| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 27.11.2014 |
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 655 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 27'nci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, yasama organı olarak çıkardığı kanunlarla Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti niteliğini geliştirmek, adalet sistemini daha sağlam hâle getirmekle yükümlüdür. Yüce Meclis olmasının sebeplerinden bir tanesi de budur. Ne var ki bu yüce Meclis, AKP iktidarının elde ettiği sayısal üstünlük nedeniyle görevini yapamamaktadır. Kanun tasarı ve teklifleri çıkarılırken yasaların birinci derecedeki maksadının AKP iktidarını yasal sorumluluktan kurtarmak olduğu görülüyor. Bu yüzden kanunlarımızda geliştirici düzenlemeler yapılamıyor, hukuk düzenimiz ve kanunlarımız mefluç hâle getiriliyor, mevzuatımız geliştirilmiyor, tahrip ediliyor.
Yasalar çoğu hâlde "torba yasa" şeklinde getirilerek birbiriyle hiç ilgisi olmayan maddelerin aynı yasa içinde yer alması nedeniyle ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmesinin önüne geçiliyor. Bir bütünlük içinde ele alınmadığı için çoğu maddenin yasaya monte edilmesindeki özel amaçlar gözden kaçırılıyor.
Diğer taraftan, en sıradan düzenlemeler bile temel kanun niteliğine büründürülerek maddelerin ayrı ayrı görüşülmesinin önüne geçiliyor. Çoğu hâlde, bazı kabul edilebilir maddeler ile yasanın adrese teslim özel amaçları perdelenmektedir. Âdeta, her yasal düzenlemenin en azından bir bölümü iktidar mensuplarının ve suça bulaştırdığı kamu görevlilerinin izlerini kaybettirmeye matuftur. Şimdi benzer bir uygulamayla daha karşı karşıyayız. Esas amacın, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarının iktidarın icraatlarının idari ve adli sorgulamasını yapamayacak şekilde sulandırılması olduğu görülüyor.
Üzerinde söz aldığım 27'nci madde diyor ki: "2797 sayılı Kanun'un 59'uncu maddesi yürürlükten kaldırılmıştır." 59'uncu madde ise, yürürlükten kaldırılan bu madde adli yılın açılışıyla ilgilidir, "Her adli yıl Ankara'da bir törenle açılır." diyor, yürürlükten kaldırılan budur. Adli yıl açılış günü ve açılış töreni bir anlamda Türk yargısının bağımsızlığını kutlama günüdür. Açılış törenleri sadece Ankara'da yapılmıyor, barolar aracılığıyla illerde de yargının bağımsızlığına, adaletin önemine vurgu yapan törenler düzenleniyor. Açılış günü ve törenleri, siyaset dışı kalmaya gayret eden yargının temsilcileri vasıtasıyla hukuk devletinin ve kuvvetler ayrılığının öneminin vurgulandığı adalet camiasının problemlerinin dile getirildiği bir platform niteliğindedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidara gelişinin 13'üncü yılında bu açılış günü törenini neden lağvediyor? Geride kalan on iki yıl içinde Türkiye'de neler oldu da bu ülkenin Başbakanları, Adalet Bakanları, hatta Cumhurbaşkanları bağımsız yargının temsilcilerinin ev sahipliği yaptığı toplantılara katılamaz hâle geldiler? Mademki iş bu noktaya geldi adli yıl açılışı törenlerinin iptali neyi çözecektir? Adil Türk yargısını AKP iktidarının emrine sokuyor olma gerçeğini ortadan kaldıracak mı? İktidarın içine battığı yolsuzluk bataklığını gizleyecek mi? İktidarın bölücü politikalarının ve ülkeyi kardeş kavgasına sürükleyen uygulamalarının hesabını vermekten kurtaracak mı? Hepsine verilecek cevap "Hayır."dır. Peki, ne işe yarayacak? Sadece iktidarın yaptıklarının yüksek yargı tarafından yüzüne vurulmasından kurtaracak. O zaman iktidara tavsiyede bulunmak lazım: Aklınızı başınıza toplayın ve içine düştüğünüz yolsuzluk ve bölücülük bataklığından bir an önce çıkın. Yüksek yargının bulunduğu bir tören ortamında yaptıklarınızın dile getirilmesine bile katlanamadığınıza göre bunların hesabının sorulacağı bir bağımsız yargı ortamında durumunuzun ne olacağını gözden geçirmenizde yarar olduğunu söylüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)