GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanundan önce birkaç şeyden bahsetmek istiyorum çünkü biz, noterlerle ilgili yapılan düzenlemelerde -6'ncı madde hariç- mutabıkız parti olarak.

Az evvel öğretmenlerle ilgili araştırma önergesi vardı ama onunla ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum. Eski Türkiye'de -bin odalı saraylar Türkiye'sinden daha yoksuldu ama- yoksul çocukları parasız yatılı okullarda okuyabiliyorlardı hem de yemeli içmeli olarak. Yoksul aile çocuklarının köyden başlayan yolculukları, sonu garanti bir umuda yolculuktu. Öğretmen okulundan mezun olan her öğretmene bir iş verirdi AKP öncesi eski Türkiye. Eski Türkiye'de işsiz öğretmen diye de bir şey yoktu. Benim dedem bir öğretmen maaşıyla 5 çocuğuna üniversite tahsili yaptırabilmişti, yine babam da bir öğretmen maaşıyla 2 çocuğunu üniversitede okutabilmişti. Eski Türkiye'de öğretmenler bugünkü gibi yine zengin değillerdi ama saygı zenginiydiler. Eski Türkiye'de umut yüklüydüler, şimdiki gibi işsizliğe, mutsuzluğa mecbur değillerdi.

Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz hafta, bugünün Başbakanı geçmişteki Başbakan gibi "Alevi açılımı" adı altında Dersim'de bazı görüşmeler yaptı, konuşmalar yaptı. Son altı yılda 7 tane Alevi çalıştayı düzenlenmiş. Ne gerek var 7 tane Alevi çalıştayına? Eğer siz Alevilerin sorunlarını çözmek konusunda samimiyseniz, getirin yarın düzenlemeyi ya da bizim elimizde olan talepleri getirin yarın, buradan çıkartalım. Açılımlarla, çalıştaylarla, ziyaretlerle, şovlarla Alevilerin gözlerini boyayamayacağınızı artık anlamalısınız. Siz "Alevilerin sorunları var." mı diyorsunuz, yoksa "Alevilerin kendileri bir sorun." mu diyorsunuz, önce bunun iç hesaplaşmasını kendi aranızda yapın.

Başbakan gitti, "Dersim" diyor. "Dersim" diyorsun Sayın Başbakan, "Horasan erenleri" diyorsun, "Hacı Bektaş Veli" diyorsun, "Baba Mansur" diyorsun ama üçüncü köprüye de "Yavuz Sultan Selim" diyorsun. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? (AK PARTİ sıralarından "Ne olmuş?" sesi)

TUFAN KÖSE (Devamla) - Ne olduğunu sen çok iyi biliyorsun.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - O da bizim, o da bizim.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Yavuz Sultan Selim Alevilerin gözünde bir Hitler'dir, Yavuz Sultan Selim Alevi çocuklarının kanını içmiştir döneminde.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak, sen ne konuşuyorsun?

TUFAN KÖSE (Devamla) - Bırakacak bir şey yok.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bunlara ne gerek var ya?

TUFAN KÖSE (Devamla) - "Yavuz Sultan Selim" diyorsun. Sivas davasının avukatlarını bakan yapıyorsun, milletvekili yapıyorsun, Anadolu Ajansına yönetim kurulu üyesi yapıyorsun...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak tarihçileri, tarihi.

TUFAN KÖSE (Devamla) - ...Anayasa Mahkemesine üye yapıyorsun. Siz ölü Alevileri seviyorsunuz ya, yaşayan Alevilerin sorunlarını samimiyetle çözmeye çalışmıyorsunuz ki.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu iktidar dönemine gelene kadar hukukun güvenilirliğine ve istikrarına gerçekten bir zarar verilmemişti. Şimdi, az evvel "Rennan Pekünlü" dedi bizim arkadaşlarımızdan birisi, AKP sıralarından herkes itiraz. Ya Renan Pekünlü ne yapmış? Anayasa Mahkemesi kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre tutanak tutmuş. Bunun ötesinde bir şey var mı? Bana göre iki yıl bir ayı bu yargı düzeni, bu siyasallaşmış yargı düzeni az bile vermiş, aslında asalım bunu, Renan Pekünlü'yü. Yarın cezaevine girecek. Buradan kendisine grubum adına selam ve saygılarımı gönderiyorum, sevgilerimi gönderiyorum.

Şimdi, bu kanunla ilgili Yargıtay Başkanı geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Yargıtay Başkanı diyor ki: "Daha evvelden verdiğimiz görüşlerimiz, tekliflerimiz hiç değerlendirmeye alınmadığı ve kurumsal olarak da görüşümüz sorulmadığı için bu kanunla ilgili olarak biz Başkanlar Kurulu olarak herhangi bir görüş bildirmeyeceğiz."

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkan, ben özür diliyorum, hatibin sözünü kesiyorum ama şurada bulunan beyefendi, milletvekili size sırtını dönüyor.

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sizden istirham ediyorum.

BAŞKAN - Böyle bir hakkınız yok, lütfen.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Sana ne ya arkadaşım, sana ne! Ne terbiyesiz adamsın sen ya!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mecliste oturmanın bir adabı, bir usulü vardır.

BAŞKAN - Buyurun devam edin Sayın Konuşmacı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Lütfen sizden istirham ediyorum.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Sana ne kardeş ya!

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen. Buraya gelip bana söyleyebilirsiniz. Böyle bir müdahaleye hakkınız yok, lütfen.

Buyurun Sayın Konuşmacı.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Şimdi süremi ilave ederseniz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Edeceğim.

Böyle bir usul, musul, bir şey yok. Artık her şeyi bir kenara bıraktım, böyle bir şey yok.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, 28/06/2014 tarihinde 6545 sayılı Kanun'la Yargıtay 1. Başkanlar Kurulunun görevine son verilmişti. Ne kadar olmuş bu zamana kadar? Beş ay olmuş. Beş ay sonra yeniden bu kanunla getirmek istediğiniz bu teklifle beş ay sonra yeniden Yargıtay 1. Başkanlar Kurulunu lağvediyorsunuz. Nerede kalıyor burada hukukun güvenilirliği? Nerede kalıyor yargının bağımsızlığı? Ne istiyorsunuz siz Yargıtay Başkanlar Kurulundan, merak ediyorum. Yani, burada hukukçu milletvekilleri kendi gruplarında hiç bunu sorgulamıyorlar mı acaba?

Yine, Yargıtay Başkanı diyor ki: "Değiştirilmek istenen maddeler Yargıtayın taleplerine dayanmıyor. Yargıtaya, Yargıtay kültürüne ve yargı bağımsızlığına ciddi zararlar verecektir." Niye bunları hiç dikkate almıyor hukukçu milletvekillerimiz? Merak ediyorum, merakla soruyorum. Geçmişte Ergenekon'un hâkimleri de hiç bu düzenin değişeceğine inanmıyorlardı, hatırlarsınız belki. Siz de hiç bu düzenin değişeceğine inanmıyorsunuz ama inanın, günü gelecek bugün yaptığınız bu işlerin hesabını muhakkak vereceksiniz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)