| Konu: | Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan'ın, birleştirilerek görüşülen Meclis araştırması önergeleri üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 11.11.2014 |
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemizdeki mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının ve bu sorunları çözecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına yönelik önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlarım.
Mehmet Bey bölgemin milletvekili, çok da kıymetli bir milletvekili arkadaşımız. O kadar güzel anlattınız ki 2010/6 sayılı Genelge'yle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çıkardığı eylem planlarıyla ilgili birtakım şeylerin gerçekleştiğinden bahsettiniz. E bunlar olduysa biz bu Komisyonu niye kuruyoruz, bilmiyorum. Eğer her şey tamamsa, burada demek ki boşa zaman harcıyoruz.
MEHMET ERDOĞAN (Adıyaman) - Her şey tamam değil.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Ama işin o tarafı öyle değil. Gerçekten çok ciddi sorunlar var. Kanun çıkarmakla olay çözülmüyor, bir maddeyi buradan geçirmekle sorunu çözmüş olmuyoruz. Eğer kanunla çözülebilseydi bugün yapılan pek çok olayı çözmüş olurduk ya da gündeme gelmemiş olurdu. Ama trafik kazaları oluyor, madende insanlar ölüyor, pek çok sorun yaşanıyor bu ülkede. Bütün bu sorunların hepsinin altında da bu Meclisin çıkardığı kanunlar var. Demek ki denetlemiyoruz, eksik bir şey yapıyoruz ve bundan dolayı bu insanlar hayatını kaybediyor. Onun için, sadece "Allah rahmet eylesin." demekle de olmuyor çünkü biz, son zamanlarda 2 ya da 3 bakanı aynı karede gördüğümüzde biliyoruz ki en az 20 insan hayatını kaybetmiş durumda. Bunların olmaması lazım. Bu ülkenin artık Avrupa normlarında, demokrasiyi özüne sindirmiş ve gerçekten kanunları da çok iyi yorumlayan bir şekilde bir ülke olması gerektiğine inanıyorum.
Evet, 6 milyon 15 bin tarım alanında çalışan işçimiz var. Bunların yarısı gezici tarım işçileri. Geçici bir iş olarak nitelendirilen ancak toplumun önemli bir kesimi için asıl meslek hâline gelen mevsimlik tarım işçiliğinin eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşamama, kötü koşullarda barınma, temiz içme suyuna erişememe, yetersiz beslenme, yüksek iş kazası riskiyle karşı karşıya olma, sosyal güvenceden yoksunluk, çalışma ilişkilerindeki düzensizlik ve denetimsizlik gibi çok ciddi, nasırlanmış sorunları bulunmaktadır.
Türkiye'de mevsimlik gezici tarım işçilerinin çileleri ve sorunları çok sayıda can kaybının yaşandığı trafik ve diğer iş kazaları sonucu gün yüzüne çıkmıştır. Bu işçilerin hiçbir önlem alınmadan, tıka basa bindirildikleri araçlarda toplu şekilde can vermeleri toplum vicdanını kanatmış ve Hükûmeti de zorunlu olarak birtakım tedbirler almaya yöneltmiştir.
Bu kapsamda -işte biraz önce bahsettiğimiz- 2016 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayınlanmış, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Tarım Eylem Planı gündeme gelmiş. Bunlarla sorunlar çözülmüş mü? Hayır, ancak bu tür tedbirler daha çok kâğıt üzerinde kalmış ve tarım işçilerinin sorunları etkin bir şekilde çözülememiş.
Değerli arkadaşlar, mevsimlik gezici tarım işçilerinin nisan-aralık ayında yoğunlaşan zorunlu göçlerinin başlamasıyla birlikte sorunlarının da sık sık gündeme gelmesini, bahsedilen genelge, yönetmelik, plan ve projelerin bu işçilerimizin çalışma ve sosyal yaşamlarında önemli iyileşmeler yaratmadığının bir kanıtı olarak görmekteyiz.
Örneğin, kâğıt üzerinde yer alan tedbirler arasında tarım işçisi göçü alan ve veren yerler arasında ulaşım ile ilgili kontrollerin yapılmasına yönelik ifadeler bulunmasına karşın, Isparta'da meydana gelen ve 18 tarım işçisinin yaşamına mal olan kaza bu kontrollerin etkili bir şekilde yapılmadığını tüm Türkiye'ye göstermiştir.
Yine, mevzuatta işçilerin kötü koşullardaki barınma sorunlarının ortadan kaldırılması için toplulaştırılmış uygun yerleşim yerleri oluşturulması ve buralarda tuvalet, banyo gibi ihtiyaçlarını insani koşullarda giderecekleri seyyar kolaylık tesisleri kurulması öngörülmüştür. Ancak uygulamada çoğu il ve ilçemizde tarım işçileri barınma alanlarını hâlâ kendileri yaratmaktadır. Su kaynaklarına yakın yerlere kurulan ve naylon, karton, kumaş gibi malzemelerden oluşan bu çadırlar oldukça sağlıksız koşullardadır.
Bu insanlık dışı barınma alanlarında tarım işçileri ve çocukları sivrisinek, akrep ve yılan sokması, bunların taşıdığı bulaşıcı hastalıklar, güneş çarpması gibi tehlikelere karşı maruz kalmaktadırlar. Mevsimlik gezici tarım işçileri yeşil kart ile sağlık hizmetlerine kısmen de olsa ulaşabilmelerine rağmen göç dönemlerinde yeşil kart süresi dolanlar aldıkları bu kısmi sağlık hizmetinden de mahrum kalmaktadırlar.
Mevsimlik tarım işçileri yılın sekiz ayı sürekli yer değiştirdiklerinden dolayı düzenli bir şekilde okula gitmeleri de mümkün olmamaktadır. Bu çocuklar eğitim problemleri de henüz çözüme kavuşturulamamış çocuklardır. Bugün 15-49 yaş arası mevsimlik kadın tarım işçilerinin yüzde 90'ı ilkokulu bitirmemiştir değerli arkadaşlar.
Diğer taraftan, tüm bu zorluklara karşın aldıkları ücretler de son derece düşüktür ve bu düşük ücretlerini de elçi, dayıbaşı gibi farklı isimlerle anılan aracılarla paylaşmak zorundadırlar. Tarım işinde Aracı Yönetmeliği, bu aracıların hizmetlerinin karşılığını yalnız işverenlerden isteyeceklerini düzenlemiş, ancak uygulamada durum böyle olmamıştır. Bakın, yine Isparta'da yaşanan kazada konuşan işçi şunları söylüyor, dayıbaşı olan kişinin işverenden 50 lira aldığını, yol parası ve kendi komisyonunu çıkarttıktan sonra işçilere 30 ile 35 lira arasında para ödendiğini söylüyor. Yani aracılar ya da dayıbaşı denilen kişiler hâlâ işçilerin yevmiyelerine ortak olmaktadırlar. Yine, yönetmelikte, aracıların kayıtlı olması şartı koşulmasına rağmen aracıların büyük çoğunluğu kayıtsız bir şekilde faaliyetlerine devam etmekte, kayıt altındakiler ise yeterince denetlenememektedir. Bu durum mevsimlik tarım işçilerinin aleyhine işlemekte ve mağduriyetlerini katlamaktadır. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi projesi ise sayıları 3 milyonu bulan insanların sadece 47 binini etkilemektedir.
Evet değerli arkadaşlar, tüm Türkiye'yi yasa boğan facialarla ve toplu işçi ölümleriyle bir kez daha karşılaşmadan önce mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarının araştırılması için altı ay önce verdiğimiz, bu benim verdiğimdi sadece, yine Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer partilere mensup arkadaşlarımızın da verdiği 20'ye yakın önerge var, ancak nedense toplu ölümler olduktan sonra biz bunları gündeme getiriyoruz ve ondan sonra bu Mecliste çalışmaya başlıyoruz.
Kıymetli arkadaşlar, maalesef halkın da bize karşı, vatandaşın da bize karşı itimadı ve güveni bu konuda yok çünkü zamanında müdahil olamıyoruz.
Ben yıllar önce, 1988 yılında Çukurova Üniversitesindeyken tarım işçileriyle çok karşılaşırdık. O zaman en çok o bölgeye tarım işçileri gelirdi. Bugünkü sorunlar yani çadırlarda konaklama, temiz suya ulaşamama, çok ciddi hastalıklarla karşılaşma, yılan ve akrep sokmaları, sivrisinekten dolayı sıtmaya yakalanmaları gibi çok ciddi problemlerin olduğunu ve bu insanların bu şekilde hastaneye geldiklerini gördük.
Olay yerine gittiğimizde, gerçekten, temiz suyun olmadığı, yaşanılası bir koşulun olmadığı yerde, güneşin altında tarım ilacına maruz kalan bu çocukların eğitimsiz kaldıklarını ve bu çocukların gerçekten çok ciddi problemler yaşadığını, kadınların banyo bile yapacak ortamı bulamadıklarını, içme suyunda sıkıntıların olduğunu hep birlikte gördük ve müşahede ettik. Yıllar geçti, işte, aradan, bu bahsettiğimin üzerinden otuz yıl geçti değerli arkadaşlar, yine aynı bölgelere gidiyoruz, yine aynı sorunlar var, aynı problemler var. İnsanlar yine çadırlarda yaşıyor, insanlar yine sağlık koşulları çok kötü ortamlarda yaşıyor. Güneşin altında çalışıyor, tarım ilaçlarına maruz kalıyor. Oraya giden tarım işçilerinin çocuklarının büyük bir çoğunluğu okumuyor. Bugün TÜİK'in yaptığı araştırmada da öyle. 15-49 yaş arası tarım işçisi kadınların yaklaşık yüzde 92'si maalesef ilkokulu bile bitirmemiş durumda.
Peki, bütün bunları nasıl çözeceğiz? İşte, sadece kanun çıkarmakla olmuyor. Komisyonun kurulması elbette çok önemli, çok önemsiyoruz ve çok ciddi tartışmaların yapılması gerekiyor. Çözüm önerilerinin Meclise bir an önce getirilmesi gerekiyor. Ben daha önce de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunda çalıştım. Çok ciddi çalıştık ama bu Meclise bir tek maddesi gelmedi. Burada okunmadı bile. Madem öyle olacaktı, niye kurduk?
İnşallah bu Komisyon başarılı olur, bu Komisyon Türkiye'deki tarım işçilerinin sorunlarına cevap verir diye düşünüyorum. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla hazırlamış olduğumuz bu önergeye, Türkiye'nin Gazap Üzümleri sahnelerine son vermesini umduğumuz bu önergemize destek vereceğiniz için şimdiden teşekkür eder, hepinize saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)