| Konu: | 2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 11.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA MEHMET ŞEKER (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım...
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Milletvekiline "rezil" demedi Sayın Ecder, "rezil konuşma" dedi.
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Sayın Başkanım, bir sükûneti sağlar mısınız? Süremi de tekrar başlatır mısınız?
BAŞKAN - Tabii, yeniden başlatalım.
Buyurun yedi dakika...
MEHMET ŞEKER (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Millî İstihbarat Teşkilatının ve Millî Güvenlik Kurulunun bütçesiyle ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Millî İstihbarat Teşkilatının ana sayfasında şu yazı var: "İstihbaratta gaye, doğru haber almak ve devleti bir sürprizle karşı karşıya bırakmamaktır." Çok güzel bir ibare, haklı bir ibare ama maalesef Uludere'de üstüne bomba yağdırılan vatandaşlarımızı düşünürsek, Gaziantep'te kent meydanında patlayan ve 10 kişinin hayatını kaybettiği olayı düşünürsek, Cilvegözü Sınır Kapısı'nda ve Reyhanlı'da patlatılan bombaları düşünürsek Millî İstihbarat Teşkilatı bu görevini yerine getirmemiştir ve Türkiye'yi acı sürprizlerle karşı karşıya bırakmıştır diyebiliriz.
Millî İstihbarat Teşkilatının zaafları bununla da bitmiyor değerli arkadaşlar. Bakın, Suriye'de rejime muhalif olan bir grup, Gaziantep'in en işlek mahallesinde, caddesinde, kimine göre bir Başbakanlık binası, kimine göre de bir organizasyon binası kurdu. Bu binanın etrafında güvenlik kuvvetleri tedbir aldı. Bu kürsüden söyledim, Gaziantep'in en işlek yerinde, caddelerinde yirmi dört tane Suriye'ye ait, muhalif Suriye gruplarına ait kuruluşlar var; bunların yarın bir gün terör saldırısıyla ya da bunların içindeki insanların yapacağı saldırıyla Gaziantepli karşı karşıya kalabilir diye burada çok kez bahsettim ama maalesef dinlenilmedi. En son, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği bir açıklama yaptı: "Gaziantep'teki bu binalara aşırı gruplar tarafından -kimlerse- terör saldırıları olabilir." dedi. Maalesef, yine MİT'ten ses çıkmadı.
Peki, Millî İstihbarat Teşkilatı bizim vatandaşlarımızın can güvenlikleri için ne yaptı? Maalesef bununla da ilgili herhangi bir şey yaptıklarını görmedik. Suriye sınırında uyguladıkları açık kapı politikasıyla kimin ülkeye girdiği, ne zaman girdiği, neler getirip götürdüğünü maalesef hiçbir zaman takip etme hakkımız ya da şansımız olmadı. Ve dolayısıyla şu anda ülkemizde bulunan 1,5 milyonu aşkın, 2 milyona yakın -kimi kayıtlara göre- Suriyelinin nerede olduklarını, nasıl olduklarını, ne iş yaptıklarını da maalesef bilemiyoruz.
Geçen mart ayında -hatırlarsanız- bir "tape" vardı; burada Dışişleri Bakanı ve Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve bir orgeneral arasında geçen konuşmalar vardı. Bu kayıtta, tüm bu uyarıların ve söylemlerin kabul edildiği fakat hem siyaseten hem de işin ucu kaçtığı için Hükûmet ile İstihbarat Teşkilatı, ülkenin, vatandaşın güvenliğini sağlayacak önlemi alamaz duruma gelmiştir diye konuşmalar oluyordu. Bakın o kayıtta MİT Müsteşarı ne diyor? "IŞİD'e karşı bir operasyon yaparsak Türkiye'nin çoğu yerinde bombalar patlar." diyor. Sayın Müsteşar, bu bombaların patlayacağını biliyorsanız, nerede olduğunu da biliyorsunuz, kimler olduğunu da biliyorsunuz; o zaman tedbirinizi alın. Millî İstihbarat Teşkilatının başka bir görevi var mı? Bu tedbirleri almak, vatandaşın can güvenliğini sağlamak ve bunun için de gereğini yapmak. Ama maalesef, bizim bütün bu açıklamalarımıza rağmen, bunlar bir türlü yapılamadı.
Yine burada defaatle konuştum, açıkladım, pek çok tır yakalandı, Suriye'ye Kilis üzerinden giden tırlar yakalandı, içinde silah ve mühimmat vardı. Kara Kuvvetleri Komutanlığından bana -daha doğrusu Bakanlığa yazmıştım- "Biz bu maddeleri aldık, evet, silah ve bomba yapımında kullanılan maddelerdir ve bu silah ve bomba yapımında kullanılan maddeleri de ortadan kaldırdık, imha ettik." diye bir yazı gönderdiler. Ben, imha edildiğini sormadım. Bu silahlar kime gidiyordu, hangi ülkenin malıydı, kimlerin eline gidiyordu, hangi Müslümanın kanını akıtmak için oraya gidiyordu; ben onları sordum ama maalesef bunlara da yanıt alamadık. Söz konusu kayıtlarda 2 bine yakın tırdan bahsediliyor. Bunların kime gittiği belli değil. Hep açıklamalarda Türkmenlere gittiği iddia edildi ama Türkmenler de "Biz, böyle bir silah almadık, herhangi bir yardım almadık." dediler.
MİT'le ilgili çok ciddi bir sıkıntı daha var değerli arkadaşlar, onu da sizinle paylaşmak istiyorum. Her çıkan kürsüye, televizyona Kürt sorununun çözümünden bahsediyor, çok güzel. Sorunu çözeceğiz, gerekeni yapacağız; orada bir sıkıntımız yok. Peki, Kürt sorununun çözümünde aktif rol oynayan yapılardan birisi de Millî İstihbarat Teşkilatı.
Değerli arkadaşlar, 9 Ocak 2013 tarihinde Fransa'nın başkentinde, Paris'te Kürt Enformasyon Bürosu'na düzenlenen silahlı saldırıda 3 kadın hayatını kaybetti. Kimdi bunlar? Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez. Bununla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. Fransız istihbaratı ve Millî İstihbarat Teşkilatı bazı şeyleri paylaştılar. Bir kişiyi gözaltına aldılar, tutukladılar ve o kişinin aslında, daha doğrusu, cinayetin tetikçisi Ömer Güney'in cinayeti MİT'in bilgisi dâhilinde işlediğini iddia eden bir "tape" vardı, kayıt vardı. Eğer böyle bir şey olduysa değerli arkadaşlar, gerçekten işimiz çok sıkıntılı ve zor. Bir sorunu çözmeye çalışırken öldürülen 3 kadının failini bulamayan bir istihbarat örgütü varsa ya da faillerin kim olduğunu biliyor da bunları kamuoyuyla paylaşmıyorsa ciddi sorunlar var demektir. Gerçekten ülkemiz açısından gerek sınır kapısında yaşananlar gerek yurt dışında yaşananlar gerekse ülkemizden başka bir ülkeye geçen silah ve mühimmatlar konusunda, burada defaatle konuştuğumuz hâlde, herhangi bir açıklama gelmemesi de maalesef, şunu çok rahat söyleyebilirim, demek ki birtakım bilgilerin üstü örtülüyor ya da bunların arkasında Türkiye'den birileri var. Eğer bu 3 kadının hangi gerekçeyle öldürüldüğü açıklanmıyorsa bunun arkasında ya bizim ülkemizden ya başka bir yerden birileri var ve bunu da en iyi bilen Millî İstihbarat Teşkilatı. Ama bugüne kadar hiçbir açıklama bu konuda yapılmadı ve bu aydınlatılamadı. Ve bu silahlar da maalesef pek çok Müslümanın hayatını kaybetmesine, insanların orada hayatını kaybetmesine neden oldu.
Bu vesileyle bir kez daha söylüyorum, Millî İstihbarat Teşkilatı, en azından, Parlamentoya görüşlerini, düşüncelerini ve bu yaşananları anlatmak, bizleri bilgilendirmek zorundadır.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)