| Konu: | AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan (11/38) ve (11/39) esas numaralı Gensoru Önergelerinin 14 Kasım 2014 Cuma günkü gündemin "Özel Gündemde Yer alacak İşler" kısmının 1'inci ve 2'nci sıralarına alınmasına ve Anayasa'nın 99'uncu maddesi gereğince gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmelerin bu birleşimde yapılmasına; 18 Kasım 2014 Salı günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 12.11.2014 |
KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Mecliste iktidar partisinin parmak sayısına güvenerek yaptığı keyfî uygulamalar ve gündem değiştirme çalışmaları Meclisin ana gündemini saptırmakta ve çalışmalarına sekte vurmaktadır. Bu ciddi sekte vurma eylemlerine karşı, girişimlerine karşı biz de muhalefet partisi olarak bu önergeye katılmadığımızı belirtmek istiyoruz. Bu önergenin reddedilmesi yönünde oy kullanmanızı sizden rica ediyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu konunun yanı sıra, iki gün önce Validebağ'da meydana gelen nahoş bir olayı size burada anlatmak istiyorum. Henüz iç güvenlik yasa tasarısı Mecliste yasalaşmadan maddelerin yürürlüğe girdiğine birkaç gündür tanıklık etmekteyiz. Nitekim, yasa tasarısı, toplumu gözetim altına almaktan çok sürekli tedirgin etme, korkutma ve fişleme esasına dayanmaktadır. Halk, suçlu suçsuz ayırt edilmeksiniz tepesinde sopayla sindirilmeye çalışılmaktadır. Sayın Davutoğlu'nun Amasya ziyareti öncesi kentte sıkıyönetim ilan edilerek sivil polislerce esnafın kimliklerine GBT sorgulaması yapılması da bunun bir tezahürüdür.
Bir başka örneği Adana'da yaşanmıştır. "Fuat Avni" kitabının yazarı gazeteci, makul şüphe gerekçesiyle evi aranarak gözaltına alınmıştır. Makul şüphenin oluştuğuna kim karar verecektir? Türkiye'yi neredeyse Rıza Sarraf'a borçlu çıkaracak savcılar mı? Bu düzenlemelerin hukukla, bilimle alakası yoktur. Türkiye'de yasalar, hukuka değil siyasete dayanmaktadır. Kendi halkından korkan, tahammül edemeyen siyasiler, gün gelip o halkın gücü altında yok olmaya mahkûmdur.
Bu yasa tasarısına ek olarak bazı polis amirlerinin resen emekli edileceği açıklandıktan sonra, iktidarın gözüne girmek isteyen polis müdürlerinin taşkınlıkları ve görevlerini yaparken vatandaşa, kamu görevi yapan milletvekillerine yaptıkları davranışların görevleri dışına çıktığını görmekteyiz.
Biliyorsunuz, yirmi beş gündür Validebağ'da vatandaşlarımız yeşil alana yapılan inşaata kanunsuz olduğu için direnmektedir. Belediye Başkanının "azgınlar" diye tanıttığı mahalle halkını ve oradaki vatandaşlarımızı -bütün direnmelerine rağmen- gece yarısı operasyonuyla saçlarından sürükleyerek oraya bu inşaatın yapılması sağlanmaya çalışılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, yine burada, evvelsi gün Validebağ Korusu'nda güvenlik güçlerinin saldırıları tüm hızıyla devam etti. Nöbetini sürdüren mahalle sakinleri basın açıklamasının ardından polisin tazyikli su ve gaz bombalı şiddetinden nasibini aldı, darp edildi. Saldırı sonrası polis, gazdan kaçanları ana caddede dakikalarca kovaladı. Gazdan sitelerin otoparkına sığınanları buradan ters kelepçe uygulayarak gözaltına aldı. Polis ayrıca molotofkokteyli attıkları iftiralarında bulundu. Gözaltındakiler araçta ağır hakaretlere uğradı. Toplam 15 kişinin gözaltına alındığı olaylarda Cumhuriyet gazetesi muhabirinin de kafasına 8 dikiş atıldı. Cumhuriyet gazetesi muhabiri kendisinin hedef alındığını anlattı. Polis, iktidar ve yöneticilerinden aldığı güçle elindeki yetkiyi acımasız bir şekilde kullanmaktan çekinmemekte. Mahalle sakinlerine uygulanan şiddete gösterdiğim tepki üzerine Emniyet Müdürü Suat Ekici şahsıma yönelik, basına da düşmüş olan, hakaretlerde, ithamlarda ve tehditlerde bulunmuştur. Bu tehditlerin sonunda ne İçişleri Bakanı ne "millî irade, millî irade" lafını ağzından düşürmeyen AKP yöneticileri ne de millî iradenin temsilcisi olan Meclis Başkanı Cemil Çiçek bir tek telefon bile açma nezaketini göstermemişlerdir.
Polisleri burada uyarmak istiyorum. Bunu yaparak herhangi bir şekilde iktidarın gözüne girme şansınız yok. İktidar sizi her zaman geçici olarak kullanıyor. Aynısını Gezi olaylarında yaptınız, o zamanki Başbakan ne dedi? "Bunlar Çanakkale destanı yazdılar, kahraman polislerimiz." dedi. Aradan üç ay geçti, dört ay geçti, "O polislerin yüzünden Gezi olayları çıktı, paralel polis bunlar." dedi, o polislerin hepsini görevden aldı. Yani yaptıkları sadece o polislerin utanç hanesine yazıldı. Burada da yapılmak istenen bu. Buradaki polis müdürü arkadaşlar oradaki polis gücünü kullanarak yörenin sakinlerinin, yaşlı kadınlarının, oranın oturanlarının gözlerine biber gazı sıkarak, onları yerlerde sürükleyerek çok ciddi tacizlerde bulunmuşlardır. Burada sürekli konuşulan, seçilmiş atanmış lafı var. Seçilmişler atanmışlar şeyinde yıllardır mağdur edebiyatı yapan AKP kendisinin seçilmişlerden olduğunu ve mağdur olduğunu söylerken muhalefet milletvekillerine yapılan bu saldırının en ufak bir şekilde yanında bile olmamıştır.
Buradan ben tekrar o polis müdürü hakkında soruşturma açılmasını istiyorum, aynı şekilde dava açacağımızı bildiriyorum. Seçilmiş iradenin, Meclisin Başkanı olan Cemil Çiçek'in de milletvekillerine yapılan bu saldırıya karşı bir kınama duyurusu yapmasını istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)