| Konu: | Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 13.11.2014 |
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615 sıra sayılı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılamasına Dair Kanun Tasarısı'nın 11'inci maddesi üzerine söz aldım. Öncelikle, yüce Divanı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, bugün Sağlık Bakanlığı ve sağlık teşkilatı için önemli bir yasa geçiyor. Tabii ki, burada, özellikle üniversite kurulması konusunun da geri çekilmiş olması önemliydi. Çünkü üniversitenin bütünlüğünün korunması anlamında Türkiye'deki mevcut durumun üniversite bütünlüğünün devam ettirilmesi açısından gerçekten ortak bir karar verilmesi, bence, Meclisin muhalefetiyle iktidarıyla başarılı bir noktasıydı diye düşünüyorum. Ayrıca, millî eğitim şube müdürlerinin atanmasıyla ilgili yasa da ciddi bir hukuksal hata olacaktı ve çalışma barışının bozulması açısından da gerçekten riskleri yüksek olan bir maddeydi, onun da çekilmesinin bence çok yararlı olduğu kanısındayım.
Vatandaşlarımız hastane kapılarında sürünüyorlar maalesef. Vatandaşlarımızın, sağlık sisteminin nasıl çöktüğünü vurgulayan maillerini, SMS'lerini, telefonlarını her gün alıyorum. Daha bugün bir hasta aradı, ağır hasta olan annesi için benden yardım istiyor. Ağır hastaları masraflı gördüğü için kendilerini hiçbir hastanenin almadığını söylüyor. "Hastane kapılarında ortada kaldık. Lütfen yardım edin." diye feryat ediyorlar. Vatandaşın sorunlarını çözmek, vatandaşına bakmak devletin asli görevlerinden bir tanesidir. Ama görün ki ağır hastalar sırf maliyetli olarak görüldüğü için ne özel hastane ne de devlet hastanelerinde tedavi görebiliyor. Sayın Bakan, bir hekim olarak size soruyorum: İnsan sağlığı maliyet unsuru olabilir mi? Acı ama gerçek. "Paran yoksa öl." zihniyetiyle sağlık sistemini yönetenleri, maalesef, burada kınamak istiyorum. İktidar diyor ya "Vatandaş her hastaneye gidebiliyor." Peki, o hastanelerin koşulları nasıl? Tıp fakülteleri hastaneleri yılda yaklaşık 4 milyar dolar alırken özel hastaneler 8 milyar dolar almaktadır. Fakülteler maddi ve manevi açıdan bitirilmiştir.
Yine, İstanbul'un ünlü hastanelerinden bir tıp fakültesi hastanesinin onkoloji bölümünde hastalar, geceleri hemşire yokluğundan dolayı bazı ilaçları birbirlerine tatbik ediyorlar anal bölgeden, tanımadıkları başka bir hastaya yardımcı oluyorlar, serumlarıyla banklarda yatıp kalkıyorlar.
Tabii, buradaki o hastanenin ne zor koşullarda çalıştığını biliyorum. Üniversite hastaneleri, hemşire, asistan, personel açısından gerçekten çok zor durumdalar. Dolayısıyla, özel hastanelere gösterilen ihtimamın devlet hastanelerine de gösterilmesi gerekiyor.
Dolayısıyla, AKP iktidara geldiği 2002 yılında 271 olan özel hastane sayısı, 2013 yılında 542 olmuştur, bu artış yüzde 100'den fazladır. Yani özel hastanelere gösterilen özen, ihtimam ya da ayrımcılık, devlet hastanelerine ya da üniversite hastanelerine maalesef gösterilmiyor. Dolayısıyla, özel hastanelerin toplam hastaneler içindeki payı 2002 de yüzde 7,5 iken bu oran 2014'te yüzde 18,7 olmuştur. Bu tablo, sağlık hizmetlerinin nasıl özelleştirildiğinin sadece bir göstergesidir.
Özel hastaneler aslında ağır hastalara bakmıyor, vatandaşlar da mecburen durumu içler acısı olan üniversite hastanelerine yöneliyor, orada da tedavi edilemeyen ağır hastalar ortada kalıyor. İşte, sağlığın 2014'te geldiği nokta maalesef budur.
Ben, özellikle Hükûmetin, üniversite hastanelerinin iyileşmesi konusunda, hem personel anlamında hem maddi anlamda daha dikkatli, daha cömert olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)