| Konu: | 2015 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI İLE 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 13.12.2014 |
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Gökte turna dizim dizim,
Dinmez yüreğimde sızım.
Erdal Eren'i asmışlar,
Ağıdını söyler sazım.
Deli sevdalar başımda,
Sevdalı yürek peşinde.
Çektiler darağacına,
Daha gencecik yaşında."
Otuz dört yıl önce, 17 yaşında, yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'i saygıyla ve minnetle anıyor, mücadelesi önünde saygıyla eğiliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 24'üncü Dönemin son bütçe görüşmelerini yapıyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonunda bizlerle birlikte görev yapan arkadaşlarımıza, çok değerli milletvekili arkadaşlarımıza, Plan ve Bütçenin çok değerli çalışanlarına ve aynı zamanda, gece iki buçuk, üçlere kadar bizimle beraber çalışan, konuştuklarımızı yazan, stenograflık görevi yapan çok değerli stenograf kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve tüm kavas arkadaşlarımıza, görevli arkadaşlarımıza buradan teşekkür etmeyi bir borç biliyorum çünkü 24'üncü Dönemin son bütçe dönemi. 25'inci Dönem için gidip gelmemek var, gelip de görmemek var. Biz gelip de görmemek isteriz ve bu koltuklarda oturmak isteriz tabii ki ve o koltuklarda da inşallah bizler oturacağız arkadaşlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce burada Sayın Süleyman Çelebi söyledi, bugün mitingdeydik, bugün -görkemli- işçiler, emekçiler, çalışanlar, kamu çalışanları taleplerini Sıhhiye Meydanı'nda yükselttiler arkadaşlar. Bağırıyorlar, diyorlar ki: "Asgari ücret." İşte, 17 Aralıkta ikinci kez Asgari Ücret Tespit Komisyonu TÜRK-İŞ'te toplanacak. Birincisi Çalışma Bakanlığında toplandı, ikincisi TÜRK-İŞ'te, üçüncüsü TİSK'te -Türkiye İşverenler Sendikası Konfederasyonu, stenograflar için açıklayarak söylüyorum- dördüncüsü de son kez Bakanlıkta yapılacak. Büyük bir ihtimal 30'unda veyahut da 31'inde, yılbaşına mutlu gitmek isterlerken yine o gece zehir edilecek, Hükûmetten aldığımız bilgilere göre yüzde 3 artı yüzde 3 zam verilecek ilk altı ay ve ikinci altı ay için. Hocam, bu da neye tekabül ediyor biliyor musunuz? Günlük 1 liraya tekabül ediyor yani 1 liralık bir zam gelecek. 1 liraya insanlar içse içse ancak 1 çay içebilirler, bunun ötesinde bir şey yok.
Dolayısıyla, Sayın Bakan, lütfen, bugün Sıhhıye'de yürüyen ve Türkiye'de asgari ücretle çalışan insanların sesini duyun.
Bayram Bey, Türkiye'de en büyük toplu sözleşme asgari ücrettir, en büyük toplu sözleşme çünkü Türkiye'de reel olarak, gerçek anlamda toplu sözleşme yapan işçi sayısı, sendikalı sayısı 550-600 bin civarında. Sayın Bakan, birazdan bunları çıkıp söyleyecek. En büyük toplu sözleşme asgari ücret. Dolayısıyla, insanlar, açlık sınırını yaşamadan, onurluca yaşayabilecekleri bir asgari ücreti istiyorlar ve hak ediyorlar ve Sayın Bakan, lütfen, işçilerin, emekçilerin bu sesini duyun.
Kortej yürüyor, emekliler var, prim ödemişler, yıllarca, günlerce prim ödemişler ama bağlanan emekli maaşları o kadar düşük ki insanlar ister istemez bir başka iş yapmak durumunda kalıyorlar, Recep Bey ve şu pankartı taşıyorlardı, rica ettim, bana verir misiniz, Meclise gideceğim, bunu kullanacağım dedim: "Bilal'e gemi, emekliye kuş yemi." Yaşlı adamın bir tanesi bunu almış, diyor ki: "Bilal'e gemi, emekliye kuş yemi." Doğru, doğru. (CHP sıralarından alkışlar) Bilal oğlana gemicikler ama emekliye verilen zamlar ancak kuş yemini alacak kadar küçük olduğu için ister istemez bu vatandaş, yaşlı bir amca almış bunu, Sayın Bakan, elinde gardan Sıhhıye Meydanı'na kadar yürüyor. Ben de rica ettim, dedim ki: Bunu bana ver, Meclise götüreyim.
MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Ona mı yazmış? Parası yok, kartona yazamamış.
MUSA ÇAM (Devamla) - Buna yazmış, evet, buna yazmış.
Şimdi, Sayın Bakan, insanlar prim ödemişler, yıllarca prim ödemişler. Siz, geçtiğimiz Bütçe Komisyonunda dediniz ki: "İntibak yasasını çıkardık." Ben de size söyledim: Hayır. Geçen torba yasa görüşülürken bunun bir intibak yasası olmadığını söylemiştiniz ama çalışma programı kitapçığınızda bir intibak yasası olarak bunu dile getiriyorsunuz, doğru değil. Sadece 1 milyon 800 bin insanın, 1999'dan önce emekli olan insanların hesaplamalarında yanlışlık nedeniyle onu düzelttiniz ama gerçek anlamda, emeklilerimiz, bugün gerçekten çok zor durumdalar, çok kötü durumdalar ve çoluk çocuğunun avucuna bakmak durumunda kalıyorlar. O nedenle, gerçek anlamda bir intibak yasasına ihtiyaç var, emeklilerimizin hiç kimseye muhtaç olmadan, pazarda limon satmadan, millî piyango satmadan, bir başka işlerde çalışmadan insanca yaşayacakları bir emekli maaşına ihtiyacı var. Yine, kortejde yüzlerce insan yürüyor ve şu sloganı atıyorlardı: "Edirne'dan Mars'a, Jüpiter'den Kars'a, çıksın artık bu yasa!" diye haykıran emeklilikte yaşa takılanlar vardı arkadaşlar. Neden? Sayın milletvekilim, Sayın Başkan, Sayın Salim Uslu; adam 1980'de işe girmiş; emeklilik gün sayısı belli, prim gün sayısı belli, yaş belli ama 1999'da bir iktidar geliyor, yasayı değiştiriyor. Maç başlamış hocam, kurallar belli, penaltı noktası belli, orta çizgi belli, altıpas belli. Geliyor birisi, diyor ki: "Ben bunları değiştirdim, benim kuralıma göre oynayacaksınız." Bu nedenle binlerce insan yaşa takıldı, emekli olamıyorlar. Önümüzdeki dönemlerde bunlar katlanarak daha da devam edecek. Bu nedenle, bu insanların, emeklilikte yaşa takılanların sorununun çözülmesi için mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir çözüm üretmesi gerekiyor. Aksi hâlde, önümüzdeki günlerde emeklilikte yaşa takılanların sorunları, problemleri çok daha büyük, çok daha çözülmesi mümkün olmayan noktalara gelecek.
Sayın milletvekilleri, on iki yıllık AKP iktidarının birkaç şanslı bakanı var. Giden Sağlık Bakanı, giden Ulaştırma Bakanı, Sayın Ali Babacan gibi çok şanslı bakanlar var, on iki yıldır bakan. Sayın Bakanımız da bakanlar arasında en medeni ilişkilerimizin olduğu sayın bakanlardan bir tanesi. Türkiye Cumhuriyeti'nde, altmış yıllık çok partili dönemde en uzun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Sayın Bakanımızdır arkadaşlar. Şu an itibarıyla beş yıl üç ay, eğer ocak ayında bir Kabine değişikliği olmaz ise... Bu arada sizleri de beklentiye sokuyorum yani.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Çok heyecanlandık Musa Bey!
MUSA ÇAM (Devamla) - Eğer ocakta bir Kabine değişikliği olmazsa, hazirana kadar devam ederse Sayın Bakanın bakanlık süresi beş yıl sekiz ay olacak. Türkiye açısından, bu Bakanlık açısından sürekli olan bir rekoru kıracak.
Ama Sayın Bakanın rekoru sadece bununla ilgili değil. Sayın Bakanın beş yıl, üç aydır bakanlık yaptığı bu koltukta başka rekorları da var: İşte, Soma'daki iş cinayetleri gibi, Ermenek'teki iş cinayetleri gibi, Mecidiyeköy'de Torunlar İş Merkezindeki iş cinayetleri gibi rekorları da var. Sayın Bakanın görev yaptığı beş yıl üç aylık süre içerisinde -toplam hayatını kaybeden, resmî istatistiklere göre söylüyorum- Sayın Bakanın Bakan olduğu dönemde 8.504 işçi kardeşimiz hayatını kaybetmiştir arkadaşlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama, orada oturuyor hâlâ!
MUSA ÇAM (Devamla) - On iki yıllık AKP Hükûmeti döneminde, resmî istatistiklere göre söylüyorum, 14.718... Ve her gün hep birlikte ölüm haberlerini alıyoruz, bundan da büyük bir üzüntü ve acı duyuyoruz arkadaşlar. Bunun önemli nedeni, taşeronlaşmadır. Sayın Bakan söyledi, 2002 yılında 60 bin kişi vardı, bugün resmî kayıtlara göre kamuda 650 bin civarında taşeron işçi var, özel sektörle beraber 2,5 milyon insan taşeron olarak çalışıyor. Bugün Ermenek'te, Soma'da insanlar ölüyorsa ölüm nedenlerinin önemli nedeni taşerondaki bu çalışmalardır arkadaşlar. Taşeronlaşma mutlaka yasaklanmalı ve kaldırılmalıdır.
Yine, bu taşeronlaşmadan dolayı geçtiğimiz günlerde Ermenek'te hayatını kaybeden 18 işçi kardeşimiz var, bunlardan 1 tanesi Tezcan Gökçe'dir. 2 isimden, 2 babadan bahsedeceğim; bir, Tezcan Gökçe'nin babasından, bir de bir başka babadan bahsedeceğim.
Tezcan Gökçe'nin babası, gördüğünüz gibi arkadaşlar, ayağında lastik ayakkabı, işte benim ayağımdaki lastik ayakkabı arkadaşlar. Gördüğünüz gibi bu ayakkabılar, işte gördüğünüz ayakkabılar arkadaşlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Dışarıda da giymezsen...
MUSA ÇAM (Devamla) - Tezcan Gökçe'nin babası Recep Gökçe, bu ayakkabıları giyiyor. Soruyorlar: "Neden?" "Param olsa ben bunları giyebilir miyim? Param yok, geçimimi sağlayamıyorum, bundan dolayı bu ayakkabıları giyiyorum." diyor ve tabii ki hemen devletimiz devreye giriyor, valilik 10 liraya ayakkabıları alıyor, imama veriyor ve imam vasıtasıyla bunu gönderiyor. Bu tevazu sahibi bu baba, Recep amca ne yapsın? "Almasam olmaz, giymesem olmaz, ayıptır, yazıktır, günahtır." deyip bu ayakkabıyı giymek mecburiyetinde kalıyor. İşte, on iki yıllık iktidarınız döneminde, "Dünyanın en büyük 17'nci büyük ekonomisi, Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi" dediğiniz yerde Recep Gökçe'nin geldiği durum işte budur arkadaşlar. Ama, bir başka baba daha var, saraylarda oturan ve bunun da oğlu var. Bugüne kadar oğlunun ne iş yaptığını, nelerle geçindiğini, nerede para kazandığını, hangi işleri yaptığını çok fazla bilmiyoruz ama "tape"lerden büyük paralar olduğunu, o paraları eritmek için de talimatlar aldığını da biliyoruz. Bu, Türkiye açısından çok ayıp bir şeydir. Ve buralarda da, o ayakkabı kutularında da, işte arkadaşlar, euroları da görüyorsunuz; işte ayakkabı kutularında euroları da buralarda görüyorsunuz, işte eurolar.
Şimdi, sorun şu arkadaşlar: Kömür ocakları kaçak, saray kaçak, Sayın Cumhurbaşkanının Urla Zeytineli'ndeki villaları kaçak ve düşünün, bir ülkenin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı sürekli kaçaklar üzerine iktidarını yükseltiyor, bu kabul edilebilir bir şey değildir. Batsın bu kaçak, batsın bu kaçak dünya, batsın bu kaçak sistem arkadaşlar diyorum, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, bir kez daha hayatlarını kaybeden arkadaşlarımızın anısı önünde, mücadelesi önünde saygıyla eğiliyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çam.
İLHAN YERLİKAYA (Konya) - Seçimler geliyor.
MUSA ÇAM (Devamla) - Sorun seçim değil.
İLHAN YERLİKAYA (Konya) - Millet tercihini yapıyor.
MUSA ÇAM (Devamla) - Toplum celladına aşıksa sorun yok. Bizim görevimiz bunları dile getirmek burada. (AK PARTİ sıralarından "aa" sesleri, gürültüler)