GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:20
Tarih:27.11.2014

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 655 sıra sayılı Teklif'in 35'inci maddesi önergesi üzerinde söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizde 35'inci maddenin teklif metninden çıkarılmasını talep ediyoruz. Adalet Bakanlığının yurt dışı teşkilatı kurmak yerine, hizmet almasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Bu sebeple maddenin teklif metninden çıkarılması uygun olacaktır diye düşünüyoruz.

AKP hükûmetleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen yargıya ilişkin düzenlemelerin son dönemdeki en önemli gerekçesi, yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlığa ilişkin iddiaların, bilgi ve belgelerin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. İktidara geldiğinde ve öncesinde yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyen AKP, yolsuzlukla mücadele etmek yerine yolunu bulmayı tercih etmiş ve bugün özellikle 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla rüşvetin, yolsuzluğun, hatta hırsızlığın gölgesi ve şaibesi altındadır. 17 ve 25 Aralık soruşturmaları tarafsız ve bağımsız yargı tarafından soruşturulup hükme bağlanmadığı sürece, AKP bu şaibe ve gölgeden kurtulamayacaktır. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla rüşvet çarkı ortaya çıkmıştır. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla yolsuzluk ilişkileri meydana dökülmüştür. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarıyla yetimin hakkına, milletin parasına uzanan eller ayakkabı kutuları, para kasaları, para sayma makineleriyle deşifre olmuştur.

Hukuk devleti ilkelerinin geçerli olduğu ülkelerde böyle bir tablo, bırakın ilgililerin görevden el çektirilmesini, hükûmetleri istifaya götürecek kadar sonuçlar doğururdu. Ancak bizde 17 ve 25 Aralık olaylarından sonra bir yandan kamuoyunda yüzsüzce savunmalar yapılmış, diğer yandan paralel yapı yakıştırmasıyla soruşturmada görev alan kolluk güçleri görevlerinden alınmıştır. Hükûmetin yolsuzluğunu örtebilecek kolluk mensupları aranmış, bulunmuş ve görevlendirilmiştir. Soruşturmaya bakan savcılar ve hâkimler bir bir görevlerinden alınmış, bunların yerine AKP yöneticilerine, hatta Tayyip Erdoğan'a hayranlığını sosyal medyada ilan etmekten çekinmeyen hâkim ve savcılar getirilmiştir.

Diğer yandan HSYK Kanunu'yla hâkim ve savcılar üzerinde kurulacak baskının hukuki altyapısı oluşturulmuştur. Sadece HSYK Kanunu'nda değil, yargıyla ilgili bir çok düzenlemede ya da millî eğitimle ilgili düzenlemelerde paralel yapı iddiaları bahane edilmek suretiyle AKP Hükûmeti hem yolsuzluk ve rüşvet iddialarını savuşturmaya kalkışmış hem de yandaş iş adamlarına yandaş bürokratları da ekleme hedeflerini gerçekleştirmeye çalışmıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yolsuzluk ve rüşvet iddialarının soruşturulması için verilen önerge, bu Mecliste oy birliğiyle kabul edilmiştir. Bu önergeler üzerine kurulan Soruşturma Komisyonunun çalışmalarının, bizzat Komisyon Başkanı olan milletvekili tarafından baltalanmak suretiyle, akamete uğratıldığına da hep beraber şahit olmaktayız.

Yolsuzluk ve rüşvetin belgelerinin ortaya çıkmaması için 30 Mart seçimleri öncesinde sarf edilen gayret 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde de gösterilmiş ve bu iki seçimde de Türk milletinin doğrularla buluşması engellenmiştir.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bildiğimiz kadarıyla, Alman ve Amerikan istihbaratları, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yöneticilerini dinlemiş ve kayıt altına almışlardır. Bu, kendileri tarafından teyit edilmiş bir bilgidir. Başka devletlerin de dinleme yaptığına dair çok önemli iddialar vardır. Devleti yönetenlerin, hele hele Hükûmet üyelerinin, Başbakanın dinlenmiş olması, başka istihbarat birimlerinin özel ve gizli bilgilere ulaşmış olması millî güvenlik açısından çok riskli bir durumdur ancak bundan daha da riskli olanı üzerinde yolsuzluk, rüşvet iddiaları bulunan bu kişilerin yabancı istihbarat birimleri tarafından dinlenmiş olmasıdır. Böyle bir durumda Hükûmet üyelerinin rüşvet ve yolsuzluk şaibesi altında olmaları bir hukuk sorunu, bir siyaset sorunu olmaktan çok daha öte bir millî güvenlik sorunudur.

Devleti yönetenlerin yolsuzluk ve rüşvetle ilgili perde arkasındaki ilişkileri yabancı istihbarat birimlerinin elindeyse elbette o devletler bu bilgileri kullanacaklardır. Bu sebeple, yolsuzluk ve rüşvet şaibesinden kurtulmak hukuki, siyasi, aynı zamanda da millî güvenlik açısından bir gerekliliktir.

Bu düşüncelerle önergelerimizin kabulünü diler, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)