GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, (2/2272) esas numaralı Toplumsal Mutabakat Komisyonu ile Ortak Akıl Heyeti Kurulması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/222)
Yasama Yılı:5
Birleşim:21
Tarih:02.12.2014

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu teklifi Genel Kurulun gündemine getirmemizin nedeni tarihe not düşmek. Çünkü bu kayıtlar burada kalacak ve ileride kim barıştan yana, kim çözümden yana, kim gerçekten de sürecin ve barışın ruhuna uygun bir teklif vermiş inceleyenler anlasınlar diye bugün bu teklifi İç Tüzük'ün 37'nci maddesi uyarınca gündeme aldırdık.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin otuz yıldan daha fazla bir süre bir çatışmayla boğuştuğu bir zaman diliminde, Genel Başkanımız, 6 Haziran 2012 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi genel merkezini ziyaret ederek dönemin Başbakanı Erdoğan'a bir teklif sundu. Bu teklif, Meclis zemininde bir komisyon kurulması ve bu komisyona bağlı da ortak akıl heyeti kurulması teklifiydi. Ama, bu teklif maalesef anlaşılmadı ve siyasi ranta ve siyasi gündeme kurban edildi. Daha sonra, Genel Başkanımız, 5 Ocak 2013 tarihinde CHP genel merkezinde parti meclisi toplantısında barışla ilgili olarak da AKP Hükûmetine ve Genel Başkanına açık çek verdi belli koşullarla. Ancak iki gün sonra bu girişim de AKP tarafından elinin tersiyle itildi. Genel Başkanımız 20 Haziran 2014 tarihinde Diyarbakır'da çözümün nasıl olacağı konusunda da çok esaslı bir manifesto ortaya koydu, bu da dikkate alınmadı. En son olarak da 29 Kasım 2014 tarihinde, keza yine Diyarbakır'da başka bir çerçeveyi de ortaya koyduk. Bugün burada yürüttüğünüz sürecin yöntem olarak barışı, esaslı bir barışı sağlayamayacağı noktasındaki görüşümüzü dile getirmek amacıyla bu teklifi gündeme getiriyoruz. Eğer gerçekten barışı toplumsallaştırmak istiyorsanız, barışı, kalıcı barışı Türkiyeleştirmek istiyorsanız ve barışı rehin tutmak istemiyorsanız kendi ellerinizde, gelin, bugün, burada eş zamanlı bir süreci Türkiye Büyük Millet Meclisinde başlatabilecek bir zemini yaratalım. Biz, açıkça, Türkiye Büyük Millet Meclisi zeminini barışın kalıcı olması ve toplumsallaştırılması bakımından elzem görüyoruz. Yüzde 60'la barış olmaz. Kamuoyu yoklamalarında yüzde 60 bir destek olduğu söyleniyor ve bu, size yetiyor ancak biz de biliyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partisinin tabanında büyük bir kırılma var, CHP'lilerin bu sürece desteği var. Eğer gerçekten bu süreci kalıcı hâle getirmek istiyorsak, yüzde 80'lere, 90'lara çıkarmak istiyorsak ve 6, 7, 8 Ekimdeki gibi bir ortamı yaratmak istemiyorsak çözüm süreci Meclis odaklı yürümelidir, eş zamanlı yürümelidir ve Meclisin atayacağı ve seçeceği ortak akıl heyetinin yürüteceği bir zemin olmalıdır. Bu süreç, Adalet ve Kalkınma Partisinin elinde rehin tutulmamalıdır.

"Barış süreci" adı altında ya da "çözüm süreci" adı altında büyük bir algı yönetimi yönetilmeye çalışılıyor. Algı yönetimi yeni Türkiye'nin kavramı. Eskiden bunun adı kandırmaydı, toplumu kandırmaydı, şimdi yeni adı, yeni Türkiye'de, algı süreci oldu. Biz bu algı süreciyle bu sürecin yürüyemeyeceği konusunda düşüncemizi ortaya koyduk ve gerçekten de Türkiye'nin geldiği nokta, Orta Doğu'daki durum, yeni dünya düzenini dikkate aldığımızda Türkiye'nin bu sorunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi zemininde ve bütün bileşenleriyle ele alıp mümkün olan en büyük bir mutabakatla çözmesi noktasında bir zemini yaratması lazım. Bu imkân elinizde. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine sesleniyorum, bugüne kadar 8 yasa teklifini İç Tüzük 37'ye göre gündeme getirdim, tümü reddoldu ama bu yeni bir imkân sunuyor, bu imkânı değerlendirmenizi Türkiye'nin kalıcı barışı için elzem olduğunu düşünüyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)