| Konu: | Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, (2/185) esas numaralı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/209) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 11.11.2014 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, Mersin Milletvekilimiz Sayın Ali Rıza Öztürk Bey'in getirmiş olduğu kanun teklifi, demokrasinin, özgürlüklerin gelişimi açısından önemli bir kanun teklifi. Hani iktidar partisi hep der ya: "Biz demokrasi istiyoruz, özgürlük istiyoruz." Bu bir turnusol kâğıdıdır. Eğer demokrasi ve özgürlük istiyor isek, gerçekten iktidar demokrasi ve özgürlükten yana olacaksa seçim barajının kanun teklifinde öngörülen yüzde 5'e indirilmesi hususunda olumlu oy kullanmalarını bekliyoruz. Yüzde 5 eğer kabul edilmiyorsa, önerileri varsa yüzde 7 de olabilir ama Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbir tanesinde yüzde 10 seçim barajı yok.
Tabii, bugüne kadar, 2002, 2007, 2011, üç tane genel seçimin karşılaştırmalarını ben size okuyacağım, ne kadar bir adaletsizliğin ortaya çıktığını çıplaklıkla göz önüne sermiş olacağız.
2002 seçimlerinde seçimlere katılan 18 partiden sadece AKP ve CHP yüzde 10 seçim barajını aşabilmiştir. Oyların yüzde 34,26'sını alan AKP Türkiye Büyük Millet Meclisindeki sandalyelerin yüzde 66'sını yani 366 sandalye kazanmıştır. Yüzde 19,4 oy alan CHP sandalyelerin yüzde 33'ünü yani 178 sandalye kazanmıştır. Ayrıca 9 bağımsız aday milletvekili seçilmiştir.
Geliyoruz, 2007 seçimlerinde AKP, CHP, MHP yüzde 10 barajını geçmiştir. AKP oyların yüzde 46,58'ini alarak Meclisteki toplam sandalye sayısının yüzde 62'sini elde etmiştir ve 341 sandalye kazanmıştır. CHP oyların yüzde 20,88'ini alarak Meclisteki toplam sandalye sayısının yüzde 20,36'sını elde etmiş ve 112 sandalye kazanmıştır.
2011 seçimlerinde ise Türkiye'deki oyların yüzde 49,83'ünü AKP kazanmış, sandalye sayısı 327, sandalye sayısına oranı yüzde 59,5; Cumhuriyet Halk Partisi kullanılan oyların yüzde 25,98'ini kazanmış, aldığı milletvekilli sayısı 135, sandalye oranı yüzde 24,5; Milliyetçi Hareket Partisi yüzde 13, aldığı sandalye sayısı 53, sandalye oranı 9,6; bağımsızların kullanılan oy oranına dağılımı yüzde 6,57, kazanılan milletvekili sayısı 35, sandalye oranı 6,3.
Şimdi, bu seçimlerin hepsine baktığımız zaman, Türkiye'de 550 milletvekili var, 550 milletvekilinin, yani yüzde 50'nin hep altında oy almıştır. Yüzde 50'yi kabul etsek dahi ne yapar bu? 275 milletvekili yapar ki 366, 327... Dikkat edilirse, burada, hep 70, 80, 53 milletvekili sürekli fazlalık vardır. Bu neyi getirir? Savundukları tez: "Efendim, istikrar."
Değerli arkadaşlar adalet, istikrarı sağlar, adaletin olmadığı bir yerde istikrar olmaz. Eğer siz istikrarı tercih ederseniz adaletten uzaklaşmış olursunuz. Bu, aynı zamanda fazla alınan, yani hak edilmediği hâlde... Mecliste gerçekten temsil edilmesi gereken gruplar da temsil edilmemiş oluyor. Bu, demokrasiye, özgürlüklere getirilmiş olan bir engel olmuş oluyor. Aynı zamanda bu, bir hırsızlık suçu da oluşturuyor. Yani vatandaş aslında iktidar partisine oy vermemiş, o iktidar partisinin, o bölgede seçim barajını aşamayan oylar direkt iktidar partisinin hanesine yazılmış oluyor. Bu, bir nevi haksız kazanç, haksız iktisap ve hırsızlık suçunu teşkil ediyor.
Bu açıdan, bu adaletsizliğin önlenmesi açısından, yönetimde istikrarın sağlanması açısından bu kanun teklifimize destek vermenizi istirham eder, hepinize saygılarımı sunarım. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)