| Konu: | İstanbul Tahkim Merkezi Kanunu Tasarısı |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 19.11.2014 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
5'inci maddede nerede kalmıştık? 17 Aralık operasyonundaki olayda kaldık. 17 Aralıkta operasyona başlandı, İstanbul'daki organize ve mali şube müdürleri -Ankara'da Genel Müdürlükte- görevden alındı ve olay böyle devam ederken, o dönemde, hatırlarsanız, bir yönetmelik değiştirildi, denildi ki: "Efendim, illerde eğer soruşturma başlatılıyorsa mutlak suretle mülki idare amirine ve cumhuriyet savcısı da bulunduğu başsavcıya bilgi vermek zorundadır." Onun üzerine Başbakan ve bakanlara direkt uzanan 25 Aralık operasyonunda savcı o yönetmelik çıkar çıkmaz, mevcut olan, onlara yönelik soruşturma da ifşa edileceğinden dolayı 25 Aralıkta operasyonu başlatmak için düğmeye bastı ve maalesef, Emniyet o operasyonu yapmadı, yapamadı, operasyon yarıda kaldı ve 26'sından itibaren devam eden süreçte cumhuriyet savcıları görevden alındı, emniyet müdürleri görevden alındı ve kimisi de açığa alındı. Bir süre geçtikten sonra Emniyet mensupları hakkında soruşturma başlatıldı ve gelinen aşamada, burada, aslında ne iktidara bir darbe, burada ne de Hükûmete bir darbe söz konusu. Aslında bu düpedüz yolsuzluğun, iltimasın ta kendisi.
Deniliyor ki: "Efendim, 3 tane soruşturma niçin var?" İçimizde değerli hukukçu arkadaşlarımız var; takdir edersiniz, memur suçlarıyla ilgili ayrı bir büro bakar, organize suçlarla ilgili ayrı bir büro bakar, mali işlerle ilgili ayrı bir büro bakar. Peki, memurlarla ilgili ne vardır? Memurlarla ilgili -Sayın Aykut Bey bu konuyu çok iyi bilir- TOKİ ayağı vardı. Çünkü orada TOKİ ayağı nasıl devreye giriyor? Hatırlarsanız 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılacak olan planlamaların bir kısmı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmişti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına o kat yükseklikleri vesairesi şu şekillerde geçiyor: Bir, ya direktmen Bakanlık kendisi düzenlemeyi yapıyor, bir uygulama alanı hâline getiriyor veyahut büyükşehir belediyesine götürülen planı reddediyor, direktmen Bakanlık devreye giriyor veyahut da büyükşehir belediyesi, ilgili belediye planlama yapmıyor, üç aylık süre geçtikten sonra otomatik olarak Bakanlık devreye giriyor.
Şimdi, bakın, bunun üzerine TOKİ... Yani memur suçlarıyla ilgili TOKİ'nin de devreye girişi bu şekilde. Burada biz yolsuzluğa karşı ceza hukuku sözleşmelerinin onaylanmasını 14 Ocak 2004 tarihinde kabul etmişiz. Bu sözleşmeye göre "Yolsuzluk; hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları için bir tehdit oluşturmakta, iyi yönetim, hakkaniyet ve sosyal adalet ilkelerini temelden yıkmakta, rekabeti bozmakta, iktisadi gelişmeyi kösteklemekte ve demokratik kurumların istikrarını ve toplumun ahlaki temellerini tehlikeye atmaktadır." diyor.
Şimdi, biz bu sözleşmeyi imzaladığımız hâlde, maalesef 17 Aralıktaki operasyonla ilgili, imzalamış olduğumuz bu sözleşmenin tam aksine işlemler yapıldı. Şimdi, bakın, bu dosyayla ilgili 40'a yakın, sulh ceza mahkemesinde karar var, 40'a yakın. O dönemin yani 17 Aralık operasyonunun şüphelilerini oy birliğiyle tutuklama kararına sevk eden cumhuriyet savcısına, hangi hikmet, hangi güç, hangi ilahi kudret bunlara bir şey gönderdi de, ne zaman ki emniyet mensupları cezaevine alındı, haklarında soruşturma başlatıldı, o oy birliğiyle karar veren cumhuriyet savcıları 360 derece dönüş yapıp takipsizlik kararını verdiler.
İki: Şu anda bizim elimizde o takipsizlik kararını veren cumhuriyet savcılarının başka suçlarla ilgili düzenlemiş olduğu iddianameler var. Eften püften sebeplerle iddianame düzenleyen o cumhuriyet savcılarının bu kadar kuvvetli deliller olmasına rağmen takipsizlik kararını vermeleri tam bir skandaldır.
Hepinize teşekkür ediyorum, iyi akşamlar diliyorum tekrar.