| Konu: | CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ve arkadaşları tarafından, 2014-2015 eğitim öğretim yılı TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavı ve buna bağlı olarak gerçekleştirilen ortaöğretim kurumlarına öğrenci yerleştirme işlemlerinin, kaçak açılmış olan medrese tarzı sözde okulların, imam-hatip okullarının ve 250 bin öğrenciye verilen özel okul desteğinin araştırılması amacıyla 20/11/2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 27 Kasım 2014 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 27.11.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Halkların Demokratik Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğitimle ilgili bir konuyu konuşacağız.
Öncelikle, Mardin Artuklu Üniversitesinde Yaşayan Diller Ensitüsü Bölüm Başkanı, Kürt Dili ve Kültürü Bölümünde çalışan Profesör Doktor Kadri Yıldırım geçen bir yolsuzluk operasyonuyla gözaltına alındı dört gün ve tek kelime, tek kelime, bakın, sorguda tek kelime sorulmadan serbest bırakıldı. Bunu Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinde söyledim. Bunu lanetliyoruz, protesto ediyoruz. Sembolik olarak ilk defa Kürt dili eğitimiyle ilgili bir bölüm açılmış, orada bir eğitim yapılıyor ve özel olarak -artık paralel midir, provokatör müdür, art niyetli midir, neyse- bunun peşini bırakmayacağız. Açık söylüyorum, hem hukuken hem siyaseten Mecliste, hem Bakanlıktan hem İçişleri Bakanlığından bunun takibini istiyoruz, ikisinden istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, eğitim konusu hakikaten, dökülünce ortaya çok sıkıntılı bir konu. Yani, 77 milyon bir ülkede eğitim, bir bakanın dediği gibi, öğrenciler olmasa elbette ki çok iyi yönetilebilirdi ama milyonlarca öğrenci var. Şimdi, milyonlarca öğrenci olunca bunların anaokulundan, ilkokuldan başlayarak belli bir noktaya kadar eğitilmesi çok ciddi bir projedir, bir bilim olayıdır, bilimsel bir olaydır arkadaşlar. Eğitim öyle herkesin kafasına göre değiştirebileceği bir yazboz tahtası değil. Bakın, Amerika'ya bakın, Almanya'ya bakın, Fransa'ya bakın, ilkokula başlayan, anaokuluna başlayan öğrenci, çevresi, eğitimi, kabiliyeti, hangi branşa eğilimli olduğu belirleniyor ve son dönemde -burada akademisyen arkadaşlar var- gideceği okulu buluyor.
Şimdi, biz buna bakıyoruz, bir de Türkiye'ye bakıyoruz, her sınav sisteminde bir kaos yaşıyoruz, bir rezalet yaşıyoruz. Bir merkezî sınav sistemi alışkanlığı tuttuk 12 Eylül darbesinden, Kenan Evren'den sonra, bugüne geldik. Açık söylüyorum, YÖK'le başladı, 12 Eylül darbesiyle başladı ve merkezî sınavla yerleştirme sisteminin anlayışı bu.
Aslında, iki noktada anlayış vardı. Bir, eğitimi ticarileştirmek -sağlık gibi- özelleştirmek. Bir de bazı iktidarlar zaman zaman, işte AK PARTİ iktidarı da, ideolojik olarak bazı okulların -açık konuşalım, mesela imam-hatip okulunun- gelişmesi için siyasi iktidar güçlerini kullanmışlardır. E, tabii, bakıyoruz şöyle yakın zamana, 2005-2006 eğitim öğretim yılından başlayarak normal liseleri Anadolu liselerine -biliyorsunuz- çevirme programı vardı. Bizim kuşaktan sonra oldu bu. 2013-2014, yeni tamamlandı bu süreç. Ondan sonra işte, Anadolu lisesi sayısının yüzde 57 arttığı söyleniyor bu tarihler arasında fakat akabinde Anadolu imam-hatip lisesi yüzde 73 artıyor. Türkiye genelinde de 936 Anadolu imam-hatip lisesi, 1.355 imam-hatip ortaokulu açılıyor, 298 öğretmen lisesi kapanıyor. İşte TEOG; 1,3 milyon öğrenciyle ilgili kaos...
Ben şunu anlatmak istiyorum: Elbette imama ihtiyacımız var arkadaşlar, var yani, yüzde 99... Ama Türkiye'de de ihtiyaç sayısı imam bellidir değil mi? Yani her yurttaşa bir imam olmaz, her yurttaşa bir avukat olmaz, her yurttaşa bir doktor olmaz. Yani, hakikaten burada eğer bu doğru bir politikaysa bu ülkeyi yönetenlerin önce çocuklarında bunu denemesi lazımdı, çocuklarının imam-hatibi okuyup imam olması gerekirdi. Ama gidip Avrupa'da okuyorlarsa, Amerika'da, İngiltere'de... Çok açık söylüyorum, önceki Cumhurbaşkanı, şimdiki Cumhurbaşkanı, Başbakan, hepsinin çocukları niye yurt dışında okudu, niye bu okullarda okumadı? O zaman, demek ki bir zorlama olmaması lazım. Yani burada, birisi çocuğunu gemici yapmak isteyebilir, birisi çocuğunu imam yapmak isteyebilir, birisi doktor yapmak isteyebilir.
Biz burada, asıl araştırılması gereken, bu konuda Halkların Demokratik Partisi olarak çok açık ve net gördüğümüz bir iki yanlışa dikkat çekmek istiyoruz. Yani, bu TEOG sınavı öncesi e-okul projesi başlatıldı; okullardaki öğrenciler, ailelerin geçim standardı, kaç çocuk var, evleri kaç oda, nasıl yaşıyorlar, böyle bir çalışma yapıldı. Soruyoruz, ya bu eğitimin işi midir? Öğretmenlere yapıldı, velilere zorlandı, bu veriler toplandı. Hadi Millî Eğitim varsa TÜİK'e ne gerek var? Ya TÜİK'i kapatın ya Millî Eğitimi kapatın, ikisinden biri; birisi bir işi yapsın, müsriflik olmasın. Ama, TÜİK'in görevini Millî Eğitimde öğretmenlere yüklediler. Arkasından bu bilgiler geldi ve bu bilgileri sızdırdılar arkadaşlar. Kişisel veriler, bakın, kişisel haklar bunlar, anayasal haklar. Bakın, insanların verilerini dağıttılar yani aynı sınıfta okuyan 2 öğrenci birbirinin verisini babasının flaş diskinden öğrenmeye başladı, kimin ne kadar kazandığını, kimin ne kadar kaybettiğini, kimin ne olduğunu flaş diskten, bilgisayarda tık diye girince öğrenmeye başladı.
Şimdi, buradan şu noktaya geliyoruz: Haneye giren aylık toplam gelir Millî Eğitimin işi midir arkadaşlar ya? Şimdi, bu, hakikaten çok vahim bir durum. Arkasından bu elektronik sistem ele geçirildi. Biliyorsunuz, basında geçti ve TÜİK'in görevini öğretmenlere yaptıran bir bakanlık. TEOG sınavlarında hemen, önce bir sınavlarda hatalı soru, yanlış soru tartışmasını yaşadık. Biliyorsunuz bunun iptali söz konusu oldu. İdare mahkemesinin kararı oldu, torba kanuna koştular, "Aman buna acele yargı sistemini getirelim de bu işler sıkıntıya girmeden... Hak kayıpları olmasın." Bu Mecliste bunu görüştük. Aceleyle yaparsan bu böyle olur. Yargıyı da acele getirirsen yargıda da adaletsizlik olur; bu oldu.
Şimdi, meslek liseleri ile imam-hatiplere dağılım konusunda bir ağırlık konusu var. Ben hocama katılmıyorum, meslek liselerini öldürdüler aslında. Meslek liselerine eğer bu ülkede değer verilseydi, her vergi dairesine giden kasap olmazdı, elektrikçi olmazdı, radyocu olmazdı, bilgisayarcı olmazdı. Bunların hiçbirisi olmadığı için, bu ülkede bu yetiştirilmediği için ya düz liselere ya imam-hatiplere yönlendi. Aslında meslek eğitim okulları bu ülke için bir fırsat olabilirdi, teknik okullar. Öldürdüler bunları. Yeterli değil ama şu son yönlendirme rakamlarına baktığımız zaman ideolojik bir yapılandırma olduğunu görüyoruz.
Şimdi, niye görüyoruz? Şimdi, yüzlerce kilometre ötede, diyelim Silivri'de oturan bir yurttaşın çocuğunu siz gidip Pendik'e, Kartal'a gönderirseniz nasıl gidecek? Bir ayda gider ya, gelmesi bir ay sürer. Nasıl okul okuyacak? "Okuma." demektir. Şimdi, bir Yahudi öğrenciyi, gördük hahamın yeğenini imam-hatip okuluna yerleştirmişsiniz. Ya, ayıptır, ayıp ya! Lozan diyorsunuz, okulları var, eğitimleri var, din dersi var, ahlak dersi var, bunun puanları var. Puanlarını sıralarken yine haksızlık yapıyorsunuz. Burada da bir sorun yaşanıyor.
Hemen bakıyoruz, otomatik kayıt yapılan öğrenci sayısı 134 bin diyor. 52 bin rakamı hepimizde var. Okul sayısı... Kontenjan açığı 52 bin. Yine, hemen akabinde rakamlara bakıyoruz 1'nci sırada, 2'nci sırada tercihler konusu ve özel okullara gönderilme.
Şimdi, burada eğitim sendikaları çok açık tavır koydu, bunun yanlışlığını anlattılar. Arkadaşlar, merkezî sistemin dışında bir sistem var mı? Hilesiz, soruların çalınmadığı bir sistem var mı? Gelin insanlarımızı, çocuklarımızı her gün sınava koşturmaktan vazgeçelim. Gelin doğru bir sistem kuralım. Bununla ilgili Meclis bir karar alsa, milyonlarca çocuğumuzun istikbalini aydınlığa kavuştursak olmaz mı? Olur. Meclis görevini yapsın. O zaman Meclisi göreve çağırıyoruz, gelin, buna benzer bizim de önergelerimiz var, birleştirelim ve eğitim konusunda kapsamlı bir araştırma komisyonu kuralım ve bu konuda bir çalışma yaparak çocuklarımızın istikbalini kurtaralım, Türkiye'nin istikbalini kurtaralım diyorum.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)