| Konu: | Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 02.12.2014 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Başkan, Türk milletinin saygıdeğer milletvekilleri; 655 sıra sayılı teklifin 50'nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 50'nci maddesi Yargıtay, Danıştay ve yurt dışı kadrolarının ihdasına ilişkin hususları düzenlemektedir. Teklifle bir yandan dünyanın en büyük, en kalabalık yüksek yargısı oluşturulurken, diğer yandan yurt içinde yeteri kadar adalet dağıtılmış gibi yurt dışında teşkilat kurulması müstehzi tebessümlere sebep olmaktadır. Üstelik, bu düzenleme için Yargıtayın, Danıştayın iş yükü bahane edilmekte, bekleyen dosya sayıları kamuoyu ve Meclisi ikna etmek için gerekçe olarak ileri sürülmektedir. Oysa, aynı gerekçe yani Yargıtay ve Danıştayın dosya sayısı istinaf mahkemeleri kurulurken de ileri sürülmüştü. İstinaf mahkemeleri ve o mahkemeler için ihdas edilen kadrolar ortadayken, yeniden, aynı gerekçeyle düzenleme yapılması israftır; israf ise inancımıza göre haramdır. İstinaf mahkemeleriyle yüksek yargının iş yükünün yüzde 90 oranında azalacağı bir yüksek yargıç tarafından ifade edilmişti.
Diğer yandan, yurt dışında teşkilat kurulması, Adalet Bakanlığından hâkim statüsünde görevlilerin olması, oradaki temsilciliklerimizde hiyerarşik yapının zarar görmesine sebep olacaktır. Üstelik, bu kadrolar ya arpalık olarak ya da pasivize edilmek istenen personel için kullanılacaktır. Böyle bir tabloda, bu düzenlemenin tekliften çıkarılması daha doğru olacaktır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yargı paketleri başka bir memlekette konuşulsa duyanlar daha etkin, daha verimli bir adalet ve yargı süreci hedeflendiğini zannederler. Oysa, ülkemizde yargı paketleriyle bir kısım politikacıların; oğullarının, yandaşlarının, dünürlerinin, beraber çalıştığı bürokratlarının, müteahhitlerin yargılanmasını engelleyen düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. Bugün, Mecliste var olan Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımız, reform adı verilen kandırmacayla yolsuzluk ve rüşvetten şüpheli partidaşlarının yargılanmasını engelleyen düzenlemelere "evet" demektedirler yani partilerinden layüsel bir kadro oluşturmaktadırlar.
Türkiye'de, bugün, sadece AKP'lilerden değil, başka kesimlerden de layüsel olan, yargılanamayan bir kısım insanlar vardır. Doğu ve güneydoğuda paralel devlet yapılanması içindeki PKK'lı katiller de yargılanamamaktadırlar. Doğu ve güneydoğuda PKK'lı katiller vali, kaymakam atamakta, yolları kapamakta, vergi toplamakta, asayiş timleri kurmakta, mahkemeler tesis etmekte, yakmakta, yıkmakta ama kolluk ve adli personel sadece seyretmektedirler. Onların çete reisi, İmralı'daki katil de ne KCK'nın kurucusu ve lideri olduğu için sorgulanabilmiş ve yargılanabilmiş ne de 6-7 Ekim olaylarında katil sürüsüne verdiği emirle 50'ye yakın kişinin ölümünden dolayı sorumlu tutulabilmiştir. Şimdi, bu kadrolarla adalet mi tesis edilecek? Adalet böyle mi tesis edilir? Kamu düzeni için PKK'nın kapısında bekleyen bir AKP Hükûmeti sadece yandaş hâkim ve savcılar için, partisinden ilçe başkanı olan avukatları hâkim ve savcı yapabilmek için kadro ihdas etmekte, yargı paketi getirmektedir. Böyle yargı paketi olmaz. Böyle bir paket olsa olsa bombalı paket olur ve bu bomba millî birliğimizi tahrip eder.
Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü yüce heyetinizden arz eder, Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlarım.