| Konu: | İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 19.11.2014 |
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; düzenlemeyle, bu tasarıyla sadece yapısal yönden tahkim merkezi oluşturulmakta, tahkime ilişkin maddi kurallar getirilmemektedir. Aslolan, tahkimde uygulanacak kuralları tarafların kendisinin belirlemesidir. Ayrıca maddi kurallar hem 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nda hem de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun'da hakem kararlarının mahkemece incelenebilmesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Merkez, kurulduğunda ICC ve UNCITRAL gibi yerleşmiş tahkim uygulamalarına ilişkin modeller esas alınarak kurallarını belirleyecektir. Söz konusu düzenlemelerle tahkim yoluna başvurulması daha etkin ve cazip hâle getirilmiştir. Tahkim kurumunu teşvik amacıyla hakem kararlarının verildiği anda icra edilebilmesi esası benimsenmiştir. Bu şekilde, tahkimin süratli bir şekilde getirilmesi imkânı sağlanmıştır.
Şimdi, tabii bu resmî bir yazı gibi oldu ama ben şöyle, işin doğrusu kendi bilgim çerçevesinde söylemek isterim: Bu kanunda esasında tahkimle ilgili bir teşkilat kurulmakta, bu bir teşkilat kanunu. Tahkimin hangi usullerde çalışacağına ilişkin düzenlemeler Milletlerarası Tahkim Kanunu'nda var, eğer milletlerarası bir tahkimse onunla ilgili olacak. Eğer millî tahkimse ona ilişkin de tabii HMK'da hüküm var, o çerçevede uygulanacaktır. Yani, bu kanun, usule ilişkin düzenlemeleri içermemektedir, sadece teşkilata ilişkin düzenlemeleri içermektedir, onu özellikle ifade etmek isterim.
Tabii, Silopi'de, Cizre'de yaşanan olaylar karşısında, Sayın Işık'ın iki sorusu var, onları birleştirerek söylemek isterim, özerklikle ilgili ifadelerden bahsetti. Bu ifadeler sadece söyleyenlerin belki kendileri açısından bir anlam ifade edebilir, onlar kendilerini tatmin etmek için kullanabilir ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bakımından bunlar yok hükmünde olan şeylerdir. Bunlara hiç kimsenin itibar etmediğini hepimiz biliyoruz. Suç olan konular varsa bunlarla ilgili zaten cumhuriyet savcılıkları resen soruşturma açmakla yetkili ve görevlidir. Şu anda bu konuyla ilgili bir soruşturma var mı yok mu, işin doğrusu, hemen soru sorulur sorulmaz bir cevap alma imkânım olmadı ama öğrenip onu da sizinle paylaşmak isterim.
Tabii, ben geçenlerde Antalya'da söyledim, çözüm süreciyle ilgili konuşma yaparken çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının şehitlerimizin ruhunu muazzep etmeyeceğini söyledim. Zira yapılan eleştirilerde "Çözüm süreci şehitlerimizin ruhunu muazzep etmez mi?" şeklinde eleştiriler var. Ben onlara cevap verdim ve şunu ifade ettim: Bizim inancımıza göre şehitler diridir, onlara "ölü" denmez. Mana âleminde Rabb'im kendi ilmi dâhilinde onlara ikramda bulunur, biz öyle inanırız. Şehitlerimizin hepsi "Terör bitsin." diye, "En son şehit ben olayım, başka şehit olmasın. Gözyaşı dursun, kan dursun. Esasında, bu sorun Türkiye'nin gündeminden çıksın." diye şehit olmuşlardır. Yoksa herhangi bir şehidimiz "Ben şehit oldum, başkası da şehit olsun. Benim anam ağladı, başkasının da anası ağlasın. Terör ben mücadele ederken bitmedi, hiç bitmesin." düşüncesiyle şehadet mücadelesini vermediğine biz inanıyoruz. Onların bütün mücadelesi, terörün bittiği, artık kanın durduğu, gözyaşının dindiği, başkaca Mehmetlerin şehit olmadığı, başkaca anaların ağlamadığı bir Türkiye'dir. "Eğer çözüm süreci başarılı olursa -kurduğum cümle aynen budur- terör sona ererse, silahlar tamamen bırakılırsa, Türkiye'de barış iklimi geçici değil, kalıcı bir iklime dönüşürse bundan şehitlerimiz rahatsız olmaz, onların ruhu muazzep olmaz, incinmez, aksine memnun olurlar çünkü bizim mücadelemizi bizim kardeşlerimiz, bizim evlatlarımız başarıya ulaştırdılar diye memnun olurlar." dedim.
FARUK BAL (Konya) - BDP'liler de varken anlatsaydın bunları Sayın Bakan, BDP'liler yok burada.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Ben aynı inançtayım. Hiçbir şehit "Çatışmalar devam etsin, bundan sonra başka şehitler olsun diye." şehit olmaz, onun şeyi eğer terörle mücadele kapsamındaysa hedef terörü sona erdirmektir. Çözüm sürecinin ana hedefi de tabii, terörü sona erdirmektir. Bunu özellikle ifade etmek isterim.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Karşılığında ne veriyorsunuz?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Mahkûm sayısını bir sayın milletvekilimiz sordu. Şu anda cezaevlerinde bugün itibarıyla 155.869 kişi var. Bunlardan 22.609'u tutuklu, 133.254'ü de hükümlü durumdadır. Her tutuklu ve hükümlüye yatak var, o noktada herhangi bir sıkıntı yok yani özellikle bunu ifade etmek isterim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Bakan, emin misiniz? Geçenlerde İzmit Cezaevinde isyan çıktı bu yüzden.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Tabii, şimdi, İzmit'te o cezaevi, biz kapattık orayı biliyorsunuz, kapattık.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Biliyorum da "120 kişi 70 yatakta yatıyor." diyorlar.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, şu anda orada bir sorun yok, tamam mı? Oradakileri de nakil yaptık, herhangi bir sıkıntımız yok. Yani, o noktada bir sorun olmadığını bir kez daha ifade etmek isterim.
Tabii, ülkemizde tahkim ve alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma oranı sınırlı olup, bu yöntemlerin uygulamadaki kullanımını uyuşmazlık sayısıyla karşılaştırdığımızda son derece az olduğu görülmektedir. Türkiye'de görülen yıllık tahkim sayısının 150-200 arasında olduğu tahmin edilmektedir, bunların çoğunluğunda yabancılık unsuru bulunmaktadır. New York'ta Amerikan Tahkim Derneği'nin yaptığı tahkim sayısı 50 binin üzerindedir. Yani, şu anda Türkiye'deki rakam o kadar yüksek bir rakam değil ama umarız ki bu tahkim yasasından sonra bunlar daha da artabilir.
Sayın Acar'ın hakemlerin nasıl seçileceğine ilişkin sorusu: Şu anda şeye göre taraflar seçecek bunu, taraflar seçebilir ve taraflar eğer anlaşamazsa o zaman mahkemeye gidiyor konu. Tek rakamlı olması gerekiyor, sayısında taraflar anlaşıyor, eğer sayısında taraflar anlaşmazsa 3 tane olması gerekiyor. Bu 3'ün 1'ini taraflardan biri, 1'ini diğeri seçiyor, eğer öbüründe anlaşamazlarsa o seçtiği 2 hakem 3'üncüsünü seçiyor. Bununla ilgili kanunumuzun 7'nci maddesinde düzenleniyor, Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 7'nci maddesinde bu açık bir şekilde düzenlenmektedir. Yargılama usulü de yani bu tahkimle ilgili konu da eğer milletlerarası tahkimse Milletlerarası Tahkim Kanunu'na göre, eğer millî tahkimse dediğimiz gibi HMK çerçevesinde usul yapılacaktır, bunu özellikle ifade...
KAMER GENÇ (Tunceli) - Burada düzenle, niye milletlerarası tahkime giriyorsun?
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - İki yıla kadar mahkûmiyetlerde tutuklama yasağı var mı? Doğrudur, şu anda CMK'nın 100'üncü maddesinde iki yıl hapis cezasını gerektiren suçlarda tutuklama yasağı var. Tabii, Çocuk Koruma Kanunu'nda ise o, üç yıldır, tutuklama yasağı. Yani, kamu düzenini bozan, özellikle bu darp fiilleriyle ilgili, basit darp ile nitelikli darp arasında ceza farkı var. Nitelikli darp esasında tutuklama kapsamına giriyor ancak basit darp tutuklama yasağı kapsamına giriyor, cezanın azlığı nedeniyle oraya giriyor. Burada bir düzenleme yapma ihtiyacı var mı? İşin doğrusu, bir düzenleme yapma ihtiyacı olduğuna ben de inanıyorum, çünkü burada insanların rahatsız olduğu ve darba maruz kaldığı bir noktada, bir kapıdan girip öbür kapıdan çıkması fevkalade yanlış bir durum. Bununla ilgili Bakanlık olarak biz de bir hazırlık içindeyiz, onu özellikle ifade etmek isterim, burada cezayı değerlendiren bir çalışmayı yaptığımızı da bilmenizi isterim.
Tabii, bu vurma, kırma, yakmayla ilgili konularda güvenlik paketi içerisinde yeni düzenlemeler var, muhtemeldir ki önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek.
Tazmin konusu; genel hükümlere göre bir tazminat zaten mümkün, ama onun dışında, bu güvenlik paketi içerisinde de bu konuya ilişkin ilave düzenlemeler olduğunu biliyorum, geldiğinde zaten, onu Parlamento değerlendirecektir.
Takipsizlik kararıyla ilgili, bu adli tıpla ilgili, Sayın Tanal sormuştu. Tabii, adli tıbbın raporuyla savcılığa giden, savcılık rapor gelmeden mi karar verdi, geldikten sonra mı karar verdi, işin doğrusu, benim bildiğim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - İki dakika ekliyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir bakanı, Türkiye'de şehit olan insanlarımızla ilgili, niyetlerini okuyup da "Onlar, burada bir başkası ölmesin diye şehit oldular." deyip, onlar adına konuşamaz. Türkiye'de şehit olan askerlerimiz...
BAŞKAN - Evet, şimdi, tamam, tamam...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye Cumhuriyeti toprakları bölünmesin diye şehit olmuşlardır.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın vekilim, benim söylediklerimi lütfen çarpıtmayın.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye'de şehit olanlar, bu vatan bölünmesin diye şehit olmuşlardır...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Bakın, benim söylediklerimi...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Bir bakan şehitler adına "Onlar bunun için ölmüşlerdir." diye konuşamaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, böyle bir şey olabilir mi? Olmaz ki böyle, susturun.
BAŞKAN - Nasıl susturayım? Ara vereceğim, gideceğiz, tamam...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, susturun.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, ne yapayım? Nasıl susturayım? Söylüyorum. Hep beraber kavga ediyoruz şu anda.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkanım, ben çok net söyledim...
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir bakanı, "Onlar, burada bir başkası ölmesin diye şehit oldular." diye, şehitler adına konuşamaz. Bu yanlıştır, doğru değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin askerleri Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği ve beraberliği için şehit düşmüşlerdir.
BAŞKAN - Lütfen... Anladık da yani usul böyle değil sayın milletvekili... Usulümüz böyle değil...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Bakan, siz devam edin konuşmaya.
BAŞKAN - Evet, buyurunuz.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkanım, tabii, ben teşekkür ediyorum, ama sayın vekilim benim söylediklerimi lütfen bir daha okusun. Ben söylediğim sözü izah ettim. Şehitlerimiz elbette ay yıldızlı al bayrağımızın dalgalanması, ülkemizin birlik bütünlüğü ve bu ülkede kanın, terörün durması, son bulması için şehit olmuşlardır. Yoksa, şimdi benim, "Yok, bu ülkenin toprakları için, bayrağı için mücadele etmiyorlar." dediğim gibi bir anlam çıkardıysanız o sizin değerlendirmenizdir ama ben çok net bir şekilde söylüyorum: Şehitlerimizin hepsi bizim inancımıza göre diridir, onların değerlendirmesini yapmak bizim haddimize değildir. Allah onların şefaatine bizi nail etsin. Biz öyle inanırız, öyle biliriz ama şehitlerimiz bu ülkenin bölünmez bütünlüğü, ay yıldızlı al bayrağımız ve hakeza bundan sonra başkaca kişilerin terörle mücadele kapsamında en azından şehit olmaması, terörün son bulması için mücadele ederken şehit olmuşlardır. Hiçbir şehidimizin "Benim anam ağladı, başkasının da anası ağlasın." diye şehit olduğunu ben düşünmüyorum, eğer siz öyle düşünüyorsanız o sizin bileceğiniz iş.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.