GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi
Yasama Yılı:5
Birleşim:14
Tarih:13.11.2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 615 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümünün geneli üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu tasarı -genel gerekçesinde- kanserle etkin mücadele kılıfı altında sunulmuştur ancak asıl yapılmak istenen, buzdağının altındaki kısmıdır. Amaç, 6 farklı enstitü kurmak ve bu enstitüleri bir başkanlığa bağlamaktır. Tasarıyla üniversitelerin akademik işleyişine ve vakıf üniversitelerinin yönetim yapısına müdahale edilmektedir. Zira, kurulması planlanan Türkiye sağlık enstitüleri başkanlığı yeni bir teşkilat öngörmektedir. Elbette bilim üretiminin salt üniversitelerde olamayacağı, bunun dışında araştırma enstitüleri gibi kurumların da bu konuda büyük bir destek sağladığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Nitekim, dünya üzerinde de örnekleri mevcuttur. ABD'de National Institutes of Health, İngiltere'de National Institute for Health Research devlete az ya da çok bağlı yapılanmalara örnek olarak verilebilir. Bunun yanında, Fransa'da Enstitü Pasteur gibi bazı kurumlar devletten bağımsız dernek veya vakıf yapılanması içinde yer almaktadır. Bunların bazılarının kısmi olarak devletten fon kullanması, kısmi olarak da özel kaynaklardan beslenmesi yönetim özerkliğini hiçbir şekilde değiştirmemektedir. Zira, siyasi kimliği bulunan hiçbir kimsenin az önce saydığımız bu yabancı kurumların idari teşkilatında aktif rolü olmadığı gibi, bu kurumların yöneticilerinin atanması da genelde rekabete açık ilanlarla gerçekleşmektedir.

Değerli milletvekilleri, TÜSEB başkanının Sağlık Bakanının teklifi üzerine Başbakan tarafından, genel sekreterin başkanın teklifi üzerine Bakan tarafından atanmasının özerklikle hiçbir ilgisi yoktur. İlgili diğer maddeler de detaylarıyla incelendiğinde siyasi atamalar olduğu, kurumun özerk değil, iktidara özel olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Aynı durum madde 6'da yer alan yönetim kurulunun oluşumunda da kendisini göstermektedir. Sağlık Bakanının başkanlığında, bakanlık müsteşarı, başkan ve onlar tarafından seçilmiş 2 üyeden oluşan bu kurul TÜSEB'in her türlü politika, strateji ve hedeflerini belirlemekle görevlendirilmiştir. Tasarıda bu üyelerin özellikleri konusunda hiçbir tanım açıkça yer almamaktadır. Bu bile tek başına gayriciddiliğin ve siyasi kadrolaşmanın en açık göstergesidir. Sadece tavsiye mahiyetinde karar alabilecek Yüksek Danışma Kurulunun siyasi atamalar neticesinde oluşturulacak olması çok düşündürücüdür.

Değerli milletvekilleri, bilimi onunla uğraşan insanlara bırakmak ve onlara kendilerini yönetme imkânı vermek özelliği ana ilkemiz olmalıdır. Ancak ve ancak, siyasi iktidar karşısında bağımsız bir otorite bilimsel araştırma için gerekli özgürlük ortamını yaratabilir.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Üniversiteler Birliğinin 2011'de yayınladığı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye, 29 Avrupa ülkesi arasında örgütsel özerklikte 28'inci -bir daha söylüyorum, Türkiye, 29 Avrupa ülkesi arasında örgütsel özerklikte 28'inci- finansal özerklikte 23'üncü, istihdama dair özerklikte 21'inci ve akademik özerklikte 25'inci sırada yer almaktadır. Üniversitelerimizin dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmekte zorlanmasının sebeplerini bir daha incelememizde yarar vardır.

Bu tablo da göstermektedir ki kurulması planlanan TÜSEB'in bilimsel ve idari özerkliğe sahip olamayacağı çok açıktır. Bu tür yapıları yeniden yeniden kurmakla, siyasi iktidara bağlamakla uğraşacağınıza, gerçekten özerk yapılar kurmanızda son derece yarar vardır. Bu yapıların cendere altına alındığına dair kuşkularımız büyüktür. Biz, YÖK de dâhil bu tür yapıların bir an önce ortadan kaldırılarak mutlaka ve mutlaka, gerçekten, özerkliğe kavuşturulmasını istemekteyiz. YÖK'ün olduğu cenderede üniversitelerimiz herhangi bir şekilde üretim yapamamakta, özerk ve özgür davranamamakta, bilimsel çalışmalarında mutlaka ve mutlaka eksiklikler yaşanmaktadır.

Bir de kulağımıza gelen -ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum- üst düzey Bakanlık yetkililerinin, eğitimde bulunan bazı anestezistlere baskı yaptığına, eğitimleri bittikten sonra onları en ücra köşelere yollayacaklarına dair söylentiler var. Doğrudur yanlıştır, bilmiyoruz. Bunu da Bakanımızın göz önüne almasında yarar var diye düşünüyorum. Yeni sınava girecek arkadaşların sınav sorularının bile hazır olduğuna dair duyumlar var. Bunu da Bakanımıza burada söylemek istiyorum.

YÖK mutlaka kaldırılmalıdır.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)