GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; 25 Kasım 2014 Salı, 2 Aralık 2014 Salı ve 3 Aralık 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 655 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:16
Tarih:19.11.2014

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Adalet ve Kalkınma Partisinin önerisi üzerine söz almış bulunuyorum, hepinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi 655 sıra sayılı kanun teklifini vermiş. Türkiye'yle, ile gündemle, Türkiye'nin temel sorunlarıyla hiç alakası olmayan bir tasarı; ben, onun için, bunun üzerinde değil, Türkiye'nin gerçek, temel sorunları üzerinde duracağım.

Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkemizi on iki yıldır yönetiyor. On iki yıldan bu yana da, köylüyü bitirdiği gibi, esnafı ve sanayiciyi de, bütün esnaf kesimini, bütün toplumu sıkıntıya soktu. Neden? Hemen rakamlarını vereceğim.

Şimdi, biraz önce farklı konuşmalar oldu. Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu söyleyeyim: Türkiye'de, Güneydoğuda 4 bine yakın köy boşaltıldı, 1,5 milyon insan göçe zorlandı, büyükşehirlere geldi, insanlar perişan oldu, doğu ve güneydoğuda üretim azaldı. Ondan sonra, Adalet ve Kalkınma Partisinin döneminde de 2 milyon insan göç etti, yine büyükşehirlere geldi, büyükşehirlerde hakikaten perişanlık içerisinde, çocukları işsiz ve çoğunun da çocukları cezaevinde çünkü iş yok güç yok, hırsızlık yapıyor, suç işliyor.

Üçüncüsü: Bu göç eden insanların arazileri yaklaşık 3 milyon hektar arkadaşlar, 3 milyon hektar tarım arazisi ekilmedi, biçilmedi. Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'yi samana muhtaç etti ve saman ithal ettik. Evet, ilk defa Cumhuriyet Dönemi'nde, bu kadar geniş arazisi olan, bu kadar geniş tarım ürünleri olan ülkede saman ithal ettik. O ilk samanın dışında, bir de ilk kurbanlık ithal ettik. Allah göstermesin, bizim iktidarımızda kurbanlığı getirmiş olsaydık diyeceklerdi ki "Ya bu hayvanlar nasıl beslendi?" Şimdi, ben buradan söylüyorum: Dışarıdan gelen bütün hayvanlar, domuz sakatatından yapılan yemle beslenerek geliyor. Niye domuz sakatatı, domuz yağıyla besleniyor, yem yapılıyor? Çünkü hayvan onu yediği zaman kilo alıyor, şişiyor; kilo alıp şiştiği zaman da tüccarın işine gelir. Onu da getiriyorlar, bize satıyorlar, bize yediyorlar. Yani, burada, Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyor, kimse sesini çıkartmıyor, ben buna da hayret ediyorum. Biz Müslüman ülkeyiz; niye, kardeşim, domuz etinden, domuz yağından, domuz sakatatından yapılan yemi yiyen hayvanı bana yediyorsun? Kendi üretimimizi niye vermiyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, şimdi, AK PARTİ döneminde, ithal hayvana ve tarım ürünlerine 100 milyar dolara yakın para ödendi. Bakın, sıkı durun, 100 milyar dolara yakın para ödendi on iki yılda. Yani, bu korkunç bir para arkadaşlar, 220 katrilyon yapıyor.

MUHARREM VARLI (Adana) - Paramız çok, çok, ondan!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Paramız çok, evet çok, çok. Onun için de saraylar yapıyoruz, hiç merak etmeyin!

Şimdi, değerli arkadaşlar, şunu söyleyeyim: Ziraat Odaları Birliğinin açıklamasına göre, ilk dokuz ayda -ocak ayı ile eylül ayı içerisinde- 22 bin ton kırmızı et açığımız var. Tavuk artıyor, et düzeliyor. Şimdi enteresan bir şey söyleyeceğim. Hani, diyorlar ya omega 3, yüksek besin değeri olan, kafayı çalıştıran, insanın beynini açan et var ya, kırmızı et, bu mera etidir. Yani özgür, merada dolaşan hayvanın etinde omega 3 besin değeri yüksektir ve bu besin değerini, bu eti Türkiye yiyemiyor. Hep, dışarıdan getirilen, domuz yağıyla beslenen, domuzun yağıyla, sakatatıyla yapılan yemi yiyen hayvanı yiyoruz.

Bakın, Avustralya'da yılda bir kişi 142 kilo et yiyor, Amerika'da yılda bir kişi 125 kilo et yiyor, Almanya'da bir kişi 82 kilo et yiyor. Türkiye'de kaç? 12 kilo. Yani arkadaşlar, neyle övünüyorsunuz?

MUHARREM VARLI (Adana) - Ya kolesterolümüz var ya, kolesterolümüz, ondan!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - On iki yılda ne yaptınız arkadaş? Türkiye'de, düşünebiliyor musunuz, insanlar et yiyemiyor yahu! Siz ne yiyorsunuz?

MUHARREM VARLI (Adana) - Sağlık Bakanı orada, bak. Kolesterolümüz fazla ya, ondan siyah eti...

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Merada dolaşan hayvanın etinde kolesterol yok.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, burada Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti bir karar aldı, 15 bin ton et getiriyor Bosna-Hersek'ten, 13/5/2014 tarihinde bir kararname çıkarttı, 15 bin ton ithal et getiriyor. Ama bu etler, benim duyumuma göre -Sayın Bakan cevap versin- Bosna-Hersek'in hayvanı değil, Bosna-Hersek'e dışarıdan, Hristiyan ülkelerinden gelen hayvanları getiriyorlar diye duyuyorum. Bu doğru mu, doğru değil mi? Bunu lütfen araştırın.

Bakın, yakınlarda bir kararname daha çıkarttılar arkadaşlar, 16 Eylül 2014'te yani iki ay önce. Bu da ne biliyor musunuz? Köylüyü batıran, çiftçiyi batıran yani nüfusun yüzde 30'a yakınını temsil eden köylüyü batıran bir karar; burada diyor ki: "İşletme sahibi işletmesindeki mevcut yerli orijinli besi materyali sayısının yüzde 40'ı kadar ithal edebilir." Eylül ayında bir karar çıkıyor. Bu ne demek? Zenginler, büyük işletmeciler ithalat yapacak, köylüler yapamayacak, zengin getirdiği zaman köylü batacak kardeşim.

Demin bir arkadaş dedi ki burada, Adalet ve Kalkınma Partisinden Bünyamin Bey söyledi: "Ya, biz iki yıl ödemesiz, beş yıl sıfır faizle hayvan verdik." Doğru ama nasıl verdiler? "Ben, iki yıl ödemesiz, beş yıl sıfır faizli, sana kredi veriyorum ama benim dediğim adamdan gidip hayvan alacaksın." dedi. 6-7 milyara hayvan aldılar, arkadaşlar. Arkasından ne oldu, çok akıllı Tarım Bakanı ne yaptı? İthalatı bir serbest bıraktı, köylü, bütün o kredi alanlar battı, 6-7 milyar liralık hayvan 2,5 milyara düştü, evet 2,5 milyara düştü. Bu doğru mu, doğru değil mi? Yahu, yazık değil mi peki? Sen kendi çiftçini, kendi köylünü batırıyorsun; Amerika'daki, Macaristan'daki, bilmem neredeki çiftçiyi kalkındırmak için ithal hayvan getiriyorsun, tarım ve hayvancılıkla ilgili de 100 milyar dolara yakın para ödüyorsun. Kardeşim, bu kul hakkıdır ya, bunu Allah affetmez, böyle bir şey de olmaz.

MUHARREM VARLI (Adana) - Bir şey olmaz ya, bir şey olmaz!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şu resmi tanıyor musunuz? Tanıyorsunuz değil mi?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nereden görelim!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Gözlerin seçiyor senin. Senin eski arkadaşın Sayın Kacır.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Nereden görelim onu ya!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - "Kaçak etin altından dünür çıktı." diyor. "Mersin'den kaçak et geldi. 1.044 ton kaçak et geldi, 28 milyon değerinde. Sayın eski Bakanımız Kemal Unakıtan'ın dünürü çıktı." diye iddia var.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kim yakaladı, kim?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Kim yakaladı? Biz ihbar ettik, devletin memurları da yakaladı, onları da "paralel yapı" diye içeri aldınız. Şimdi, dur şimdi. Onu, Sayın Kacır, konuşacağız.

Şimdi, arkadaşlar, burada suç işleyen memuru polis yakalıyor, diyorlar ki: "Sen paralel yapıdansın." Küt, içeri giriyor. Ya, böyle bir zulüm olmaz.

Şimdi, Gümrük ve Ticaret Bakanı açıkladı, Sayın Canikli dedi ki: "Bu etler, tamam, gelmiş ama nasıl kesildiğine dair şüphemiz var." Şimdi, bakın...

AHMET YENİ (Samsun) - Oradan oraya geçme, dünürü söyle, dünür kim?

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Ahmetciğim, bak, dinle! "Nasıl kesildiğinden şüphemiz var." diyor.

MUHARREM VARLI (Adana) - Yahu, o anlamaz, anlamaz!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi, o şüphen varsa kardeşim, bu etleri niye imha etmiyor, geri göndermiyor ve bu adamları cezalandırmıyorsun?

AHMET YENİ (Samsun) - O dünürü bir öğrenelim, oradan oraya sıçrama!

ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, dışarıda nasıl kesildiği... İslami kurallara göre kesilmeyen hayvanın etini getiriyorsun, Müslümanlara yediriyorsun. Bunu ne Allah kabul eder ne de kulu kabul eder.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak şunu söyleyeyim: Tarım Bakanlığı 9 milyar bütçe ayırdı, çiftçinin 32 milyar bankalara borcu var. Bu, bankalara çiftçilerin borcu silinsin, çiftçiye düzgün kredi verilsin, üretim yapılsın, ithalat gelmesin, köylümüz kalkınsın, insanlarımız sağlıklı et yesin, huzurlu olalım diyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP, MHP ve HDP sıralarından alkışlar)