GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmesi
Yasama Yılı:5
Birleşim:18
Tarih:25.11.2014

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) - Sayın Başkan, sevgili milletvekili arkadaşlarım; önce şöyle başlayayım: Doğruya doğru, bu iktidar döneminde kadına karşı şiddete ilişkin olarak çok ciddi mevzuat değişikliğine gidildi. 2004 yılında Ceza Yasası değişti ve Ceza Yasası'nda cinsel taciz ve cinsel tecavüz suçları ağırlaştırıldı, hatta namus saikiyle işlenen cinayetlerde indirime gidilmemesi öngörüldü. 2011'de burada hep birlikte İstanbul Sözleşmesi'ni imzaladık. Hatta Türkiye ilk imzalayan ülke idi. Onun ertesinde 2012'de, ailenin korunması ve kadına karşı şiddet yasası çıktı.

Şimdi, buna rağmen tablo dehşet verici. Kadına karşı şiddet azalmıyor, artmakta. Ben Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının rakamlarını vereceğim: 2014'ün ilk yedi ayında 7 bin kadın devlete sığınmış vaziyette. 2012-2014 arasında 22 bini aşkın kadın hakkında geçici koruma kararı verilmiş. 2014 Temmuz sonu itibarıyla 11 bine yakın kadın ve çocuk devlete bağlı sığınma evlerinde kalmakta ve 2011-2014 yılları arasında yani o üç yıl içinde Alo 183 hattına -ki bu şiddet gören kadınların kullandığı bir hat- müracaat eden kadınların sayısı 94 bin küsur, 94.400 mü ne, yani muazzam bir rakam. İstanbul Barosunun Kadın Hakları Merkezi de diyor ki: Son yedi yılda kadın cinayetleri yüzde 1.400 artmış vaziyette.

Mesela 2003 yılında sadece 83 -"sadece" diyorum yani 83 de yüksek bir rakam aslında ama "sadece" göreceli olarak- kadın öldürülmüş. 2014'ün ilk on ayında 255 kadın. Sadece Ekim ayında 2014'ün 29 kadın öldürülmüş ve İstanbul'da -yine baronun verdiği rakamlar- yılda 2 bin boşanma başvurusu var; bunların yüzde 85'inin nedeni aile içinde şiddet. Şimdi, bu rakamlara tabii, intihar süsü verilenler, intihara zorlananlar, kaza süsü verilen öldürülmüş kadınlar dâhil değil.

Mesela ben yaptığım bir araştırma vesilesiyle Batman'a gitmiştim 2008 yılında. O dönemde Batman kadın intiharlarıyla ünlüydü ve de nedenini hazır gelmişken araştırayım dedim; hiç kimse konuşmuyordu, yani tabu bir meseleydi. Bunu sadece bir kadın örgütünün eski başkanından öğrenebildim; dedi ki: "Bu kadın intiharlarının gerisinde ensest sorunu var." Yani aile içinde cinsel ilişki sonucunda bu kızlar ve kadınlar bir yerlere kilitlenip, önlerine işte bir tas su konulup, bir de ip konulup intihara zorlanmaktalar. Yani Türkiye'deki tablo gerçekten de korkunç.

Şimdi, neden bu şeyler, cinayetler? Nedenleri çeşitli; boşanmamak istememek mesela ya da boşandığı eşiyle barışmamak ya da namus bahanesiyle, namus kisvesi altında, töre kisvesi altında ya da birliktelik teklifini reddetmek... Hatta bu o kadar sürrealist boyutlara vardı ki, birkaç yıl önce bir adam, yatakta yatarken rüyasında karısını başka bir adamla sevişirken görüyor; karısı da yanında, uyanıp kadını öldürdü. Başka bir adam "Bir genç kızı beğeniyordum. Takip ettim, bana yüz vermedi, sırtını döndü, yürüdü." diye öldürdü. "Bakkalla uzun uzun, fazla uzun konuştu." diye karısını öldüren adam var; yani gerçekten de sürrealist bir boyuta vardı bu. Yani kadın kıyımı, şurada yazıyor ya "Kadın katliamı var." Gerçekten de bu ülkede kadın katliamı var.

Şimdi, peki neden bütün bu yasalara rağmen uygulamada ciddi sorunlar var? Bir kere polis, jandarma, her ne kadar Belma arkadaşım "Artık bunlar olmuyor." demiş olsa da oluyor...

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - "Olmuyor" demedim.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - ...kocasıyla barıştırıyorlar şiddet gördü diye başvuran kadınları "Hadi canım, kocandır, barış." vesaire diye. Hatta bir olayda, Van'da, böyle bir kadın barıştırıldı, ondan sonra adam öldürdü kadını ve de aile mahkemeye verdi İçişleri Bakanlığını, İçişleri Bakanlığı tazminata mahkûm edildi bu olayda.

Şimdi, ikinci sorun, mahkemelerin tutumu. Bu, AB Komisyonu raporlarına da geçmiş vaziyette. 2014 Raporu'nda mesela rapor diyor ki: "Cinsel istismarlarda rızası vardı deniyor." Hatta hatırlarsınız, küçücük, 13 yaşındaki çocuklara... Bir N.D. miydi, baş harflerini şimdi unuttum, genç bir kız. 26 tane, aralarında öğretmen, subay vesaire olan erkek tecavüz etti bu kıza. Rapor olarak mahkemede "Rızası vardı." dediler, 13 yaşındaki bir çocuğun rızası olabilirmiş gibi. "Haksız tahrik" deniyor, "Yaşından büyük gösteriyordu, ne bilelim küçük olduğunu?" deniyor. Hatta işte, kravat takıp, iyi hâlden dolayı bile indirime gidilebiliyor cezalarda.

Aynı rapor diyor ki... Soruşturmalarda da eksiklik var aslına bakarsanız. Şimdi, gene, bu raporda ve hepimizin bildiği yani kadın örgütlerinin de sürekli olarak gündeme getirdiği başka bir mesele, sığınmaevleri. Eskiden 50 bin kişinin ikamet ettiği yörelerde belediyeler sığınmaevi açmaya mecburdu; yapmadılar bunu, hiç kimse de takip etmiyordu. Bu, galiba bir kararnameyle 100 bine çıkarıldı; şimdi, hadi ona da razıyız diyelim. 100 bin insanın yaşadığı yerlerdeki belediyeler sığınmaevi açmak zorundalar. Bu da yapılmıyor ve de takip de edilmiyor sığınmaevi açmayan belediyeler.

Öteki mesele, dördüncü mesele, koruma verilmiyor. Her ne kadar Sayın Bakan bunun verildiğini iddia etse de yeterli değil, koruma altında öldürülen kadınlar var. Biliyorum, Sayın Bakanımız demeç verdi, belki onun döneminde olmamış olabilir ama çok sayıda kadın da koruma altındayken öldürüldü ya da korumalar çok kısa süreli, o süre biter bitmez adam öldürüyor.

Beşinci mesele, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren politikalar ve söylemler. Şimdi, bakın, gene Sayın Bakan dedi ki: "Arkadaşlar bunu gündeme getirecekler." Çünkü beni duydu, daha önce komisyonda gündeme getirmiştim. Kadına Şiddet ve Aileyi Koruma Yasası... Şimdi ben bunu defalarca -o zaman da söyledim Fatma Şahin'e, o zamanın Bakanına- tekrar ettim, dedim ki: "Bakın, siz kadını birey olarak görmedikçe, hakları olan vatandaş olarak görmedikçe bu sorunu çözemezsiniz çünkü zaten sorunun kökeninde aile var. Yani bu kadınları öldürenler aile fertleri, sokakta tanımadığı erkekler değil. Dolayısıyla, kadına birey olarak bakmak zorundasınız.

Bir de söylemler var. Yani daha dün son derece talihsiz bir söylemdi Sayın Cumhurbaşkanın söylemi: "Fıtrat..." Yani bir fıtrattır gidiyor. İşçiler ölüyorlar, "İşçilerin ölmek fıtratında var." Nedense hep Türkiyeli işçilerin fıtratında var! "Kadınların fıtratı..." Bundan kastettiği, zannediyorum, "Kadınlarla erkeklerin fıtratı farklıdır, dolayısıyla eşit değildir." Derken, yani kadın ile erkeğin fiziksel eşitsizliği var. E, yani yuvaya giden çocuk bile anne ve babasına baktığında bunların eşit olmadığını görüyor. Dolayısıyla, bunu vurgulamak aslında kadınlara karşı cinsiyetçi yaklaşımları toplumda pekiştirmekte.

Aynı şekilde buna benzer çok hikâye duyduk. İşte, "Gülmesinler, hamileyse sokağa çıkmasınlar, dört kadına kadar erkekler alır, bu erkeklerin fıtratında var." falan diye, çeşitli vesilelerle söylenen sözler.

Şimdi, yıllardır kadın örgütleri bu meseleyle mücadele ediyor. 1 milyon imza topladılar gene yetmedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu sürekli olarak protesto ve yürüyüşlere katılıyor. En son çare de Mecliste olağanüstü bir oturumdu. Nihayet Meclis, sağır kulaklarımız duydu ve böyle bir toplantıyı yapıyoruz ve bir komisyon kurulacak. Bu komisyonda gerçekten de yapılacak çok şey var. Benim teklifim -daha önce de teklif ettim, komisyonda da söyledim bunu- 2015 yılını kadın cinayetleriyle mücadele yılı ilan etmek. Ama, bu mücadele sadece cinayetle mücadele ederek olmuyor. Kadın sorununa toplu bakmamız lazım, bütüncül bir yaklaşım lazım çünkü bunların hepsi birbiriyle bağlı. Yargının, polisin, sağlık birimlerinin eğitilmesi lazım, bunun için bütçe ayrılması lazım. Devlet, radyo ve televizyonlarda kamu spotları; işte, devletin desteklediği projeler vesaire...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Her şeyden önce, ilk ve ortaöğretim müfredatına...

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Toprak.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Yarım dakika daha istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun, mikrofonu açmadan söyleyin çünkü diğer arkadaşlara haksızlık yapmak istemem, lütfen toparlayın.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Yani, beş saniye falandı aslında.

...dersler konulması, bu çok önemli, kadına karşı ayrımcılığı ve her türlü ayrımcılığı aslında önleyebilecek dersler...

BAŞKAN - Sayın Toprak, teşekkür ederim.

BİNNAZ TOPRAK (Devamla) - Koruma tedbirlerinin çoğaltılması ve hem bu cinayetlere karar verenlerin hem de yardım edenlerin çok daha ciddi bir biçimde cezalandırılması gerekiyor. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)