| Konu: | Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un, (2/1800) esas numaralı Millî Eğitim Temel Kanunununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/218) |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 25.11.2014 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de burada bugün başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü yürekten tebrik ediyorum.
Bizi burada dinleyen, Anadolu'nun her coğrafyasında görev yapan sevgili öğretmenlerimizin bir kez daha bu vesileyle sorunlarını bu kürsüden dile getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bakın, günümüzde öğretmenlerin en önemli sorunu ekonomik sorunları. Sayın Başbakan dün öğretmen arkadaşlara müjde veriyor, 15 bin yeni öğretmen atanacakmış. Öğretmenler için gerçek müjde buradan onlara yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş verilmesi olarak kabul edilebilir; yoksa, Türkiye'de 15 bin ek atama yapılacağını söylemek ve bunu müjde olarak söylemek öğretmenlere bugün gerçekten hakaret etmektir, onların zekâlarıyla alay etmek demektir.
Bakın, on iki yıldan beri Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda. Demin değerli bir milletvekili arkadaşımız öğretmenlerin durumlarının iyileştirildiğini söylüyor. Bakın, ben size... Hukukçular gerekçeyle, öğretmenler notlarla konuşur. 2002 yılında bir öğretmen arkadaşın bir maaşıyla aldığı küçük altın 24 adet, günümüzde 14 adet. Yani, öğretmenlerin gelirleri yüzde 41 erimiş, bitmiş. Siz şimdi buradan "Biz on iki yıllık iktidarımızda öğretmenlerin durumunu iyileştirdik." diyorsunuz. Ben buradan bizi dinleyen Balıkesir Öğretmenevindeki öğretmen arkadaşlara, Ankara Öğretmenevindeki arkadaşlara sesleniyorum: Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında sizin durumunuz iyileşti mi gerçekten?
Bakın, bozuk bir saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir. On iki yıldan beri iktidardasınız. 2002 yılında atanamayan öğretmen sayısı 70 bindi ve Başbakan -şu andaki Cumhurbaşkanı- şunu söylüyordu: "Olur mu öyle şey? Atanamayan öğretmen diye bir sorun mu olur? Biz iktidara geldiğimizde öğretmenleri derhâl atayacağız." Şimdi hatırlatıyorum, bakın.
Siz Millî Eğitimi yönetiyor musunuz yoksa saldınız gidiyor mu? Somut şey söylüyorum, hamaset yapmıyorum. Bakın, 2002 yılında atanamayan öğretmen 70 bindi, 2007'de 200 bine çıktı, bugün 350 bin atanamayan öğretmen var, atama bekleyen öğretmen var. Ya, bugünkü teknoloji günümüzde Ankara'ya hangi saatte yağmur yağacağını, kaç damla yağacağını hesap ediyor. Siz, Türkiye'de kaç tane matematik öğretmeni gerekli, Ankara'nın nüfusu ne olacak, Balıkesir'in nüfusu ne kadar artacak, Türkiye'nin ne kadar sınıf öğretmenine ihtiyacı var, edebiyat öğretmenine ihtiyacı var, bunu hesaplayamıyor musunuz?
Biz buradan söz veriyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bir yıl içerisinde atanamayan öğretmen kalmayacaktır, ben buradan söylüyorum, söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar) CHP iktidarında tüm öğretmenlerimiz yoksulluk sınırının üzerinde maaş alacaktır. Ben buradan Hükûmetin bakanlarına sesleniyorum: Ya, artık ailenizde sizin öğretmen var, sizleri de öğretmenler yetiştirdi, öğretmenlere artık hamaseti bırakalım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Fakülteleri kapatacak mısın? Öğretmen yetiştiren okulları kapatacak mısın? Böyle bir şey olur mu?
NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Bakın, 2002 yılındaki tablo aynen devam etmiş, öğretmenlerin maaşları erimiş. Demin arkadaşımız söyledi, bir gecede uluslararası hukuku mahvettiniz. Tüm yöneticilerin, öğretmenlerin statülerini bir yasayla yok ettiniz. Ne yaptınız yerlerine? "EĞİTİM-BİR-SEN" diye bir sendika var, sizin yandaş sendikanız. Onların fişleme yaptığı, "Bu öğretmen Alevi'dir, bu öğretmen solcudur." diye fişleme tutanakları ellerimizde ve mülakat sınavlarında hepsine bu arkadaşları atadınız. Şu andaki eğitim yönetici kademelerinde çalışan yöneticilerin yüzde 90'ına yakını EĞİTİM-BİR-SEN üyesi. Ya, bu ülkede başka sendika yok mu? Öğretmen arkadaşlarımızın sendikal tercihlerine niye müdahale ediyorsunuz? Sizden şunu bekler öğretmenler: Grevli toplu sözleşme hakkını OECD ülkelerinde olduğu gibi, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi getirmenizi. Yoksa sendikal ayrım yaparak, öğretmenler arasında ayrım yaparak kendi yandaşlarınızı yönetici olarak atamanızı değil, öğretmenlere Avrupa Birliği standartlarında grevli toplu sözleşmeli sendikal haklar düzenlemenizi bekliyor, sadaka beklemiyor. O nedenle bizim öğretmenlerimizi Avrupa ülkeleriyle kıyaslayın, Suriye'yle değil, İran'la değil. Bizim yönümüz Atatürk'ün işaret ettiği çağdaş uygarlık yönüdür, Avrupa Birliği normlarıdır, yüksek demokrasi standartlarıdır. Sizin öğretmenlere dayattığınız yoksulluk, kölelik düzeni, cop ve gaz.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)