| Konu: | 2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 12.12.2014 |
MHP GRUBU ADINA REŞAT DOĞRU (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
2015 bütçe tasarısının TİKA ve Yurdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile ilgili bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
1990'lı yıllar Türk dünyasının önüne yeni ufuklar açmıştı. Sovyetler Birliği'nin dağılması ile Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan Türk devletleri bağımsızlıklarını kazanıp dünyaya ilan edilmişti. Bağımsızlık ilanının dünyada duyulması bütün Türk illeri gibi Türkiye'mizde de çok büyük sevinç yaratmış, bir anda Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türk dünyası heyecanını ortaya koymuştu. Bu yıllarda ülkemizde birçok kuruluş -devlet ve özel sektör- neler yapabiliriz çabası içinde olmuşlardı. Devlet de bu arada, Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesi ve yardımları organize etmek için Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresini (TİKA) kurdu. TİKA kurulduğu günden 2002, AKP iktidarına kadar çok yoğun çalışmalar yapmış, Türk dünyasında 12 ülkede ofis oluşturularak girmedik mekân, basmadık toprak bırakmamıştı.
Sayın milletvekilleri, TİKA'nın amacı, nerede bir Türk varsa oraya ulaşılacak, ortak tarih, edebiyat kitapları oluşturulacak, Türk dünyası birlikteliği kurulacak, ikili ilişkiler geliştirilecekti. Başlangıçta çok önemli çalışmalara imza atıldı ancak 2002 sonu itibarıyla, AKP'nin tek başına iktidarıyla beraber, TİKA'da çok büyük bir yön değişikliği olduğunu görüyoruz. TİKA önce kuruluş amacı dışına çıkarılarak hedefleri tamamen değiştirildi, Türk dünyası dışında bir yardım kuruluşu hâline getirildi. Daha sonra, değişen amaçlarla beraber ismi de değiştirildi. TİKA, AKP iktidarında Afrika, Latin Amerika, Asya ve Pasifik, Filistin gibi çeşitli yerlere ulaşarak faaliyet alanını o bölgelere yöneltmiştir. Yapılan yardımların 5 milyar doları geçtiği ifade edilmektedir.
TİKA, koordinasyon ofis sayısını da 40'lar civarına çıkarmıştır. Kara Afrika'da ve bazı Asya ülkelerinde TİKA ofisinin açılmadığı yer neredeyse kalmamıştır. Ancak, TİKA dünyaya açılırken Türk dünyasını neredeyse bırakmıştır. Bunu anlamakta zorlanıyoruz ancak AKP'nin eski Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 17 Şubat 2013'te konuşmasında "Her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir iktidarız." demişti. Bu sözler Türkler ve Türklüğü aşağılamıştı. Konuşmalarında 36 etnik kimlikten bahsederek millet vicdanını da yaralamıştı. Bu düşünceler içerisinde iktidar tabii ki TİKA'yı kuruluş amacının dışına çıkararak başka bölgelere yöneltecekti. Hâlbuki, Türk dünyasında, Kırgızistan'da, Doğu Türkistan'da, Azerbaycan'da veyahut özerk Türk cumhuriyetlerinde o kadar masum ve fakir insanlar var ki oraları bırakıp başka bölgelere yardımı tabii anlayamıyoruz.
Sayın milletvekilleri, Filistin ve Gazze'ye, Afrika'daki birçok ülkeye açılımlar adı altında çok büyük yardımlar yapılmıştır. O bölgelere yardımlar yapılmasın demiyoruz, insan olarak tabii ki yapılacaktır ancak biraz da Türk dünyasına yardım yapılması gerekmez miydi? Bugün Suriye, Irak, Doğu Türkistan, Ahıska, Kırım ve Azerbaycan Türkleri çok büyük sıkıntı ve zorluklar içerisinde yaşam mücadelesi, bazı yerlerde, veriyorlar. Türk dünyasının birçok yerinde sorunlar var.
Ahıska Türkleri, 1948 yılında Stalin'in emriyle, Rusya'nın birçok yerine dağıtılarak sürgüne gönderilmişti. Yıllar sonra vatanlarına dönüş izinlerine Gürcistan'ın Avrupa Konseyine verdiği taahhüt neticesinde hak kazanılmıştır. Soruyoruz, kaç aile Türklerin öz vatanı olan Ahıska'ya dönebilmiştir? TİKA bu masum insanlara nasıl bir yardımda bulunmuştur? Bölgelerine dönüşlerine neden destek olmamıştır?
Kırım Türkleri de aynı zulme uğramıştı. Daha sonra Kırım bölgesine geri dönüşe izin verildi. Dönüşte, TİKA marifetiyle, o zamanlar 3.500 aileye ev ve toprak alındı. Bölgeye dönüş teşvik edildi. Ancak, AKP iktidarıyla beraber maalesef teşvik devam etmemiştir, kesilmiştir. Kırım'a, ana yurtlarına Türkler dönemediler, çok az sayıda dönüş oldu ve dönüş zorlukları hâlen devam ediyor. Şimdi de küresel bir oyun neticesinde, Ukrayna'dan alınarak Rusya'ya bağlandı. Tekrar, Kırım Türkleri için kâbus ve korku dolu yıllar başladı. Pekâlâ, bu konu da Türkiye'nin, TİKA'nın faaliyet alanına girmiyor mu, öğrenmek istiyoruz.
Azerbaycan toprakları on beş yirmi yıl önce Rus desteğiyle Ermeniler tarafından işgal edildi. Binlerce insan, çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek denilmeden soykırıma uğratıldı, yüz binlercesi zorla topraklarından göç ettirildi. Karabağ ve etrafındaki 7 Azeri şehri boşaltıldı. 1 milyon insan kaçkın, göçmen konumuna getirildi. Bu 1 milyondan fazla Azerbaycan Türkü şu anda ne yapıyor? Bu konular TİKA'nın faaliyet alanına girmiyor mu?
Dünyanın her tarafına, STK kuruluşlarına, Bileşmiş Milletlere, Hocalı katliamı, 1 milyon Azerbaycan Türkünün dramı TİKA ve Dış Türkler Başkanlığınca anlatılamaz mı? Katliam yapanlar ortaya bir bir çıkarılıp insan hakları kuruluşları nezdinde gündeme getirilemez mi?
Yine, Doğu Türkistan bugün kan ağlıyor, her gün onlarca insan Çin zulmüne maruz kalıyor. Sincar Uygur bölgesi Türklerin öz vatanı olmasına rağmen göçe zorlanıyorlar. Haksız şekilde suçlamalar yapılarak hapis cezaları, idamlar yapılıyor.
Doğu Türkistan'da anneler inim inim inliyor, ne yapacaklarını bilmiyorlar. TİKA Somali'ye yaptığı yardımın bir kısmını da Sincar Uygur bölgesi veya buradan zorla dünyanın çeşitli yerlerine atılan Doğu Türkistan Türklerine yapamaz mı? Sincar Uygur bölgesine, ona yakın yerlere neden TİKA yardım kuruluşu olarak ofis açmıyor? Doğu Türkistan'ın sürgündeki lideri Rabia Kadir Hanımefendi dünyanın her tarafına rahat bir şekilde gidiyor, Japonya'ya gidiyor, ABD'ye gidiyor, sadece gelemediği bir tek yer var, orası da Türkiye'dir. Neden izin verilmiyor, bunu da anlayabilmiş değiliz.
Ayrıca bugün, Irak ve Suriye Türklerinin dramını içimiz yanarak takip ediyoruz. Irak ve Suriye'de Türklere zulüm yapılıyor. Peki, TİKA buralara ne kadar yardım yaptı, bunun da açıklanmasını bekliyoruz. Ancak, Türkmen Milletvekili Aydın Maruf, 1 Aralık 2014 günü tarihî bir demeç verdi. Irak Türkmen Milletvekili Aydın Maruf diyor ki: "TİKA, Gazze'den Afganistan'a, Nijerya'dan Pakistan'a kadar her yere yardım yapıyor ancak Türkleri yüzüstü bıraktı."
TİKA her yere gidiyor ancak Türkmenlere gelmiyor. Kızılay ve Ülkü Ocaklarının yardımları Türkmenlere ulaşıyor. TİKA'nın buralara yeterli yardım yapmadığı da maalesef anlatılıyor. TİKA, Türklerin okullarına, kamplarına her türlü destek ve yardım yapacağını yetkililerince açıklamıştı ancak maalesef bu yeterli olmamıştır. Kerkük'te, Parseva Kampı'nda Türkler perişan hâlde yaşam mücadelesi veriyorlar. Irak devleti yardım yapmıyor. Türkiye de yardım yapmaz ise biz ne yaparız diye yanıp tutuşuyor bu insanlar. Halep'te, Irak'ta birçok Türk yerleşim yeri IŞİD işgali ve tehdidi altındadır. Humus ve Şam'daki Türkmenlerin durumu da çok vahimdir.
Sonuçta sesleniyoruz: Türkmenlere TİKA acilen her türlü yardımı yapmalı, onları kaderlerine terk etmemelidir. TİKA'nın isim ve amaç değişikliğiyle beraber Türk dünyasıyla ilgili Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları ile Yunus Emre kültür merkezleri kuruldu ancak her 2 kuruluş da TİKA'nın yerini alamamıştır, yurt dışı ofislerini tam olarak kuramamışlardır. Kuruluş amaçları ve çalışmaları tabii ki çok önemliydi.
Ancak, Türkler Orta Asya dışında, Avrupa devletlerinde de çok büyük problemlerle karşı karşıyalar. Bugün Avrupa'da 4 milyonun üzerinde Türk yaşamaktadır. Üçüncü nesle kadar uzanan, Türklüğü ve vatanını unutmaya doğru giden vatan evlatlarımız vardır. Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan çocuklarımızın en önemli sorunu Türk kimliğinden uzaklaşma tehlikesidir. Birçok Türk çocuğu Türkçemizi ne yazık ki konuşamıyor, eksik konuşuyor. Ayrıca, bulundukları ülkenin dilini de iyi konuşamıyorlar, eğitimleri çok yetersiz. Türkiye olarak orada yaşayan insanların her türlü sorunuyla ilgilenmek bizim görevimiz olmalıdır. Fakat durum hiç de böyle değildir. Bugün Avrupa'da cezaevlerinde 40 bin civarında Türk mahkûm vardır. Bu mahkûmların büyük bir kısmı uyuşturucu kullanımı ve satışıyla ilgili suçlardan hapishanelerde yatmaktadır. Avrupa Türk gençliğinde madde bağımlılığı her geçen gün artmakta, toplumu sarsmaktadır. Türk gençleri vatanını tanımamakta; ülkesinin tarihini, dilini, kültürünü, örf ve âdetlerini maalesef bilmemektedir.
Ayrıca, Avrupa'daki gençlik daireleri basit sebeplerle Türk ailelerin çocuklarını zorla almakta, başka ailelere vermektedir. Yüz bin civarında Türk çocuğunun gençlik daireleri tarafından zorla alındığı tahmin edilmektedir. Tam bir asimilasyon politikası uygulanmakta, Türklükleri unutturulmaya çalışılmaktadır. Oralarda bu konuda çalışan STK'lar vardır. Almanya'da faaliyet gösteren Umut Yıldızı Derneği bu konuda çok büyük bir özveri içerisinde çalışma yapıyor, mücadele ediyor. Başkan ve yöneticilerini, o minvalde oradaki STK'ların hepsini candan tebrik ediyorum. Bu olup bitenler Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının görevleri içerisinde olmalıdır. Almanya, Hollanda gibi ülkelerde bu konuyla ilgili kurulan STK'lara ne kadar yardım yapılmıştır, bunları öğrenmek istiyoruz. Çocuklara, ailelerine ülkemiz sahip çıkmaz ise o insanlarımıza, o çocuklarımıza kimler sahip çıkacaktır?
Ayrıca, yurt dışında Avrupa ve Orta Asya'da Türk devletinin okulları vardır. Bu okulları Türk devletinin yetkilileri ne zaman ziyaret ettiler? Oralarda çocuklarımız çok zor şartlar altında eğitim ve öğretim yapıyorlar. Özellikle sayın bakanların bu okulları ziyaret etmesini bekliyoruz. Bilgisayarları çok yetersiz, sınıflar çok kalabalık ve fiziki görüntüleri de çok düşüktür. Öğretmenlere verilen ücretler çok yetersiz durumdadır. Neredeyse "Bu okullar kapansın, biz de bu yükten kurtulalım." düşüncesi mi vardır? TİKA, Yurtdışı Türkler başkanlıkları bu okullara destek ve yardım mutlaka ama mutlaka yapmalıdır. Tabii ki Gazze'ye, Angola'ya, Somali'ye yardım yapsınlar ancak Türk dünyasındaki çocukların okulları da daha iyi durumda değildir; bu da göz ardı edilmemelidir. Neden Türk dünyasına yeterli yardım yapılmamaktadır? O insanların ihtiyacı yok mudur? Bunu söylemek istiyoruz.
Ayrıca, 90'lı yıllarda kurulup faaliyete geçen Büyük Öğrenci Projesi vardır. Büyük öğrenci projelerinin uygulaması 3 yıl öncesine kadar Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeydi, şimdi Yurtdışı Türkler Başkanlığı bünyesine geçmiştir. Başkanlıktan öğrendiğimize göre, bu yıl 3.955 öğrenci yurt dışından ülkemize getirilmiştir. 15 bin civarında çocuk da Yurtdışı Türkler Başkanlığınca ülkemizde okutulmaktadır. Ancak öğrenci sayısı bilinçli şekilde yavaş yavaş düşürülmekte ve gelmiş oldukları ülkeler de değiştirilmektedir.
TİKA gibi Yurtdışı Türkler Başkanlığı da faaliyet alanını Türk dünyası dışına çıkarmaya çok istekli görünüyor. Bu yıl gelen öğrencilerden kaç tanesi Türk dünyasından gelmiştir? Bunu bir öğrenmek istiyoruz. Büyük Öğrenci Projesi'nin gayesi, Türk dünyasından çocuklar ülkemize getirilerek ülkemiz tanıtılacak ve güzel bir eğitim sonrasında da ülkelerine gönderilecek, oralarda hizmet etmeleri sağlanacaktı. Bu amaç da yavaş yavaş değişmeye başlamıştır.
Türk dünyası maalesef ikinci plana itilmektedir. Bu doğru değildir. Ayrıca, lisans öğrencisine 550 lira, yüksek lisans öğrencisine 800 lira civarında burs verildiği de ifade edilmektedir. Verilen bu paralar başka bir geliri olmayan bu çocuklar için çok yetersizdir. Çocuklar bunlarla çok zor eğitim ve öğretim yaparlar. Ayrıca, eğitim sürelerince bir kere geliş, okul bitince de dönüş biletleri veriliyor. Bu da insani olarak çok yetersizdir. Başarılı öğrencilerimize her yıl ailelerinin yanına gidiş ve dönüş imkânı mutlaka sağlanmalı, bu yönde karar değişikliğine gidilmelidir. Ayrıca, mutlaka ülkemizde okumuş, kendi ülkelerinde meslek sahibi olan öğrencilerimizle ülkemizin diyaloğu devam etmelidir. Türkiye severliklerinin sürekli olması için çeşitli projeler başkanlıkça, bakanlıklarca yapılabilir. Ülkemizde öğretim görürken de öğrenciler zaman zaman bir araya getirilmeli ve ülkelerine döndükten sonra da ülkemize geliş gidişlerinde teşvik sağlanmalıdır.
Sonuçta Türk dünyası bir bütündür. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Doğu Türkistan, Sincan bölgesinde de, Kırım'da da, Kerkük'te de, Telafer'de de, Halep de de, Lazkiye'de de, Aşkabat'ta da, Münih de de, Paris te de, Gümülcine'de de olmalıdır diyor bütçenin hayırlı olmasını temenni ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)