GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:19
Tarih:26.11.2014

İSA GÖK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, hiç teknik madde çözümlemesine girmeyeceğim. İçinizde birçok arkadaşımız 2010 yılında da Meclisteydi ilk döneminde. Hatırlamanızı istiyorum ve bir soru soracağım. 2010 Anayasa değişikliği 26 maddeydi, 13 tanesi yargıyla alakalıydı. 2010 referandumuyla değişen yargı bölümünden dolayı Hükûmet kanadı olarak memnun musunuz? Hiç kimse "Memnunuz." diyemiyor. O zaman da Cumhuriyet Halk Partisi bütün gücüyle, tüm bilgisi, birikimiyle hataları söylemeye çalıştı.

Şu anda Yargıtay ve Danıştay üzerindeki egemenlik kavgası alabildiğince gidiyor çünkü yüksek yargı içerisine çok ciddi oranda hukuk dışı yapılanmalar çöreklendi. Evet, daha önce de vardı ama 2010 referandumu önemli bir milat oldu, elden çıktı. Üstelik de öyle bir ekip geldi ki hukuk, içtihat, kanun ve hatta birikimi nazara almaksızın talimatla karar verenlerin... Bakın, hâkimler artık ayrıldı; ülkücüsü, solcusu, sağcısı, İslamcısı, hepsi var ama hiç olmazsa bu yapı içerisinde herkes bir şekilde kararını bir Yargıtay içtihatına, bir kanuna, bir şeye dayandırmak için çalışır çünkü bir hukukçuluk var idi derken, talimatla doğrudan sonuca giden bir yapı geldi. Yapının bu denli kuvvetli olarak gelmesinin ve özellikle Yargıtay ve Danıştaya gelmesinin müsebbibi 2010 referandumu değil mi, 159'uncu madde değil mi? Yargının içerisine sandığı, seçimi, yeni HSYK'yı siz soktunuz ve buradan günlerce uyardık. Gelinen nokta ne? Kanuna bakmayan, hukuka bakmayan, talimatla iş yapan bir ekip. Şimdi onunla mücadele ediyorsunuz.

Bakın, şu anki mücadele yalnızca Yargıtay, Danıştay. Arkadaşlar, daha Anayasa Mahkemesi kavganız başlamadı. 2015 Mart, Anayasa Mahkemesi kavgası fitili ateşlenecek mart ayında, biz bunu biliyoruz, bekleniyor, olmak zorunda. Çünkü, 2010 referandumu Anayasa Mahkemesinde de bir yapılanmaya izin verdi. Evet, artık 1984 sonrası dünyada kimi siyasi projeler yargı eliyle yapılmak isteniyor, tümüyle karşıyım. Gürcistan'da denendi, Mısır'da denendi, Türkiye'de denendi. Şu anda bazı yargı mensupları demokrasi diyorlar, hukuk diyorlar ama aynı yargı mensupları 2007'deki operasyonlarda hukuka aykırı deliller yaratılırken susuyorlardı, o savcılar, hâkimler... Kes-yapıştırlarla, dijital sahte delillere göz yumup "Biz adalet dağıtıyoruz." diyorlar, şimdi bağırıyorlar.

Ne olursa olsun, bakın, öyle veya böyle siz yargı içerisine siyasi, dinî, cemaat -ister paralel, ne derseniz deyin- bunların girmesine anayasal sistemle izin verirseniz ve kendi disiplin mekanizmasıyla bunu engelleyemezseniz o gider, başkası gelir.

Ben avukatım, benim oğlum avukat, benim kızım avukat olmak istiyor. Ben bu ülkede hukukçu olmak istiyorum ama üzülüyorum. Çünkü, gelinen son nokta itibarıyla Yargıtayda herkes ayrılmış vaziyette. Arkadaşlar, adliye yemekhaneleri bizim "ağabey" dediğimiz, "üstat" dediğimiz hâkimlerin, savcıların buluştukları, dosya konuştukları yerlerdi. Artık yemekhanelerde masalar ayrı. Gidiyorum gene ben oralara, üzülüyorum. Bir grup hâkim burada, bir grup hâkim burada. Hepsi ne yazık ki etnisitesine göre, dinî duruşuna göre, cemaatine göre ayrılmış vaziyette. İçim kan ağlıyor. Ben otuz yıldır ekmeğimi yargıdan kazanan bir insanım. Nereye varacağız? Bunun çözümünü teşkilat kanunlarında mütemadiyen oynayarak bir yere getiremezsiniz. Teşkilat kanunları her zaman için hastalığı büyüten değişiklikleri yaşamıştır. Ne olur, 159'u masaya yatırın, konuşun muhalefetle, bizle konuşun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSA GÖK (Devamla) - Çözmek zorundasınız bu konuyu.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)