GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmesi
Yasama Yılı:5
Birleşim:18
Tarih:25.11.2014

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda açılmasını istediğimiz Meclis araştırma komisyonuyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bir kadın olarak, bulunduğumuz çağda hâlâ kadına yönelik uygulanan şiddetle ilgili bir konuşma yapmaktan ötürü duyduğum utancı belirtmek istiyorum.

Kadın, inancımıza, örf ve âdetlerimize göre yuvanın asıl sahibidir. Kadın ailenin, aileyse toplumun temel direğidir. Kadın, insanlık âleminin yarısını teşkil eden, sadece bedeniyle değil, ruhuyla, duyarlılığıyla, merhametiyle ve aklıyla dünyayı dönüştürendir. Ülke nüfusumuzun yüzde 50'sinden fazlasını oluşturan kadınlar, ulusal gücümüzdür. Kadına yönelik şiddet tüm dünyada hâlâ -biraz evvelki konuşmacıların da belirttiği gibi- en önemli sorunlardan bir tanesidir. Kadına yönelik şiddet, kamusal ya da özel alan hiç fark etmiyor. Bunları ayrıştırabiliriz de; fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddet ve cinsel şiddet şeklinde.

Değerli milletvekilleri, bu anlamda, kültür anlamında, coğrafi anlamda, dinî anlamda, inanç anlamında hiçbir şekilde sınır tanımayan bu insanlık suçuyla ilgili biz hükûmetlerimiz döneminde gerçekten konuya ciddiyetle sarıldık ve bu sorunun çözülmesi için elimizden geleni yaptık. Sizlerin de desteği oldu. Ben sizlere de teşekkür etmek istiyorum. Konuşmacılar ifade ettiler İstanbul Sözleşmesi, Ailenin Korunmasına Dair Kanun'la ilgili. Ancak, burada gerçekten temel bir sıkıntı var ki biz Mecliste bu araştırma komisyonunun kurulmasına hep birlikte ortak önergelerle karar vermiş durumdayız.

Şuradan ben konuya yaklaşmak istiyorum: "Saçı uzun, aklı kısa", "elinin hamuruyla erkek işine karışma", "kızını dövmeyen dizini döver", "erkek sözü vermek", "erkekçe dövüşmek", "erkekliğe sığmamak", "erkekliğe yedirememek", "eksik etek", "kaşık düşmanı" gibi bir dolu deyim var. Bir kere bu deyimlerle ilgili ne yapabiliriz onu düşünmemiz gerekiyor. Şimdi, şiddeti uygulayan erkeğin kendisi. Bütün konuşmacılara da baktığımız zaman onu anlıyoruz. Erkeğin kendisini yetiştiren de bir kadın. Ben, bu noktada, birazcık da sorumluluğu kadın olarak kadın arkadaşlara da yüklemek istiyorum. Erkek egemen bir dünyadan bahsediyoruz, "Yüzde 50'sini biz oluşturuyoruz bu dünyanın." diyoruz. Peki, o erkek egemen dünyayı oluşturan yüzde 50 nerede? Yani, burada topyekûn bir mücadele söz konusu bence. Milliyetçi Hareket Partili milletvekili arkadaşımız konuşmasında gerçekten çok güzel bir şey ifade etti: "Erkekleri de dönüştürmek lazım, erkeklerin de fikrini alarak bu komisyonda sürece dâhil etmek lazım." Buna tamamen katılıyoruz. Çünkü kadın-erkeği bütün olarak algıladığımız zaman aslında sorun çözülmüş oluyor ama ayrı ayrı algılarsak, kadın kimliği üzerinden siyaset yapmaya başlarsak ne yazık ki bu sorunu çözemiyoruz. Hiç kimse şu hâlden memnun değil. Bu kadar kadın cinayetlerinden, işte bu kadar sokakta kadınların dövülmesinden ne Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayanlar memnun ne de bizler memnunuz. O zaman sorun nerede? Bu sorunu çözmek için, inşallah, komisyon kurulduğu zaman değerli katkılarınızı bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, konuşmacılarımızdan birkaçı Bakanlığımızın açmış olduğu ŞÖNİM'lerle ilgili bilgi paylaşımında bulundu, bunları da düzeltmek istiyorum. ŞÖNİM bir kere kabul merkezidir yani oraya gelen kadın arkadaşımız sıkıntıları dinlendikten sonra kadın konukevine yerleştirilir. Ki ayrıca Antalya örneğini hemen vereyim: 25 çalışanı var -sosyolog yok biraz önce ifade ettiğiniz gibi- psikolog, hemşire, İŞKUR uzmanı gibi. Yani orada bir konaklama problemi yok, konaklayan hiç kimse yok orada. Ki Antalya örneğinde -yine onu örnek vermek istiyorum- 2010-2014 Kasım ayı itibarıyla 721 tane kadının ŞÖNİM'e girişi yapılmış. Yani aylık ortalama 50-60 kişilik kadının sığınmaevine talebinden bahsedebiliriz. Yani Sayın Bakanımızın söylediği gibi, aslında kadın sığınmaevi problemi yok, zaten bunları belediyelerimiz de açıyor, sorunun temeline inmemiz gerekiyor. Temeline indiğimiz zaman da -Sayın Bakanım da ifade etti, gönlünü açarak ifade etti, gerçekten çok güzel bir konuşmaydı- evet, bir sorun var ve gelin bunu birlikte çözelim. Elimizi uzatıyoruz, Hükûmet olarak uzatıyoruz, Bakanlık olarak uzatıyoruz, milletvekilleri olarak uzatıyoruz çünkü bu sorun hepimizin sorunu.

Ayrıca bir konuya daha temas etmek istiyorum. Yine bir milletvekilimiz, AK PARTİ'yle ilgili, erkeğin istediği kadın profiliyle siyaset yapmakla suçladı bizleri. Bakın, kadın milletvekili arkadaşlarımız var burada. Birtakım eleştirilerde bulunurken dışarıdan bakmamak gerekiyor. On iki yıldır siyaset yaptığım partimde ne kadın kimliğimle ilgili ne demokrat kimliğimle ilgili ne muhafazakâr kimliğimle ilgili ne kıyafetimle ilgili ne yaşam biçimimle ilgili en ufak bir dayatmayla karşılaşmadım. Dayatmayla karşılaşsam zaten Adalet ve Kalkınma Partisinde siyaset yapmam. Bunu söylerken, sizlerden rica ediyorum, bizim yerimize empati kurarak da söyleyin. Yani, vitrin olarak görülmekten, vitrinmiş gibi algılanmaktan ben gerçekten bıkmış durumdayım, bunu inşallah bir daha kullanmazsınız diyorum.

Bir diğer konu da kadın şiddetinin nedeni. Genel anlamda baktığımız zaman, sadece öğrenilmiş kodlar da değil kıymetli arkadaşlar. Erkekler ne yazık ki bunu kendilerinde bir hak görüyorlar, hak gördükleri için de... "Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin." anlayışı da aslında arızalı bir anlayış.

Ancak şuna da katılmıyorum... Kadın-erkek eşitliğiyle de ilgili fıtrat anlamında, yaradılış anlamında Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesine sonuna kadar katılıyorum. Orada hemen direkt bir çarpıtma usulüyle...

PERVİN BULDAN (Iğdır) - O zaman niye yaptın şimdi bu konuşmayı?

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Ben eşitim.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Devamla) - Hayır, kesinlikle.

Direkt bir çarpıtma usulüyle sanki kadınlar yaradılış anlamında...

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Gökcen Hanım, niye şimdi bu konuşmayı yapıyorsun?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Devamla) - Hepimiz biliyoruz bunun farklı olduğunu, neden Sayın Cumhurbaşkanı dillendirdiği zaman eşitlik dışı davrandığı söyleniyor? Bunu hepimiz biliyoruz. Biraz insaflı olun, sizden rica ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Adil ve hukuksal anlamda, anayasal anlamda zaten eşit olmak için dönemimizde o kadar fazla yasa çıkarılmış ki bunları -cumhuriyet tarihine baktığınız zaman- biraz şapkayı önünüze koyarak düşünmeniz lazım. Kadın-erkek fırsat eşitliğini istemeyen bir parti kızlarımızın okullaşma oranlarını yükseltmek için mücadele etmez, şartlı nakit desteklerini vermek için mücadele etmez. Bizim amacımız kadını görünür kılmak ve gerçekten kadının karar alma mekanizmalarında yer almasını sağlamak. Biz bu noktadan bakıyoruz. Yani, Sayın Cumhurbaşkanının bir ifadesini hemen başka bir taraflara çekip oradan siyaseten... Şurada gerçekten güzel bir iş yapmaya çalışıyoruz, gündemimizin bu olmaması lazım diyorum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)