano ve ayakların, galerilerin nasıl bir tehlike oluşturduğunu Soma'da ve Ermenek'te gördük. Birinde gaz patlaması ve yangın olarak ortaya çıkarken diğerinde de su baskını olarak karşımıza çıktı. O hâlde, böyle kazaların artık ülkemizde meydana gelmemesi için gerekli tedbirler alınmalı, maden sahalarının üretime hazırlık projesinden itibaren tüm rezerv çıkarılıp üretim bitince ve sonrasında da o bölgenin ıslahına kadar geniş bir planlama gerektirdiği hususu artık tartışmasızdır.
Denetimden uzak, parça parça, küçük maden ocakları yerine, havzanın tamamıyla planlandığı ve madencilikte uzman kuruluşlar tarafından işletilen, üretim kalitesi yüksek, iş kazası oranı düşük bir sisteme mutlaka geçilmelidir.
Maden kazaları üzerinden siyaset yapmanın sektöre de, ülkemize de bir faydasının bulunmayacağı kanaatindeyim. Ölümler üzerinden siyasi tartışmalar yerine, hep birlikte, ülkemizdeki bu önemli sorunu nasıl ortadan kaldırabiliriz buna kafa yormamız gerekir.
Maden kazalarıyla ülkemiz yeni tanışmamaktadır. Maden kazaları istatistikleri iktidardaki partiye göre de değişmemektedir. Ülkemizin son otuz yılına baktığımızda: 1983 yılında Zonguldak Armutçuk'ta, 1983 yılında yine Zonguldak Kozlu'da, 1987 yılında yine Zonguldak Kozlu'da, 1990 yılında Bartın Amasra'da, 1990 yılında Amasya Yeniçeltek'te, 1990 yılında -ki bu da büyük bir faciaydı, 263 madencimizi kaybetmiştik- Zonguldak Kozlu'da, 1995 yılında Yozgat Sorgun'da, 2003 yılında Karaman Ermenek'te, 2004 yılında Kastamonu Küre'de, 2009 yılında Bursa Mustafakemalpaşa'da, 2010 yılında Balıkesir Dursunbey'de, 2010 yılında Zonguldak Karadon'da, 2013 yılında Zonguldak Kozlu'da büyük çaplı maden kazalarında madencilerimizi yitirdik ve 2014 yılında Manisa Soma'da 301 madencimizin şehit olması hepimizi derinden yaraladı. Bu arada, Zonguldak ve Bartın başta olmak üzere, ülkemizin değişik yerlerinde küçük çaplı, ölümle sonuçlanan maden kazalarıyla karşılaştık ve son olarak Karaman Ermenek'te 18 madencimiz hâlen yer altında. Kazaların tarihlerine baktığımızda, kazaların sayısı veya kazalarda verdiğimiz can kayıpları iktidardaki partiye göre değişmemektedir. Mesele, sistem sorunudur değerli milletvekilleri. Yaşadığımız tecrübe, artık, bu alanın her boyutuyla masaya yatırılmasını, yeniden yapılandırılmasını ve çok güçlü bir denetim mekanizmasının oluşturulmasını gerekli kılmaktadır.
2013 yılında yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun ve yönetmeliklerinin uygulanmasının sağlanması, uygulamada tespit ettiğimiz mevzuat eksikliklerinin bir an önce giderilmesi gerekmektedir. Soma Komisyonu, her ne kadar Soma kazasına yönelik kurulmuşsa da değişik ocaklarda yaptığımız incelemelerden ve ülkemiz madenciliğini tüm boyutlarıyla araştırdığımızdan, bu Komisyonun raporunda yer alacak önerilerin bir uygulama takvimi çerçevesi içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimiyle hayata geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bu aşamada, cezai ve idari soruşturmaları devam eden, henüz madencilerimize ulaşamadığımız Ermenek'teki kazayla ilgili olarak arama kurtarma çalışmalarının tamamlanmasından sonra konunun değerlendirilmesini Genel Kurulun takdirlerine sunuyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.