GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:16
Tarih:19.11.2014

ATİLLA KART (Konya) - Görüşülmekte olan tasarının 8'inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, getirilen bu tasarının Türkiye'nin yargıdaki sorunlarına çözüm getirmesi, katkı sağlaması, sorunları çözmek anlamında mümkün değil. Gelin, ne yapalım? Yargıdaki temel sorunlarla yüzleşme cesaretini ve sorumluluğunu gösterelim. Nereden başlayalım? Türkiye'de bakın, seçimlerin meşruiyetini tartışma noktasındayız değerli milletvekilleri. Neyi tartışalım seçimlerin meşruiyetiyle beraber? 17 Aralıkla bağlantılı olarak ortaya çıkan "tape"lerle ilgili adli tıp raporunu konuşalım. Neyi konuşalım? Yine bu "tape"lerle bağlantılı olarak TÜBİTAK'ın daha evvel verdiği, ilgili bakanın, Bilim Bakanının hissiyatla "Montajdır." dediği o raporu tartışalım, bunları konuşalım. Nasıl oluyor da TÜBİTAK gibi bir bilimsel kurum böylesine bir rapor düzenleyebiliyor, bunları konuşalım, bunlarla yüzleşelim. Neyi konuşalım? Türkiye'de Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu ile Basın Yayın Genel Müdürlüğü ilişkilerini konuşalım.

En başta nereden başlayalım? Seçimlerin meşruiyetinden başlayalım. Bakın, Türkiye'de seçimler 12 Eylül 2010 Anayasa referandumundan itibaren sıhhat anlamında, güven anlamında tartışılır noktadadır. Hatırlayınız, 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda okyanus ötesinden birileri çok yakın ilişki içinde olduğunuz birileri zamanında ne diyordu? O referandum öncesinde ne diyordu. "Ölülere bile oy kullandıracaksınız." diyordu. Dönemin Adalet Bakanı Sayın Sadullah Ergin ne diyordu? "Efendim, bu seçim, bu referandum o kadar önemli ki beş, on genel seçime bedel." diyordu. Mesaj verildi, orada talimat verildi iş birliği içinde. Ne için verildi mesaj? Seçimlere müdahale edilmesi için mesaj verildi, talimat verildi. Bakın, bunun devamında ne oldu? Mayıs 2012 ve devamında Temmuz 2012'de bir gece yarısı, 298 sayılı seçim mevzuatıyla ilgili 28-29 maddelik o suç listesini düzenleyen o seçim suçlarına ilişkin olarak zaman aşımı süresini iki yıldan altı aya düşürdük. Bunun anlamı neydi değerli milletvekilleri? Bunun anlamı şu: 12 Eylül 2010 Anayasa referandumuyla 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde kanunsuz emir ve talimat yoluyla seçim sandıklarına müdahale eden ve büyük bölümü Adalet ve Kalkınma Partisinin üyesi olan, -bir bölümü de kamu görevlisi olan- kamu görevlilerinin, bunlarla ilgili soruşturmaların, yargılamaların, o dosyaların düşürülmesi anlamına geliyor; örtülü af düzenlemesi anlamına geliyor.

Bakın, bunları Sayın Adalet Bakanına soruyoruz. Tabii keşke burada olsa da kendisi doğrudan cevap verebilse. Israrla soruyoruz, cevap vermiyor. Sonuçta Adalet Bakanı vermiş olduğu önerge cevabında 2.586 soruşturma dosyasının varlığını kabul etti. Ne kadar ciddi bir rakamdır bu. 2.586 soruşturma dosyasından söz ediyorum ama orada da yine bir bilgi kirliliğinin, bir karartmanın yapıldığını, yapılmaya devam ettiğini görüyorsunuz. Orada soruyoruz, bunların kaçı AKP'li diyoruz, kaçı kamu görevlisi diyoruz. Diyor ki: "Efendim, bu bilgilere ulaşmamız mümkün değil." Oysaki o bilgilere çok rahatlıkla ulaşmanın mümkün olduğu, bunun kişisel verilere ihlal teşkil edecek bir yönünün olmadığı açık. Siz, UYAP kayıtlarından ya da kimlik kayıtlarından çok rahatlıkla o bilgilere ulaşabilirsiniz ama o tablonun ortaya çıkmasını istemiyorsunuz.

Bakın, nasıl bir tablo bu? İktidar olarak, iktidar gücüyle, iktidar nüfuzuyla birilerine diyorsunuz ki: "Sen suç işleyebilirsin, merak etme, ben seni affederim." Onlar suç işliyor ve sonuçta da verdiğiniz sözü tutuyorsunuz, affediyorsunuz. Suç işleyenleri Anayasa'nın 137'nci maddesine rağmen, iş birliği içinde affediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) - Yani birlikte seçimin güvenliğini ihlal ediyorsunuz değerli milletvekilleri. Bunu biraz vicdanınızda tartın.

Kafanızı sallamanızdan pek de umursamadığınızı anlıyorum ama biraz...

BÜNYAMİN ÖZBEK (Bayburt) - Aynen öyle...

ATİLLA KART (Devamla) - E tabii, "Aynen öyle." diyorsanız hakikaten o zaman toplumsal barışımız adına, demokrasi adına nasıl bir saldırının karşısında olduğumuzu bir kez daha kaygıyla görüyoruz değerli milletvekilleri.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum ve sizleri, bir kez daha, sorumluluğa, sağduyuya davet ediyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)