GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

İSA GÖK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çerçeve 8'inci madde hakkındaki önergemizi savunmak üzere huzurlarınızdayım, saygılar sunuyorum.

Öncelikle, çerçeve 7'nci maddenin çekilmesinden dolayı adalet duygusu adına ben gruplara teşekkür etmek istiyorum. Herhangi bir meslek taassubu değil, adil olmak, fırsat eşitliğini egemen kılmak, olması gereken sağlandı. Çok teşekkür ediyorum, tekrar aklıselim yerine geldi, herkese teşekkürler.

Ancak, avukatların tabii sorunları yalnızca o idari yargıdaki özel düzenlemenin kalkmasıyla geçmiş değil. Hepiniz biliyorsunuz ki Havana Sözleşmesi'ni imzalayan Türkiye, serbest dolaşım hakkı bulunan avukatlara yeşil pasaport konusunda ayak diremektedir ve avukatlar Havana Sözleşmesi gereği meslek ifasını gerçekleştirememektedirler. Dışişleri Bakanlığının kaygıları bence bundan sonra gelmek zorundadır.

Yine, bu teklifte var, silah edinmesi konusunda hâkim ve savcılara tanınan imkânlar avukatlara tanınmamaktadır. Oysaki saldırının asıl muhatabı her zaman için savunmanlardır, hep vefatlar, hep şehitler avukatlardan verilmektedir. Bu hakkı avukatlara vermemeyi de anlamak da mümkün değildir. Kamu avukatlarının zaten durumu içler acısıdır. Bu bir türlü gündeme gelmemektedir, konuşulmamaktadır.

Önceki 7'nci maddeyle bağlantılı, bu Meclisin bir hatası vardır. 2007 yılında 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu düzenlenirken, arkadaşlar, hatırlayınız, idari yargıya yüzde 20 oranında bir kontenjan verilmişti. 2802 sayılı Yasa'nın 8'inci maddesinde bu yüzde 20 kontenjanın -her ne kadar Sayın Bakan dün farklı şeyler söylese de- tümüyle kaldırılması lazım.

Hâkimlik farklı bir şeydir; avukat, hâkim, savcı için önce hukuk fakültesi bitirme zorunluluğu vardır. Arkadaşlar, bu kontenjandan idari yargıya gelen hâkimlerin hangi okullardan geldiğini ben size sayayım: Çalışma ekonomisi, ekonometri; açık öğretim fakültesi bunlar arkadaşlar. Şu anda idari yargıda -açık öğretim fakültesinden- ekonometri, finansal ekonomi, iktisat, işletme enformatiği, maliye, pazarlama, siyaset bilimi, dış ticaret gibi konularda okumuş açık öğretim mezunu insanlar hâkimlik yapmaktadır; bu hakikaten bir ironi, bu insanlar hâkim. Az kalsın, bu insanlara az önce bir de stajsız avukatlık hakkı verecektiniz; bu kabul edilemez.

8'inci maddeye gelince, arkadaşlar, bakın, rakamların duygusu yoktur, rakamlar aslında en yalın gerçeği ortaya koyar. Yalnızca rakamlara bakın, 2007 ve öncesinde, arkadaşlar, Yargıtayda 32 daire vardı, 250 üye vardı. Sayın İyimaya iyi hatırlar -o zamanlar Bakan farklıydı ama Sayın Bakanımız değildi- 250 üyeyi 150'ye, 32 daireyi 20 daireye indiren bir Hükûmet tasarısı vardı. Tasarı aslında kendi içinde mantıklıydı, niye? İstinaflar, bölge istinaflar geliyordu; temyiz hakikaten Fransa anlamındaki bir içtihat mahkemesi olacaktı, doğru mantıktı. O zaman belki taktik hata istinafların engellenmesiydi, belki o taktik hataydı ama ne oldu arkadaşlar? 250 olan Yargıtay üyesi 387'ye, şimdi de 515'e çıkıyor. 20 olarak planlanan 32 Yargıtay dairesi 38'e çıktı, şimdi 46 daireye çıkıyor; matematikti bu, rakamlardır. Danıştaya baktığınızda, 13 daireydi, 15 daireye çıkarttınız, şimdi 17 daireye çıkıyor. İdari yargıda, Danıştayda 95 hâkim, savcı vardı, 95'i 156'ya çıkarttınız, şimdi de 195 üyeye çıkartıyorsunuz ve "İstinafları uygulamaya koyacağız." diyoruz.

Evet, önünüzde bir sorun var, bu sorunu aşmak için müteaddit kereler farklı formüller denediniz ama hiçbir formül tutmadı, yine tutmayacak. Kafanızdaki ilk formül çokluk içerisinde azlığı yenmek, bu aslında doğal denklemdir. Anlaşılan yeni formülünüz de yüksek yargıdaki görev süresini sınırlamak yani Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini sınırlamak, bir süre sınırı koymak... (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)