GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı İle 2013 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
Yasama Yılı:5
Birleşim:30
Tarih:15.12.2014

CHP GRUBU ADINA ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve bizi dinleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, kamu yönetimi yapısı içerisinde ciddi ve köklü bir yeri olan İçişleri Bakanlığı, toplum ve devlet yaşamında önemli işlevi olan bir Bakanlıktır. Bakanlığa verilen görevlerin hukuka uygun olarak ifasında her kademedeki görevlilere başarı ve sağlık diliyorum. Mülki idare amirlerinin, emniyet personelinin ve genel idare hizmetleri sınıfına dâhil personelin özlük haklarının iyileştirilmesinin artık geciktirilmemesini de özellikle Hükûmetten bekliyoruz. Görev yapan personelin görevlerini tam bir tarafsızlıkla ve görevin gereklerine uygun olarak yerine getirmeleri hepimizin ortak beklentisidir. Elbette bu konuda en büyük görev Hükûmete ve üst kademe yöneticileri ile valilere ve kolluk amirlerine düşmektedir. Üst kademe yöneticilerinin, valilerin ve kolluk güçlerinin, görevlerini konjonktürel siyasi rüzgârlara ve partizan değerlendirmelere göre değil, adalete ve meri mevzuata uygun olarak yerine getirmeleri ülkenin huzuru ve halkın mutluluğu için büyük önem taşımaktadır. Ancak üzüntüyle belirtmek gerekir ki bugün Anayasa'nın uygulanmasını gözetmesi gereken Cumhurbaşkanı eliyle Anayasa maalesef askıya alınmıştır.

Son olayların ve basına yönelik baskıların da gösterdiği gibi, Türkiye, âdeta bir ara rejim dönemi yaşamaktadır. Cumhurbaşkanı, Hükûmetin yetkilerini üzerine almıştır. Cumhurbaşkanı kararnamesiyle gölge kabine anlamına gelecek başkanlıklar oluşturulmuştur. Bunlar âdeta Hükûmeti denetleme fonksiyonunu icra edeceklerdir. Başbakan ve Hükûmet üyeleri, buna ses çıkarmamaktadırlar, "Peki, biz ne yapacağız?" diyememektedirler. Hükûmeti denetleme görevi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve üzüntüyle belirtmek gerekir ki sayın milletvekilleri de buna ses çıkaramamaktadırlar. Maalesef, Cumhurbaşkanının ve Hükûmetin Anayasa'ya uygun hareket etme gibi bir kaygıları bulunmamaktadır. Tüm arzuları Türkiye'yi tek adam yönetimine götürmektir. AKP'nin önerdiği Anayasa taslağında da esasen bunun izleri vardı. O taslağa göre başkan dilediği zaman kanun hükmünde kararname çıkarabilecek, dilediği zaman Meclisi feshedebilecek, herhangi bir denetim mekanizmasına da tabi olmayacaktı. Öngörülen başkanlık sistemi değil diktatoryal, despotik bir yönetim şekliydi. Bu öneri Anayasa'nın öngördüğü yöntemle gerçekleşmeyince bugünkü fiilî durum yaratılmış ve Anayasa askıya alınmıştır.

Sayın İçişleri Bakanı da önceki söz ve uygulamalarına bakılırsa Anayasa'nın askıya alınma sürecinde önemli bir görev üstlenmiş bulunmaktadır. Sayın Bakan, Anayasa'ya göre düzenleme yapamayacaklarını ifade etmektedir. Belli ki Sayın Bakanın Anayasa'yla, hukukun üstünlüğü ilkesiyle, kuvvetler ayrılığıyla sorunu var, bunları problem olarak görüyor. Anayasalar elbette değiştirilmez metinler değildir ancak yöntemine uygun olarak değiştirilene kadar herkes, Sayın Bakan da dâhil, Anayasa'ya uymak zorundadır.

Anayasa Uzlaşma Komisyonunu tıkadınız, şimdi de kendinize göre bir düzenleme, bir düzen kurma yoluna gidiyorsunuz. Hâlbuki hiç kimse kaynağını Anayasa'dan almayan bir yetkiyi kullanamaz.

Ara rejim benzeri bu fiilî duruma İçişleri Bakanlığı ve bağlı birimleri de alet edilmek istenmektedir. Bunun için adına "iç güvenlik paketi" denen ve hukuk devleti anlayışı ile bağdaştırılması asla mümkün olmayan bir tasarı Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmiştir. Hükûmet, kamu görevlilerinin ve güvenlik güçlerinin siyasi otoritenin denetimine tabi tutulması ilkesi ile bürokrasinin ve güvenlik güçlerinin siyasallaştırılması durumunu da karıştırmaktadır, bunu da özellikle ve bilerek yapmaktadır.

Demokratik ülkelerde güvenlik güçleri elbette hükûmetin kontrolü altındadır. Ancak, bu durum, hükûmete, güvenlik güçlerinin siyasete alet edilmesi, siyasallaştırılması ve majestelerinin güvenlik güçlerini oluşturması yetkisini vermez. Getirilen tasarı, şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan iç güvenlik paketi tasarısı bunu öngörmektedir. Her yasal düzenleme, sayın milletvekilleri, elbette bir ihtiyaçtan doğar. Ancak Hükûmet her dönemde yeni düşmanlar yaratıyor ve sözde bu gerekçeye dayanak da toplumu baskı altına alacak düzenlemeler yapıyor.

Bu dönemde de sayın milletvekilleri, Gülen cemaatini kastederek paralel yapı olayına sarılmaktadır. Bir ara, biliyorsunuz, her şeyi Balyoz ve Ergenekon'a bağlamıştı AKP. Bu yolla Türk Silahlı Kuvvetlerinde müthiş bir tasfiye işlemi yaptı Hükûmet. Şimdi de 17-25 Aralık hırsızlık, yolsuzluk operasyonlarından sonra yeni bir düşman yarattı Hükûmet. O tarihe kadar beraber hareket ettiği, koalisyon ortağı olduğu, "Ne istediniz de vermedik?" dediği, Başbakan Yardımcısı kanalıyla emir ve talimatlarını aldığı, lideriyle görüşmek için Hükûmet erkânının sıraya girdiği Gülen cemaatini şu anda Hükûmet yeni düşman mevkisine oturttu. Cumhurbaşkanı faili meçhul cinayetlerden de cemaati sorumlu tuttu; konuşmasında, elinde bilgi ve belge olduğu intibasını verdi.

Cumhuriyet savcıları Cumhurbaşkanından bilgi ve belgeleri istemelidirler, bunu ihbar olarak kabul etmelidirler. Cumhuriyet savcıları gerekli bilgi ve belgeleri istemese bile, cumhuriyet savcıları buna tevessül etmeseler bile, buna cesaret edemeseler bile, Sayın Cumhurbaşkanı elinde olduğunu söylediği bilgi ve belgeleri cumhuriyet savcılarına ülkenin bekası açısından intikal ettirmelidir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Faili meçhul cinayetlerle ilgili.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Yoksa ülkede yapılacak hukuka aykırı her düzenlemenin gerekçesi olarak cemaati göstererek inandırıcılığı olmayan bir iddia olarak kalacaktır bunlar. Bu da ne Hükûmete ne Sayın Cumhurbaşkanına yakışır. Faili meçhul cinayetler önemli bir iddiadır. Öyle önemli bir iddiayla ilgili Cumhurbaşkanı elinde bilgi ve belge olduğunu iddia ediyorsa ve bunları cumhuriyet savcılarına intikal ettirmiyorsa bu, Türkiye açısından üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Affedilecek bir şey değildir bu. Varsa elinde bilgi ve belge faili meçhul olaylarla ilgili, mutlaka ilgili mercilere intikal ettirmelidir.

Sayın milletvekilleri, aslında Hükûmet bütün kurgusunu kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi inanmayan ve kendisini desteklemeyenleri cezalandırma üzerine yapmaktadır. AKP iktidarı, devleti bir AKP devletine dönüştürmekte, toplumsal hayatı kendine uygun şekilde kurgulamak istemektedir. Parti genel başkanı gibi davranmaya devam eden Sayın Cumhurbaşkanı insanlara "Defansı bırakın, saldırın, arkanızda ben varım." diyebilmektedir. İçişleri Bakanı da suçla mücadelede önleyici tedbirleri, sıkıyönetim benzeri baskıcı önlemler olarak algılamak istemektedir. Suç işlenmesini önleyecek mekanizmaları da sindirme, korkutma, yıldırma, baskı yapma, gözaltına alma olarak değerlendirmektedir. Bazı illerde meydana gelen ve Hükûmetin basiretsizliğinden ve uyguladığı yanlış politikalardan kaynaklanan olayları bahane ederek ülkenin her tarafında insanların hak arama, toplantı ve gösteri yapma haklarını kısıtlama yoluna gitmektedir. Gerekçeleri önce kendileri yaratmakta, sonra da bu sözde gerekçelere dayanarak toplumu baskı altına almak istemektedir. Kamu düzenini bozan olaylara ses çıkartma cesaretini gösteremeyen Hükûmet, barışçıl ve şiddet içermeyen toplantı ve gösterileri önleme yoluna gitmek istemektedir.

Derneklerin denetimini derneklere baskı aracı olarak kullanmaktadır. İnsanların kutsal değerlerini istismar ederek yolsuzluk yapanların üzerine gitmemekte, tam tersine, Deniz Feneri olayında olduğu gibi, bunların üzerini örtmektedir. Uygulamalarıyla bu ülkenin demokrasisi ve özgürlükleri önünde ciddi bir engel oluşturmaktadır Hükûmet. Artık herkesin bunu görmesi ve on iki yıllık icraattan sonra da Hükûmetin mağduru ve mazlumu oynamaktan vazgeçmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Hükûmet devletin gücünü arkasına alarak meydan okuyacağına hukuku hatırlasın diyor ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)