GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Soma ve Ermenek'te meydana gelen kazalar başta olmak üzere madenlerde iş kazalarını önleyici politikalar geliştirmediği ve tedbirleri almadığı, iş yeri denetimlerinin etkin olarak yapılmasını sağlamadığı, siyasi ve maddi nüfuz sahibi çevrelerce yönlendirildiği ve mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını çözmediği iddiasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/40)
Yasama Yılı:5
Birleşim:24
Tarih:09.12.2014

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin hakkımda verdiği gensoru önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Ceylanpınar'da hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum ve çalışma hayatında iş kazaları neticesinde hayatlarını kaybeden bütün emekçileri de saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri; tabii, konu insan, konu emek, emekçi ve ölüm. Dolayısıyla, politik bir yaklaşım içerisinde olmayacağımı özellikle ifade etmek istiyorum. Bu konularla ilgili bugüne kadar kamuoyuna yaptığım açıklamaların aynı düzeyinde açıklamalarıma devam edeceğimi burada belirtmek istiyorum. Çünkü, netice itibarıyla Soma'da 301 aile, onlarca çocuk babasız, eşsiz kaldılar, yine, Ermenek'te 18 ailemizin durumu ortada ve bunların yanında iş kazaları neticesinde 92'den bugüne yaklaşık her yıl ortalama 1.200 ila 1.500 arasında hayatını kaybeden çalışanlarımız dikkate alınınca konunun bir politika meselesi değil, konunun çözüme endeksli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği inancındayım.

Çalışma hayatıyla ilgili, on iki yıl içerisinde gerek sosyal güvenlik gerek çalışma hayatıyla ilgili neler yaptığımızı tabii ki gerek bütçe görüşmelerinde gerek çeşitli vesilelerle huzurlarınıza getireceğiz ama bugün gensorunun konusu, gündemi çok açık, iş sağlığı güvenliği konusu. Alınan önlemler veya gerekli önlemler alındı mı, alınmadı mı, ne yapıldı; nerede var bir aksaklık, kusur ki, sıkıntı ki bu sorunlar yaşanıyor? Ben gensoruya bağlı kalarak konuşmamı sürdüreceğimi ifade etmek istiyorum.

Öncelikle, mevzuat açısından vurdumduymaz mı olduk yoksa mevzuat açısından yapılması gerekenleri yaptık mı? Cumhuriyet hükûmetleri, 62 hükûmet geldi geçti, bu konularda her platformda mukayeseye hazır olduğumuzu, bu konuyu tartışmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Bakınız, mevzuat açısından ILO 150, ILO 161, ILO 187, ILO 167, ILO 176 sözleşmeleri bizim hükûmetlerimiz döneminde onaylandı.

MUSA ÇAM (İzmir) - Avrupa Sosyal Şartı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - İkincisi, Avrupa Birliği 391 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Çerçeve Direktifi'yle, 2006 yılında, mevzuatımızı Avrupa Birliği mevzuatıyla uyumlaştırma konusunda gerekli adımları yine biz Hükûmetimiz döneminde attık. Bu çerçevede, doksan bir yıllık cumhuriyet tarihimiz boyunca ilk kez İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nı, müstakil bir yasayı hayata geçirdik. Az önce değerli milletvekili arkadaşımız burada ayrıntılarıyla bunları ifade ettiler. Yasa çıkarmakla kalmadık, 2012'nin 6'ncı ayında, 36 yönetmelik ve birçok tebliğ yayımlayarak bu yasanın yürürlüğe girmesini sağladık. Bu yasanın neticesinde, Türkiye'de olmayan 83 bin iş güvenliği uzmanı ve 23 bin iş yeri hekimi sertifikalandırıldı ve şu anda arazide çalışmalarını sürdürüyorlar.

Tanıtımla ilgili, yani bu işin farkındalığını oluşturmakla ilgili çok yoğun çalışmalar gerçekleştirdik. 33 ilde, metal, maden ve inşaat sektörlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri yapıldı. 19'uncu Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı'nı yaptık. Türkiye Büyük Millet Meclisinde madenlerle ilgili araştırma komisyonu raporundan istifade ederek, Devlet Denetleme Kurulunun raporundan istifade ederek ve Avrupa Birliği sürecinden yararlanarak iş sağlığı ve güvenliği mevzuatımızı yürürlüğe koymuş bulunduk. Her yıl, 4-10 Mayıs tarihlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası'nı, iki yılda bir uluslararası iş sağlığı ve güvenliği konferanslarını düzenliyoruz. Birçok uluslararası protokoller ve sivil toplum örgütleriyle birlikte bu farkındalığı oluşturmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kamu spotları, afişler ve yalnız mevzuat boyutuyla değil, gerçekten iş sağlığı ve güvenliğinin önemini, a'dan z'ye herkese kavratma, herkesin bunu kavraması ve içselleştirmesi konusunda yoğun ve yaygın bir çalışma gerçekleştirdik.

Yasa ne getiriyor? Bakınız, yasa, bütün çalışanları kapsıyor. Yasa, risk değerlendirmesi zorunluluğunu getiriyor, acil durum planlarını getiriyor, tüm çalışanlara iş sağlığı, güvenliği eğitim zorunluluğu getiriyor, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışanlara mesleki eğitim zorunluluğu getiriyor, getiriyor, getiriyor. Zaman almamak için daha uzun ifade etmek istemiyorum. Birçok önemli düzenlemeleri İş Sağlığı, Güvenliği Yasası içermektedir. İşte, bu çerçevede, 2013 Ekim ayında AB Komisyonu İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi Başkanı ve heyeti ülkemizi ziyaret ettiler.

Şimdi, burada yasayı değerlendirirken haksızlık yapmayalım. Bakınız, bu düzenlemenin AB mevzuatı çerçevesinde yapıldığını ifade ediyorum ve bu ziyaretlerinde açıkça AB müktesebatına tam uyumlu bir sistem kurduğumuza dair rapor verdiler ve bunu burada söylemekle kalmadılar, 2012 AB İlerleme Raporu'na aynen şu cümleler geçti: "Hukuki düzenlemeler bakımından iş sağlığı, güvenliği konusunda iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir. İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili AB çerçeve direktifine uyum sağlamayı amaçlayan İş Sağlığı, Güvenliği Kanunu Haziran 2012'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiştir." diyor. Ne zaman? 2012 AB İlerleme Raporu'nda. 2013 ve 2014 ilerleme raporlarında ise "Mevzuata uyumu ileri düzeydedir." ifadesini kullanarak mevzuat açısından en ufak bir tenkidin ülkemize yapılmadığını burada bütün samimiyetimle ifade ediyorum.

Şimdi, burada birçok değerlendirme yapıldı, geçmişte de değerlendirme... Denildi ki: "ILO sözleşmeleri geçmese..." Geçmediği için bu sorunlar yaşanıyor. Arkadaşlar, 155, 161, 167, 176, 187 sayılı Sözleşmelerin hepsi geçti. Buradan geçtikten sonra da -çok enteresandır- yirmi gün önce inşaatlarla ilgili sözleşme geçtikten sonra inşaatta yine ölüm olayı oldu. Madenlerde tam sözleşmeyi geçirdik, iki gün sonra Osmaniye'de ölüm olayıyla karşılaştık.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Millet öldükten sonra oldu ya.

ATİLLA KART (Konya) - Sen ne iş yapıyorsun?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, neyi söylemeye çalışıyorum? Eğer müsaade ederseniz...

AB direktifi üst normlardır, AB normları üst normlardır ve çok detaylıdır. ILO normları ise genel normlardır, dolayısıyla AB'yle ilgili yapılan bir düzenleme aynı zamanda ILO'yu da kapsam altına aldığı için, diğer düzenlemelerin bir anlamının aslında olmadığını ifade etmek istiyorum. Çünkü 155 sayılı Sözleşme'yi 17 AB ülkesi onaylamış, 167 sayılı inşaatlarla ilgili Sözleşme'yi -10 AB ülkesi ki bir tanesi de biziz- 9 AB ülkesi onaylamış, 10'uncusu biziz. 176 sayılı Sözleşme'yi -maden işleriyle ilgili- ise yine 12 AB ülkesi ancak onaylamış bulunuyor. 176 ne getiriyor? O da ayrıntılı bir şekilde önümüzde var. 176'yla 167, inşaat ve madenlerle ilgili sözleşmelerin getirdiklerinin tamamının bizim İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası içerisinde mevcut olduğunu burada bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, demek ki, mevzuat açısından bir sıkıntı yok. Peki, bu düzenlemeler yapılmadan önce Türkiye iş sağlığı, güvenliği konusunu nasıl yönetiyor idi? Ta 1948 yılında İş Sağlığı, Güvenliği Rehberi diye ILO'nun yayınlamış olduğu bir rehber 1971'de bize tüzük olarak dönüşmüş, o günden bugüne iş sağlığı, güvenliğiyle ilgili hiçbir başka bir işlem yapılmamış. Bu konuyla ilgili köklü çalışmaları bu dönemde yaptığımızı özellikle belirtmek istiyorum.

Diğer bir üzerinde durulan konu yaşam odalarıyla ilgili, bu da sık sık gündeme getirildi. Yaşam odasına ilişkin AB ve ILO normlarında düzenleme yok, bunu açıkça ifade edeyim. Bunun yanında, bizim yaşam odalarıyla ilgili, özellikle kömürlerle ilgili yaptığımız düzenleme şu: Kömür ocaklarında aslolan meydana gelecek olan bir yanma veya gazdan dolayı çalışanın bir an önce yeryüzüne çıkmasıdır. Bunu sağlayabilmek için, bildiğiniz gibi, oksijen maskesiyle dolum, değişim istasyonunu zorunlu hâle getirdik. Karbonmonoksit maskesi vardı, onun Soma'daki dezavantajlı durumlarını gerek bilim çevreleri gerek herkes gördü; şimdi, oksijen maskesi ve dolum, değişim istasyonunu yayınladık, yürürlüğe koyduk. İnşallah, bundan sonra bu değişim istasyonları önemli hizmet sunacaklardır.

Ayrıca, gensoruda yine, "Efendim, denetimler yapılmıyor, yetersiz..." Çok haksız bir değerlendirme. Bunu şurada açıkça, rakamlara boğmak istemiyorum, 2010'dan bu yana yer altı kömür işlerinde yılda en az 2 programlı teftiş gerçekleştiriyoruz, en az 2. Her kömür ocağı en az 2 kez teftiş ediliyor düzenli bir şekilde. Bunun dışında, şikâyet varsa, ihbar varsa, basında haberler varsa bunlar da dikkate alınarak teftişler devam ediyor. On iki yıl içerisinde 252 bin teftiş yapıldı ve iş yerlerine 31 bin kez idari para cezası uygulandı. Bu on iki yıl içerisinde toplam idari para cezası 130 trilyon liradır.

MUSA ÇAM (İzmir) - O kadar teftiş yapıldı, kaç kişi öldü Sayın Bakan? Kaç kişi öldü sizin zamanınızda, sizin Bakanlığınız döneminde?

ATİLLA KART (Konya) - O insanlar niye öldü Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, 2010 yılından sonra teftişte gerçekten etkin ve sonuç odaklı bir teftiş programı uyguladığımız için...

ATİLLA KART (Konya) - O insanlar niye ölüyor Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ...2010'dan önce 34 milyon lira olan idari para cezası 2010'dan sonra 95 trilyon liraya -eski rakamla söylüyorum- yine on iki yılda 4.026 olan durdurma kararı 2010 yılından önce 332'yken 2010'dan sonra 3.694'e çıkmış bulunuyor.

2010 ve 2013 arasında yaptığımız teftişlerde, çift yol bağlantısı olmadığı için 83 ocak, mekanik havalandırma olmadığı için 32 ocak, yedek havalandırma olmadığı için 25 ocak, yedek enerji kaynağı olmadığı için 11 ocak, "exproof" ekipman olmadığı için 96 ocak, merkezî izleme sistemi olmadığı için 108 ocak ve solunum ve canlandırma ekipmanı olmadığı için 15 ocak durdurulmuştur. Neticede, bütün bu eksikler teftişler neticesinde, aynı zamanda rehberlik de yapılarak giderilmiştir.

2014 yılı içinde maden iş yerlerinde toplam 968 teftiş yapıldı. Bu iş yerlerinden 493'üne idari para cezası, 202'sine... Bakın burası önemli; 2014 yılında madenlerde yaptığımız teftişte 202 maden ocağına durdurma uygulandı. Bunun 106'sı kömür madenleri.

MUSA ÇAM (İzmir) - Niye öldüler onlar, niye öldüler o zaman?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Sadece kasım ayında 68 maden ocağı durduruldu. Şimdi...

ATİLLA KART (Konya) - Bu insanlar niye ölüyor Sayın Bakan?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Geleceğim efendim.

ATİLLA KART (Konya) - Niye ölüyor?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - 2014'te inşaat denetimleri... Yine inşaatlarda ölümler çok fazla. 3.123 teftiş yapıldı inşaatlarda. 2.230 iş yerine 22 trilyon ceza yazıldı, 1.803 inşaat durduruldu. Şimdi, burası çarpıcı: Yalnız bir ay içerisinde 2.087 inşaat denetlendi, 1.646'sı durduruldu ve şu anda aradan iki ay geçmesine rağmen 1.174'ü açıldı, 500 inşaat iki aydır mühürlü. Neden ölümler oluyor, ben size söylüyorum. 500 inşaat hayati tehlike arz etmesine rağmen iki aydır hâlen o hayati tehlikeyi giderici önlem alınmıyorsa, kapalı duruyorsa, suçluyu arayacaksak suçlunun en önemlisi burada, çok açık. (CHP sıralarından gürültüler)

ATİLLA KART (Konya) - Kim o? O inşaatlar o hâle niye geliyor? O inşaatların sorumluluğu kimin?

MUSA ÇAM (İzmir) - Kim o?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Kim bunlar? Bu edimini yerine getirmeyen işverenleri...

Şimdi, bakınız, temel sorun nedir? Temel sorun, iş güvenliğiyle ilgili farkındalık sorunumuz var. Temel sorun, güvenlik kültürünün eksikliği. Temel sorun, mevzuatın içselleştirilmemesi. Temel sorun "Cezamı öderim, yoluma giderim." anlayışı ve kazanma hırsı, üretim zorlaması. Bunu geçmişte de söyledim.

MUSA ÇAM (İzmir) - O ruhsatları kim veriyor, ruhsatları?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Burada bazı arkadaşlar diyorlar ki: "Efendim, orada başka söylüyorsun, burada başka söylüyorsun." Benim siyasi çizgimde -otuz yıldır ben siyasetteyim- böyle bir kelime, bir zikzak bulamazsınız, bunu açıkça ifade edeyim.

ATİLLA KART (Konya) - Vay be, aman Allah'ım!

MUSA ÇAM (İzmir) - Bakanlığınız döneminde kaç kişi öldü, kaç işçi öldü?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Onun için, kime, nereye söyleyeceğinizi... Biraz aynaya bakmanızda fayda var o konuda.

Şimdi, değerli arkadaşlar, eğer siz kazanma hırsını, çok kazanma hırsını öne alıyorsanız, üretim zorlaması yapıyorsanız tabii ki iş sağlığı, güvenliği ikinci, üçüncü sırada kalacaktır. Eğer 2017 yılında çıkaracağınız kömürü 2014'te çıkarıyorsanız tabii ki bunun sorunları olacak. Onun için, bu 2017'deki kömürü 2014'te çıkarabilir misin? Çıkarabilirsin ama getir teknolojiyi, koy teknolojiyi, 2017'deki kömürü 2014'te çıkarın. Bunun bir mahzuru yok ama maalesef bu konuda işverenlerimizin pozisyonu son derece sıkıntılı bir durum arz ediyor. Tabii ki tümüyle kastetmiyorum ama önemli ölçüde, az önce inşaatlarla ilgili verdiğim örnek ve madenlerle ilgili yaşadığımız örnek çok açık bir şekilde durumu ortaya koyuyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii ki işçimizin de duyarlı olması gerekiyor, yani can güvenliğini hiçe sayan, "Bana bir şey olmaz." anlayışında bir çalışma olmaz.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Siz hiçbir şey yapmayın, sonra işçi suçlu. Ayıp ya, ayıp!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Şimdi, Edirne'de ocak kapalı, Edirne'de ocak kapalı. İşçi baba-oğul ocağa giriyorlar ve üretim yapıyorlar kapalı ocakta ve müfettişlerimiz bir avuç dolusu da sigara buluyorlar. Metan parlaması meydana geliyor. Bu, sürdürülebilir... Bu yaklaşımın iş güvenliği açısından, sağlıklı çalışma açısından sağlıklı bir yaklaşım olmadığını özellikle belirtiyorum. Biz yasada işçiye çalışmama hakkını, tehlike görürse çalışmama hakkını verdik ama işçi çalışmaması gereken ocakta çalışıyorsa tabii ki bir düşünmemiz gerekiyor, bu son derece yanlış.

MUSA ÇAM (İzmir) - Neden çalışıyor, neden çalışıyor? Mecburiyetten!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Kapalı, mühürlü ocak, mühürlü, ocak mühürlü!

MUSA ÇAM (İzmir) - Mecburiyetten! Ekmek parası, ekmek parası!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ekmek parası, eyvallah ama mühürlü ocak diyorum, bakınız.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bakanlık olarak onun güvenliğini siz sağlayacaksınız!

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Soma, Ermenek mühürlü değildi!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Osmaniye'de, bakınız, kaza meydana geliyor. 3 metre, 4 metre, daha ilk kez -arama ruhsatı var- arama ruhsatıyla 4 metre içeri giriyor, henüz 4 metre ve on, on beş günlük bir iş.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Hem önlemiyorsunuz hem de konuşuyorsunuz!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ve yukarıdan gelecek olan molozların, taş yığınlarının geleceğini düşünmeden 3 metrelik, 4 metrelik bir giriş yaparsa bir işveren, bu farkındasızlık, bu duyarsızlık karşısında orada bir işçi çıkışta hayatını kaybediyorsa bunun sorumlusu belli.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Pes doğrusu, pes!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani, bu derece duyarsız ve sorumsuz bir yaklaşıma kimsenin hakkının olmadığını bir defa ifade etmek istiyorum.

Pazar günü Zonguldak'ta -ifade ettiniz- bir işçimiz hayatını kaybetti yine kaçak bir ocakta. Yani, biz buna...

MUSA ÇAM (İzmir) - Nereden cesaret alıyor bunlar, nereden cesaret alıyorlar? Kimden cesaret alıyor bunlar?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Bakın, ben söylüyorum, biz buna madencilik diyemeyiz; bu, madencilik filan değil, bunu açıkça ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, burada arkadaşlarımız bazı değerlendirmelerde bulundular. Efendim, trafikte araç yolda gidiyor. Muayene edildi, sıfır alkol.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Muhalefet gibi konuşuyorsunuz. Muhalefet misiniz, iktidar mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -

Alkol yok, tamam ama bir saat sonra yolda alkol aldı ve kaza yaptı. Yani bunun sorumlusu kim? Bunun suçlusu yok mu? Yani bunun sorumlusunun kim olduğunu siz de çok iyi biliyorsunuz.

Şimdi, taşeronla ilgili bir şey... Burada size söz verdiğim gibi, konuştuğum gibi, taşeronla ilgili düzenlemeyi çıkardık. Artık -761 bin- gerçekten emeğin sömürüsüne dönen bir taşeron anlayışını kaldırdık.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - İşçileri çıkarıyorsunuz, işçileri!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Taşeron hizmet alımının hangi alanda olacağıyla ilgili düzenlemeyi Parlamento gerçekleştirdi. Söz verdiğimizi yaptık.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Karayolları ne oldu Sayın Bakan, Karayolları?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Oraya geleceğim.

O düzenlemeyi yaptık, bundan sonra taşeron uygulamasında keyfîlik yok.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Her yer taşeron!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Nerede asıl iş var, nerede hizmet alımı var, bu netleşti.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Mecliste bile taşeron, Mecliste! Her tarafta taşeron!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Burada bir sıkıntı yok. Geri kalan ise -yargının vermiş olduğu karar var- 8 bin Karayolları işçisi ve çeşitli kurumlardaki benzer işçiler...

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Ne olacak?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) -

Bunlarla ilgili Yargıtayın da onayladığı durum var. Üç yıldır bu işçilerimizin tablosu açık -Kabine burada, Hükûmet olarak buradayız- yani bunun sürdürülebilirliği yok. (CHP sıralarından gürültüler)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Biz mi sürdürüyoruz?

HASAN ÖREN (Manisa) - Enerji Bakanına söyle, Enerji Bakanına! Doğru söylüyorsun, Enerji Bakanına söyle.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Onun için, taşeron uygulamasıyla ilgili ana umdeler kondu ve inşallah bu düzenlemeyi de gerçekleştireceğiz ve orada ya tazminatlarını alacaklar veya asıl işte kadrolu olacaklar, ikisinden birisi.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - İşten atıyorsunuz, işten atıyorsunuz!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Son olarak, Enerji Bakanımız da anlatacaktır, madenlerde taşeron uygulamasını kaldırıyoruz...

MUSA ÇAM (İzmir) - Yani suçlu Enerji Bakanı mı? O mu istifa etsin?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - ...yani kamu redevans verecek, redevansı alan taşerona veremeyecek. Aynı şekilde, kamudan özel sektör iş aldığı zaman özel sektör de kendisi işletecek, taşerona bu işi bir daha veremeyecek değerli arkadaşlar.

MUSA ÇAM (İzmir) - Enerji Bakanı istifa etsin, Enerji Bakanı istifa etsin!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Yani biz burada ne söz verdiysek hepsini yaptık, burada konuştuklarımızın içeriği neyse bunların hepsini gerçekleştirdik. İnşallah aldığımız önlemler ve şu anda Meclise sevk ettiğimiz düzenlemeler de yüce Parlamentoya geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSA ÇAM (İzmir) - Suçlu Enerji Bakanı mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ben inanıyorum ki Parlamentoya gelecek olan bu düzenlemelerle de bundan sonra iş kazalarının daha da minimize edilmesi konusunda önemli adımları atmış oluyoruz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sizce suçlu Enerji Bakanı mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Ben tekrar hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan, sizce suçlu Enerji Bakanı mı?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Hepinizi de saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)