| Konu: | 24 Kasım Öğretmenler Günü ve eğitime yapılan yatırımlara ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 26.11.2014 |
HALİL AKSOY (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye tarihinde yaşanan acı olaylar ile geçmişle yüzleşme ve özür konusunda gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, devletlerin kendi geçmişleri üzerine yaptıkları tartışmalar hem yaşadığımız coğrafyada hem de dünyanın başka yerlerinde gittikçe önem kazanmaktadır. Ne yazık ki geçmişte yaşanan acı olaylardan dolayı Türkiye devleti hâlâ hesap vermekten, birçok katliamın âdeta üstünü örtmekten yana bir tavır takınmaktadır. Dersim katliamının AKP Hükûmeti tarafından zaman zaman dillendiriliyor olması da pragmatik bir tavırdır ve günlük siyaseti kurtarmaya yöneliktir. Kaldı ki devletlerin özür dilemesi geçmişteki suçların bir özürle geçiştirilmesi bir dönemi kapatıp yola devam etmesi anlamına da gelmemektedir. Yaşananların bir daha asla yaşanmaması ve iç barışın tesisi, koşullarının sağlanması gerekmektedir biliyorsunuz. Bu yönüyle geçmişle yüzleşme ve özür dileme nasıl bir toplumda yaşamak istediğimiz ve nasıl bir gelecek kurmak istediğimizle de doğrudan ilgilidir.
Değerli milletvekilleri, geçmişte yaşanan bazı acı olaylar zaman zaman siyasetin gündemine de gelmektedir. Ancak 20 binden fazla Kürt'ün katledildiği Zilan katliamı unutturulmak istenmektedir. Bilindiği üzere, cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte ret ve inkâra tabi tutulan Kürtler mütemadiyen ve ardı sıra isyanlar başlatmışlardır. 1921 Koçgiri'yle başlayan, 1924 Nasturi, 1925 Şeyh Said, Nehri, Sason ve 1926 birinci Ağrı, 1927 ikinci Ağrı, 1930 Zilan, Oramar, üçüncü Ağrı ve 1938 Dersim isyanına kadar on yedi yılda 24 Kürt isyanı gerçekleşmiştir. Bu isyanların birçoğu büyük katliamlarla insanlık suçlarıyla başlamıştır ve bitmiştir. Ağrı isyanıyla birlikte Zilan vadisine sığınan Kürtlere dönemin Kolordu Komutanı Salih Paşa tarafından yürütülen askerî harekâtla tam bir soykırım uygulanmıştır. Türk uçakları tarafından Geliye Zilan bölgesi bombalanmış, dağlar ve dereler ateş altına alınmıştır. Bölgenin giriş ve çıkışları tutularak bölge 10 binlerce asker tarafından kuşatılmış ve büyük bir katliam gerçekleştirilmiştir. Yeni doğmuş bebekten doksanlık ihtiyara kadar her yaş ve cinsiyetten insan makineli tüfeklerle katledilmiştir. Bakınız, size geçmiş tarihli bir haber okumak istiyorum, bir gazete haberi: "Ağrı Dağı tepelerinde kovuklara iltica eden 1.500 kadar şaki kalmıştır. Tayyarelerimiz şakilerin üzerine şiddetli bombardıman ediyor, Ağrı Dağı daimî olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir." deyip etmektedir. Bu Cumhuriyet gazetesindeki bir haberdir ve Cumhuriyet gazetesinde 16 Temmuz 1930'da yayınlanmıştır.
Yine ortaya çıkan Genelkurmay Başkanlığının 1 Temmuz 1930 tarihli emrine göre "Ayaklanma sahasındaki köylerden ayaklanmaya katılanların köyleri tamamen yakılacaktır." emri verilmiştir. Keza bunu yapanlar için de bir koruma kanunu çıkarılmıştır. 20 Temmuz 1931 tarih ve 1850 sayılı Kanun'la "20 Haziran 1930'dan 10 Aralık 1930'a kadar devlet ya da vilayet temsilcileri, askerî ya da sivil yetkililer, jandarma ya da korucular ya da üst makamlara yardım eden veya tek başlarına hareket eden siviller tarafından Erzincan vilayetindeki Pülümür ve birinci müfettişlik bölgesi dâhil olmak üzere Erciş, Zilan, Ağrı Dağı ve çevreleyen bölgelerde meydana gelen isyanların takibi ve bastırılması sırasında tek başına ya da topluca işlenen cinayetler ve diğer eylemler suç olarak görülmeyecektir." Bu kanun hâlâ da yürürlüktedir.
Değerli milletvekilleri, tarihte toplumsal barışı, huzuru tesis etmek için çok sayıda devlet geçmişiyle yüzleşiyor ve yüzleşmektedir. Şili'de, Amerika'da, Avustralya'da, İngiltere'de bu böyle olmuştur. Roboski katliamı bu Hükûmet tarafından gerçekleştirildi ama hâlâ, üç yıl geçmiş olmasına rağmen bununla ilgili bir özür bile dilenemedi.
Yapılması gereken, devam eden barış görüşmeleri çerçevesinde bir an önce Parlamentoda bir geçmişle yüzleşme komisyonunun kurulmasıdır. Devlet geleneğinde süreklilik ve devamlılık esastır. Bu nedenle geçmişte işlenen suçlar ve katliamları nedeniyle bu Hükûmet "Bizimle ilgisi yok." diyemez. Yaşanan bütün acı olaylardan devlet sorumludur ve hesabını vermesi gerekmektedir. Özür dilemek bir erdemdir, kişiyi ve devleti yüceltir. Umarım ve dilerim, Türkiye devleti bu geçmişiyle yüzleşir ve halklardan özür dilemeyi bilir.
Bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)