GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Soma ve Ermenek'te meydana gelen kazalar başta olmak üzere madenlerde işçi sağlığı ve güvenliğini göz ardı ederek kazaların önüne geçmediği ve maden işletmelerinde emek sermaye dengesini sermaye lehine dönüştürerek genel piyasa dengesini bozduğu iddiasıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/41)
Yasama Yılı:5
Birleşim:24
Tarih:09.12.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gensoru önergemiz, Soma ve Ermenek maden kazaları, toplu iş cinayetleriyle ilgili ve burada, biz, bu açık açık işlenen iş kazaları ve cinayetlerinde, Hükûmetin ilgili Bakanının, ruhsatı veren, denetlemesi gereken, oranın işleyişinden sorumlu olan Bakanlığın ihmalinin olması sonucu böyle bir gensoru önergesi verdik çünkü Soma'dan ders çıkarılmamıştı, Ermenek'te yaşandı ve akabinde de iki üç yerde daha -gensorumuzda belirttiğimiz gibi- maden, kömür ocaklarında insanlar yaşamını yitirdi. Kömür ocaklarında yaşamını yitiren -Manisa'daki, Ermenek'teki- yurttaşlarımıza buradan Allah'tan rahmet diliyorum. Ermenek'teki acı taze olduğu için ve cenazeler çıkmadığı için gensoru önergemizi cenazelerden sonraki bir günde görüşmek üzere bugün gündeme getirmek durumunda kaldık.

Bizim burada anlatmak istediğimiz şu: Türkiye'nin bir enerji problemi var. Bu enerji problemi, cari açığın da temeli. Bütçemiz, ithal enerji nedeniyle -70 milyar lira- sürekli açık veriyor. Bunu biliyoruz ama bir taraftan da bir gerçeği daha biliyoruz. TKİ, Enerji Bakanlığına ait, bağlı; devlet bunu özel sektöre taşeron olarak redevans karşılığı veriyor. Redevans karşılığı alan işveren, taşeron işçileri, sendikal hak ve örgütlenme olmadan, sağlık ve güvenlik koşulları sağlanmadan köle gibi, başlarında dayıbaşıları olmak üzere çalıştırıyor. Karadeniz'de yaşandı, Balıkesir'de yaşandı, daha önce Afşin-Elbistan'da yaşandı, Afşin-Elbistan'da milyonlarca metreküp toprağın altında hâlâ işçilerin cenazeleri duruyor.

Şimdi, bu kadar acı olay, uzun bir bakanlık dönemi süresi içinde, Sayın Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın zamanında yaşandı. Taner Yıldız'ın zamanında termik santrallerde bir artış, bir patlama yaşandı, kömüre dayalı termik santrallerde. Buna dikkatinizi çekmek istiyorum. Başta Soma olmak üzere, benim memleketim Şırnak'ta zaten var olan mevcut termik santralin dışında 6 tane termik santral başvurusuna TKİ'nin milyonlarca metreküp kömür havzaları belli şirketlere ihaleye çıkarıldı. Bunun kavgasını yaptık Komisyonda, il özel idaresinin, valiliğin bu ihaleleri yaptığını ve bir kısmının da tarihinin taze olduğunu da söyledik.

Elbette ki kaçak ocaklar var, elbette ki birçok alanda yasal olmayan uygulama örnekleri var ama bazı alanlar var ki biz 2010 Maden Araştırma Komisyonu üyeleri olarak Soma'ya gittiğimizde Soma'daki kömür ocağıyla ilgili, o dönem bize verilen Maden Mühendisleri Odasının raporlarında grizu patlaması riskinin çok yüksek olduğu, derinlere gidildikçe bunun yüksek olduğu o tarihte belgelenmiş, biz o raporu Meclise sunmuştuk 2010'da. Yani bizzat o araştırma komisyonunda yer alan bir milletvekili olarak kömür ocaklarının o günkü ilkel durumunu gözlemlemiş, raporlamış ve gerekli önlemin alınmasını istemiştik. Şimdi, bu raporu, Hükûmete soruyoruz, 2010'da Meclise verilmesine rağmen, niye görüşmüyorsunuz? Görüşmüyorsunuz, işinize gelmiyor. Niye? Çünkü sizin partinize yandaş olan insanlara bu kömür ocaklarını TKİ kanalıyla veriyorsunuz, ucuza veriyorsunuz, onlar da insanları köle gibi çalıştırıyor, fazla üretim, fazla kâr, vahşi hırsıyla bu insanların topluca ölümlerine sebep oluyorlar.

Şimdi, Allah aşkına söyler misiniz, bu iş cinayetlerinde, kömür ocaklarında dünya birincisi olacağız, zamanınızda Soma'da 301 kişi yaşamını yitirecek, arkasından Ermenek'te 18 kişi yaşamını yitirecek, muhalefet sizi siyasi erdem gereği davet edecek istifaya ve siz diyeceksiniz ki: "Ben ilkeleri olan bir Bakanım. Ben bunu Bakanlar Kuruluna götüreceğim, Bakanlar Kurulu ne karar verirse o olacak. Sonra da Başbakana götüreceğim." Neyi ima etmek istiyorsunuz? 2012'de maden ruhsatlarının izni Başbakana bağlandı, "Ucu Başbakana gider." diye mi korkuyorsunuz? "Ben gidersem Başbakan da gider, ben gidersem Başbakan da bunun altında kalır." mı demek istiyorsunuz?

Siyaseten ne olursa olsun, size, hiçbirinizin koltuğu, makamı oradaki 301 işçinin, 18 işçimizin bu şekilde vahşice katledilmesine, iş cinayetinde ölmesine haklı bir gerekçe olamaz arkadaşlar. Siyasi erdem, siyaset, hukuk, ahlak bir denetim gerektirir. Bu denetimi siyasi otorite üzerinde, hükûmet üzerinde yapacak olan güç kimdir? Bizleriz. Peki, biz gensoru veriyoruz, sizi bu gensoru da hiç etkilemiyor, size sorumluluklarınızı hatırlatıyoruz, etkilemiyor; size ölümlerin vahşiliğini anlatıyoruz, etkilemiyor; size torba kanunlarınızı anlatıyoruz, etkilemiyor; size hukuksuzluğu anlatıyoruz etkilemiyor; size taşeron sisteminin zulmünü anlatıyoruz, etkilemiyor!

Size özelleştirmenin zulmünü anlatıyoruz etkilemiyor; size defalarca dedik: Yahu şu ILO'nun 176 sayılı Sözleşmesi'ni imzalayın, Ermenek'te insanlarımız öldükten sonra buraya getirdiniz. Muhalefet ettik mi? Hep beraber çıkarmadık mı arkadaşlar? Şimdi, ben soruyorum: 48 bin maden ruhsatını, ellerinde enerji ruhsatlarını taşıyan çantacıların kaç tanesi yabancı şirket, kaç tanesiyle iş yaptınız, kaç tanesiyle bu alanda yapılan sözleşmeler var? Bu Meclisin bildiği bir şey var mı? Bu Meclisin enerji politikası oluşturması için bizzat bizim defalarca verdiğimiz bir tek araştırma önergesini kabul etmediniz, reddettiniz, diğer partilerin de verdiği araştırma önergelerini reddettiniz. "Türkiye'nin bir enerji politikası olmalı, stratejisi olmalı, Türkiye'nin geleceği belirlenmeli." dedik, siz gittiniz nükleer santralleri Ruslara peşkeş çektiniz, Japonlara peşkeş çektiniz. Bir yerde 22 milyar dolar, diğer yerde 22 milyar dolar, dünyada 5-6 sent olan elektriğin kilovatını da 12,38 sentten, öbür tarafta 12,35 sentten verdiniz, üstelik yabancı şirketlere verdiniz, dünyanın hiçbir yanında böyle bir örnek yok.

Allah aşkına, şimdi soruyoruz: Hiç mi sorumluluğunuz yok? Yani sizin siyaseten bir adım atmanız için kaç kişinin ölmesi lazım bu ocaklarda, kaç ocağın sönmesi lazım, kaç ocağın kapanması lazım? Bu ülkede insanlar bunun sebebini soruyor, bunun hesabını soruyor yani burada gensorulara her gün hedef olacaksınız, her gün karşınıza çıkacak ama unutmayın, o Soma'da 301 can ve Ermenek'te son yaşanan 18 can, ibretiâlem olarak Türkiye'nin çalışma hayatını öylesine kökten değiştirecek ki sizler bunun, bu kadar hızlı bir değişimin nasıl yaşandığının bile farkında olmayacaksınız ama tarih sizi hiçbir şekilde bu dönemde aklamayacaktır, siz bunun altında kalacaksınız. Siyasi davetimize nezaketen cevap verseydiniz, istifa etseydiniz belki bugün bu konumda olmazdınız diyoruz.

Bütün bunlarda sizin denetimsizliğinizin ve bu kâr hırsındaki bu anlayışlı çalışmaya verdiğiniz onayın büyük günahı olduğunu düşünüyoruz. İstifanızı da istediğiniz kadar başka yere danışın, karar sizin diyoruz, milletin vicdanıyla baş başa bırakıyoruz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)