GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLÎ EĞİTİMDE MİLLÎLİK SORUNUNA İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:119
Tarih:13.06.2012

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; millî eğitimde millîlik sorunu üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Millî, millete ait olan demektir. Millîlik ise milletin tarihi, coğrafyası, varlık ve beka çabasını ifade eder. Milletin varlığını ve bekasını savunarak gelişmesi ve güçlenmesini istemek, temel ve ortak değerleri belirleyici olarak görmek millîliktir.

Dünyanın her yerindeki eğitim yakından uzağa, somuttan soyuta ve millîden evrensele doğru gider. Millî değer ve tarih şuuru taşımayan eğitim sistemleri kime hizmet ettiğini bilmeyen nesiller yetiştirir. Sağlıklı, dengeli ve güçlü bir toplum, dinî, millî ve tarihî bilinç sahibi bireyleri yetiştiren bir eğitim sisteminden çıkar. Millîlik bilinçtir; ait olunan milletin, sahip olunan tarihin, taşınan kültürün, dönülen kıblenin farkında olma bilincidir.

Adının başında "millîlik" kavramı bulunan Eğitim Bakanlığının son zamanlardaki uygulamalarıyla millîlikten giderek uzaklaştığı gözlenmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı eğitimin devasa sorunlarıyla uğraşacağı yerde, millî değer, simge ve değerlerle uğraşmayı kendisine iş edinmiştir. Millî Eğitim Bakanlığına hâkim olan zihniyet "Ne mutlu Türk'üm diyene!" sözünden rahatsızlık duymaktadır. "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım."la başlayan Andımız'ın söylenmesini tartışmaya açmıştır. "Ey, Türk gençliği" ile başlayan Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin tartışılmasıyla meşgul olmaktadır.

Son olarak, millî bayramların kutlanış biçiminden rahatsız olan Millî Eğitim Bakanlığı, millî bayramların nasıl kutlanacağına yönelik bir yönetmelik çıkararak bayramları etnografik ve folklorik bir malzemeye indirgemeye çalışmıştır. Darüşşafaka Tüzüğü'nden "Türk ve Müslüman olmak" şartı kaldırılmıştır.

Millî Eğitim Bakanlığının son marifeti ise Türk edebiyatı kitaplarında yer alan, Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirinin "Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım / Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım." mısralarını çıkarmasıdır.

Şair, "Sana düşman bakan hain gözler için abideler dikeyim/Seni yok sayarak ülkeyi işgal eden düşmana kucak açayım" mı deseydi milli eğitimin amacına veya listesinde tutunabilmek için, müfredatında tutunabilmek için?

Bu zihniyet, tasavvuftan bihaber olarak "enelhak" dedi diye Hallacı Mansur'un derisini yüzen zihniyettir.

Yakında İstiklal Marşı'ndaki "Kahraman ırkıma bir gül" ya da "Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal" mısralarını da ırkçılık içeriyor diye Bayrak şiirindeki gibi çıkarmaya kalkarlarsa şaşmayınız.

Bu gayrimillî zihniyet var ya "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." şiirini de ölüm ve kan içeriyor diye yasaklamaya kalkarsa onu da bir kenara bırakmayınız.

Sanattan, mecazdan, teşbihi beliğden, mecazı mürselden, kinayeden habersiz bir zihniyetin Millî Eğitim Bakanlığına egemen olduğu anlaşılıyor.

Hukukçular bile "Kanun lafzı ve ruhuyla meridir." derler. Millî Eğitim Bakanlığı sözlere kendi düşük profilindeki sığ algısını yükleyerek şiiri cezalandırıyor.

Son gelişmelerle millî eğitimde Türkiye'ye özgü bir masonik zihniyetin giderek egemenliğini artırdığı gözlenmektedir.

Bu ülkede milliyet özürlüler var, göğsünü gere gere Türk milletinden olduğunu söyleyemeyenler var, tarih özürlüler var, cahilce kendi tarihinize yönelik suçlamalar yapanlar var.

Devlet özürlüler var, tepesinde bulunduğu devleti savunacak yerde katil ilan edenler var.

Bağımsızlık özürlü olanlar var, bağımsız ve özgür olmanın, daha doğrusu adam olmanın önemini kaybettiğini savunanlar var.

Kısacası, bu ülkede var oğlu varlar var.

Şimdi, buna bir de bayrak özürlüler eklenmiş bulunmaktadır.

Şiirden, şairden habersizler, milliyetten, bayraktan nasipsizler için değil, Bayrak şairi Arif Nihat Asya için bayrak getirdim. Onun Bayrak şiirini bayrakla sansürsüz okuyacağım:

(Sayın Hatip, çıkardığı Türk Bayrağı'nı kürsüde açtı)

Onun Bayrak şiirini bayrakla sansürsüz okuyacağım: (MHP sıralarından alkışlar)

"Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!

Işık ışık, dalga dalga bayrağım,

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

 

Sana benim gözümle bakmayanın

mezarını kazacağım.

Seni selamlamadan uçan kuşun

yuvasını bozacağım.

 

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder,

Gölgende bana da, bana da yer ver!

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar,

Yurda ay yıldızlı bayrağın ışığı yeter?"

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sen aç bayrağı, aç!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - "?Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün,

Kızıllığınla ısındık,

Dağlardan çöllere düşürdüğü gün,

Gölgene sığındık?"

AHMET YENİ (Samsun) - Konuşmanıza bayrağı alet etmeyin.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - "?Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı?"

AHMET YENİ (Samsun) - Alet etmeyin.

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - "?Barışın güvercini, savaşın kartalı?"

MUHARREM VARLI (Adana) - Niye rahatsız oldun!

AHMET YENİ (Samsun) - Bayrağı alet etmeyin konuşmanıza; o, bizim Türk Bayrağı!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - "?Yüksek yerlerde açan çiçeğim?"

ALİM IŞIK (Kütahya) - Aç bayrağı, aç!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - "?Senin altında doğdum,

Senin dibinde öleceğim."

ALİM IŞIK (Kütahya) - Aç bayrağı aç, görsün!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Milletin bayrağına millet sahip çıksın, siz de sahip çıkın! [MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından alkışlar (!)]

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Bu bayrak hepimizin bayrağı! Sizi kınıyoruz!

AHMET YENİ (Samsun) - Alet etmeyin bayrağı! Bağırmayın!

MUHARREM VARLI (Adana) - Ahmet'in gözüne sok, Ahmet'in! Onun gözüne sok! Gözüne, gözüne!

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - Sizi kınıyorum. O zaman, siz de çıkın, niye çıkardığınızı açıklayın oradan! Çıkın, niçin çıkardığınızı açıklayın!